IUHİBED, Cilt 7, Sayı 12, Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Yas ve melankolide sanal gerçekliğin duygulanımsal boyutu(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Erdem, Burcu Kaya; Karakoç, ElifYapay zekâ destekli robotik teknolojilerin yükselişte olduğu bir dünyada, gerçeklik algısı da yeniden tanımlanmaktadır. Teknolojinin gerçekliğe dair tüm katı tanımlamaları akışkanlaştırdığı dijital çağda, gerçeklik, hâlihazırda var olan bir olgu veya durum olmasının ötesinde üretilebilen/ yeniden üretilebilen bir forma dönüşmüştür. Sanalın gerçek üzerindeki etkisi, insana özgü birçok şeyin yüksek teknolojilerle üretilebileceği ve kullanılabileceği düşüncesini ortaya çıkarmaktadır. Buradan hareketle çalışma, sanal gerçeklik deneyimi olarak simülasyon konusunu irdeleyerek, gerçek ve sanal arasındaki ilişkiyi yas ve melankoli üzerinden tartışmayı hedeflemektedir. Bu bağlamda Munhwa Broadcasting Corporation isimli şirketin, bir anneyi hayatını kaybeden kızı ile sanal gerçeklik uygulaması aracılığıyla buluşturduğu “Seninle Buluştum” isimli video anlatısı, çalışmanın örneklemi olarak belirlenmiştir. Sözü edilen sanal gerçeklik deneyiminin içerdiği simülasyonun duygulanımsal boyutunu anlamlandırmak üzere, video anlatısı, Greimas’ın Eyleyenler Örnekçesi modeli ile analiz edilmiştir. Sanal ve gerçek arasındaki dikotomik ilişki, Freud’un yas ve melankoli teorizasyonu aracılığıyla irdelenmiştir. Bu çerçevede çalışmada, insani oluşları veya gereksinimleri üretilebileceği ya da karşılayabileceği iddiasını taşıyan yüksek teknolojilerin, insani duygulara yönelik pratiklerinin sağaltıcı olup olmama potansiyeli tartışılmıştır.Öğe Sinemada şiddet olgusu bağlamında joker filminin çözümlemeci ruhbilimsel açıdan değerlendirilmesi(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Sunal, Gözde; Arkan, G. NilSinema, gündelik hayatımızda önemli bir rol oynamaktadır. Özellikle kapitalist sistemin işleyişine göre şekil alan sinema endüstrisi, büyük sermaye kollarının denetimi altındadır. Sinema, çoğunlukla kar amacı güden bir sanat dalı olmanın yanı sıra, kitleler üzerinde ideolojik olarak yönlendirici bir işleve de sahiptir. Toplum içerisinde genel/tüzel kişiler tarafından oluşturulmuş ve oluşturulmaya devam eden ideolojiler ve bu ideolojilerin bir parçası olarak gelişen toplumsal kültür ve siyasal sistem içinde dışlanan ya da bir başka deyişle, ötekileştirilenler, kabul görmemenin verdiği mutsuzluk, aşağılanmışlık, ezilmişlik hissi ve bunun yarattığı bunalımla yaşamına devam etmeye çalışmaktadır. Çalışma kapsamında ele alacağımız Todd Phillips’in yönettiği Joker (2019) filminde anti kahramanın; toplumsal olaylar, bireyin toplumla ilişkileri neticesinde yalnızlaştırılması, günlük hayattan soyutlanması, aşağılanması ve genel olarak toplumda kabul görmemesi nedeniyle yalnızlaşarak suça nasıl itildiği anlatılmaktadır. Çalışmada yer alan şiddet kavramı hem gündelik yaşantımızda hem de sinemada önemli bir yer tutmaktadır. Bu noktadan hareketle, çalışmada önce şiddet kavramına genel bir bakış sonrasında sinemada şiddetin kullanılmasının filmin mizansen öğeleri üzerinden açımlaması yapılmaktadır. Filmde yer alan bu öğelerin öyküleme, görüntüleme, aydınlatma, müzik, oyuncu, kurgu, sanat yönetimi ile Joker filmi bağlamında çözümlemeci ruhbilimsel açıdan değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.Öğe Fransız popüler sinemasında fransız müslümanların temsili ve kültürlerarasılığın inşası(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Sarı, Engin; Klein, LorraineBu çalışmada inşacı temsil kuramı ve filmlerin sosyo-politik bir anlatı olduğu kavrayışı ile popüler Fransız filmleri, Müslüman temsilini ve nasıl bir kültürlerarasılığın inşa edildiğini ortaya koymak üzere analiz edilmiştir. Filmlerde Müslüman karakterler ve kültürlerarası ilişkilerin inşa edilme biçimi, öykü, karakterler ve imgelerin Sorlin’in takılma noktaları kavramı etrafında incelenmesi ile ortaya konmuştur. Buna göre, özellikle yeme-içme, kıyafet-görünüm, ibadet, ulusalcı sembollerin takılma noktaları olarak filmlerde kültürel kimliği ve kültürel çatışma konularını temsil ettiği tespit edilmiştir. Filmlerde genel olarak kültürel uyuma vurgu yapan ulusal entegrasyon beklentisinin, karışık ya da çapraz evlilik öyküleri ile mizahi bir üslupla işlendiği görülmüştür. Filmlerde inşa edilen kültürlerarasılıkta, marjinal ya da öteki görülen kültürel kimlikler, Fransız kültürü ile uyumlanması oranında kabul ve saygı görmektedir. Müslüman karakterlerin kültürlerarası ilişki ve etkileşimlerdeki rolleri, kendi tikel kültürlerinden gerektiği oranda feragat ederek, önüne geçilemeyen küreselleşme koşullarında Fransız kültürel kimliğinin kaybı ya da aşınması gibi bir endişeye gerek olmadığını kanıtlamaktır.Öğe Sosyal medya kullanımına bağlı olarak değişen şöhret- hayran ilişkilerinde "mesafe" sorunu: ınstagram üzerine niteliksel bir inceleme(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Batur, Ayşe ÇiğdemBu çalışmada özellikle son 10 yılda hızla ilerleyen ve geniş kitleler tarafından iletişim aracı olarak kullanılan sosyal medyanın yarattığı mesafeli yakınlık kavramından yola çıkarak şöhret kavramının sıradanlaşıp sıradanlaşmadığı incelenmiştir. Hayranlık duygusu insanın her yaşta başına gelmiş ya da gelebilecek bir duygu durumudur. Yeni iletişim teknolojilerinin gelişmesi ve özellikle internet kullanımının yayılmasıyla ortaya çıkan Facebook, Twitter, İnstagram, Youtube vb. sosyal medya platformları aracılığıyla şöhretler daha kolay ulaşılabilir hale gelmişlerdir. Tüm bunların parantezinde bu çalışmada; sosyal medya dünyasındaki şöhret-hayran ilişkisine değinilmiş, mesafeleri yakınlaştıran bu iletişim şeklinin şöhret kavramını hayranlar gözünde sıradanlaştırıp sıradanlaştırmadığı nitel veri toplama yöntemlerinden derinlemesine mülakat yöntemiyle incelenmiştir. Mülakat soruları hayranı olduğu ünlü isimle sosyal medya aracılığıyla en az bir defa iletişime geçmiş 12 farklı kişiye sorulmuştur. Derinlemesine görüşme tekniğiyle toplanan veriler betimsel analiz yöntemiyle analiz edilmiştir. Analizler sonucu elde edilen bulgularda ünlü kişilerin kolay ulaşılabilir olmasının şöhret algısını hayranların gözünde sıradanlaştırdığı sonucuna varılmıştır.Öğe Mitinglerde siyasal retoriğin kullanımı: 24 haziran 2018 cumhurbaşkanlığı seçimleri(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Zeybek, BurcuBu araştırma, 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanı adaylarının seçim mitinglerindeki konuşmalarının siyasal retorik açısından niteliklerini incelemeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda adayların miting konuşmaları; savaş ve barış, yollar ve araçlar, ulusal savunma, yasalar, dış alım – satım gibi siyasal retorik konuları ile siyaset, ekonomi, sosyal-kültürel, dini konular çerçevesinde incelenmiştir. Araştırmanın amacı kapsamında incelenen kriterler, hem siyasal retorikte hem de propaganda faaliyetlerinde kullanılmaktadır. Bu nedenle araştırma; miting konuşmalarındaki retoriksel özelliklerin ve propagandanın ortak noktalarının belirlenmesi açısından önemlidir. Elde edilen bulgulara göre Aristo’nun siyasal retoriği açısından siyasal konuşmada yer alması gereken konular, günümüzde de güncelliğini korumaktadır. Adayların aynı yolları farklı olumlama şekilleriyle kullanarak iktidar mücadelesi verdikleri elde edilen bulgularla ortaya konmuştur.Öğe Kapitalizmde rıza aracı olarak tüketim: “good bye lenin!” filminin gramscı’nın hegemonya kavramı bağlamında analizi(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Öztürk, EsraBu çalışmada Alman yönetmen Wolfgang Becker tarafından 2003 yılında çekilmiş olan “Good Bye Lenin!” filmi, İtalyan düşünür, siyasetçi ve sosyalist kuramcı Antonia Gramsci’nin hegemonya çözümlemesi bağlamında incelenmiştir. “Good Bye Lenin!”, soğuk savaşın simgelerinden biri olan Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından meydana gelen toplumsal, siyasal ve ekonomik değişimleri, sosyalizme inanmış bir anne ile oğlu arasındaki ilişki bağlamında ele almıştır. Sosyalist sistemden kapitalist sisteme geçişi gözler önüne seren filmde, her iki sistemin de olumlu ve olumsuz özellikleri işlenmiştir. Gramsci’nin hegemonyası, sivil ve politik toplum ayrımına dayanmaktadır. Toplumu yönetmek için yalnızca baskı ve zorun yeterli olmadığını, kültürel ve ideolojik aygıtların da rıza oluşturmak için kullanılması gerektiğini düşünen Gramsci’nin hegemonya kuramı, rızanın tahakkümü meşrulaştırdığı yönündedir. Filmin görsel, işitsel ve sembolik içerikleri, Gramsci’nin politik toplum-sivil toplum, zor ve rıza araçları, organik aydınlar ve yabancılaşma kavramları çerçevesinde detaylı olarak analiz edilmiştir. Bu bağlamda tüketimin ve onun bileşeni olarak reklamların, bu toplumsal, ekonomik ve siyasal dönüşüm sürecinde kapitalizmin meşruiyetini sağlayan rıza araçları olarak işlev gördüğü sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Kent ortamında akıllı telefon kullanımı: metrobüs yolcuları üzerine etnografik bir araştırma(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Erol, SedatMobil teknolojilerdeki gelişmelerle birlikte gündelik yaşamda sıkça rastladığımız yeni tüketim pratikleri ortaya çıkmaktadır. Kanıksadığımız davranışlarda değişikliklere neden olan tüketimin elbette ki kişisel ve toplumsal ilişkilere ve mekânların ruhuna yansımaları olacaktır. Bu çalışmanın amacı mobil teknolojiler dolayımı ile kültürel tüketimlerin bireysel, toplumsal ve mekânsal bağlamda etkilerini saptamak, ortaya çıkan durumu analiz etmektir. Bu amaç doğrultusunda kent gerçekliğinin tezahürü olan metrobüs, kent ortamlarının temsili olarak araştırma sahasına dönüştürülmüştür. Araştırma soruları; metrobüs yolcularının akıllı telefonlarına ayırdıkları vakit, akıllı telefon kullanmayan yolcuların çevreleri ile ilişkileri, yolcuların akıllı telefonlarında hangi platformları tercih ettikleri, yolcuların hangi platformlara daha uzun süre ve daha yoğun odaklandıkları çerçevesinde belirlenmiştir. Bu soruları yanıtlayabilmek ve metrobüs ortamındaki davranışları betimleyebilmek için etnografik araştırma yöntemi benimsenmiştir. Bu bağlamda yaklaşık 3 aylık süre boyunca metrobüste seyahat eden 211 bireyin, metrobüs ortamında akıllı telefonları ve çevreleri ile ilişkileri incelenmiştir. Elde edilen veriler, nitel ve nicel yaklaşımla analiz edilmiştir. Bulgulara göre, metrobüste akıllı telefon kullanımının yaygın olduğu, yolcuların en çok vakit ayırdığı ve en yoğun odaklandığı platformların başında Youtube ile Netflix’in geldiği tespit edilmiştir. Araştırmada yer alan bulgulara göre video içerik tüketimi giderek artmakta dolayısıyla bu tüketim pratiği sinema salonları ve evlerin sınırlarını aşarak gündelik yaşamın her alanına, kent ortamlarına taşmaktadır. Çalışma, yeni tüketim pratiklerinin kent ortamında bireyselleşmenin artmasına ve ortak alanlarda yeni özel alanlar oluşmasına yol açtığını göstermektedir.Öğe Lüks endüstrisinde intikam alışverişi kavramına genel bir bakış(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Öymen, Gözdeİşletmeler, ekonomik belirsizlik ve dalgalanmalar, kaza ve doğal afetler, çevre felaketleri, sağlık problemleri, savaş, teknolojik gelişmeler, tüketici tercihlerinde meydana gelen değişimler ve yoğun rekabet vb. birçok nedenden dolayı hiç beklemedikleri anlarda çeşitli krizlerle karşı karşıya kalabilmektedirler. İşletmeler açısından bu krizlerin olumsuz etkilerinin giderilerek fırsata dönüştürülmesi, başarılı bir kriz yönetimi ile sağlanabilir. Tüketiciler açısından ise, kriz sonrası dönemde, insanların kendilerini şımartma ve normalden daha fazla satın alma eğiliminde olacağı, özellikle lüks tüketim pazarında yüksek tutarlı harcamalar gerçekleştireceği öngörülmektedir. Kriz sonrası lüks pazarında gerçekleştirilen bu alışverişe “intikam alışverişi” denilmektedir. Kavram ilk olarak Çin’de ortaya çıkmış ve halihazırda içinde bulunulan Kovid-19 sürecinde tekrar Çin’de kendini göstermiştir. İntikam alışverişi kavramı, gerçekte yüksek gelir düzeyli bir tüketicinin alışmış olduğu tüketim kalıbından, gelirindeki olası bir azalma sonucu hemen vazgeçmesinin beklenmediği Duesenberry teorisine dayanmaktadır. Bu bağlamda intikam alışverişi, öncelikle fiyat, kalite, estetik unsurlar, enderlik, olağandışılık ve tarihi miras birçok yönden diğer pazarlardan ayrılan lüks endüstrisinde kendini göstermektedir. İnsanların lüks marka tercihlerini alışkanlığa dönüştürdüğü durumlarda intikam alışverişi söz konusu olmaktadır. Gerçekte, intikam alışverişini etkileyen faktörler; duygusal, rasyonel (başarılı pazarlama kampanyaları) ve dijital (hashtag) olmak üzere 3’e ayrılmaktadır. Her ne kadar lüks markaların yüksek oranda hedonik satın almaya dayandığı ve rasyonel satın alma davranışıyla çelişki içinde olduğu bilinse de, intikam alışverişinde belirli oranda indirim gibi tutundurma kampanyaları lüks marka satın alma davranışına rasyonellik katmaktadır. Buradan hareketle, yaşanan krizlerden sonra bazı endüstri dallarının pazarlama iletişimi stratejilerinde değişikliğe gideceği de düşünülmektedir. Bu çalışmada ilk olarak intikam alışverişi kavramının ortaya çıkışı anlatılacak ve kavramın detaylı tanımına değinilecektir. Daha sonra, kavramla yakından ilişkili olan Duesenberry teorisi aktarılacak ve lüks endüstrisinin öğeleri açıklanacaktır. Son bölümde ise, lüks markaların Kovid-19 dönemindeki pazarlama iletişimi stratejileri ele alınacaktır.Öğe Toplumsal cinsiyet bağlamında kadına yönelik şiddet ve türkiye’de yazılı basına yansıması(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Yazıcı, Fikret; Şahbaz, DeğerŞiddet toplumsal bir sağlık sorunu olmakla birlikte Türkiye’de de kadına karşı uygulanan şiddet her geçen gün artmaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan kadına yönelik şiddet olayları, medya aracılığıyla eril dil kullanımı ile kamuoyuna yansımaktadır. Kadına şiddet, dünyada ve Türkiye’de çok önemli boyutlarda seyretmektedir. Kadına yönelik şiddet, yapılan arkeolojik araştırmalar neticesinde insanlığın var olduğu zamandan günümüze kadar paralel bir süreç içerisinde gelişim göstermeye devam etmektedir. Bu bağlamda, Türkiye’de kadına yönelik şiddet ile ilişkili gazete haberleri incelenmiştir. Bu çalışmada, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle, 7, 8 ve 9 Mart 2019 tarihli farklı yayın politikalarına sahip tirajı en yüksek 3 gazete olan Hürriyet, Sabah ve Sözcü gazeteleri tercih edilmiştir. Belirlenen üç günde kadına yönelik şiddet haberleri içerik analizi yöntemi ile incelenmiştir. Kadınlar gününde kadınlara yönelik şiddeti temel alan bu şekilde bir çalışma daha önce yapılmadığı için akademik olarak önem arz etmektedir. Çalışmanın amacı, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı kadına yönelik uygulanan şiddetin yazılı basına yansımalarının araştırılmasıdır.Öğe “Videolarda gerçek hayattaki gibi değilim, rol yapmaktayım” : tiktok kullanıcılarının benlik performansları üzerine bir inceleme(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Gül Ünlü, Derya; Kuş, Oğuz; Göksu, OğuzDijital iletişim ortamlarının kullanımının yaygınlaşması, bireylerin benlik performanslarını sergilemelerine olanak sağlayan sahneleri de çeşitlendirmiştir. Günümüzde bireyler, kişisel hesapları üzerinden kendilerine dair hedefledikleri benlik sunumlarını takipçilerine/arkadaşlarına sergileyebilmekte ve böylelikle dijital benliklerini inşa edebilmektedirler. Bu süreçte özellikle video paylaşım platformlarının, hem kullanıcılarını performanslarını sergileyebilecekleri izleyicilerle buluşturması hem de birey ile izleyici arasındaki etkileşimi sağlayacak teknik bir altyapı sunması bakımından ön plana çıktığını söylemek mümkündür. Söz konusu video paylaşım platformlarından biri olan TikTok ise, bireyin benlik sunumunu gerçekleştirebilmesi için videolarını düzenleyerek, ilgi çekici kılabileceği ve diğer kullanıcılarla etkileşime girebileceği güçlü bir teknik altyapı sağlaması dolayısıyla benzerlerinden ayrılmaktadır. Bu odak noktasından hareketle gerçekleştirilen çalışma, TikTok kullanıcılarının, paylaştıkları video içerikleri aracılığıyla sergiledikleri benlik performanslarını analiz etmeyi amaçlamakta ve TikTok kullanıcılarının video içeriği oluştururken sahne arkasında nasıl bir hazırlık yaptıkları, video paylaşımlarını hangi kriterleri gözeterek gerçekleştirdikleri ve hedefledikleri dijital benlik sunumuna uygun olarak hangi video içeriklerini paylaşmayı/paylaşmamayı öncelikli olarak tercih ettikleri sorularına yanıt aramaktadır. Ayrıca kullanıcıların içerik üretim motivasyonları ve içerik üretimi sonucundaki beklentilerinin keşfedilmesi de çalışma hedefleri arasında yer almaktadır. Bu kapsamda, yarı yapılandırılmış yüz yüze görüşme tekniğine dayanan betimsel bir alan araştırması gerçekleştirilmiştir. Çalışma sonucunda ise, katılımcıların kişisel TikTok hesapları üzerinden yayınladıkları video içeriklerini, hedefledikleri dijital benlik sunumları doğrultusunda yapılandırdıkları ve videolarını yayınladıktan sonra takipçilerinden aldıkları etkileşim oranına bağlı olarak performanslarını şekillendirdikleri bulgulanmıştır.Öğe Marka maskotu olarak üniversite maskotu ve göstergebilimsel yöntemle çözümlenmesi: istanbul ticaret üniversitesi boğa maskotu örneği(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Tatlı, Erdem; Güven, Gurur ÖykümŞans getirmesi umulan bir kişi, hayvan ya da eşya olarak tanımlanabilen maskotlar markalar tarafından marka farkındalığı ve marka sadakati oluşturmak ve güçlendirmek gibi çeşitli amaçlarla kullanılmaktadır. Öte yandan hizmet sektöründe faaliyet gösteren birçok üniversite de markalaşma süreci içerisindedir. Bunun bir yansıması olarak dünyada birçok üniversite kendi maskotlarına sahiptir. Türkiye’de ise kendi maskotlarına sahip üniversite sayısı görece az olmakla birlikte kimi üniversitelerin kendi maskotlarını oluşturmak için yarışmalar düzenledikleri gözlemlenmektedir. Bunun sonucunda Türkiye’de de kendi maskotlarına sahip olan üniversitelerin sayısında artış olacağı düşünülmektedir. Bu durum da maskotların çeşitli düzlemlerde incelenmesinin önemini arttırmaktadır. Bu düşünceden hareketle bu çalışmada öncelikle maskot kavramının markalaşma açısından önemine değinilmiş, daha sonra kimi markaların ve üniversitelerin maskotları ele alınmıştır. Çalışmanın son kısmı olan araştırma bölümündeyseyse İstanbul Ticaret Üniversitesi’ne ait Boğa maskotu Griggs ve arkadaşlarının (2012) 2012 Londra Olimpiyat ve Paralimpik Oyunlarında kullanılan maskotları inceledikleri göstergebilimsel modelden yararlanılarak göstergebilimsel yöntemle çözümlenmiştir. Sonuç bölümünde çözümleme sonucunda maskotun olumlu ve olumsuz bulunan özellikleri açıklanmıştır.Öğe Facebook'un çevrimiçi destek grubu işlevi üzerine nitel bir araştırma: Fıv+ kedi sahipleri örneği(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Akcan, Burçe; Erdoğan, Merve GençyürekSağlık ile ilgili konularda, başta kronik hastalıklar olmak üzere pek çok hastalıkta fiziksel tedaviye tamamlayıcı bir yaklaşım olarak görülen ve psiko-sosyal destek sağlama amacı taşıyan destek grupları, internet teknolojisinin yaygınlaşması ile çevrimiçi bağlama taşınmıştır. Zaman ve mekândan bağımsız erişim imkânı ile kullanıcılar kendileri ile benzer problemlere sahip diğer kullanıcıların deneyimlerinden faydalanmakta; uygulanan tedavi prosedürünün doğruluğunu teyit edebilmekte ve her şeyden önemlisi, yaşadıkları sağlık problemlerinin psikolojik etkilerinin azaltılmasında gruptan duygusal fayda sağlamaktadır. Öte yandan, sözü edilen gruplarda kaynağın her zaman uzman kimliğinin olmaması ve verdiği tavsiyenin davranış boyutuna taşınması ihtimali ciddi riskleri bünyesinde barındırmaktadır. Bu çalışma ile Facebook üzerinde yer alan ve FIV+ tanısı almış kedi sahiplerinin uluslararası destek grubu olarak nitelendirilen FIV+ Support Group adlı grup ele alınmıştır. Bu sayede grupta yer alan paylaşımların tematik olarak kategorilendirilmesi ve katılımcıların grup ile kurdukları bağın ortaya konması amaçlanmaktadır. Nitel bir tasarıma sahip olan bu çalışmada, çevrimiçi gözlem ve yarı yapılandırılmış soru formundan faydalanılmıştır. Çalışma neticesinde destek grubunda yer alan kedi sahiplerinin grupta bulunma nedenleri, grubun hayatlarında nasıl bir işleve sahip olduğu ve sağlık alanında karar verirken grupta paylaşılan içeriklerin rolü tartışılmıştırÖğe The role of product communication in consumer trust(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Durhan, Buket; Aydın, DuyguÜrün iletişimi, markaların tüketiciyle etkili diyalog geliştirebilecekleri güçlü bir pazarlama iletişimi uygulamasıdır. Ürüne ait somut ve soyut faydalardan yola çıkılarak ürünün kendisini konuşturmak ve bir mecraya dönüştürmek, tüketicide ürüne ve markaya yönelik güven duygusu oluşturmada değeri artan bir stratejidir. Bu çalışmada ürün iletişimi ile tüketici güveni arasındaki ilişki sorgulanmıştır. Perakende sektöründe gıda kategorisi özelinde yapılan araştırma Bartın il merkezinde bulunan yerel bir süpermarkette 500 kişinin katılımıyla anket yöntemiyle gerçekleştirilmiştir. Elde edilen verilerin, parametrik testler aracılığıyla analizi yapılmıştır. Ölçeklere ilişkin değerlendirmeler sürecinde keşfedici faktör analizi uygulanmıştır. Ürün bileşenlerinin ve ambalajın, tüketicilerin ürün seçimlerini etkilediği ve dolayısıyla markaya yönelik gelişen güven boyutunda da etkisi olduğu görülmektedir. Çalışmanın bulguları; ürünün somut özelliklerinin markaya, ürüne ve ambalaja yönelik güven oluşmasında etkili olduğunu ortaya koymaktadır. Ambalajın dikkat çekicilik boyutunun, tüketici güveni üzerinde etkiye sahip olduğu ve marka güveniyle pozitif bir ilişki içerisinde bulunduğu tespit edilmiştir. Alışveriş ortamında ürünle ilgili özel iletişim çalışmalarının, ambalaja yönelik güven ve marka güveninde rol oynadığı ortaya konulmuştur. Ürün iletişimi noktasında vurgulanan güçlü firma mesajı ve ambalajın algılanan kullanım kolaylığı, markaya, ürüne ve ambalaja yönelik güven oluşmasında rol oynamakta ve tüketici güven düzeyini artırmaktadır.Öğe Katılımcı kültür olgusu bağlamında sosyal medya: netnografik bir analiz(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Çetin, Eren; Ayhan, AhmetYeni iletişim teknolojilerinin sunduğu imkânlar, çevrimiçi ortamı, günlük yaşamın çeşitli yönleriyle yansıdığı bir yaşam alanına dönüştürmüştür. Bu alan, kullanıcılar tarafından kimi zaman günlük yaşamın bir uzantısı olarak kimi zaman da günlük yaşama bir alternatif olarak kullanılmaktadır. Çevrimiçi ortamın bu yönü, yalnızca bireysel kullanım için değil, aynı zamanda çevrimiçi toplulukların kullanımı için de geçerlidir. Sosyal medya platformları hem hali hazırda var olan topluluklar için hem de yeni toplulukların oluşması için kullanışlı birer iletişim aracı konumundadır. İnternet ve özellikle sosyal medya platformları, kullanıcıları içerik üretim sürecine dâhil ederek ve bunun yanında etkileşime ve kamuoyu oluşturmaya imkân sunarak katılım kültürüne katkı sağlar. Buradan hareketle, bu çalışmanın amacı kısaca, katılımcı kültürün sosyal medya üzerinde nasıl tezahür ettiğini anlamaktır. Bu amaçla çalışma kapsamında sosyal medya, sosyal medya mecralarında bir araya gelmiş topluluklar ve bu topluluklardaki bireylerin sosyal medyayı kullanış biçimleri katılımcı kültür bakış açısıyla ele alınmıştır. Bu bağlamda daha çok veri elde ederek maksimum çeşitliliğe erişebilmek amacıyla sosyal medya platformları üzerinde var olan birbirinden farklı beş topluluk ve bu toplulukların kullandığı üç ayrı platform örneklem olarak tercih edilmiştir. Buna bağlı olarak araştırma için, kültürün açığa çıkarılması noktasındaki işlevselliği, araştırmacı için sunduğu imkânlar ve sistematik yapısının araştırma için uygun olması sebebiyle Robert Kozinets’in Netnografi yöntemi kullanılmıştır. Netnografik analiz sonucunda birbirinden farklı toplulukların sosyal medya platformlarını kullanış biçimlerine dair önemli veriler elde edilmiş, bu veriler de sosyal medyada katılıma yönelik geniş bir bakış açısının ortaya konulmasına olanak sunmuş ve bu bağlamda analiz sonucunda sosyal medyada katılımın işleyişine dair çok yönlü bir şema oluşturulmuştur. Sonuç olarak, bu araştırma sürecinde elde edilen verilerle, katılımın öznesi olan kullanıcıdan başlayan ve sosyal medyada katılıma dair unsurları ve göstergeleri içerisinde barındıran katılım süreci için önemli bir çerçeve oluşturulmuştur.Öğe Türk dizilerinin Azerbaycan vatandaşları üzerindeki etkisi ve Türkçenin yaygınlaşmasına katkısı(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Aktürk, Oğuz; Yağbasan, MustafaDünyada hızla meydana gelen küreselleşme süreciyle beraber, işletmelerin uluslararası boyuta ulaşma yatkınlığı her zaman olduğundan daha fazladır. Özellikle gelişmiş ülkelerdeki işletmeler uluslararası pazarlara doğru genişlemektedir. Günümüzde iletişim teknolojilerindeki hızlı artışı sonucunda gelişen ve dönüşen düzen ile birlikte dünya, adeta küresel bir şehir haline dönüşerek farklı toplumları birbirine yakınlaştırmış ve bu yakınlaşma kültürlerarası iletişim ve etkileşimi de berberinde getirmiştir. Son dönemlerde değişen ekonomik ve politik koşullar Türkiye’deki işletmelerin kendi iç pazarının yanında dış pazarlara da ulaşmasını kolaylaştırmıştır. Değişen bu koşullar ile birlikte Türkiye, bölgede önemli bir güç unsuru olma yolunda süratle ilerlemektedir. Dışa açılım konusunda atılım yapan Türkiye’nin tanınırlığının artmasında ‘televizyon’, kısa denilebilecek bir zaman diliminde uluslararası etkileşimde kullandığı yaygın bir kitle iletişim aracı haline gelmiştir. Bu gelişmelere paralel olarak, bulunduğumuz çağda adeta dışa açılımın bir penceresi gibi işlev gören Türk dizilerinin popülaritesi de ‘yumuşak güç’ kavramı kapsamında değerlendirildiğinde Türkiye’ye küresel pazarda saygınlık, sempati ve ticaret imkânları kazandırmaktadır. İlişkilerinin özellikle son yıllarda ciddi bir şeklide ivme kazandığı, hatta ‘iki devlet - bir milleti’n bir diğer parçası konumundaki kardeş ülke Azerbaycan’da pek çok Türk dizisi izlenmektedir. Bu çalışmada; Azerbaycan’da Bakü, Salyan ve Şemkir şehirlerinde, Azerbaycan vatandaşlarına anket uygulaması yapılmış ve Türk dizilerinin Azerbaycan kültürüne etkisi ve Türkçe’nin yaygınlaşmasına katkısı test edilmiştir. Survey veri toplama aracı esas alınarak yapılan araştırma sonucunda değer atfedilebilecek önemli bulgulara ulaşılmıştır.Öğe Sokaktan ekrana: oyunun mekânsal ve işlevsel değişimi(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Vatandaş, SaniyeOyun, insanlık tarihi boyunca insan birey ve toplumunun doğal ve ayrılmaz unsuru olmuştur. İnsanlığın tüm tarihinde olduğu kadar, bireyin de tüm yaşam dönemlerinde oyun vardır. Çünkü işlevleri açısından hem bireysel hem de toplumsal boyuta sahip bir aktivitedir. Oyun, çocuğun sosyalleşmesinde, yetişkinlik dönemi rollerine hazırlanmasında, hayatı tanımasında önemli bir araçtır. Yetişkin bireylerin boş zamanlarını değerlendirmelerinde, mevcut bireysel ve toplumsal ilişkilerini sürdürme ve geliştirmelerinde, yeni dostluklar kurmalarında da oyun önemli işlevler üstlenir. Genel anlamda ifade etmek gerekirse, oyun, toplumsal değer ve normların, dil ve sembollerin, yerleşik tutum ve alışkanlıkların, kültürel unsurların bireylere aktarımının temel araçlarından birisidir. Tüm bu işlevlere bağlı olarak sayısız denecek kadar çok oyun vardır. Oyunları mekâna, oyuncu sayısına, kullanılan araç-gerece, oyuncuların cinsiyetine ve yaşlarına, yaşanan döneme, oyunda kullanılan oyuncaklara göre sınıflamak mümkündür. Bu araştırmada söz konusu oyunlardan mekân dikkate alınmıştır. Bu bağlamda sokak oyunları ile ekran oyunları (dijital oyunlar) arasında karşılaştırma yapılmış, bunlardan da daha çok ekran oyunlarının nitelikleri üzerinde durulmuştur. Konuya ilişkin literatür taranmış, literatüre katkı sağlayan araştırmaların bulgu ve tespitleri üzerinden konunun niteliği belirlenmeye çalışılmıştır.Öğe Gerçeğin yeniden üretiminde yeni toplumsal hareketler: hologramas por la libertad eylemi örneği(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Güngör, İremcanYirmi birinci yüzyıl modern sonrası dönem olarak nitelendirilmektedir. Modern sonrası dönemde modernitenin anomik olarak gördüğü ve toplumsal alandan dışladığı birçok değerin ve kavramın biçim değiştirerek yeniden görünür hale geldiği gözlenmektedir. Egemenlere başkaldırı, her ne kadar insanlık tarihinde çok eski dönemlerden beri görülen bir olgu olsa da, toplumsal hareket kavramı modern dönemde beşeri terminolojiye girmiştir. Dönüşen dünya ile beraber, ideolojiler ve düşünceler de dönüşüme uğramış ve toplumsal hareketler de amaç ve eylem biçimleri olarak başkalaşarak yeni toplumsal hareketlere evrilmiştir. Günümüzde ise iletişim teknolojilerindeki gelişmeler ile dönüşen iletişim ve ifade ortamları, gerçekliğin algılanmasını ve direniş şekillerini değiştirmektedir. Yeni medya vasıtasıyla paylaşılabilecek bilgi ve görüşlerin sınırsız olduğu görülmektedir. Bu makalede dünyanın ilk hologram eylemi olduğu görülen "Hologramas por la Libertad" (Madrid) eylemi ele alınmıştır. Söz konusu eylem İspanya’da İfade Özgürlüğünü kısıtlayıcı bir yasayı protesto etmek amacıyla düzenlenmiştir. Jean Baudrillard'ın simülasyon kuramı üzerinden gerçeğin yeniden üretiminde yeni toplumsal hareketler incelenmiştir. Sonuç olarak Hologramas por la Libertad eyleminin bir açıdan bakıldığında özgürleştirici bir eyleme, diğer açıdan bakıldığında ise bireyin kendi iradesi ile özgürlüğünü kısıtladığı bir eyleme dönüştüğü görülmüştür.