İTÜY, 2017, Sempozyum, Kongre ve Konferans Bildiri Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe The growing inequalities produced by recognitional communications in the digital age(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Swlatek, LukaszDünyada, ödül ya da armağan sunan kuruluşlar bir dizi yeni İletişim biçimleri geliştirmekte ve bunların çoğu da dijital alanda olmaktadır. Bu tanınma iletişimi, ki genellikle halkla ilişkiler ekipleri ya da kurumiçi medya üretim gurupları tarafından yaratılmaktadır, kazananların dikkatini çekecek ve başarılarını vurgulamak üzere tasarlanmaktadır. Bunların pek çoğu eğitim amaçlı kullanılmaktadır. Bununla birlikte bu çalışma, bu web tabanlı tanınma iletişimlerinin genellikle eşitsizlikleri sürdürebileceğini iddia etmektedir. Özellikle de bunlar övgüye değer olan kazananlarla, olmayanlar arasındaki ayrımları güçlendirmektedir. Bu özellikle ödülü kazanan yarışmacı (lar) tarafından ona yakından bağlantılı olan ikinciliğe hak kazanan yarışmacı (lar) tarafından tanınmayı kaçırdığında sorundur. Çalışma bu iddiayı doğrulamak için birçok örnek verirken, en sonunda vaka incelemesi olarak Nobel Ödülü kuruluşlarının dijital İletişim çalışmalarını ele almaktadır. Özellikle çalışma nitel bir içerik analizi yoluyla, Nobel Barış Ödülü’nü 2016’da son olarak kazanan Juan Manuel Santos’a verilen ödülü dijital tanınma iletişim biçimlerinde eşitsizlikleri nasıl sürdürebileceğini vurgulaması açısından incelemektedir. Bu bildiri metni, iletişim alanı ve özellikle uluslararası iletişim alanı için yeni bir içgörü sunmaktadır. Çalışmada doğrudan konferans konusu üzerine söz söylenmekte, uluslararası iletişimde yeni bir trend incelenmekte ve dijital teknolojilerin halkla ilişkiler veya medya üretim uygulamaları alanındaki etkileri tartışılmaktadır.Öğe Social media and new technology education access for new generations(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Alptekin, Zeynep EmreGeçmişten günümüze baktığınızda, Socrates’ten bu yana, en etkin eğitim ve öğretim karşılıklı iletişimle, paylaşımla ve denemeyle gerçekleştiğini deneyimledik. Eğitmenler öğrencilerinin deneyimlemesi, keşif yapması ve öğrenmesi konusunda her türlü araç ve yöntemi kullanır. Gerçek şu ki, gelişen teknoloji, değişen nesiller karşısında, klasik öğrenme ve eğitme metodları artık tek başına yeterli değil. Araştırmalar içinde, dünyadaki ve toplumlardaki yaşanan gelişimler, değişimler göz önüne alınarak birçok nesil farklarından konuşulmaktadır. Her bir nesil, farklı ihtiyaçlar ve beklentilerle yaşamlarını kurmaktadır. Her bir nesil de bir önceki nesil ile ilgili algılama, anlama ve öğrenme temellerinden çok farklıdır. Günümüzde en çok kullandığımız X nesli sonrasında, Millenium denilen Y nesli ve sonrasında tamamiyle yeni teknoloji ile iç içe olan dijital nesil hakkında konuşuyoruz. Konuşmakla kalmıyor, onların bu farklılığını anlamaya ve onlara ulaşma yollarını tartışıyoruz. İş, sosyal ve okul hayatında bu farkları nasıl değerlendireceğimizi analiz ediyoruz. Sosyal medya kanalları olarak her türlü programı sürekli kullanan, uygulayan ve her türlü değişimi anında takip edip, adapte eden bir yeni nesilden bahsediyoruz. Dijital yani Net Nesli için, her türlü gelişim, Facebook, Twitter, Instagram gibi programlar sosyal ve kültürel integrasyonlarının en önemli parçası. O zaman bir kez daha klasik öğrenme modellerini düşünmemiz gerekiyor. Çünkü yeni nesil, yeni teknoloji ile daha hızlı öğreniyor, uyguluyor ve gelişiyor. O zaman tüm okulların, sosyal medya ve yeni teknoloji kanallarını uygulama, aynı zamanda gündelik hayatın bir parçası halinde benimsemesi olmazsa olmazları içindedir. Tüm eğitmenlerin, yeni nesil öğrencilere ulaşması ve anlaması, yine bu teknolojiyi bilgileriyle harmanlayıp, kullanmaları ile olur. Bu çalışmada kısaca nesiller arasındaki farkları paylaştıktan sonra, bazı örnekleriyle, günümüzde üniversitelere düşen en önemli görevin, dijitalleşme yolunda ilerleme, eğitmenlerin yeni nesil öğrencilere ulaşması gereken yeni teknoloji kanallarını uygulama gerekliliği konuları incelenecektir.Öğe Basın hak ve özgürlüklerinin yeni medya üzerinden değerlendirilmesi: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti örneği(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Dolunay, Ayhan; Kasap, FevziBasın hak ve özgürlükleri, basının, temel bir iletişim alanı olması nedeniyle, iletişim bilimini; hak ve özgürlüklerin ise, etik ve hukuki düzenlemeler ile söz konusu olması sebebi ile, hukuk bilimini ilgilendiren, interdisipliner bir konu olma niteliğini haizdir. Ana akım medya çalışanları için, basın hak ve özgülüklerine ilişkin çeşitli milletlerarası hukuki belgelerde, anayasalarda ve yasalarda düzenlemeler yer almakla birlikte; artık ana akım medya olarak adlandırılan yapıya, önemli bir alternatif oluşturan yeni medya (internet ortamı, sosyal medya) üzerinden, basın mensubu olarak çalışan bireylerin hak ve özgürlüklerine ilişkin ayrı düzenlemeler bulunmamakta; ana akım medya mensupları ile ilgili hak ve düzenlemelere tabi oldukları kabul görmektedir. Bu durum KKTC açısından da, geçerlidir. Ancak, KKTC’de, ana akım medya mensuplarının hak ve özgürlükleri ile ilgili dahi, kapsamlı düzenlemeler bulunmadığı için; ana akım medya üzerinden bir çok etik olmayan haberin yapıldığı görülmektedir. Ortam ve özellikle de hız olgusu ile, ana akım medyadan farklılaşan yeni medya üzerinden ise, çok daha vahim sonuçlara ulaşan, etik olmayan haberlerin yayılması ve bir çok kişinin haklarının ihlali söz konusu olmaktadır. Çalışmamız, basın hak ve özgürlüklerinin genel olarak tanımlanması, sınırlarının çizilmesi ve özellikle de, yeni medya üzerinden KKTC’de basın mensubu olarak çalışan bireylerin etik ihlallerinin önlenmesi için somut çözüm önerileri sunma amacını taşımaktadır.Öğe Dijital dönemde erken sinema tarihini okumak(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Sivas Gülçur, AlaSinema ve dijital teknolojinin buluşması, ilk kez 70’li yıllarda George Lucas’ın popüler filmi Yıldız Savaşları’nda kullanılan hareket kontrol sistemleriyle gerçekleşmiştir. Bundan sonra dijital sinemanın gelişimi 90’lı yıllarda dijital videoların pratik birer kayıt aracı olarak kullanılmasıyla ivme kazanmıştır. Teknolojik gelişmeler bağlamında dijital sinema, sesli ve renkli filmin icadından sonra üçüncü teknolojik devrim olarak tanımlanmıştır. Bununla birlikte, Lev Manovich, Robert Stam ve Thomas Elsaesser gibi teorisyenlere göre bu yeni dönem, sinema öncesi dönem ile ve erken sinema tarihi ile benzerlikler ve kesişmeler barındırmaktadır. Bu çalışma, dijital sinema dönemini sinema sanatının geçmişini okumak için yeni bir olanak olarak ele almayı hedeflemektedir. Çalışmada teorik yaklaşımların ardından dijital dönemde çevrilmiş ve konusunu dünya sinema tarihinden alan üç film – Paris’te Çılgın Macera (Bibo Bergeron, 2011), Hugo (Martin Scorsese, 2011) ve Artist (Michel Hazanavicius, 2011) incelenecek ve söz konusu filmler aracılığıyla erken sinema dönemine ilişkin bir okuma yapılacaktır.Öğe Dijital ortamdaki belgesel filmde yeni anlatım biçimleri(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Kuruoğlu, Huriye; Akçora, ElçinBilindiği gibi birbirinden farklı pek çok anlatı türleri vardır. Bu anlatı türleri farklı araçlar yoluyla alıcısıyla buluşur. Çalışmada son yıllarda dijital ortamda anlatı biçim ve içeriğinin oldukça değişik formlarda karşımıza çıkan belgesel film incelenecektir. Çalışmanın ilk bölümünde belgesel filmin televizyon öncesi dönemdeki anlatı biçim ve içeriklerine kısaca değinilecektir. İkinci bölümde televizyonun kendi dönemi açısından yeni bir mecra olarak belgesel filme olan etkileri yine biçim ve içerik açısından kısaca anlatılacaktır. Bu iki dönemi anlamak, günümüzde dijital ortamda ilk yıllarından oldukça uzaklarda olan belgesel filmin geçirdiği dönüşümü anlayabilmek için önemlidir. Çalışmanın ana omurgasını oluşturan üçüncü bölümde ise biçim ve içerik açısından belgesel filmin dijital ortamdaki anlatım biçimleri önce genel olarak, daha sonra da internet ortamındaki bazı belgesel kanalları incelenecektir. Bu inceleme sırasında bu ortamın avantajlarına da değinilecek, ama belgesel filmin temel işlevlerinden ne kadar uzaklaşıp uzaklaşmadığı tartışılacaktır. Sonuç bölümünde ise gelinen noktada toplumsal sorumluluk ilkesini gözeterek nasıl daha fazla belgesel filmlerin çekilebilmesi sağlanır, ya da bu çerçevede yapılan/yapılabilen belgesel filmlerin daha geniş kitlelere nasıl daha fazla iletilebileceği tartışılacaktır.Öğe Sosyal medya ortamında şiddet söylemi: instagram’da Reina saldırısı yorumları(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Güler, GizemGünümüzde sosyal medya, boş zaman aktivitesi ve sosyalleştiğimiz bir ortam olduğu gibi aynı zamanda kendimizi rahatça ifade ettiğimiz bir araçtır. Bu sebeple günlük faaliyetlerimiz içerisinde önemli bir yere sahip olan sosyal medya mecralarında, değişen iletişim ortamlarının yanı sıra değişen toplumsal olaylar ve gün içerisinde oluşan gündemlerle kendimizi ifade etme şeklimiz de değişime uğramaktadır. Özellikle toplumsal şiddet olaylarında sosyal medya üzerinden yapılan yorumlarda bireylerin kendilerini ifade etme şekillerinin şiddet söylemine vardığı gözlemlenmektedir. Böylelikle şiddet kavramına bir yeni ortamın daha eklendiği ve şiddetin giderek olağanlaştığı düşünülmektedir. Bu çalışmada, 1 Ocak 2017 tarihinde gerçekleşen “Reina Saldırısı” terör olayına ilişkin Hürriyet, Sabah, Yeni Şafak ve Cumhuriyet gazetelerinin resmi Instagram hesaplarından yapılan haber paylaşımları ve bu paylaşımlara yapılan kullanıcı yorumları incelenecektir. Olaydan sonra 24 saat içinde yapılan paylaşım ve yorumlara içerik analizi yönteminin uygulanacağı çalışmada, “Reina Saldırısı” terör olayı üzerinden sosyal medyadaki şiddet olgusunu incelemek amaçlanmaktadır.Öğe Citizen journalism under the state of emergency vs anti-terrorism proclamation nexus in Ethiopia: courses and prospects(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Haile, Yirgalem AbebeThis research sought to demonstrate the courses and prospects of social media particularly Facebook as an alternate Subaltern space and citizen journalism as a counterhegemonic practice appeared during Oromo and Amhara protests and under the state of emergency in Ethiopia. To achieving its objectives, the research has employed qualitative research technique and citizen journalism as a Subaltern space as a theoretical framework. Based on the idea that Subalternism infers revolution and fighting power from below through forms of communication in the aim of mobilizing and advocating ideologies of liberation and freedom from oppression, the research has then selected four sample cases where Subaltern spaces have used extensively. The analysis and discussion indicate that Facebook for the first time has used as Subaltern space extensively, to bring socio-political change in the history of Ethiopia. Accordingly, this form of Subaltern space would become in jeopardy under the State of Emergency as it has witnessed in the Anti-Terrorism Proclamation, and the actor (citizen journalists) will not have an opportunity to practice their power.Öğe Yeni medya ile değişen haber söylemi: Hürriyet gazetesi ve hurriyet.com.tr örneği(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Civeleker, MertGazetecilik faaliyeti, kamuoyunun ‘haberdar’ olması, kitlelerin bilinçlenmesi, düşüncenin yayılması açısından önem taşımaktadır. Bu sebeple ‘haber alıp verme’, ‘düşünce ve ifade özgürlüğü’, ‘bilgi edinme’ uluslararası antlaşmalar, anayasa ve kanunlarla güvence altına alınmıştır. Ancak teknolojik gelişmeler ve internet, geleneksel gazeteciliğin geleceğine ilişkin soru işaretlerini de beraberinde getirmiştir. Aynı zamanda değişen iletişim dili, haber tanımının da temellerini sarsmıştır. ‘Haber nedir’ tartışmaları yerini ‘Haber ne değildir’ sorusuna bırakmıştır. ‘Başlık’, ‘spot’, ‘ters piramit’, ‘düz piramit’, ‘eleştirel bakış’, ‘5N1K’ gibi kavramlar değerlerini yitirmiştir. Gazeteciliğe yeni başlayanlar ile iyi bir Twitter kullanıcısı arasındaki fark yok olmuştur. Hatta gazeteler yeni muhabirlerini, editörlerini ‘iyi Twitter kullanıcılarından’ seçmektedir. Geleneksel medyadaki köşe yazarlarının yerini ise sosyal medya fenomenleri almıştır. Bu çalışmada geleneksel haber metinlerini dijital mecralara aktarırken yaşanan sorunlar üzerinde durulacak, ‘tıklanma’ endişesinin haberciliğe verdiği zarar örnekleriyle anlatılacaktır. Gelişen yeni medyayla beraber değişen habercilik, Hürriyet Gazetesi ve hurriyet.com.tr bağlamında incelenecektir. Aynı haberin farkı mecralardaki pazarlama biçimleri üzerinde durulacaktır. Veri toplama tekniği olarak katılımcı gözlem ve kaynak tarama yöntemleri kullanılmıştır.Öğe Gündem belirlemede yeni alanlar ve yaklaşımlar(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Gülnar, MehmetKuramsal kökenleri Walter Lippmann ve Bernard Cohen’ in çalışmalarına dayanan gündem belirlemenin geleneksel modeli, medyanın kamu üzerindeki etkilerine odaklanır. Gündem belirlemenin bir model olarak tasarlanıp uygulanması Chapell Hill (1972) araştırmasıyla gerçekleşmiştir. Bu sebeple 1968 A.B.D. Başkanlık seçimleri üzerine yapılmış bu çalışma, gündem belirleme alanında öncü araştırma olarak kabul edilir. Chapell Hill araştırmasının yapıldığı tarihten itibaren, gündem belirleme kuramı iletişim araştırmalarında oldukça rağbet görmüş ve tüm dünyada pek çok kez test edilmiştir. Kuram günümüzde hala güncelliğini muhafaza etmektedir. Gündem belirlemenin bu denli yaygın ve güncel olabilmesinin nedenleri, kuramın dinamik ve uyarlanabilir olmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenlerin ilki, kuramın yeni teorik modellerle geliştirilmiş olması; ikincisi ise geleneksel ilgi alanı olan alanların dışında yeni alanlara uyarlanabilmiş olmasıyla ilgilidir. Bu gelişme ve uyarlamalar neticesinde gündem belirleme hem geleneksel odak alanı olan haber medyası ve kamuoyu ilişkisinin hem de ilk araştırmayla ortaya konan klasik modelin ötesine geçebilmiştir. Gündem belirleme medyanın, insanların “ne hakkında” düşüneceklerini etkilediği temel tezi üzerine kuruludur. Ancak daha sonra yapılan araştırmalar medyanın aynı zamanda insanların “ne düşüneceğini” de belirleyebildiğini ortaya koymuştur. Böylece gündem belirlemede ikinci ve üçüncü aşama gündem belirleme araştırmaları ortaya çıkmış; kuram eğitimden spora, dinden iş hayatına değin uzanan yeni alanlara uyarlanmıştır. Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’ de de gündem belirleme çalışmaları yapılmıştır. Ancak bu çalışmaların güncel modeller ile yeni alanlarda yapılanları ve bunlarla ilgili Türkçe teorik bilgi kaynağı yok denecek kadar azdır. Bu çalışmanın amacı yukarıda sıralanan eksikliklerin giderilmesi amacına katkı sağlamaktır. Bu çerçevede gerçekleştirilen literatür taraması neticesinde yeni alanlar ve modeller hakkında toplanan bilgiler detaylı olarak açıklanmıştır.Öğe İnternet gazeteciliğinin geleneksel gazetelerle savaşı: internet gazeteciliği geleneksel gazeteciliği bitirdi mi? Üniversite öğrencilerinin internet gazeteciliği ile ilgili görüşleri üzerine bir güncelleme(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Kuyucu, Mihalis1990’lı yılların başında hayatımıza giren internet, gündelik hayatımızda çok fazla şeyi etkilemiş ve alışkanlıklarımızı da değiştirmiştir. Bu değişim furyasından gazetecilik de nasibini almış ve geleneksel gazetecilik dönüşüm yaşamaya başlamıştır. Bu dönüşüm, pratikte internet gazeteciliğinin doğmasına yol açmıştır. İnternetin potansiyelinin kısa sürede keşfedilmesiyle birlikte gazetecilik de internet gazeteciliğine doğru evrilmiştir. Önceleri basılı geleneksel gazetelerin haberlerinin bire bir aynısının internette yer alması şeklinde başlayan internet gazeteciliği macerası, günümüzde geleneksel gazeteciliği gölgede ve geride bırakacak kadar gelişmiştir. Bu çalışmada da internet gazeteciliği kavramı, gelişimi, avantajları ve türleri kavramsal bir bakış açısıyla ele alınmış, ardından internet gazeteciliğinin geleneksel gazetecilik karşısındaki konumuna ilişkin yapılmış çalışmaların sonuçlarına yer verilmiştir. Çalışmada ayrıca internet gazeteciliğinin geleneksel gazetecilik karşısındaki konumuna ilişkin olarak üniversite öğrencilerinin görüşlerinin belirlenmesine yönelik bir betimsel araştırmaya yer verilmiştir. Araştırmada İstanbul’da eğitim gören 1190 üniversite öğrencisine bir anket uygulanmış ve internet aracılığı haber alma alışkanlıkları analiz edilmiştir. Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerine “internet gazeteciliği geleneksel gazeteciliğin yerini aldı mı?” sorusu sorulmuş, soruya verilen yanıtlar incelendiğinde de üniversite öğrencilerinin büyük bir bölümünün internet gazeteciliğinin geleneksel gazeteciliğin yerini aldığını belirttiği görülmüştür.Öğe Sosyal medya hesapları kime ait?: gazetecilerin gözetleme altındaki sosyal medya hesapları(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Kocabay Şener, NihalSosyal medya kullanımı günümüzde neredeyse olmazsa olmaz haline gelmiştir. Sosyal medya hesapları bireylerin kendilerini, düşüncelerini ve kanaatlerini açıkladıkları birer mecradır. Aynı zamanda bu hesaplar kişilerin başkaları tarafından gözetlenmesini sağlayan birer alandır. Bireylerin bireyleri takip etmek amacıyla kullandıkları sosyal medya hesaplarını kurumlar da bireyleri yani çalışanlarını gözetlemek amacıyla kullanmaktadır. Bireylerin sosyal medya paylaşımları ile şirket politikaları arasında bağ kurulmaya başlanmıştır. Gazeteciler yaptıkları iş ve toplumdaki beklentiler nedeniyle sosyal ağları en yoğun kullanan meslek gruplarının arasında yer alır. Diğer meslek gruplarından farklı olarak gazetecilerin sosyal ağları mesleki kimliklerinden ayrı tutarak kullanmaları güçtür. Ancak şahsa ait olan sosyal medya hesaplarının üstünde çalışılan medya kuruluşunun tahakküm oluşturduğu gözlenmektedir. Ayrıca entelektüel bir sorumluluk taşıyan gazetecilerin düşünceleri toplumda kanaatlerin oluşması açısından da önem taşımaktadır. Medya kuruluşları, çalışanlarının sosyal medya hesaplarına ilişkin bazı düzenlemeler ve kuralları yayın ilkelerinde belirtmeye başlamışlardır. Bu çalışmada Türkiye’nin önde gelen iki haber ajansı olan Anadolu Ajansı ve Doğan Haber Ajansı’nın yayın ilkelerinde çalışanlarının sosyal medya hesaplarını düzenleyen maddeleri incelenecektir. Sosyal medya hesaplarının çalışanların şahsına mı çalıştıkları kuruma mı ait olduğunun tartışılacağı çalışmada gözetleme olgusunun gazetecilerin fikir ve düşüncelerini açıklama özgürlüğüne gölge düşürüp düşürmediği sorgulanacaktır.Öğe Yeni medya yeni televizyon: kolektif izlemenin sonu mu?(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Şakı Aydın, OyaTelevizyonun geçtiğimiz yüzyılın en belirleyici ev içi aracı olduğunu söylemek abartılı olmayacaktır. Özellikle de “aile televizyonu” kavramsallaştırmasının işaret ettiği gibi ev içi eğlence ve boş zaman etkinliği olarak önemli işlevleri üstlendiği bir gerçektir. Ekrandan akan görüntü ve ses içeriği ne olursa olsun izleyicinin izlediği televizyonun kendisidir. Bu haliyle aracın kitlesel yayıncılığa ve tek taraflı bilgi akışına uygun yapısı uzun yıllar İletişim çalışmalarında “pasif” izleyiciler algısını beslemiştir. 1980’lerle birlikte izleyici araştırmalarında “etnografik dönüş” olarak imlenen dönemeçte, Kültürel Çalışmalar geleneğinden beslenerek, ev içi aktif izleme süreçleri gözlem, görüşme ve alımlama çalışmalarıyla açıklanmaya başlar. Buradan beslenen niteliksel araştırmalarda, izleyici “sonsuz deneyimden oluşan” bir bütün olarak algılanmaya başlar. İzlemenin kendisi yorumlayıcı ve aktif bir süreç olarak ele alınır. 2000’lerle birlikte tüm İletişim dünyasını teknoloji üzerine bir daha düşünmeye davet eden yenilikler hayatımıza girer. Dijitalleşme ve taşınabilir araçlar izleyiciyi, içerik üreticiyi ve içeriğin kendisini dönüşüme uğratır. İşte tam bu noktada şu sorular gündeme gelir; -Aile izlencesi ve kolektif izlemeye uygun bir araç olarak tanımlanan televizyon ve izleyicileri nasıl bir dönüşüm geçirir? -Yeni medya konsepti içinde televizyonun doğasını sarsan yenilikler nelerdir? - Kolektif izlemeden, bireysel izlemeye geçişin yaşandığı bu yeni nesil televizyon ortamında tekno-determinist bakışın dışında bir perspektif geliştirilebilir mi? -Kolektif izleme ortadan kalkıyor mu? -Ve tüm bu sorularda ek olarak yeni televizyon izleyicileriyle ilgili nasıl bir literatür ortaya çıkmıştır? Yeni nesil izleyici araştırmaları nasıl olmalı? Kısacası bu çalışmada televizyon izleyici araştırmaları literatürü gözden geçirilerek, dijitalleşme çağında televizyon izlemenin değişen doğası araştırılacaktır.Öğe Televizyon haberinde sosyal ağların kullanımı(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Erzurum, FundaSosyal ağ, sosyal iletişimin ve/ veya sosyal ilişkilerin kurulabildiği, kişilerin yüksek oranda paylaşımda bulundukları bir online servis, platform veya alan olarak tanımlanabilir. Sosyal ağlar kullanıcılarına, fikirlerini, etkinliklerini, olayları ve ilgi alanlarını kendi ağlarıyla paylaşma imkanı sunar. Bunu; anlık mesajlar, e-postalar, paylaşımlar aracılığıyla yapar. Sosyal ağlarda yer alan kişiler bilgi alışverişinde bulunabildikleri gibi, sorunlarını beklentilerini de paylaşabilirler. Mekansal olarak ulaşamayacakları kişilerle bu sosyal ağlar aracılığıyla rahatça ulaşabilirler. İletişim her geçen gün daha da dijitalleşmektedir. Gerçek hayat bağlantıları da gelişen teknolojinin günlük hayat içerisinde yaygın olarak kullanımıyla birlikte dijitalleşmiştir. İnternet kullanıcıları için sosyal ağ siteleri çevrimiçi bir topluluk olma işlevini yerine getirmektedir. Bu çevrimiçi topluluk üyelerinin birçoğu benzer hobiler, din, siyasi görüş ve alternatif yaşam tarzlarını paylaşmakta. Birey sosyal ağ sitesine girdiği anda sosyalleşmeye başlayabilir. Bu sosyalleşme, diğer üyelerin profil sayfalarını okumayı ve onlarla bağlantı kurmayı içerebilmektedir. Türkiye’de televizyon haber alma / haberdar olma hala önemini koruyan bir kitle iletişim aracıdır. Televizyon haberlerinde sosyal medya hesaplarının kullanımı yaygınlaşmaktadır, ancak bu noktada sosyal medyanın kendini ifade etmek ve haber kaynağı olarak kullanımı göz önüne alındığında bazı sınırlamalar ve etik konular gündeme gelmektedir. Bu çalışma ile; haber programlarının, izleyicileri ile iletişim kurmak ve haber toplamak için sosyal ağların kullanımının ne kadar etik olduğu irdelenmiştir.Öğe Comparison of columnists’ twitter agenda on Turkey June 7th and November 1st general election(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) İspir, Nevzat Bilge; Kılıç, DenizThis paper investigates columnists’ Twitter agenda during Turkey general election at the 2015 June 7th and 2015 November 1st with using social network analysis. In total 2120 tweets of top 19 most followed accounts of journalist/columnists on Twitter was analyzed during election. Study cover the time period 31 May - 14 June 2015 and 26 September – 8 November. Content analysis was used for data gathering and five coders were used. Krippendorf Alpha was computed for inter-coder reliability. Calculated KALPHA is 0,80. Eleven main categories were defined at the end of content analysis and two matrices were created based on eleven categories, one matrix for June 7th election and the other matrix for November 1st election. Data was analyzed with network analysis software named as UciNet and NetDraw. Results show that, politics, election, democracy, media are the most central topics for June 7th election. Besides, politics, democracy, election, media are the most central topics for November 1st election. It was found also two matrices (June and November election) are related to each other.Öğe Türkiye’deki haber kuruluşlarının sosyal medyayı kullanma pratiğine ilişkin bir değerlendirme(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Kıyan, Zafer; Törenli, NurcanBu çalışma, günümüz dijital ortamında sosyal medyanın Türkiye’deki haber kuruluşlarının üretim ve dağıtım pratiklerini nasıl değiştirdiği sorusuna yanıt aramaktadır. Çalışmada, söz konusu soruya yanıt bulmak üzere, gazete, televizyon, haber ajansı ve internet endüstrisinde faaliyet gösteren 12 haber kuruluşuyla yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. 10 görüşme yüz yüze, iki görüşme ise Skype üzerinden yapılmıştır. Tüm görüşmeler kayıt altına alınmıştır. Görüşmelerin uzunlukları 30 ila 60 dakika arasında değişmektedir. Araştırma sonrasında, söz konusu görüşmeler deşifre edilip içerik analizine tutulmuştur. Sonuçlar, sosyal medyanın geleneksel gazetecilik üzerinde etkisinin sınırlı olduğunu açığa çıkarmıştır. Elde edilen sonuçlara dayanarak, profesyonel norm ve pratikler haberlerin üretim ve dağıtımında önemini korumaya devam ettiği ileri sürülebilir.Öğe Sosyal medyada kullanıcının haber güvenilirliği algısı(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Kılıç, Deniz; İspir, Nevzat BilgeGünümüzde, dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca insan birbirine bağlanarak çeşitli sosyal ağ sitelerinin üyesi oluyorlar. Sosyal ağ siteleri, kişilerin çevrimiçi olarak kişisel ağlarını geliştirdikleri ve sayısız konuyla ilgili yeni bilgiler edindikleri ana medya haline gelmiştir. Sosyal medya, kullanıcılar için, toplumsal olaylar terörist saldırılar, seçimler, doğal afetler, yolsuzluk iddiaları ve insanlığa karşı işlenen suçlar gibi önemli olaylarla ilgili haberleri giderek daha fazla aldıkları platform haline geldi. Bu da sosyal medyada haber paylaşmanın küresel bir olgu haline geldiğini göstermektedir. Son zamanlarda, sosyal medyada paylaşılan haberlerin güvenilirliği giderek tartışmalı hale gelmiştir. Sosyal medyanın güvenilirliği, dijital medyada halk katılımını ve iletişim etkinliğini başlatan ve arttıran başlıca faktörlerden biridir. Ayrıca bireyler sosyal medya aracılığıyla artık haber üretimine katılabilir ve haberleri geniş küresel sanal topluluklar vasıtasıyla yayabilir hale gelmişlerdir. Ayrıca, sosyal medya kullanıcıları haberleri paylaşırken, politika, medya ve sosyal olmak üzere tüm gündemleri belirliyorlar. Bu araştırmada, iletişimcinin güvenilirliğinin, iletilen içeriğin yayılımının ile izleyici tutum ve inançlarının değişmesinde etkili olduğunu ileri sürmektedir. Sosyal medya platformunda haber güvenilirliğini değerlendirmek bugünün haber tüketicileri için önemli bir konudur. Bu çalışmada sosyal medya platformlarındaki haber güvenilirliğini hangi faktörlerin etkilediği ampirik olarak incelenmiştir. Sosyal paylaşım sitelerinde kullanıcının algılamasını etkileyen faktörleri araştırmak için, Eskişehir’de 350 kişiye, amaçlanan örnekleme yöntemi ile bir anket tasarlandı ve uygulandı. Anket iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm demografik soruları, ikinci bölüm 17 maddeli beş puanlı likert ölçeği içermektedir. Yazarların veri analizinden elde ettikleri sonuçlara göre haber alma ve paylaşma amaçlı olarak sosyal medya türlerini kullananlar, haber paylaşımlarının bilgi kirliliğine yol açtığını, haberlerin güvenilirlik sorunu yaşadığını, kaynak güvenilirliğinin önemli olduğunu, ve sosyal medyanın doğası itibari ile özgürlük ve hız sağladığını düşünmektedirler.Öğe Türkiye’de kamuoyu araştırmalarının tutarlılığı(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Göksu, OğuzBir siyasal iletişim aracı olarak kamuoyu araştırmaları her seçim döneminde yeniden ortaya çıkmakta ve farklı amaçlara hizmet etmesi için siyasetçiler ve medya tarafından kullanılmaktadır. Seçimlere yönelik kamuoyu araştırmalarının güvenilirliği ve tutarlığı her ülkede ve her dönemde olduğu gibi günümüzde Türkiye’de de büyük bir tartışma konusudur. Türkiye’de çok önemli gelişmeleri beraberinde getirecek 2017 Anayasa Değişikliği Referandumu sürecinde gündemin önemli konularından biri farklı şirketlerin açıklayacağı seçimlere yönelik kamuoyu araştırma sonuçları olacaktır. Bu çalışmanın amacı, seçimlere yönelik kamuoyu araştırmalarının tutarlılığını 16 Nisan 2017 tarihinde yapılması planlanan Anayasa Değişikliği Referandumu üzerinden tespit etmektir. Araştırmada seçimden önce kamuoyu araştırması yaparak çıkan sonuçları kamuoyuyla paylaşan 14 araştırma şirketinin son araştırma sonuçları ile seçim sonuçları karşılaştırılacaktır. Bu sonuçlar siyasal iletişim perspektifinden okunarak araştırmaların toplumun eğilimlerini ortaya koymak, siyasal gelişmelere ışık tutmak için mi, yoksa manipülasyon ve dezenformasyon için mi yapıldığı literatür eşliğinde tartışılacaktır. Türkiye’de yapılan ve bilimsel yöntemlerle gerçekleştirildiği iddia edilen kamuoyu araştırmalarında ESOMAR ve WAPOR ilkelerine ne düzeyde sadık kalındığı da irdelenecektir. Çalışma kapsamında belli bir ideolojik görüşe bağlı kalmamak ve taraf olmamak adına daha önce seçim sonuçlarına yönelik araştırmalar yapmış, kamuoyu tarafından bilinen, web sitelerinde araştırmalarına yer veren ve sonuçlarını medya aracılığıyla toplumla paylaşan KONDA, GENAR, ANAR, Konsensus, İVEM, SONAR, A&G, ORC, THEMİS, Gezici, MAK, Optimar, Andy-Ar ve AKAM araştırma şirketlerine yer verilecektir. Araştırma 2017 Anayasa Değişikliği Referandumu ile sınırlandırılmıştır. Yapılan araştırmaların tamamı Türkiye çapında gerçekleştirildiği için karşılaştırma yapılırken YSK’nın açıklayacağı yurt içi seçim sonuçları kriter olarak alınacaktır.Öğe Communication tecnologies, political communication and public sphere(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Güven, SüleymanCommunication tecnologies have a important role in political communication process and public sphere. The purpose of this study is discuss to relation between new communication teknologies and political communication process and public sphere in a historical process. The theme of new communication tecnologies, especially internet, have a persistent place on the public sphere and communication researches and it is going into the mainstream of political communication researches and studies. Wellfunctioning political communication process contribute a reliable public sphere. New communication tecnologies have new potentials to well-functioning political communication process and by the way it has disadvantages too. For example political participation, interactive communication, extending and pluralizing the public sphere is possible with the new communication tecnologies in a number of ways. However, it is possible to effect destabilisation and vitiation of political communication process. Infollution, manipulation and cyber attacts are easier with the new communication tecnologies. So this study had been focused new communication tecnologies advantages and disadvatages about public sphere and political communication and relations between each others. The first part of this study concisely had gone around some public sphere notions, which important for political communication and participation too. Then the discussion had been addressed some centrically themes in the political communication and new me dia. Thereafter the study had been focused how negotiation rendement in the online public sphere in postmodern adjacencies of political communication. Finally, the study had been discussed how can establish a deliberative public sphere on the new media and it suggests that the concept of common mind offers an disjunctive way to comprehend the substance of online political communication and discussions.Öğe Dijital diplomaside instagramın rolü: Come See Turkey örneği(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Sancar, Gaye AslıYeni teknolojiler ve yeni medya, iletişim süreçlerine farklı bir boyut getirmiştir. Bu değişim devletlerin uluslararası kamularla olan iletişim sürecini de etkilemiştir. Gelişen teknolojilerle kamu diplomasisi de gelenekselden yeni kamu diplomasisine doğru gelişim göstermiş devletler yeni kamu diplomasisinde uluslararası hedef kitlelerine ulaşmak için kullandıkları strateji ve taktikleri değiştirmişlerdir. Devletlerin uluslararası halkla ilişkileri olan kamu diplomasisi bu kapsamda artık dijital diplomasi uygulamalarına yer vermektedir. Dijital diplomasi ile iletişim süreci devletten bireye ve bireyden bireye olarak gerçekleşmekte ve bu da kültürlerarası iletişime de imkân vermektedir. Yine dijital diplomasi sayesinde devletlerin mesajlarına hedef kitleleri olan yabancı halklar cevap verebilmekte ve farklı uygulamalarla süreç karşılıklı olarak ilerleyebilmektedir. Çalışmanın amacı Türkiye’nin dijital diplomasi uygulamalarından etkin olarak yararlanıp yaralanamadığını ortaya koymaktır. Çalışmada öncelikle yeni kamu diplomasisi kavramı ele alınarak kamu diplomasisinde ilişki inşa etmenin rolüne değinilecektir. Çalışmanın devamında dijital diplomasi kavramı tanımlanarak dijital diplomaside sosyal medya kullanımının rolünden bahsedilecektir. Çalışmanın araştırma aşamasında T.C. Cumhurbaşkanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Ana sponsorluğunda gerçekleştirilen Come See Turkey kampanyasına hedef kitlelerin nasıl katılım gösterdiği incelecektir. Bu doğrultuda “Dijital diplomasi örneği olarak Come See Turkey kampanyası aracılığıyla gerçekleştirilen iletişim etkileşime olanak vermektedir”, “Come See Turkey kampanyası ile verilen mesajlar doğru hedef kitleye ulaşmaktadır” ve “Come See Turkey” kampanyası ile alınan geri bildirim Türkiye imajının olumlu olarak yansıtıldığını göstermektedir” hipotezleri Come See Turkey Instagram hesabından gönderilen içeriklerin analiz edilmesiyle sınanacaktır.Öğe Dijital çağın duygusal zekâ yöneticisini oluşturmak(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Kara, ArzuDijital çağ ile başlayan dijital dönüşüm, kurumların duygusal zekâ yetkinliklerini öğrenmelerini zorunlu kılmaktadır. Çünkü iş dünyasının bilinen tüm gerçekleri hızla değişmektedir. İş yerlerinde yüzlerce mesaj ve e-mail alınıp gönderildiğini düşünürsek karşı tarafın duygularını inceleyemediğimiz ve kendi duygularımızı da karşı tarafa yansıtamadığımız bir gerçektir. Fakat duygusal zekâ yetkinliklerinin yazılı iletişimde de geçerli olduğunu unutmamalıyız. Bu araştırma, duygusal zekânın kurum kültürü ve iş performansı üzerindeki ilişkisi ve etkisini belirleyerek, dijital çağın duygusal zekâ yöneticisini oluşturmak amacıyla hazırlanmıştır. Duygusal zekânın özellikle hizmet sektöründeki önemi nedeniyle eğitim, sağlık ve turizm sektörlerinde faaliyet gösteren 3 kurumdaki yönetici ve çalışanlar araştırmanın evrenini oluşturmaktadır. Örneklem büyüklüğü hesaplanmış ve 269 kişiye anket uygulanmıştır. Veri analizinde SPSS 21 istatistik programı kullanılmıştır. Demografik bulguların elde edilmesinde frekans analizi, ölçek güvenilirliği için güvenilirlik testi, faktör yapıları için faktör analizi, çalışmadaki ilgili boyutların arasındaki ilişki ve etkinin belirlenmesi için regresyon analizi ve normallik varsayımının sağlanması için normallik testi kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda, özellikle hizmet sektöründe duygusal zekânın özbilinç, empati ve motivasyon yetkinliklerinin etkili olduğu; fakat kurum kültürü ve iş performansı üzerindeki etkisi ve ilişkisinin düşük olduğu belirlenmiştir.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »