HİRE, Cilt 1, Sayı 2, Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 7 / 7
  • Öğe
    Sosyal medya reklamlarının etik sorunsalı çerçevesinde gizli reklam uygulamaları
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2018) Şahin, Emine
    Sosyal medyanın erişim ve etkileşim düzeyi reklam ve pazarlamacılar için bu mecrayı cazip hale getirmektedir. Özellikle reklamcılar için sosyal platformların hukuki yapısının henüz oluşturulmamış olması ve yaratıcılıkta diğer mecraların geride bırakan uygulamaların yer alması sosyal medyayı daha tercih edilir kılmaktadır. Erişim kolaylığı nedeniyle hızla toplumsal hayatımızda yer alan sosyal medya ortamları zamanla bir takım etik sorunları da beraberinde getirmektedir. Kullanıcılara ait verilerin güvenliğinin sağlanamamasından, bireylerin istem dışı yada gizli reklamlara maruz kalmasına kadar birçok etik problem üzerinde tartışılmaktadır. Çevrimdışı reklam anlayışından farklı olarak reklam olduğu açıkça belirtilmeyen, içeriklerin içine gömülen reklam uygulamaları gizli reklam olarak ifade edilmektedir. Araştırmada hala hukuksal yapısı oluşturulmamış sosyal medyada reklam etiği ihlallerinden gizli reklam kullanımını örneklem üzerinden ortaya koymak amaçlanmaktadır. Teknik kadro yönetiminde kurgusal olarak tasarlanan gündemden haberlerin, kültürel ve eğlenceli içeriklerin yer aldığı Stolk ve Vibio isimli YouTube kanallarının videoları incelenmiş içerik yöntemi ile videolarda yer alan gizli reklamlar analiz edilmiştir. Video akışı içinde yer alan markanın/ürünün reklam olduğu anlaşılmayacak şekilde veriliş şekli ortaya konmuştur. Çalışma sosyal medyada reklam etiği problemleri üzerinde çalışan diğer araştırmacılara ve kontrol mekanizmasının gerekli olduğunu savunan karar mekanizmalarına yön vermede önem taşımaktadır.
  • Öğe
    Dijital çağın eğlenceli dili emojiler: Reklamcılıkta emoji kullanımları üzerine bir değerlendirme
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2018) Güven, Gurur Öyküm
    Emojis are a product of digital communication and digital speed era. Emojis, which help to express feelings, are born as a new language and have become internationally accepted today. Their importance has been recognized by commercial firms and they started developing their own emojis and as a result they have become a commonly-encountered language-advertisement activity. This study analizes emojis which are the fun side of digital era and discusses their use in digital advertisement activities. The search designed which employes qualitative methodology draws on the existing researches and makes use of case study. The study has revealed that there is a diversity of emojis and their use increaes day by day. Another finding of the study is that as emojis are a reflection of identity and personality, they have transformed into an advertisement strategy that firms adopt very often.
  • Öğe
    Kültürel, ekonomik, politik bir söylem ve uygulama alanı olarak kişisel halkla ilişkiler: Teorik bir değerlendirme
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2018) Aydemir, Feride
    Bu çalışma çağdaş tanıtım kültüründe halkla ilişkiler pratiklerinin rolünü sorunsallaştırmak amacıyla “Kültür Çemberi” kavramından yola çıkmakta; halkla ilişkilerin kültürel alandaki imaj, söylemsel pratikler ve özne konumları yaratmadaki işlevine kişisel halkla ilişkiler alanı üzerinden odaklanmayı hedeflemektedir. Çalışma kişisel halkla ilişkiler literatüründeki tartışmaları irdelemeyi ve teorik bir çerçeve sunmayı amaçlamaktadır. Bu çerçevede özellikle 2000’li yıllardan uluslararası literatürde sınırlı sayıda karşımıza çıkan kişisel halkla ilişkiler çalışmalarının literatür analizi yapılmış, analiz kuramsal ve teorik bir tartışma ile de desteklenmeye çalışılmıştır. Halkla ilişkilerin kültürel aracılık rolü neoliberal hegemonyadan, tüketim ideolojisinden, imaj ve gösteri kültüründen beslenen söylemsel stratejilerin kullanılması, öznelliklerin yaratılması, hakikat ve bilgi alanlarının türetilmesi noktasında açıklık kazanmaktadır. Bu anlamda kişisel halkla ilişkiler uygulamalarının ekonomik bir rasyonalitesi de vardır çünkü sosyal ve kültürel sermayeyi elde etmekte kişilere yardımcı olmakta; iletişimsel güç aracılığıyla talep edilen kimlikler, semboller ve üsluplar yaratmaktadır. Sürecin toplumsal, kültürel ve ekonomik boyutu ise kültürün postmodernleşmesi, promosyon kültürünün her yana yayılışı, öznelliğin değişimi, kapitalizmin yapısal dönüşümleri bağlamında açıklık kazanır. Bu bağlamda kültürel ve toplumsal bağlamın halkla ilişkiler uygulamalarını nasıl etkilediğini göstermek halkla ilişkiler pratisyenlerinin kültürel alandaki işlevlerini sergilemek açısından da önemlidir. Kişisel halkla ilişkiler uygulamaları kültürel, politik ve ekonomik bir söylem alanı olarak halkla ilişkileri kurumsal dünyanın dışındaki görünümlerini sergilemekte, gündelik hayatla, mikro anlatılara ve kültürel alanla ilintilenmektedir
  • Öğe
    İkinci Dünya Savaşı’ndaki propaganda savaşlarında çizgi filmin rolü: Nazi Almanyası ve Amerika Birleşik Devletleri üzerine inceleme
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2018) Caner, Çakı
    2. Dünya Savaşı’nda çizgi filmler önemli bir propaganda aracı olarak hizmet görmüştür. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri, Nazi Almanyası ve Japon İmparatorluğu’na karşı propaganda amaçlı oluşturduğu çizgi filmler ile savaşta Amerikan kamuoyunun desteğini almaya çalışmıştır.ABD, 1944 yılında gerçekleştirilmesi planlan Normandiya Çıkarması öncesinde de Amerikan halkından askeri seferberlik için maddi destek alabilmek amacıyla 43’ün Ruhu (The Spirit of ‘43) adlı propaganda çizgi filmini yayınlamıştı.Naziler de Fransa üzerinden beklenen çıkarma harekatı öncesinde 43’ün Ruhu’na karşı propaganda amaçlı Nimbus Libéréa dlı çizgi filmi çekmişti. Böylece Naziler çekilen çizgi film ile Vichy Fransası’nda ABD karşıtı destek bulmayı amaçlamaktaydı. Bu çalışmada 1943 ABD yapımı 43’ün Ruhu ve 1944 Alman yapımı Nimbus Libéré isimli iki propaganda çizgi filmi nitel araştırma yöntemleri içerisinde yer alan göstergebilimsel analiz yöntemi ışığında ele alınmıştır. Çizgi filmlerin propaganda amaçlı kullanımları Fransız Antropolog Claude Lévi-Strauss’un göstergebilimsel analiz yöntemi ışığında incelenmiştir. Ayrıca çalışma kapsamında Strauss’un göstergebilim anlayışında, her iki ülke tarafından da inşa edilmeye çalışılan propaganda mitleri de açıklanmaya çalışılmıştır. Çalışmanın sonucunda çizgi filmlerin her iki ülke tarafından da nefret söylemi inşasında propaganda amaçlı kullanıldığı ortaya çıkmıştır.
  • Öğe
    Kurum içi sosyal medya uygulamaları ve çalışan katılımı ilişkisi üzerine bir araştırma
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2018) Özel, Meltem
    Kurumlar tarafından çalışanlarla etkili bir iletişim kurulması verimliliği arttırmakta ve kurumun imajını olumlu yönde geliştirmektedir. Sosyal medya araçları ile iletişim çift yönlü, hızlı ve etkili bir şekilde gerçekleşebilmektedir. Bu araştırmanın amacı, kurum içi yeni bir iletişim aracı olarak kurum içi sosyal medya uygulamasının, yönetici ve çalışanlar arasında ve çalışanların kendi aralarında kurdukları iletişim sürecinde ne kadar etkin ve verimli kullanıldığını, ne kadar benimsendiğini ve çalışan katılımına ne şekilde destek olduğunu saptamaya çalışmaktır. Araştırmanın evreni kurum içi sosyal medya uygulaması kullanan firmalardan Perakende Grubu Genel Müdürlük ve Mağaza çalışanlarıdır. Araştırmada, çalışma grubunun belirlenmesinde rastgele örnekleme yöntemlerinden gelişigüzel örnekleme tekniği dikkate alınmıştır. Nitel veri toplama yöntemi ile ele alınan bu çalışmada, yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak geliştirilen görüşme formu, uzman görüşleri alınarak son halini almıştır. Bu makalede, Perakende Grubu bünyesinde kurum içi sosyal medya uygulaması (Cluster) kullanan çalışanların düşünceleri alınarak, memnuniyet ve memnuniyetsizlikleri ve katılım durumları gözlenmeye çalışılmıştır. Araştırma sonunda, Cluster’ın çalışanların motivasyonunu, verimliliğini, birbirleri arasındaki iletişimi ve işbirliğini arttırdığı ve çalışan katılımını desteklediği tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Bir femvertising örneği olarak Nike bizi böyle bilin reklam filmine eleştirel bakış
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2018) İnceoğlu, İrem; Şengül, Gamze Onaylı
    Günümüzde cinsiyet eşitliği konusunda çalışmalar yaparak kadın erkek eşitliğini destekler bir tavır almak markaların pazarlama stratejilerinde yer alan bir tutum olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna bağlı olarak da toplumda kabul görmüş genel-geçer kadınlık ve erkeklik algıları tartışmaya açılabilmektedir. Markalar, kadın odaklı reklam çalışmaları yaparak cinsiyet eşitliği konusuna dikkat çekmekte, kadın-erkek eşitliği söyleminin toplumda ana-akımlaşmasına katkı sunabilmektedir. Feminizmin toplumda yaygınlaşarak önem kazanması ve negatif cinsiyetçiliğe tepkilerin artması reklam sektörünün bu duruma kayıtsız kalmamasını sağlamıştır. Feminizmin Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’dan başlayarak dünya genelinde kurumlara sızması, reklamcılık sektöründe feminist pazarlama uygulamalarının başlamasında etkin olmuştur. Femvertising (kadın odaklı reklamcılık) olarak adlandırılan bu akım; reklamlarda feminist akımın etkisiyle, kadın-erkek stereotiplerinin dışında ve toplumsal cinsiyet kalıplarının ötesinde temsiliyete ve mesajlara sahip içeriklerin yaratılmasıyla özetlenebilir. Bu çalışmanın amacı; son yıllarda popülerleşen ve çeşitli medya iletileriyle de kamuoyunda ilgi çeken feminist hareketten etkilenerek toplumsal cinsiyet eşitliği meselesini reklama yansıttığı iddia edilen bir reklam filmini incelemek ve feminist ideolojiyi ne ölçüde yansıttığına bakmaktır. Bu bağlamda özellikle sosyal medyada yaygınlaşan1 Nike (Bizi Böyle Bilin) reklam filmi; göstergebilimsel analiz yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Bu çalışmada yapılan reklam analizi sonucunda, kadın ve erkeğe ilişkin toplumsal cinsiyet rollerinin değişmeye başladığı sonucuna ulaşılmıştır. Kadınların kendilerine biçilen toplumsal rollerin dışında rollerde de görünürlük kazanabildiği bir medya metni olduğu çıkarımıyla beraber, bu metinde de kadınlara ait olduğu varsayılan bazı rollerin ve kadınlık durumlarının dışlanması söz konusu olmuştur.
  • Öğe
    Gençlerin gösteriş tüketimi eğilimleri üzerine bir alan araştırması: Konya örneği
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2018) İnanç, Ayhan Sabuncuoğlu; Özdemir, Nilgün
    Tüketici harcamalarının ve toplumların ekonomik gücünün artmasıyla birlikte, bu gelişmelerin tüketici kültürü üzerindeki etkilerini incelemek giderek önem kazanmaktadır. Bireylerin toplum içindeki statüleri, tükettikleri nesnelerle ölçülmektedir. Bireylerin imajı, tükettikleri nesnelerle tanımlanmaktadır. Günümüzde insanlar tükettikleri ile kimliklerini ve kişiliklerini tanımlamaktadırlar. Hazcı bir kültür hem işletmeler hem de toplum tarafından zihinlere sürekli aşılanmaktadır. Tüketiciler, sosyal statülerini dikkat çekici bir şekilde sergilemek için bulunması zor olan malları satın almaya eğilimlidirler. Benzersiz olduklarını belirtmek isteyen tüketiciler, statülerini göstermek için gösterişli ürünler tüketerek kendilerini ifade etmeye çalışırlar. Veblen’in Aylak Sınıfı Teorisinde ele aldığı “gösteriş tüketimi”, tüketimin diğer insanlar tarafından beğeni kazanması ve takdir görmesi üzerine kurulmuş olup hala neo-klasik tüketim kuramının güçlü bir eleştirisini temsil etmektedir. Bu çalışmanın temel amacı Konya ilinde devlet ve vakıf üniversitelerinde öğrenim gören öğrencilerin tüketim anlayışlarını Veblen’in gösteriş tüketimi kavramı altında incelemektir. Çalışmada, üniversite öğrencilerinin gösteriş tüketim eğilimleri sosyo-kültürel ve demografik özelliklerine göre ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Çalışma, nicel araştırma desenine göre yapılan bir saha araştırmasıdır. Çalışmada veri toplama aracı olarak anket kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini ise Konya ilinde devlet ve vakıf üniversitelerinde öğrenim gören öğrenciler oluşturmaktadır. Örneklem seçiminde kolayda örneklem yöntemi uygulanmıştır. Araştırma sonunda; öğrencilerden üst gelir grubunda olanların, aile aynında olmayanların ve aylık geliri 1200-1500 TL olanların diğerlerine göre gösteriş tüketimine daha eğilimli oldukları görülmüştür.