İstanbul Ticaret Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi

DSpace@Ticaret, İstanbul Ticaret Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.




 

Güncel Gönderiler

Öğe
Fransa ve Türkiye'deki Çadlı öğrencilerin uyum süreçlerinin karşılaştırması
(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Mahamat, Hadje Fana; Poyraz, Mustafa
Bu araştırma Fransa ve Türkiye'deki Çadlı öğrencilerin uyum süreçlerini karşılaştırmalı olarak ele alınacaktır. Çadlı öğrencilerin iyi bir eğitim alabilmek için yurtdışına gitmelerine olanak sağlayan yeni bir yol açılmıştır. Her sene çok fazla artan sayıda Çadlı öğrenci Fransa ve Türkiye'ye gelmektedirler.özellikle de yurt dışında okuyan Çadlı öğrencilerin uyum süreçleri ile ilgili hiç bir çalışma olmadığı için bu konunun altı çizilmek istenmiştir. Araştırmamızda Fransa ve Türkiye'de eğitim almakta olan Çadlı öğrencilerin uyum süreçlerinde: finalsal, kültürel, sosyal, ve akademik sorunlarının incelenmesine yöneliktir. Bu çalışma da öğrencilerin göreniminde ve günlük yaşamında karsılaştıkları zorluklar, sosyal iletişim becerileri ve ekonomik problemleri incelenektir. Bunun birlikte Fransız ve Türk kültürüne adaptasyon süreçlerine dair konular araştırılmıştır. Bunun için, akademik çalışmalardan faydalanılarak hazırlanan kapsamlı bir görüsme ve anket yolu ile bulgular elde edilmiştir. Söz konusu bulgular ışında Çadlı öğrencilerin sorunları: medeni durum, cinsiyet, yaş, Fransa ve Türkiye'de kalma süreleri gibi değişkenlernaçısında karşılaştırmalı olarak analiz edilmiştir. Çalışmanın konusu, adaptasyon sürecinde meydana gelen sorunlardan akademik olarak dil soru, finansal sorunlar ve kültürel uyum olarak görülmüştür. Bu araştırmada Çadlı öğrencilerin Fransa ve Türkiye'yi tercih etme sebepleri incelenirken gittikleri yeni ortamın uyum sağlama süreçlerine odaklanmıştır. Görüşmeler Fransa'daki öğrenciler ile çevirimiçi olarak yapılmış Türkiye'deki öğrencilerle hem yüz yüze hemde çevrimiçi olarak gerçekleştirilmiştir. Ayrıca Fransa'dan Türkiye'ye çeşitle nedenlerle gelenld-er ile yüz yüze olarak görüşme yapılmıştır. Özellikle geçtiğmiz son 10 yılda Çadlılar Türkiye'ye gelmeye başlamışlardır. Öğrenciler Türkiye'ye eğitim için gelip mezun olduktan sonra çeşitli sebeplerle geri dönmemek üzere Türkiye'ye yerleşmeye başlamışlardır. Bunun sonucunda Afrika jeopolitiği bazında Çad'a istinaden Türkiye ile eskiden beri var olan ilişkisi yeniden canlanmaya başlamışlardır. ANAHTAR KELİMELER: Çadlı öğrenciler, Çad Fransa, Türkiye, yükseköğretim, adaptasyon, sosyo-kültürel sorunlar, akademik sorunlar.
Öğe
Türkiye'de aşı karşıtlığının sosyolojik boyutlarının incelenmesi
(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Gülmez, Tarık; Doğan, Necmettin
Salgın hastalıklar tarih boyunca tüm toplumlar için yaygın ve yıkıcı etkilere neden olmuşlardır. 2019 yılı sonunda Çin'de ortaya çıkan Covid-19 pandemisi de kısa sürede tüm dünyaya yayılarak yüz milyonlarca kişinin hasta olmasına ve milyonlarca kişinin de hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Ayrıca, pandemiyle mücadele etmek için uygulanan kapanma tedbirleri nedeniyle eğitim, ekonomi, ulaşım vb. pek çok alanda büyük kayıplar oluşmuştur. Hastalığın ve tedbirlerin yol açtığı korku ve endişe nedeniyle de pek çok olumsuz sosyal ve psikolojik etkiler de görülmüştür. Covid-19 pandemisiyle mücadele edebilmek için farklı türde aşılar üretilmiş ve uygulanmıştır. Ancak toplumun önemli bir kesiminde bu aşıların kabullenilmediği ve aşılanma oranlarının istenen düzeylere gelmediği gözlemlenmiştir. Aşılanmama pandeminin sürmesine neden olduğu gibi pandemi nedeniyle oluşan kayıpların devam etmesine de neden olmaktadır. Bu denli ciddi bir sorun olmasına rağmen aşı karşıtlığı ve bu tutumun nedenleri yeterince araştırılmamıştır. Özellikle bu konu hakkında yapılan nitel araştırmaların sayısının sınırlı olduğu görülmektedir. Alanyazındaki bu boşluğu doldurmak adına bir katkı sunmak için bu araştırmada Covid-19 aşılarına karşı olma olgusunu incelemek amaçlanmıştır. Bu kapsamda bireylerin Covid-19 virüsü, Covid-19 aşıları, aşıların yakın ve uzak yan etkileri, aşılara duygulan güven, aşılara karşı olma tutumu ve bunun nedenleri hakkındaki görüşlerinin açığa çıkartılması hedeflenmiştir. Araştırmanın verileri yaklaşık yarısı erkek ve yarısı kadın olan, çoğunluğu 20-30 yaş aralığında olan, yarısından fazlası lisans ve daha üzeri bir eğitim düzeyine sahip olan ve bunlardan bazı bireyler Açık öğretimden eğitimlerini tamamladıkları, yarısından fazlası bekâr olan ve yarısından fazlası bir işte çalışan 30 kişiden yüz yüze görüşme tekniği ile toplanmıştır. Araştırma da okuma yazma bilmeyenlerle görüşme yapılmaya çalışıldı fakat görüşme teklifleri reddedildi. Bundan dolayı görüşmeler eğitim seviyesi belli bir düzeyin üzerinde olan bireylerle gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın verileri içerik analizi yöntemiyle analiz edilmiştir. Araştırmanın bulguları Covid-19 pandemisinin genel değerlendirmesinin; pandeminin insanların psikolojini olumsuz etkilediği, pandeminin yanlış yönetildiği, pandeminin bir kurgu/oyun olduğu ve pandeminin iletişimi ve sosyalleşmeyi azalttığı şeklinde yapıldığını göstermiştir. Katılımcıların yaklaşık yarısının Covid-19 aşıları hakkında araştırma yaptığı veya yeterli bilgiye sahip olduklarına inandıkları bulunmuştur. Diğer yarısının ya hiç bilgisi olmadığı veya net bilgileri olmadığı anlaşılmıştır. Buna rağmen bu bireylerin yine de aşıyla ilgili fikir sahibi oldukları bulunmuştur. Görüşmeciler Covid-19 aşıları hakkında en sık başvurdukları bilgi kaynaklarının uzmanlar, sosyal medya, yakın çevre ve haberler olduğu anlaşılmıştır. Covid-19 aşısı olmamanın öncelikli nedenlerinin aşıların Covid-19 hastalığına karşı yeterince koruyucu olmamasına inanma, aşıların çok kısa sürede yeterince test edilmeden üretilmiş olmasına inanma, aşıların güvenilir olmadığına inanma, aşıların sonradan ortaya çıkacak uzun vadeli yan etkileri olacağına inanma ve aşılar hakkında yeterli ve açık bilgilerin olmadığına inanma olduğu anlaşılmıştır. Aşı olmama nedenlerinin siyasi, ekonomik, bilimsel bakış açılarıyla oluşturulduğu bulunmuştur. Katılımcıların yarısının Covid-19 aşısının insan genetiğini değiştirebileceğini düşündükleri anlaşılmıştır. Covid-19 aşıları yapılmasına rağmen yeni varyasyonların ortaya çıkmasının ve hastalığın artmasının nedenleri çok büyük oranda aşıların etkisiz ve faydasız olmasıyla ve aşı olmanın verdiği rahatlıkla insanların dikkatsiz ve tedbirsiz davranmalarıyla ilişkilendirildiği anlaşılmıştır. Görüşmecilere aşı karşıtlığıyla ilgili birçok teori sunuldu. Aşı olmama konusunda görüşmecilere en inandırıcı gelen teorilerin başında; aşılar kullanılarak dünya nüfusunun kontrol ediliyor olması teorisi, aşıların uzun vadede kısırlık gibi istenmeyen sonuçlara yol açabileceği teorisi ve aşıların uzun vadede başka hastalıklara neden olacağı teorisi olduğu anlaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Covid-19, Pandemi, Aşı, Aşı Karşıtlığı, Salgın.
Öğe
Beden ve iktidar: 2000 sonrası Türk sineması'nda kadın
(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2018) Gürer, Leyla; Doğan, Necmettin
Sosyolojide bedenin ciddi olarak inceleme alanına girmesi 1980'li yılların başlarına denk gelir. Felsefede ruh-beden bağlamında incelenmiş olup yaygın olarak ruh beden hiyerarşik algısı ile çözümlemeler yapılmıştır. İnsan bedeni, sosyal ve kültürel olarak inşa edilmesi ve biçimlendirilmesi nedeniyle benliklerin ve kimliklerin de ifade edildiği bir yapıdır. Sosyal yaşamda bedenin, toplum içinde varlığını sürdürmesinin şartı kontrol edilmesi mecburi olan önemli bir güç merkezi olarak görülmüştür. Bedeni kontrol etmek ve iktidara tabi tutmak toplumsal yaşamın içinde benliklerin ve kimliklerin kontrolünü de beraberinde getirmiştir. Beden, üretimin olduğu kadar kültürün ve sanatında popüler nesnesi haline gelmiştir. Günümüzde yaygın sanat dalı olan sinema da hem ideolojinin üretilmesinde hem de eleştiriye açmasında etkin bir role sahiptir. Birey toplum tarafından ilk olarak bedensel özelliklerine göre tanımlanır. Cinsiyet bu tanımlamaların başında yer alır. İktidar kendi düzenini devam ettirmek için kadınlık ve erkeklik üzerinden güçlü söylevler üretir. Bu nedenle sinemada temsil edilen kadın imgesinin toplumsal cinsiyet bağlamında konumu ele alındığında, iktidar yapılarında gelenekselliğin ve ataerkilliğin etkileri görülmektedir. Son dönem Türk Sineması'nda kadın bedeni üzerinden, geleneksel ataerkil toplumun kurduğu iktidar güçleri analiz edilecektir. Kadın bedeni, cinsiyet, namus, töre, kadınlık, erkeklik, modernlik, şiddet, cinsel istismar, ensest, aidiyet, yabancılaşma, gibi kavramları içeren filmler eşliğinde irdelenecektir. Sinema mevcut iktidar kavramlarını besliyor ya da eleştiriye açıyor mu? Geleneksel kadınlık ve modern kadınlık gibi tanımlamaların sinemadaki temsilleri iktidarı pekiştiriyor mu? Sinemada kadın bedeni görsel bir sunumdan öteye gidip, toplumda ki kadın sorunlarını temsil edebiliyor mu? Sinemada kadın dostluğundan bahsedilebilir mi? Bu sorular ışığında, merkezde Foucault'un beden/iktidar kuramsal çerçevesi olmak üzere kadın bedeninin, iktidar söylevleriyle olan bağı filmler üzerinden şekillendirilecektir. Anahtar Kelimeler; Kimlik, beden, kadın, sinema, iktidar
Öğe
İstanbul'a göç eden uygur kadınların durumu: Zeytinburunu ve Sefaköy örneği
(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Maihaimu, Tajinuer; Mermutlu, Mehmet Bedri
Uygurlar uzun bir geçmişe ve zengin bir kültüre sahip olup Uygur kadınları bu kültürde önemli bir rol oynamaktadır. Uygur kadınları tarihte kültürel mirasa sahip çıkmış, şimdi ise gelenek ile modernlik arasındaki ilişkiye arabuluculuk etmektedir. Nüfusunun %46'sı Uygur olan Doğu Türkistan'da (Sincan Uygur Özerk Bölgesi) Uygur kadınlarının eğitim, iş, ailedeki konumu olumlu yönde olsa da yakın zamanda Uygur bölgesinde uygulanan asimilasyon politikalarının kadınlara etkisiyle çok sayıda Uygur kadınlarının göç etmesine sebep olmuştur. Bu tez çalışmasında İstanbul'a göç eden, Zeytinburnu ve Sefaköy'de yaşayan Uygur kadınlarının göç etme nedenleri, İstanbul'da Uygur kültürünü nasıl yaşadıkları, İstanbul'a nasıl uyum sağladıkları, uyum sağlama sürecinde yaşadığı sorunları ele alınmış, ayrıca kadınların kendi içinde sosyal-finansal desteklerde bulunarak çocukların kültürel eğitim görmesinde önemli katkılarda nasıl bulunduğu incelenmeye çalışılmıştır. Uygur kadının konumu ile ilgili bu çalışmamda katılımcı gözlem ve yaşanmış örneklerle araştırma yapılmıştır. Bu süreçte Uygur kadınlarıyla ilgili çalışmalara neredeyse hiç rastlanmamaktadır. Uygur diasporası kimliğinin karmaşıklığına hitap edebilmek için daha fazla araştırmanın yapılması gerektiği vurgulanmıştır.
Öğe
Türkiye'de tutunma stratejisi olarak evlilik: Mülteci evliliği
(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Çamurluoğlu, Kamer; Doğan, Necmettin
Mülteci kadınların, sığındıkları ülkelerdeki topluma ve toplumsal ilişkilere uyum süreçlerinin hangi dinamikler ile gerçekleştiğini, Suriyeli mülteci kadınlarla görüşme yapılarak öğrenilmesi gerekmektedir. Bu araştırmanın temel problemi, Türkiye'de tutunma stratejisi olarak göçmen evliliğinin incelenmesidir. Araştırmanın temel problemi kapsamında Türkiye'ye göç eden Suriyeli kadınların hayata tutunma biçimleri incelenecek olup, bu tutunma stratejilerinden evliliği kullanıp kullanmadıkları tespit edilecektir. Bu araştırmada sosyal bilimler alanındaki bilimsel araştırmalarda sıklıkla tercih edilen bir yöntem olan nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması deseni kullanılmıştır. Araştırmanın örneklem grubunu Suriye'den Türkiye'ye göç eden 15 mülteci kadın oluşturmaktadır. Verileri toplamak için araştırmacı tarafından hazırlanmış yarı yapılandırılmış görüşme formu oluşturulmuştur. Görüşme formu toplam 20 sorudan oluşmaktadır. Mülakatlar araştırmacı tarafından mülteci kadınlarla yüz yüze yapılmış olup ses kaydı alınmıştır. Alınan ses kayıtları çözümlenerek yazıya dökülmüş ve analiz yapılmasına hazır hale getirilmiştir. Çalışmada toplanan veriler betimsel analiz yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Verilerden elde edilen bulgulara göre mülteci kadınlar savaş öncesi Suriye'deki hayatlarından memnun olduklarını belirtmişlerdir. Eşin ölümü gibi zor durumlarda bile hayata tutunmak için çaba gösterdiklerini belirtmişlerdir. Mülteci kadınlar savaş başladıktan sonra ise ülkelerini hemen terk etmek istememişler, üç-beş yıl civarında zorlu savaş koşullarında hayata tutunma için mücadele etmişlerdir. Görüşme yapılan kadınların tamamı, Suriye'deki savaş koşulları yaşamı tehdit eden boyuta ulaştığında Türkiye'ye göç etmişlerdir. Araştırmada elde edilen bulgulara göre Türkiye'ye göç eden Suriyeli mülteci kadınlar, Türkiye'deki hayata tutunma ve uyum sağlama konusunda evlilik stratejisini tercih ettikleri sonucuna ulaşılmıştır. Mülakatlar sonrası mülteci kadınlar arasında evliliğin uyum ve tutunmayı kolaylaştırdığı durumlar olmuştur. Ama evliliğin uyum ve tutunma konusunda pozitif bir etkisinin olmadığı durumlar da ortaya çıkmıştır. Bunun dışında mülteci kadınlar evlilik yolunu tercih etseler bile sosyal anlamda dışlanmaya da maruz kalmaya devam etmektedirler.