İTÜSBD, Cilt 12, Sayı 24, Makale Koleksiyon

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 10 / 10
  • Öğe
    6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda denkleştirme istemi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2013) Badak Aybar, Zehra
    Denkleştirme istemi, hukuk sistemimizde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun kabul edilme-sinden çok önce farklı başlıklar altında tartışılan bir kavramdır. 6102 sayılı Kanun’dan öncede mevcut düzenlemeler kapsamında, belirli bir ölçüde uygulamaya geçirilmeye çalışılmış, bu çerçevede doktrinde ve Yargıtay uygulamasında farklı tartışmalara konu olmuştur. Bu çalış-mada 6102 sayılı Kanun’da yer verilen bu düzenlemenin, Türk Hukuk sistemindeki geçmişi de göz önüne alınmak suretiyle, amacı açıklanmaya ve denkleştirme istemi kavramına bir tanım getirilmeye çalışılmıştır. Bu sırada hükmün içeriği ile uygulaması, uygulamada karşılaşılabilecek bir kısım sorunlarla birlikte, irdelenmiştir.
  • Öğe
    Konişmentonun hukuki ilişkiyi belirleme işlevinin iki boyutu ve bu işlevin özellikle fob satışlar açısından değerlendirilmesi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2013) Kula Değirmenci, Nil
    Denizyolu ile eşya taşımacılığında sıklıkla kullanılan bir taşıma belgesi olan konişmento, oldukça önemli işlevleri haizdir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 1237/1. maddesi uyarınca düzenlendiği gibi, konişmentonun bu önemli işlevlerinden biri; taşıyan ile konişmento hamili arasındaki hukuki ilişkilerde esas alınmasıdır. Bu işlev, konişmento hamili ile taşı-tanın farklı kişiler olmalarına ya da aynı kişi olmasına göre iki boyutlu olarak tahlil edilmelidir. Nitekim aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca, taşıyan ile taşıtan arasındaki hukuki ilişkilerde navlun sözleşmesinin esas alınacağı düzenlenmekte ve bu durum, konişmento hamili ile taşıtanın aynı kişi olabileceği durumlarda (FOB satışlarda) esas alınacak belgenin tespiti gerekliliğini doğurmaktadır. Çalışmanın amacı, konişmentonun hukuki ilişkiyi belirleme işlevinin iki boyutuna işaret etmek ve özellikle konişmento ile navlun sözleşmesi hükümlerinin her ikisinin uygulanmasına cevaz veren ikinci boyutu 6102 sayılı TTK kapsamında değerlendirmektir.
  • Öğe
    Kira sözleşmesinin kurulmasından sonra kiralananın el değiştirmesi: “satım kirayı bozmaz” ilkesinin sonuçları
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2013) Altınok Ormancı, Pınar
    Yeni Borçlar Kanunu ile, “Satım kirayı bozar” ilkesi yerini “Satım kirayı bozmaz” ilkesine bırakmıştır. Bu değişiklik, TBK md. 310 hükmünde kendisini göstermektedir. Bu maddeye göre, kira sözleşmesinin kurulmasından sonra kiralanan herhangi bir sebeple el değiştirirse, yeni malik kira sözleşmesinin tarafı olur. Ancak mehaz İsviçre Borçlar Kanunu’ndakinden farklı olarak, sadece konut ve çatılı işyeri kiralarını konu edinen sözleşmelerde yeni malike gereksinim sebebiyle sözleşmeyi olağanüstü şekilde feshetme imkanı tanınmış, bunlar dışında kalan diğer sözleşmelerde yeni malike herhangi bir olağanüstü fesih imkanı tanınmamıştır. Bu çalışmada, TBK’daki bu eksikliğin sonuçları değerlendirilmiştir. Diğer taraftan, TBK md. 310 hükmünün varlığına rağmen, taşınmaz kiralarında kiracılık hakkının şerhi imkanı TBK md. 312’de korunmuştur. Bu çerçevede şerhin ne gibi sonuçlar doğurduğu, konut ve çatılı işyeri kiraları ile bunlar dışında kalan taşınmaz kiraları ayrı ayrı ele alınarak incelenmiştir.
  • Öğe
    Vücut bütünlüğüne yönelik müdahalelerin hukuka uygunluğu bakımından rızanın aranmadığı hâller
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2013) Özbilen, Arif Barış
    İster tıbbî, isterse başka bir amaçla gerçekleştirilsin, bir kimsenin vücut bütünlüğüne yönelik bir müdahalede bulunulduğunda, müdahalenin hukuka uygun sayılması için, kural olarak o kişinin müdahaleye rıza göstermiş olması gerekir. Aksi takdirde, söz konusu kişilik değerine müdahalede bulunan kişinin sorumluluğu gündeme gelebilir. Ancak bazı hâllerde, kişinin rızası olmasa dahi, vücut bütünlüğüne yönelik olarak gerçekleştirilen müdahale hukuka aykırı sayılmaz. Müdahalede bulunulan kişinin hayatta kalabilmesi, işlenen bir suçun aydınlatılabilmesi ya da kamu düzeninin sağlanması gibi gerekçeler de istisnaî olarak, müdahalenin hukuka uygun sayılması için yeterli olabilmektedir. Bu çalışmada, rıza olmaksızın, vücut bütünlüğüne yönelik olarak gerçekleştirilen müdahalelerin hukuka uygun sayıldığı durumlar incelenecektir.
  • Öğe
    6098 sayılı Yeni Türk Borçlar Kanununa göre ısmarlanmayan şeyin gönderilmesi (bk m. 7)
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2013) Şeker, Muzaffer
    1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Yeni Borçlar Kanunu madde 7'de düzenlenen ve yeni bir madde olan ısmarlanmayan şeyin gönderilmesinin, ilgili maddede öneri olmadığının düzenlenmesinin karşısında, sipariş verilmeyen bir şeyin gönderilmesinin ne anlama geldiğinin hukuken nitelendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle makalede ısmarlanmayan şeylerin gönderilmesinin hem hukuki niteliği irdelenecek hem de düzenleme ile ilgili doktrindeki görüşlere yer verilecektir.
  • Öğe
    Limited ortaklıklarda müdürlerin sorumluluğu
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2013) Yıldız, Şükrü
    Limited şirket müdürlerinin sorumluluğu, 6672 sayılı TTK’da olduğu gibi, 6102 sayılı TTK’nda da anonim şirkete ilişkin sorumluluk hükümlerine atıf yapılarak düzenlenmiştir. Gerçekten de, TTK m. 644 fıkra 1 bent a hükmü açıkça, anonim şirketlere ilişkin sorumluluk hükümlerinin limited şirketlere de uygulanacağını, hüküm altına almıştır. Anılan madde göre “yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğunu düzenleyen 553 üncü maddenin limited şirket müdürlerinin sorumluluğunda da geçerli olduğu açıkça benimsenmiştir. Çalışmada, sadece müdürlerin hukuki sorumluluğu, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarına ilişkin hükümler çerçevesinde ele alınacaktır.
  • Öğe
    Düşünceyi açıklama özgürlüğü
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2013) Gören, Zafer
    Düşünceyi açıklama özgürlüğü, özgürlükçü bir demokratik düzen için kurucu öğedir. Çünkü düşünsel tartışmayı ve kendi varlık nedeni olan düşüncelerin savaşını olanaklı kılar. Düşüncenin serbestçe oluşumu bir yandan “düşünceleri serbestçe açıklamak ve yaymak özgürlüğünü”, diğer yandan açıklanan “düşüncelerden haberdar olmayı ve bilgi edinmeyi” şart koşar. Demokratik bir anayasal sistemde enformasyon özgürlüğü serbestçe kamusal düşünce oluşumunun koşulu olması nedeniyle, düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünden daha aşağı bir basamağa yerleştirilmemelidir. Klasik temel haklarla korunan değerleri belki de aştığı için, internet özgürlüğünü kendine özgü, yeni bir temel hak olarak düşünmek ve düzenlemek gerekir. İnternet özgürlüğünde, internet vasıtasıyla telekomünikasyon özgürlüğü söz konusudur. Bu özgürlük, verileri, enformasyonları ve düşünceleri yayarak iletmeği ve almayı kapsar.
  • Öğe
    Anayasal-demokratik bir rejimde özgürlük ve güvenlik
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2013) Erdoğan, Mustafa
    Bu makalede özgürlük ve güvenlik ilişkisi anayasal-demokratik bir rejim standartları açısından irdelenmektedir. Son yıllarda dünya çapında yaygınlaşan ve yoğunlaşan terörü öne süren birçok devlet özgürlükleri aşırı ölçüde kısıtlama eğilimine girmiştir. Özgürlükleri devlet güvenliği için feda etmeyi onaylayan bu güvenlikçi gidişin frenlenmesi için özgürlükçü-demokratik hukuk devletine öncelik tanıyan yeni bir bakışa ihtiyaç vardır. Bu ise anayasal-demokratik devlet anlayışına uygun olarak, güvenlik mülâhazasıyla özgürlüklerin sınırlanması söz konusu olduğunda yasama ve yargı organlarının “özgürlük karinesi”ni temel ilke olarak benimsemelerini gerektirmektedir.
  • Öğe
    Vergi harcamaları, mali saydamlık ilkesi ve anayasaya uygunluk
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2013) Batırel, Ömer Faruk
    Bu makalede kanunun yaptığı tanımdan hareketle mali saydamlık ilkesi gereği olarak raporlanan muafiyet, indirim, istisna ve benzeri uygulamalar nedeniyle vazgeçilen kamu gelirlerinin kapsamı ve bu ilkeye uyulmadığının göstergesi olan yasal düzenlemeler ile vergi teşviklerinin mahiyetinin ve Anayasaya uygunluğu tartışmaya açılması amaçlanmaktadır. Birinci bölümde mali saydamlık ilkesi ve bütçe tasarısına eklenen vergi harcamaları cetveli, bu cetvelde yer alması gerekirken dışarıda bırakılan muafiyet, istisna ve indirimler ile diğer uygulamalara yer verilmiş ikinci bölümde ise yüce yargının kararlarına atıf yapılarak vergi harcamalarının anayasaya uygunluğu hususu incelenmiştir. Bütçe tasarısına eklenen vergi harcamaları cetvelinde özellikle diğer yasalarda yer alan vergi muafiyet ve istisna ve indirimler ile vergisel teşvikler yer almamakta ve mali saydamlık ilkesine aykırı hareket edilmektedir. Vergi idaresi cetvelin düzenlemesinde standart bir vergi sisteminde yer alan kimi indirimleri vergi harcaması olarak göstererek kendi yaptığı tanımla tutarlı olmayan bir uygulama yapmaktadır. Anayasa Mahkemesi; açılan iptal davalarında vergi harcamalarını Anayasamızın 2. maddesindeki hukuk devleti, 10.maddesindeki eşitlik ve 73. maddesindeki mali güç ilkesine aykırı görmeyerek reddetmiş ve Anayasaya uygun düzenlemeler olduğunu kabul etmiştir.
  • Öğe
    6102 sayılı TTK uyarınca gemi acentelerinin tabi olduğu hükümlerin değerlendirilmesi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2013) Algantürk Light, Didem
    “Acente” kelimesinin kökü Latince “agere” (yapmak ) dir. İngilizce ‘de “agent” ve dilimizde ise, “acente” olarak kullanılmaktadır. 15. yüz yıldan itibaren denizciliğin gelişmesine bağlı olarak ortaya çıkan özellikle gemi acenteliği mesleği, gerek Türkiye'de gerekse tüm dünyada denizcilik sektörünün en önemli meslek faaliyetlerinden biri halini almıştır. Bu önemli faaliyeti meslek edinen gemi acenteleri, bağımsız bir tacirdir ve Yeni Türk Ticaret Kanunun Birinci Kitap Acentelik başlığını taşıyan Yedinci Kısım'da yer alan 102 ilâ 123. madde hükümlerine tabidir. Çalışmamızda bu hükümler nazara alınmak suretiyle gemi acentelerinin tabi olduğu hükümler değerlendirilecektir.