Fen Bilimleri Enstitüsü Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 464
  • Öğe
    Spor giyim tasarımında renk ve modelin işlevi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2024) Ay, Kardelen; Bayburtlu, Irmak
    Spörün insan sağ lığ ına ölan katkısının ö nemi bilinmekle birlikte büna ölan ilğinin de artarak devam ettiğ i bilğisi istatistiklerden ğö rü lmektedir. Spör yapan bireylerin sayısı arttıkça spör ğiyim ü rü nleri de ö nem kazanmaktadır. Spör tekstilini ölüştüran kıyafetler ve ekipmanlar ö zel tekniklerle ü retilmekte, çeşitli spör dallarının ihtiyaçlarını karşılayacak niteliklerde ü rü nler tasarlanmaktadır. Spör faaliyetlerini yaparken amaca üyğün ğiyinmek, daha efektif sönüçlar elde edilmesini sağ lamaktadır. Sön yü zyılda perförmansa katkısı ölabilecek fönksiyönel ü rü nler amatö r ve pröfesyönel spörcülar tarafından talep ğö rmektedir. Spör ğiyimdeki rekabet ve büyüme trendleri ğöz önüne alındığında, tasarımcıların fönksiyönel ürünlerindeki en sön ğelişmeleri takip etmesi önem taşımaktadır. Yapılan spör branşına ğöre değişiklik ğösteren ğiyim parçaları renk ve mödel bakımından işlevsel ölarak farklı anlam ve ğereksinimler taşımaktadır. Çalışmada, fönksiyönel spör ğiyim ürünlerinin renk ve mödel bağlamında incelenmesi, rengin dalış spörları, yüzme, fütböl, völeyböl, basketböl, tekwondo, tenis, böks ve kickböks ğibi spör dallarında küllanılan spor ğiyim ürünlerindeki işlevinin detaylı bir şekilde incelenmesi ve mödel bakımından spör ğiyim ürünlerinin tanımlanması amaçlanmıştır. Bü spör dalları dışında köşü ve bisiklete binme ğibi diğer spör alanlarına da değinilmiştir. Araştırmada, çeşitli örnekler küllanarak, spör ğiyim ürünlerindeki fönksiyönel kavramının önemini, renğin spör ğiyimdeki yerini ve spör ğiyim ürünlerinde mödel tasarımının öneminden bahsedilmektedir. Araştırmada, spör ğiyim ürünlerinde küllanılan renk ve mödeller incelenmiş, bü könü ele alındığında renk, mödel ve işlevin zaman zaman bir arada küllanılıp, renk sayesinde işlevsel ve fayda sağlayabilecek ürünler elde edildiği ğörülmüştür. Örneğin; standart ölçülerde üretilmiş ölan bir tişört, spörcü antrenman esnasında terlediğinde, terlediği bölğelere ğöre renk değiştirmektedir. Bü sayede spörcü hanği kaslarını daha çök çalıştırdığını eğzersiz esnasında ğörebilmektedir. Tezde, belirli spör ğrüplarıyla alakalı kapsamlı bir araştırma yapılmış ve bü araştırmalar pröfesyönel spörcüların da katkılarıyla desteklenmiştir. Bü sayede spör branşlarına ğöre mödel tasarımında ne ğibi eksikliklerin öldüğü, spörcüların renk ve mödel açısından neleri avantajlı ğördüğü veya hanği mödel tasarımlarının dezavantaj yarattığı sörülarına cevap verilmiştir.
  • Öğe
    Düz örme ve dokuma kumaşların biçimlendirilmesinde dikiş ve yapısal yöntemlerin incelenmesi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Kefeli, Rana; Bayburtlu, Irmak
    Tekstil endüstrisinde, ürünlere görsel açıdan farklılık sağlamak için çeşitli yöntemler uygulanmaktadır. Bu yaklaşım bağlamında markalar, koleksiyonlarında dikiş ve yapısal tekniklere sıklıkla yer vermektedir. Çalışmada, düz örme ve dokuma kumaşlara uygulanan nervür, pilise, büzgü, yama işi, fırfır, volan, drape, biye ve aplike gibi dikiş tekniklerinin, söz konusu kumaşların üretim sürecindeki oluşturulma olanakları incelenerek giysilerde en çok kullanılan 9 zamansız dikiş ve yapı teknikleri ile sınırlandırılmıştır. Çalışmanın amacı, ele alınan giysi tekniklerinin düz örme ve dokuma kumaşlara uygulanma yöntemlerini inceleyerek, tasarımcılara bu yöntemler üzerinden kıyaslarla bilgi ve fikir sunmaktır. Her iki tekstil yapısı ve konu dahilinde ele alınan dikiş ve yapısal teknikler ayrı ayrı incelenerek konunun ön hazırlığı yapılmıştır. Konu, bu teknikleri kullanan hazır giyim markalarına ait tasarımların görselleri üzerinden incelenmiştir. Böylece, araştırmadaki kavramlara ait bilgiler çeşitli kitaplardan ve firmalardan, tasarımlar ise markaların kendilerine ait internet siteleri ve bu markaların ürünlerini satan resmi internet sayfalarındaki görseller üzerinden yorumlanmıştır.
  • Öğe
    Giyim modasında marka kimliği vurgusu olarak desen
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Erol, Merve Dilara; Bayburtlu, Irmak
    Marka, benzer nitelikli hizmet ve ürünlerin birbirinden ayrışmasını sağlayan sembol, işaret vb. olarak tanımlanmaktadır. Markalar, belirledikleri stratejik konumla, kendilerini tanıtarak kimliklerini oluşturmaktadır; böylece kimliklerini oluştururlarken, tasarım öğelerini de kullanarak görsel özelliklerini de ortaya koymaktadır. Çeşitli hizmet alanlarında oluşturulan görsel marka kimliğinin, etkisine, tıpkı bir insan kimliği gibi, markanın belirgin özelliklerini oluşturan marka kimliğinin ,tekstil endüstrisi alanında, alıcı kitleye sunulan vaatler, duygusal bağ ve imaj gibi birçok faktörün logo, şekil, biçim ambalaj gibi öğeleri de barındırmakta ve kimliğe etkisine rastlanmaktadır. Bir tasarım öğesi olarak kullanılan desenin sürdürülebilir bir şekilde vurgulanarak oluşturdukları görsel etki ile çeşitli giyim markalarının marka kimlikleri haline geldikleri saptanmıştır. Çalışma, görsel kimliğini desenlendirme vurgusuyla oluşturan, Burberry, Missoni, Pringle of Scotland, Alanui ,Maxhosa Africa, Pucci, Gucci ve Marimekko markaları çerçevesinde incelenerek, kadın giyim modası ile sınırlandırılmıştır. Ele alınan markaların geçmiş koleksiyonları tasnif edilerek incelendiğinde güncel eğilim (trendler) bağlamında tema, renk, tasarımlar değişirken, her sezon aynı desenin güncel tasarımlarda yer aldığı tespit edilmiştir. Çalışmada, giyim modasında görsel kimlik haline gelen desen vurgusunun yeni markalarda da sürdürülerek tasarımcıların tasarım bilincine katkı sağlaması amaçlanmıştır. İncelenen markaların kullandıkları desen vurguları, çeşitli arşivlerden taranarak, dördüncü başlıkta görsellerle sunulmuştur. Araştırma tarama yöntemiyle yapılarak çeşitli akademik yayın, makale, kitap ve internet sitelerinden yararlanılmıştır.
  • Öğe
    Tekstil tasarımında biyomimetik yaklaşımlar
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Tatari, Elif; Bayburtlu, Irmak
    Günümüzde teknoloji, her gün değişmekte-gelişmektedir ve bu gelişmede artan nüfusun etkisi büyüktür. Bu doğrultuda ihtiyaçlar fazlalaşmakta ve değişmektedir. Nüfusun çoğalması, çevreye atılan atıkların artmasına neden olmaktadır. Tekstil Endüstrisi'nin Dünya'yı kirleten ikinci büyük sektör olması nedeniyle araştırmacılar, doğadaki nesnelerin kendi yaşam sistemlerinin incelenmesine yönelmişlerdir. Doğadaki varlıklar yaşamları boyunca kendilerini çeşitli olumlu-olumsuz durumlara karşı koruma yetisi kazanmışlardır ve kendi ihtiyaçlarını karşılarken yeterli miktarda kullanım sağlayarak yaşamlarını sürdürmektedirler. Bu varlıkların dış görünüşü, hareketleri ve gösterdikleri tepkilerden ilham alınmıştır. Örnek alınan bazı ilhamlar sonucunda çevreye atılan atıklar ve su tüketimi gibi önemli etkenlerin minimuma indiği görülmüştür. Çalışmada; teknolojinin gelişmesiyle birlikte, doğadaki varlıklardan ilham alınan 10 nesneye yer verilmiştir. Ayrıca yine doğadan alınan bir ilham örneği ile giyim alanında tasarım önerisi ilgili tez çalışmasında sunulmuştur. Tez çalışmamda amaç; doğadan alınan örneklemlerin tekstil veya giyim ürünlerinde tercih edilmesindeki nedenlerin materyalin işlevsel veya görsel etkilerinin araştırılmasıdır. Bu doğrultuda tasarımcılara ve bu alana ilgi duyan araştırmacılara ürün tasarımlarında katkı sağlayarak yol gösterici olması amaçlanmaktadır. Bu bağlamda yapılan araştırmada, yerli-yabancı kitaplardan, akademik makale ve tez çalışmalarından biyomimetik alanında yapılan yayınlar irdelenerek, tasarımlarda materyalin yansıttığı görselliğin ön planda olduğu sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    Kars ili Sarıkamış ilçesinde bulunan işlevini yitirmiş endüstri mirası cer atölyeleri ve yakın çevresinin belgelendirilerek yeniden değerlendirilmesi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Gökdere, Elif Ceren; Aydemir, Ali Işık
    Osmanlı-Rus harbinde (1877-1878) Osmanlı İmparatorluğu'nun yenilgiye uğramasıyla iki taraf arasında imzalanan, Ayestefanos (3 Mart 1878) antlaşmasının 19.maddesine göre Kars, Ardahan, Batum ve Eleşkirt sancakları Rusya'ya savaş tazminatı olarak bırakılmıştır. Ayestefanos antlaşması ile Ruslar işgal altındaki şehirlerde kalıcı olarak yerleşme düşüncesine hâkim oldukları için işgal ettikleri bu yerlerde kalıcı mimari eserler bırakmayı amaçlamışlardır. Bu amaç doğrultusunda, Kuzey Avrupa Baltık mimari üslubu ve kendilerine özgün Rus mimari anlayışını harmanlayarak yeni bir mimari üslup ile yapıları inşa ederek,1534 yılından bu yana Osmanlı hâkimiyetinde olan bölgede alışılagelmiş Osmanlı kent planlamasından çok farklı bir anlayış olan ızgara düzenine göre şehirleri planlamışlardır. Çarlık Rusya, işgal ettiği bu sancakların Rus yönetim merkezine uzak olmasından dolayı Rusya'da 1851'de hizmete açılan Petersburg-Moskova demiryolunun parçası olarak Doğukapı Akyaka-Kars-Sarıkamış-Erzurum Demiryolunu inşa etmiştir. Bu demiryolu hattının inşa edilmesinde ki sebep sancakların merkezle ulaşımını, ekonomik ve güvenli bir şekilde sağlamak olsa da asıl amaç emperyalist/askeridir. İnşası 1894-1899 yılları arasında tamamlanan, toplamda 356 km olarak yapılan bu hat 1923 yılına kadar Doğu Anadolu'da yapılan tek demiryolu hattı olma özelliğini korumuştur. Çarlık Rusya demiryolları inşa ederken demiryollarına hizmet eden; istasyon ve gar binaları, lokomotif depoları, su kuleleri lojman binaları, menfezler ve tüneller de inşa ederek, demiryolu ulaşımının, sağlıklı ve güvenli bir şekilde devam etmesini amaçlamıştır. Bu tezde, Sarıkamış'ta Rus işgali döneminde inşa edilmiş demiryolu işletmesine tahsis edilen ve demiryolu ulaşımının sağlıklı işlemesine olanak sağlayan mimari eserlerden olan Cer Atölyelerinin planları mimari özellikleri cephe tasarımları ve tarihi gelişimi araştırılarak 19.yy endüstri mirası ve demiryolu mirası içindeki yeri, koruma sorunları tanımlanarak gerekli koruma projeleri önerileri getirilerek yapının yaşatılarak bölge turizmine katkı sağlanması için yapılacak çalışmalar ele alınmıştır.
  • Öğe
    Hindistan ve Pakistan'da Türk mimari izleri
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) Cevahirefendioğlu, Zeynep; Suri, Leyla
    Bu çalışmada, tarihleri boyunca yayılımcı bir politika izlemiş ve gittikleri yerlere kültürlerini de taşımış olan Türklerin Hint Yarımadasında bıraktığı mimari izler araştırılmıştır. Hint Yarımadası, Türklerin Orta Asya'dan göç ederek yerleştiği ve yaklaşık 700 yıl hüküm sürdüğü bölgedir. Türkler, Burada çok fazla hizmete imza atmış ve yeni yaşam alanları oluşturmuşlardır. İki kültürün birleşmesi ile yeni bir mimari dil ortaya çıkmıştır. Türk hükümdarlar, imar çalışmalarına önem vermiş, ülkenin en ıssız bölgelerine dahi kervansaray, bahçe, han ve mescit gibi yapılar yaptırarak şehirleşmeyi teşvik etmişlerdir. Türkler, bu üslup ile Hint Yarımadasında çok sayıda mimari eser bırakmıştır. Yapıların çoğu UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alan ve Tac Mahal gibi bölgeye değer kazandıran eserlerdir. Bu çalışmada; Orta Asya'dan Güney Asya bölgesine inen Türklerin bölgede kurduğu devletler, bıraktığı mimari eserler; işlevi, dönüşümü, yapım teknikleri, ve bölge şartlarına göre yapılmış koruma ve restorasyon çalışmaları incelenmiştir.
  • Öğe
    Kimlik göstergesi olarak giysinin algısal rolü
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) Sivri, Hatice Kübra; Çetinsoy, Irmak Bayburtlu
    Giysi, insan bedenine giyilen çeşitili işlevlere sahip üç boyutlu tekstil nesnesidir. Üretimindeki amaç insanın temel örtünme ihtiyacını karşılamaktır. Bu ihtiyaç kapsam olarak fiziksel, sosyal ve bireysel olarak nitelenebilir. Toplum ve bireyi ilgilendiren yönü nedeniyle giysi, sosyoloji ve psikoloji bilimleri ile bağ kurmaktadır. Bireyin giysi tercihi, çeşitli işlevler ve dönem modasının yanında bireyin sahip olduğu bilgi birikimi, estetik beğenileri ve tercihleriyle şekillenerek bir kimlik oluşturmaktadır. Bu bağlamda giysinin gösterge olarak ele alınmasının, algılanmasındaki etkileri açıklamada fayda sağlayacağı düşünülmektedir. Çalışmanın temelinde bir giysinin ya da giyinme biçiminin anlamının ne olduğu sorusu sorulmuş ve bu anlamın oluşmasında giysiyi giyen kişi ve çevresinin etkileri irdelenmiştir. Bir diğer soru ise belirlenen anlamların, giysi tercihlerine etkisi ve bu tercihlerin insanlar üzerinde ne gibi etkileri olduğuyla ilgilidir. Bu noktada giyside moda olgusunun etkisi ve giysinin psikolojiyle olan ilişkisi irdelenmiştir. Çalışmanın ana konularından biri olan göstergenin irdelenebilmesi için göstergebilim de ele alınmıştır. Modanın göstergebilim ve algı ile olan ilişkisi ikinci bir araştırma konusu olmuştur. Konuyla ilgili kitaplar ve akademik kaynaklar incelenerek giysinin insan yaşamındaki konumunu belirlemek ve insan üzerindeki etkilerine dikkat çekmek amaçlanmıştır.
  • Öğe
    Mücevherat sektöründe toz metalurjisinin gelişimi ve sektöre katkıları
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Güner, Elanur; Selim, Hamit Haluk; Derin, Cevat Bora
    Kuyumculuk sektöründe ilkçağlardan itibaren birçok teknoloji ve teknik kullanılarak üretim yapılmıştır. Burada esas amaç bir takının üretiminde seri üretim, hız, estetik, hafif ve pazarlanabilme kriterlerine uygun olmasıdır. Cad- Cam teknolojileri sektörde tasarım ve üretim açısından oldukça önemli bir yere sahiptir. Birçok sektörde olduğu gibi 3D printerlar kuyumculuk sektöründe de günden güne gelişme göstererek mum modellemeden, sinterleme yöntemi ile oluşturulan toz metalürjisine kadar büyük bir gelişme göstermiştir. Bu gelişmeler üretim açısından oldukça önemli bir yere sahiptir. Kuyumculukta üretim yapılırken genelde talaş kaldırma suretiyle üretim yapılmaktadır. Özellikle testere kullanılarak yapılan üretimlerde değerli metal tozlarının kaybı fazla olabilmektedir. Bu tozları tekrar kullanabilmek için metal tozları belirli periyotlarla dikkatlice toparlanır ve tekrar üretim için saflaştırma işlemi yapılarak, belirli işlemlerin ardından kullanılacak şekle getirilir. Bu kayıp tozları önlemek, üretimi hızlandırmak ve daha kaliteli üretim için cad-cam teknolojileri geliştirilerek, cad ortamında çizilen ürünler cam teknolojisi sayesinde mum ya da reçine haline getirilip tekrar döküm işlemi yapılarak üretilmektedir. Bu işlem talaşlı üretimden doğan sorunları azaltmıştır. Birçok üretim sektörü başta olmak üzere son yıllarda da kuyumculuk sektöründe kullanılan sinterleme yöntemi sayesinde az talaş kaldırarak ya da hiç talaş kaldırmadan direk istenilen metalle üretim başarılmıştır. Bu teknikle cad ortamında çizilen ürünler direk toz halinde kullanılan metalin sinterleme yöntemi ile üç boyutlu takı halinde hazırlanmasına imkân vermiştir. Bu çalışmada; lazer sinterleme yöntemiyle üretim yapılan takıların diğer üretim yöntemlerine göre avantajları, dezavantajları tartışılacaktır. Ayrıca kullanılan metal tozlarının da birbirlerine göre avantaj ve dezavantajları tartışılıp örneklerle sunulacaktır Anahtar Kelimeler: Cad-Cam, Kuyumculuk, Mücevher, Sinterleme, Tasarım, Toz
  • Öğe
    Tarihi yapıların restorasyonu sırasında uygulanacak malzemenin belirlenmesi ve Göztepe istasyon lojmanı üzerinden örneklendirilmesi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) Tellioğlu, Senanur; Satıcı, Burhan
    Tarihi eser ve yapılar, bulundukları coğrafyanın sosyolojik, ekonomik, kültürel ve politik öğelerini bünyesinde barındırırlar. Bu yapıların korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması bilgi sürekliliğinin sağlanması açısından önem taşımaktadır. Doğal afetler, olumsuz çevre koşulları ve fiziksel-kimyasal bozulmaların yanısıra insanoğlunun bu yapılara karşı aldığı tavır zaman ile bir araya geldiğinde tarihi eser ve yapılarda hasar hatta yok olma sürecini kaçınılmaz hale getirmektedir. Tarihi eser ve yapıları bu kaçınılmaz sondan kurtarmak ancak koruma ve restorasyon ile sağlanmaktadır. Bu çalışma kapsamında kültürel varlık tanımı altında kültürel varlık türleri ve korunması konuları ele alınmıştır. Tarihi yapıların onarım ve güçlendirme metotları başığı altında restorasyon ve restorasyon açıklanmıştır. Doğru restorasyon tekniği belirlenmesi ve uygulanması konuları kadar malzemenin de önemi vurgulanarak tarihi yapılarda kullanılan malzeme türleri ve bu malzemelerin özelliklerinin belirlenmesi konuları ele alınmıştır. Tarihi yapı ve eserlere gelebilecek doğal ve yapay etkenler açıklanarak bu durumlara karşı koruma yolları açıklanmıştır. Tüm bu konular ışığında, belirlenen örnek yapı Göztepe İstasyon Lojman Binası restorasyon projesi üzerinden uygun onarım metotları yaklaşımı, kullanılan uygun malzeme ve uygulama teknikleri örneği verilmiştir.
  • Öğe
    Sinop Kaleiçi yerleşiminin koruma kapsamında değerlendirilmesi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) Yılmaz, Melike; Cengiz, Hüseyin
    Bu çalışmada tarihi yerleşimlerde koruma hedef alınarak, tarihi çevrelerin bozulma nedenlerini, korumanın kavramsal olarak Türkiye'de ve dünyada nasıl ele alındığı, tarihi çevrelerdeki koruma yaklaşımları kent ve tek yapı ölçeğinde ele alınmıştır. Kaleiçi olarak adlandırılan ve surlar içinde kalan tarihi kent merkezi tarihsel bir üründür. Bu nedenle çeşitli uygarlıkların ve evrelerin izlerini taşımaktadır. Tarihsel süreklilik, tarihi Kaleiçi'nin tarihi bir ürün olarak değerlendirilmesine neden olmaktadır. Çalışma kapsamında, verilerin toplanmasının ardından, Sinop Kaleiçi tüm yönleriyle ele alınmış ve korumanın gerçekleştirilebilmesi için, kaleiçi mekan oluşumunu etkileyen dinamikler, imar olgusunu yönlendiren korumaya ilişkin tartışma, mekansal koruma geliştirme önerileri, koruma için genel planlama önerileri ve mevcut durumun koruma amaçlı değerlendirilmesi yapılmıştır. Değerlendirmeye göre kaleiçinin iyileştirilmesi, kordinasyonun planlama kararları ile bir bütün olabildiği ölçüde gerçekleşebileceği ve yerleşimin kullanıcılarının destekleri korumanın sürdürülebilir olması ve tehditlerin azalmasındaki uzunsurlardan biri olduğu görülmüştür. Uygulama ve denetim süreçleri de gerçeğe dönüşen koruma planlamasının için hayati önem taşımaktadır.
  • Öğe
    Tarihi kültür ve doğa varlıklarının çevresel etkenlere karşı korunma yöntemleri
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Aslan, Ezgi; Satıcı, Burhan
    Bu çalışmada, Tarihi yapılar; var olmaya başladıkları dönemden günümüze kadar toplumda önemli yerleri olan yapı tipleridir. Bu yapılar, bulundukları dönem boyunca geçmişten günümüze dek olan ihtiyaçları gereğince işlev değişikliği, fiziksel etkenlerin oluşturduğu bozulmalar gibi nedenlerle farklı boyutlarda müdahalelere maruz kalmaktadırlar. Ülkemizde ise tarihi yapılar küçümsenemeyecek kadar fazla olmasına rağmen koruma bilincinin yeteri kadar gelişmemesinden dolayı birçok tarihi yapı harabeye dönüşmüş durumdadır. Tarihi yapılarda bozulmaya neden olan etkenler arasında insan etkisi dışında kalan en büyük zarar verici etken doğal afetler olmuştur. Bu doğal afetlerden en yıkıcı ve geri dönüştürülemez olanı depremlerdir. Depremler, bu yapıların geleceğe aktarılmasında tehdit oluşturan ve bozulmaların oluşmasına sebep olan en önde gelen doğa olayıdır. Deprem bölgesinde bulunan tarihi yapıların deprem altındaki gösterdikleri davranışların belirlenmesi ile ilgili çalışmalar, bu yapıların korunması ve geleceğe aktarılmasında önemli bir yer tutmaktadır. Bu çalışmada; korunması gerekli yapıları, korumanın temel ilkelerini, tarihi yapılarda koruma ölçütlerini, koruma ve restorasyonun ana gayesini, yapıyı yaşatacak bir ek, güçlendirme veya doğru bir işlev ile yapının güvenle geleceğe aktarılması amaçlanmaktadır.
  • Öğe
    Bolu yöresi kadın başlıklarının göstergebilimsel açıdan incelenmesi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) Yazıcı, Canan; Çetinsoy, Irmak Bayburtlu
    Geleneksel giyim kuşam, her kültürde olduğu gibi, Türk kültürünün de zenginliğini ortaya çıkaran en önemli unsurlardan biri olmakla birlikte inanç, yaşayış, duygu, düşünce, statü gibi ögeleri barındıran bir iletişim nesnesi olma işlevini de üstlenmiştir. Bir giysinin görsel yönü, ait olduğu toplumun kültürel kodları ile ilgilidir. Bu bağlamda "göstergebilimsel çözümleme" topluma ait geleneksel kodların belirlenmesi açısından önem taşımaktadır. Giysi parçalarının anlamlarının çözümlenmesiyle o kültüre ait bellek açığa çıkarılır. Göstergebilimin giysi incelemelerinde uygulanması; giysilere yeni bir bakış açısı getirilmesine, göstergelerin betimleme, yorumlama, okuma gibi anlamsal yönünü bulmada yol gösterici olacaktır. İmgelerin ifade ettiği duyguyu ve düşünceyi kavrayabilmek için göstergebilimin çözümleme tekniklerinden yararlanarak giysiye yeniden yaklaşmak farklı bakış açıları geliştirilmesini sağlayacaktır. Çalışma, Bolu'nun Mengen ilçesinde günlük ve törensel etkinliklerde kullanılan geleneksel poğ, fes, al ve duvaktan oluşan kadın başlıkları ile sınırlandırılmıştır. Göstergebilimin çözümlemeleriyle geleneksel giysilerin anlam evrenini kavramayı amaçlayan bu çalışmada yöredeki kadın başlıklarının tasarlama biçimleri ve kullanım özellikleri incelenmiştir. Örneklerde yansıtılan "anlamlama" ve "anlama" evrelerinin göstergebilimsel yöntemle okuması yapılmış ve bir iletişim dizgesi oluşturulmuştur. Bu iletişim dizgesi üzerinde etkili olduğu düşünülen Mengen yaşam biçimi gelenek ve görenekleri, tarih ve coğrafyasına ait özellikler saptanmaya çalışılmıştır. Araştırmada çeşitli kaynaklardan yararlanılarak aynı zamanda yörede yüz yüze görüşme yöntemi uygulanmış olup başlıkların kullanım, renk, motif ve derleme özellikleri yörede yapılan çalışmalarla belirlenerek fotoğraf ve video yoluyla belgelenmiştir. Barthes'ın yönteminden yola çıkılarak sırasıyla; göstergeler tespit edilmiş ve bu göstergelerin düz anlam ve yan anlam düzleminde gösteren-gösterilen, dizim-dizge yapıları ile mit ve çağrışım kapsamı incelenmiştir.
  • Öğe
    Çevresel koşulların anıtsal yapılar üzerindeki etkileri
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Sağdıç, Halil İbrahim; Suri, Leyla
    Tarihi merkezler, şehirlerin ilk kurulduğu yerler olarak özel bir öneme sahiptir. Şehrin mimari mirasını oluşturan, geçmişten gelen çoğu yapıyı barındırır. Bu yapıların, geleceğe ulaşabilmesi için korunması gerekmektedir. Zaman içerisinde birçok etken tarihi merkezdeki yapıları çeşitli şekillerde etkileyerek, onlarda farklı düzeylerde hasarlar oluşturmuşlardır. Tüm bu etkenler içerisinde en önemlilerinden biri de çevresel koşulların anıtsal yapılara olan etkileridir. Tez konusunu oluşturan çevre koşullarının tarihi merkezler üzerindeki etkisi araştırılırken, bu etkiler genel olarak iklimsel, fiziksel, kimyasal ve biyolojik kökenli olarak ayrılmıştır. Bir sonraki aşamada, yapıları oluşturan malzemeler temelinde, etkenlerin, oluşturabildikleri hasarlar incelenmiştir. Tez çalışmasında, anıtsal yapıların bozulmasına etki eden faktörler, iç ve dış nedenler olarak genel bir sınıflandırmaya tabi tutulmuş ardından bu nedenler ayrı başlıklar halinde incelenmiştir. Araştırmanın sonraki aşamasında, dört yapı malzemesinden ahşap, metal, taş ve topraktan her birine birer örnek olacak şekilde, dört anıtsal yapı seçilerek bu yapıların çevresel etkiler karşısındaki durumu incelenmiştir. Son olarak da çalışmadan çıkarılan sonuç ve önerilerle çalışma tamamlanmıştır.
  • Öğe
    Bazı özel fonksiyonlar ile analitik fonksiyonların yaklaşımı
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2013) Delimelkonoğlu, Lara; Şevli, Hamdullah
    Beş bölümden oluşan bu çalışmada bazı diferansiyel denklemlerin Hyers-Ulam kararlılığı incelenmiştir.Bu çalışmanın birinci ve ikinci bölümünde konuya giriş yapılmış ve literatüre değinilmiştir. Üçüncü bölümde ise daha sonra kullanılacak olan temel tanım ve teoremlere yer verilmiştir. Dördüncü bölümde, birinci mertebeden lineer homojen ve homojen olmayan diferansiyel denklemlerin Hyers-Ulam kararlılığı incelenerek üstel fonksiyonların yaklaşım özelliği ele alınmıştır. Bu çalışmanın beşinci bölümünde ise Airy, Legendre, Hermite ve Chebyshev diferansiyel denklemlerinin çözümleri bulunmuş olup buradan elde edilen sonuçlar her analitik fonksiyonun bu özel fonksiyonlar tarafından belli bir hata sınırı ile yaklaştırılabileceğinin ispatlanmasında kullanılmıştır. Anahtar Kelimeler: Diferansiyel Denklemlerin Kararlılığı, Hyers-Ulam Kararlılık, Airy denklemi, Legendre denklemi, Hermite denklemi, Chebyshev denklemi
  • Öğe
    Production of composite with additives by hand lay-up process
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Direk, Ertunga; Ceylan, Muhammet
    Kompozit malzemenin gelişimi ve kompozit malzemelerin kullanımı çeşitli aşamalarda ilerleme göstermektedir. Kompozit malzemeler, uçak, otomotiv ve diğer endüstrilere yüksek mukavemetli hafif malzemeler sağlar. Üretilen kompozit malzemelerin ve özelliklerinin iyileştirilmesinde büyük öneme sahiptir. Kompozit malzemelerin avantajlarından dolayı gelecekte uçak, otomotiv ve diğer sektörlerde kompozit malzeme kullanımının artacağı görülmektedir. Bu çalışmada, epoksi, titanyum dioksit ve talk ile farklı konsantrasyonlarda (ağırlıkça %0, 0,5, 1, 2 ve 4 oranında) dahil edildi ve daha sonra bu karışım elle yatırma işlemi ile karbon fiber ile birleştirildi. Elde edilen kompozitlerin mekanik özellikleri, evrensel çekme testi kullanılarak belirlendi. Çekme test sonuçları, polimer matrisli kompozitlerin mekanik özelliklerinin talk ve titanyum dioksit konsantrasyonlarının bir fonksiyonu olarak arttığını ortaya koydu. Kompozitin en iyi çekme mukavemeti %0.5 talk ve %1 titanyum dioksitten elde edilmiştir. Kompozit üretiminde talkın %1, %2 ve %4 ve titanyum dioksitin %0.5, %2 ve %4 ağırlık oranlarının arttırılması önemli bir farklılık göstermemektedir. Talk ve titanyum dioksit takviyeli kompozit numunelerin çekme testi davranışı, takviye edilmemiş karbon fiber kompozitlere kıyasla daha iyi sonuçlar göstermektedir. Sonuç olarak, bu çalışma, karbon fiber kompozitlerin mukavemetinin nasıl iyileştirilebileceğine dair ayrıntılı bir açıklama sunmaktadır.
  • Öğe
    Gaziantep Kendirli kilisesi yeniden işlevlendirme sorunlarının bir koruma manifestosu ile yeniden değerlendirilmesi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) Hacıarap, Enes; Öncel, Fernaz
    Korunması gereken tarihi ve dini yapılar arasında bulunan kiliseler, bir toplumun geçmişten günümüze oluşum ve gelişimine dair sosyal ve kültürel durumu hakkında bilgi vermektedir. Bu yapılar günümüz istek ve ihtiyaçlarının değişmesi, teknolojinin hızla gelişmesi, nüfusun artması gibi nedenlerden dolayı işlevsel ve fiziksel olarak etkilenmektedir. Ayrıca değer, yargı ve durumların değiştiği toplumda, dönemsel olarak kiliselerin işlevlerinde de değişimler gözlemlenebilmektedir. Kiliselerin bu değişimleri, koruma yöntemleri arasında bulunan yeniden işlevlendirme yöntemi kullanılarak yapıların sürdürebilir olması sağlanmaktadır. Bu görüşler doğrultusunda hazırlanan tez çalışmasında; ilk olarak koruma ve yeniden işlevlendirme kavramı anlatılmıştır. Yeniden işlevlendirilen kiliselere Dünya'dan ve Türkiye'den örnekler verilmiş, karşılaştırmalı bir biçimde tablo hazırlanmıştır. Daha sonra Gaziantep'te şehir merkezinde bulunan, özgünlüğünü koruyarak günümüze kadar gelen ve cami işlevi verilmiş olan Surp Asdvadzadzin Kilisesi, kültür merkezi işlevi verilmiş olan Aziz Bedros Kilisesi, enstitü işlevi verilmiş olan Kendirli Kilisesi ve Gaziantep'in Nizip ilçesinde atıl durumda olan Nizip Fevkani Kiliseleri için yapılan güncel koruma uygulamaları; "yeniden işlevlendirme" bağlamında incelenmiş ve karşılaştırmalı olarak tablo hazırlanmıştır. Bu yapılar arasından seçilen Kendirli Kilisesi'nin mevcut durum analizleri, geçmişten günümüze gelen fotoğrafları, sözlü ve yazılı kaynaklar dikkate alınarak rölöve ve restitüsyon çalışmaları hazırlanmıştır. Bu veriler ışığında, Kendirli Kilisesi'ne yazılan manifesto ile yeni işlev önerisi getirilerek korunması amaçlanmıştır.
  • Öğe
    A comparison of long-range licensed and unlicensed LPWAN technologies
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2019) Rama, Yllı; Özpınar, Mustafa Alper
    IoT teknolojilerindeki son gelişmeler, mobil şebeke operatörleri (MŞO'lar) ve diğer nesnelerin bağlantısını sağlayan operatörleri tarafından oldukça fazla ilgi çekmektedir. Bu operatörler için en büyük endişeler: batarya dostu, uzun menzilli, yüksek kapasiteli ve güvenli bağlantılar sağlamakla ilgilidir. Düşük Güç Geniş Alan Ağları (LPWAN), çok büyük alanlarda dağıtılan çok düşük güç aygıtlarını bağlayabilmesi nedeniyle bu iki ana konu için en önemli çözümlerden biridir. Bu ihtiyaç, LP-WAN teknolojilerinin akıllı şehirlerin çeşitli uygulamalarının farklı alanlarında yaygın olarak kullanılmasını sağlar. Bu yazıda, LP-WAN teknolojilerinin karşılaştırmaları incelenmektedir. Mevcut olan LP-WAN teknolojileri iki gruba ayrılmıştır. Teknik ve teknik olmayan gerekliliklerden araştırıldı ve analizler sunuldu. Bu, MNO'lara (Mobil Şebeke Operatörleri) ve ayrıca LPWAN müşterilerine yardımcı olacaktır.
  • Öğe
    Bazı uzaylardaki operatörlerin spektral davranışları
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2013) Kontlar, Fikriye; Şimşek, Necip
    Bu çalışmada, belirli uzaylardaki operatörlerin spektral davranışları ele alındı ve bu alanda yazılmış çalışmaların bir kısmı incelendi. Birinci bölümde sonraki bölümlerde kullandığımız temel tanım ve kavramlar verildi. İkinci bölümde fark operatörünün ve fark operatörünün , dizi uzaylarında ince spektrumu ele alındı. Ayrıca ikinci dereceden genelleştirilmiş fark operatörü nin dizi uzayı üzerinde ince spektrumu araştırıldı. Üçüncü bölümde genelleştirilmiş fark operatörünün ve ikinci dereceden fark operatörünün l_p dizi uzayında ince spektrumu ele alındı. Dördüncü bölümde l_1 dizi uzayı üzerinde fark Operatörünün ince spektrumu incelendi.
  • Öğe
    Greiner vektör alanlarında P-Laplace denklemleri ve Hardy tipi eşitsizlikler
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Salamı, Abdullah; Yener, Abdullah
    Bu tezin öncelikli amacı, Greiner vektör alanlarınd P-Laplace denkelemleri ve Hardy eşitsizlikleri, tekil potansiyel kapsayan doğrusal veya doğrusal olmayan kısmi diferansiyel denklemlerde pozitif çözümün varlığı veya yokluğunu göstermede mühim bir rol oynamaktadır. Bu tezin ikincil amacı, Greiner vektör alanlarında çeşitli ağırlıklı Hardy tipi eşitsizlikler elde etmektir.
  • Öğe
    Nonlinear control of power coefficient in wind turbines
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2019) Badjie, Alieu Khama; Kalyon, Muammer
    Bu çalışmada, bir rüzgar türbininin çıkış gücünü kontrol etmek maksadıyla kontrol girişi olarak güç katsayısı ilk kez olarak kullanılmıştır. Nominal değerin üzerindeki rüzgar hızlarında jeneratör gücü ve hızı çok yüksek değerlere çıkabilmektedir. Bu durum jeneratörün aşırı yüklenmesine ve bozulmasına neden olur. Bu nedenle, üretilen elektrik gücünü arzu edilen değerlerde tutabilmek için kontrol sistemlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Oldukça değişkenlik gösteren rüzgar hızını kontrol etmek imkansız olduğundan, özellikle nominal rüzgar hızının üzerindeki rüzgar hızlarında, sistemdeki diğer kontrol değişkenlerini ayarlayıp sistemin üretmesi gereken elektrik gücünü elde etmek amaçlanmaktadır. Bu hedefe ulaşmak için son derece nonlinear kontrol değişkeni olan türbin pervanene tespit açısının(pitch açısı) kullanıldığı birçok araştırma literatürde mevcuttur. Bu araştırmada, sistemi daha anlaşılabilir ve kolay kontrol edebilme maksadıyla kontrol değişkeni olarak pitch açısı yerine "güç katsayısı" kullanılmıştır. Rotor hızını istenen değere getirip bu değerde tutabilmek için güç katsayısı "Sliding Mode Control" metodu ile ayarlanmaktadır. Bu kontrol stratejisi için tasarlanan ve içinde değerlerin tespit edildiği (look up table) tabloların da yer aldığı algoritmalar ile herhangi bir rüzgar hızına herhangi bir güç katsayısına karşılık gelen pitch açısı belirlenebilmektedir. Simülasyon sonuçları, bu kontrol stratejisinin, rotor hızını istenen değere ayarlayarak jeneratör gücünü düzenleyebildiğini göstermektedir. "Feedack Linearization" adı verilen doğrusal olmayan başka bir kontrol organı ile elde edilen sonuçlar ile "Sliding Mode Control" metodu ile elde edilen sonuçların karşılaştırılmıştır. Bu sonuçların ayırt edilemeyecek kadar örtüştüğü görülmüştür.