İTÜSBD, Cilt 15, Sayı 30, Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 10 / 10
  • Öğe
    Medeni usul hukukunda dosyanın işlemden kaldırılmasının sonuçları
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2016) Mıstaçoğlu, Yasemin
    Makalemizde, Medeni Usul Hukuku yargılamasında dava dosyasının işlemden kaldırılması halinde ortaya çıkan sonuçların neler olduğu, mevzuat hükümleri ve yargıtay kararları ışığında incelenmeye çalışılmıştır.
  • Öğe
    Viyana Konvansiyonu ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na göre satım sözleşmesinde hasarın intikali
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2016) Hansu, Esra
    Hasarın İntikali meselesi satım sözleşmeleri bakımından büyük önem arz etmektedir. İş bu konu Roma Hukuku’ndan beri, tartışmalara konu olmuş bir nitelik taşımasıyla birlikte, İsviçre Hukukunda ve diğer yabancı hukuklarda da ele alınmış ve birçok monografiye konu edilmiştir. Özellikle günümüz de uluslararası satışlarda ülkeler arasında ki farklı hukuki düzenlemeler nedeniyle problem oluşturmaya en uygun hukuki konulardan biri olmuştur. Bu çalışmanın amacı içeriğinde birçok problemi barındıran hasarın geçişi meselesinin, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu kapsamında ve birçok boşluğu doldurmak amacıyla hazırlanan ve Türkiye’nin de 2010 yılında kabul etmiş olduğu 1980 Malların Uluslararası Satışı Hakkındaki Viyana Konvansiyonu açısından incelenmesidir.
  • Öğe
    Geleneksel kamu hukuku sistematiğinde kamu özel işbirliğine eleştirel bir bakış: 6428 sayılı kanun ve yasal yapılanma ve uygulama için öneriler
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2016) Yalçın, Fatma Ceren
    Uluslararası örgütler ve küresel piyasa ekonomisinin devlet iktidarını sınırlandıran faaliyetleri neticesinde kamu hukukunun işlev kaybına uğradığı ve geleneksel kamu hukuku kalıplarının sermaye odaklı bir bakış açısıyla yalnızlaştırıldığı kamu özel işbirliği eleştirilerinin temelini oluşturmaktadır. Kamu özel işbirliğinin alternatifsiz bir model olarak savunulması bu eleştirilerin dozunu arttırmaktadır. Özgürlük ve demokratik işleyişi salt özel sektör lehine güçlendiren bu yaklaşım kamu özel işbirliğinin tarafları arasındaki asimetriyi derinleştirecektir. Bu durum bireylerin yatırımlara ve nihayet sisteme mesafeyle bakmalarına neden olacaktır. Bireylerde ve kurumlarda oluşacak güvensizlik duygusunun sistem krizine ve toplumsal değerlerde çözülmeye yol açması kaçınılmazdır. Bu makalede, Türkiye’de kamu otoritesinin 6428 sayılı Kanun temelinde sahip olduğu yetkileri kullanırken geleneksel kamu hukuku ilkelerini gözeten bir yaklaşımla hareket etmesinin önemi, eleştirel bir bakış açısıyla ve yasal yapılanma ve uygulama için geliştirilen öneriler ile nesnel bir çerçevede incelenmiştir.
  • Öğe
    4857 sayılı yasada iş sözleşmesinin işveren tarafından sağlık nedenlerine dayanılarak haklı nedenle feshi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2016) Zeytinoğlu, Emin
    İşletmelerde, işçi haklarının korunması gereği, sosyal adalet hükümleri doğrultusunda herkesçe kabul edilmektedir. Ancak, işçinin işinin korunması için de, işletmenin devamlılığının korunması zorunludur. 4857 sayılı yasa, işletmelerde sağlık açısından meydana gelebilecek açıklıkların süregelmesini önlemek için, birtakım önlemler getirmiş, devamsızlığın sürmesi durumunda işverenin, iş sözleşmesini tek taraflı olarak feshetmesi, ancak bu feshin, işçinin maddi olanaklarını kısıtlamaması için çeşitli hükümler getirmiştir. Bu incelemede, İş Kanunu 25/I maddesinde anılan sağlık nedeniyle fesih düzenlemesi ve bu alandaki uygulamalar incelenmeye çalışılmıştır.
  • Öğe
    6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 548. maddesine göre tasfiyeden dönme
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2016) Yıldız, Şükrü
    Anonim şirket, kanunda ve esas sözleşmede öngörülen nedenlerin gerçekleşmesi ile sona erip tasfiye haline girer. Sona eren bir anonim şirketin tasfiye edilmeden tüzel kişiliğini kaybetmesi mümkün değildir. Tasfiye iki şekilde sona erer; birincisi, şirketin sicilden terkin edilerek tüzel kişiliğini kaybetmesi, diğeri ise şirketin tasfiyeden dönme kararı alarak tekrar faaliyete geçirilmesidir. TTK m. 548’deki düzenleme ile Kanun koyucu, tasfiye halindeki anonim şirketin, eski amacını ve ehliyetini yeniden kazanmasına imkân vermiştir. Bu çalışmada TTK m. 548’e göre tasfiyeden dönmenin amacı ve koşulları, tasfiyeden dönme kararının alınacağı genel kurul toplantısı, genel kurul kararına gerek olmayan dönme halleri, dönme kararının sicile tescil ve ilanı ile dönme kararının etkileri mehaz kanun da dikkate alınarak incelenmiştir.
  • Öğe
    Kefalet sözleşmesinde eşin rızası (bk. 584)
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2016) Şeker, Muzaffer
    Bu çalışmada, aile hukuku ile borçlar hukukunun kesiştiği, kefalet sözleşmesi ile ilgili yeni bir madde olan “eşin rızası“ başlıklı BK. m. 584'ün değerlendirmesi yapılacaktır. Ancak bu maddenin değerlendirmesine geçmeden önce, konunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olması için, evliliğin eşlerin hukuki işlem ehliyetine etkisi ile ilgili genel bilgi verilecektir.
  • Öğe
    Kefalet türleri
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2016) Koç, Nevzat
    Kefalet türleri şunlardır: 1) Âdi kefalet, 2) Müteselsil kefalet, 3) Birlikte kefalet, 4) Kefile kefalet, 5) Rücua kefalet, 6) Açığa kefalet. Bu makalede (tebliğde), söz konusu kefalet türlerinin her birine ilişkin olarak, özellikle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’na göre yapılmış olan aynı veya farklı düzenlemeler hakkında açıklamalarda bulunulmuştur. Bu konularda söz konusu olan bazı hukukî problemler ve bunların çözümlerine ilişkin olarak, önce doktrinde ileri sürülen bazı görüşler belirtilmiş ve daha sonra kişisel değerlendirmeler yapılmış ve “Sonuç” bölümünde de, varılan sonuçlar, maddeler hâlinde özetlenmiştir.
  • Öğe
    Anayasa yargısının fonksiyonel ve mantıksal sınırları
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2016) Gören, Zafer
    Anayasa Yargısının sınırları yine Anayasa Yargısı tarafından, sadece Anayasanın kendisinden çıkarılabilir ve Anayasa yorum metotlarının geliştirilmesi ile belirlenebilir. Bununla birlikte Anayasa normlarının zorunlu olarak belirsiz oluşları ve Anayasa yargısının daima hakemsel ve iradi bir öge içermesi nedeniyle bu sınır çizimi için kesin ve mükemmel çözümler mevcut olmayabilir. Bu kapsamda, kendi anayasal görevlerini yerine getirirken Anayasa Mahkemesi ile yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki anayasal düzen tarafından şart koşulmuş olan dengeyi zedelemeden ne kadar ileriye gidebileceği Anayasa yargıçlarının bilgeliklerine bağlıdır.”
  • Öğe
    Yeni Türk Ticaret Kanunu’na göre anonim şirketlerde tasfiye başlangıcı bilançosu
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2016) Durmuş, Ahmet Hayri
    6102 sayılı (yeni) TTK’nun yürürlüğe girmesi ile bazı şirketler, Uluslararası Muhasebe Standartları (UMS) ile uyumlu Türkiye Muhasebe Standartları’nın (TMS) uygulanması kapsamına alındı. Bunların tasfiyesinde borca batıklık şüphesi yoksa, TMS’nı uygulayarak hazırladıkları bilançoyu tasfiye başlangıcı bilançosu olarak işleme alabilir, başka bilanço çıkarmalarına gerek yoktur. Şüphe varsa tasfiyede, muhtemel satış fiyat esasına göre ayrıca tasfiye başlangıcı bilançosu hazırlaması gerekir ki bu bilanço daha geniş kapsamlıdır. Kapsam dışı şirketler vergi mevzuatına göre “maliyet yaklaşımı” ile bilanço hazırlamayı sürdürmektedir. Bunların tasfiyesinde, borca batıklık şüphesi yoksa, vergi mevzuatına göre hazırlanmış bilançoyu tasfiye başlangıcı bilançosu olarak işleme alabilir, bunu engelleyici yasal düzenleme yoktur. Şüphe varsa, muhtemel satış fiyatı esasına göre ayrıca tasfiye başlangıcı bilançosu hazırlaması gerekir ki bu bilanço maliyet esaslı bilançodan büyük ölçüde farklıdır.
  • Öğe
    Sigorta acenteleri yönetmeliği’ne ilişkin değişiklikler hakkında değerlendirmeler
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2016) Algantürk Light, Didem
    5684 sayılı Sigortacılık Kanunu madde 23 uyarınca çıkarılan 28980 sayılı, 22.4.2014 tarihli Sigorta Acentleri Yönetmeliği’nde, 16.1.2016 tarih 29595 sayılı Resmî Gazete yayımlanan “Sigorta Acenteleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik” ile bazı değişiklikler yapılmıştır. Sigorta acenteliği yapacak gerçek ve tüzel kişilerin niteliklerine ve faaliyetlerine dair usul ve esasları belirleyen ilgili Yönetmelik’te yapılan ve 16 Temmuz 2016 tarihinde yürürlüğe giren bu değişikliklerin değerlendirilmesi çalışmamızın konusunu oluşturmaktadır.