Dijital dönemde erken sinema tarihini okumak
Yükleniyor...
Dosyalar
Tarih
2017
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
İstanbul Ticaret Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Sinema ve dijital teknolojinin buluşması, ilk kez 70’li yıllarda George Lucas’ın popüler filmi Yıldız Savaşları’nda kullanılan hareket kontrol sistemleriyle gerçekleşmiştir. Bundan sonra dijital sinemanın gelişimi 90’lı yıllarda dijital videoların pratik birer kayıt aracı olarak kullanılmasıyla ivme kazanmıştır. Teknolojik gelişmeler bağlamında dijital sinema, sesli ve renkli filmin icadından sonra üçüncü teknolojik devrim olarak tanımlanmıştır. Bununla birlikte, Lev Manovich, Robert Stam ve Thomas Elsaesser gibi teorisyenlere göre bu yeni dönem, sinema öncesi dönem ile ve erken sinema tarihi ile benzerlikler ve kesişmeler barındırmaktadır. Bu çalışma, dijital sinema dönemini sinema sanatının geçmişini okumak için yeni bir olanak olarak ele almayı hedeflemektedir. Çalışmada teorik yaklaşımların ardından dijital dönemde çevrilmiş ve konusunu dünya sinema tarihinden alan üç film – Paris’te Çılgın Macera (Bibo Bergeron, 2011), Hugo (Martin Scorsese, 2011) ve Artist (Michel Hazanavicius, 2011) incelenecek ve söz konusu filmler aracılığıyla erken sinema dönemine ilişkin bir okuma yapılacaktır.
The combine of digital technology and cinema emerged in 70s with motion control systems which was used for the first time in George Lucas’ popular movie Star Wars. Then, its progress is accelerated in 90s with the use of digital videos as practical recording tools. In the context of the technological developments, digital cinema has been defined as a third revolution throughout film history after the invention of talkies and color films. However, according to the theorists as Lev Manovich, Robert Stam and Thomas Elsaesser this new era has also some similarities and intersections with pre-cinema and early years. This study aims to discuss digital film era as a new possibility to read the past of cinema art. After viewing theoretical perspective, the films A Monster in Paris (Bibo Bergeron, 2011), Hugo (Martin Scorsese, 2011) and The Artist (Michel Hazanavicius, 2011) made in the digital era and based on the themes from world film history, will be examined in order to read early cinema.
The combine of digital technology and cinema emerged in 70s with motion control systems which was used for the first time in George Lucas’ popular movie Star Wars. Then, its progress is accelerated in 90s with the use of digital videos as practical recording tools. In the context of the technological developments, digital cinema has been defined as a third revolution throughout film history after the invention of talkies and color films. However, according to the theorists as Lev Manovich, Robert Stam and Thomas Elsaesser this new era has also some similarities and intersections with pre-cinema and early years. This study aims to discuss digital film era as a new possibility to read the past of cinema art. After viewing theoretical perspective, the films A Monster in Paris (Bibo Bergeron, 2011), Hugo (Martin Scorsese, 2011) and The Artist (Michel Hazanavicius, 2011) made in the digital era and based on the themes from world film history, will be examined in order to read early cinema.
Açıklama
1st International Conference on New Trends in Communication
Anahtar Kelimeler
Dijital Sinema, Sinema Öncesi, Erken Sinema Tarihi, Digital Cinema, Pre-Cinema, Early Film History
Kaynak
1. Uluslararası İletişimde Yeni Yönelimler Konferansı