İTÜSBD, Cilt 11, Sayı 21, Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Tarihî şivelerde ve Türkiye Türkçesinde yaşlılık ifade eden kelimeler(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2012) Çiftoğlu Çabuk, ArzuYaşlanmak, yaşam dönemlerinden biridir ve bu süreci anlatmak için Türkçede birçok kelime ve kavramdan yararlanılmıştır. Bu çalışmada, tarih boyunca Türkçede yaşlılık kavramı karşılığında kullanılan avıçka, acuze, ihtiyar, karı, kart, kırgıl, koca, kurtga, pir, ulu ve yaşlı kelimeleri ile bu kelimelerin türevleri üzerinde durulmuş ve bunların günümüzdeki kullanım durumları gözden geçirilmiştir. Ayrıca söz konusu kelimelerin hangi dönemlerde dile girdiği, dilde ne kadar yaşadığı ve hangi dönemlerden sonra kullanımdan düştüğü bilgisine de ulaşılmıştır. Çalışmanın malzemesi, tarihî şiveler üzerine oluşturulmuş metin ve sözlükler taranarak elde edilmiştir. Orhun Abideleri’nden başlamak üzere Karahanlı, Harezm, Çağatay, Kıpçak, Eski Anadolu sahalarına ait belli başlı metinler ile sözlükler taranmış ve bu metinlerde bulunan yaşlı, yaşlılık, yaşlanmak kavramlarını karşılayan sözcükler tespit edilerek örnekleriyle sunulmuştur.Öğe Göstergebilim ve sinema ilişkisi üzerine bir deneme(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2012) Sivas Gülçur, AlaEski Yunanca’da işaret, gösterge anlamına gelen semeion kökünden türeyen gösterge kavramı, kendi dışında bir şeyi temsil eden ve temsil ettiği şeyin yerini alabilecek nitelikte olan her türlü olgu, nesne ve biçim anlamına gelmektedir. Göstergeleri ve onların çalışma biçimlerini inceleyen göstergebilim; terimi oluşturan “gösterge” ve “bilim” kavramlarının anlamsal toplamının ötesinde bu bilim dalının içerdiği farklı kuramsal yaklaşımlara dikkat çekmektedir. Gösterge kavramının çıkış noktası eski çağlara dek uzansa da, bir bilim dalı olarak göstergebilimin gelişmesi 20. yüzyılda gerçekleşmiştir. Yüzyılın ilk yarısında dilbilimci Ferdinand de Saussure’ün çalışmalarında dilbilimsel alandan hareketle öngörülen göstergebilim, zamanla bağımsız bir alan olarak ilerlemiş, 60’lı yıllardan sonra özellikle Fransa’da, Barthes ve Greimas gibi kuramcıların çalışmalarıyla, gündelik yaşamdan modaya, görsel sanatlardan müziğe uzanan bir yelpazede, çeşitli disiplinlerle çakışmıştır. Göstergebilim, bir bilim dalı olarak ilerleyen çizgisinde, sinema çalışmalarında da hem kuramsal görüşlerin ortaya atılmasıyla hem de bir çözümleme yöntemi olarak uygulanmasıyla gündeme gelmiştir. Bu bilgiler ışığında bu çalışmada, sinema göstergebiliminde öne çıkan kuramsal yaklaşımlar (Metz, Wollen ve Eco) irdelenmekte; iki disiplinin birbirine etkileri tartışılmaktadır.Öğe Kemal Sunal güldürülerinde karakterlerin temsili(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2012) Sunal, GözdeKeloğlan’ın saflığını, Nasreddin Hoca’nın uyanık hallerini günümüze taşıyarak onlara benzeyecek sanatçı tipi aranması, Kemal Sunal ve diğer komedyen tiplerini doğurmuştur. Özellikle, sinema izleyicisi Kemal Sunal’da beklentilerinin çoğunu bulduğu için filmlerine yoğun ilgi ve sevgi göstermiştir. Kemal Sunal filmleri çok çeşitli açılardan bakılarak incelenebilir. Kemal Sunal’ın bu denli sevilmesi, filmlerinin defalarca izlenmesine karşılık aynı keyfi vermesi de sıradan bir izlenme alışkanlığı olmadığını göstermektedir. Kemal Sunal filmlerinin güldürü ile birlikte gerçekleri ortaya koyduğu ve mevcut düzene gönderme yaptığı öngörülmektedir. Filmlerde yer alan olayların ve karakterlerin ise güncelliğini hiç yitirmediği saptanmıştır. Bu düşüncelerden yola çıkarak çalışmanın amacı Kemal Sunal güldürülerindeki karakterlerin temsili ve yaratılan bu karakterlerin toplumsal yapıdaki yeri, 3 örnek film üzerinden 3 karakter ile incelenecektir. Bu filmler; İlk olarak “Hababam Sınıfı” (1975, Ertem Eğilmez) ve halkın sevgisini kazandığı meşhur tipleme “İnek Şaban”. İkinci film olarak, Kemal Sunal’ın karakter oyunculuğuna ilk geçiş filmi olan “Zübük” (1980, Kartal Tibet) ve “Zübükzade İbraam”. Son olarak “Propaganda” (1999, Sinan Çetin) ve “Gümrük Memuru Mehdi”. Bu filmin önemi, hem Kemal Sunal filmografisinde son film olması açısından hem de bu filmle birlikte tamamen farklı bir Kemal Sunal ile karşılaşmış olduğumuzdan dolayı incelenmektedir.Öğe İletişim teorilerinde temel sorunu(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2012) Şentürk, Rıdvanİletişim teorilerini medyanın kendisine, içeriklerine, üretim biçimlerine odaklanan veya daha çok medyanın kendisinden ziyade algılayıcısını araştırma nesnesi olarak kabul eden yaklaşımlar olmak üzere iki ana kategori altında toplamak mümkündür. Ayrıca teorisini medya ve algılayıcısı arasında sistematik ilişkiler kurmak, her iki tarafı işlevsel yapılar olarak kavramak ve böylece bir üst-dile taşımak suretiyle inşa etmeye çalışan yaklaşımlar da mevcuttur. Söz konusu edilebilecek bütün bu çabaların yanında, mutlaka Frankfurt Okulu’ndan, çeşitli politik söylemlerden, dil felsefesinden ve hermenötik gelenekten beslenerek sosyo-kültürel analizler yapmaya çalışan teorik yaklaşımların da dikkate alınması gerekmektedir. Fakat bütün bu teorik yaklaşımların her biri kendine özgü aksiyomlardan hareket etmesi dolayısıyla diğerine göre farklılık arz etmektedir. Bu farklılık kendini, çeşitlilik olarak sunabildiği gibi, çelişki olarak da ifade edebilmektedir. Çalışma, iletişim teorilerinin tartışmalara kattığı zenginlik kadar çıkmazlarına da işaret eden bu durumu ve günümüzün teorik dil sınırlarını sorunsallaştırmakta, böylece eleştirelliğin önemine vurgu yapmaktadır.Öğe Vakıflarda bina edinmelerinin muhasebeleştirilmesi(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2012) Durmuş, Ahmet HayriVakıflar birçok nedenle bina edinmeye gerek duyarlar, bunuda genel olarak, satın alma ve yaptırma yolu ile gerçekleştirirler. Bunun için önemli tutarda kaynakları, genellikle şartlı şartsız, aynî nakdî bağış yardım gelirlerinden sağlarlar. Vakfın bina edinmesinde, yapılan harcamaların yalnız gider kaydedilmesi “giderleştirme yöntemi”, yalnız varlık kaydedilmesi “aktifleştirilme yöntemi” ve “önce giderleştirme sonra aktifleştirme yöntemi” vardır. Giderleştirme yönteminde, edinilen binanın vakıf bilançosunda görünmemesi sakıncası vardır, ancak kesin bütçede ve gelir tablosunda binaya ilişkin edinme giderleri görünür. Aktifleştirme yönteminde, edinilen bina varlık olarak görünür, ancak alınan bağış yardımların bu amaçla kullanıldığı gelir tablosunda ve kesin bütçede görünmez. Harcamaların önce giderleştirilmesi, sonra aktifleştirilmesi yönteminde, bina vakıf bilançosunda görünür, kesin bütçe ve gelir tablosunda da hem gelirler ve hem de bina edinmeye ilişkin giderler görünmüş olur. Giderleştirme ve aktifleştirme yöntemleri basit, kolay uygulanabilir, anlaşılabilir yöntemlerdir ve ülkemizde küçük vakıflarda oldukça sık kullanılmaktadır. Önce giderleştirme, sonra aktifleştirme yöntemi ise, daha karışık ancak vakıf bilançosunda, kesin bütçede ve gelir tablosunda daha ayrıntılı finansal bilgi verebilmektedir, dolayısıyla kurumsallaşmış vakıflarda uygulanmaya daha elverişlidir, ülkemizdeki birçok mevzuat isteklerini karşılayabilmektedir.Öğe AB’ye üye ülkelerin ve Türkiye’nin ekonomik performanslarına göre vikor yöntemi ile sıralanması(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2012) Özden, Ünal HalitÇalışmada, AB’ye üye ve aday ülkelerden Türkiye’nin gelişmişlik düzeyleri ekonomik göstergeler kullanılarak çok kriterli karar verme tekniklerinden birisi olan VIKOR yöntemi ile sıralanması amaçlanmıştır. VIKOR yöntemi aynı birimle ölçülemeyen, birbiriyle çelişebilen kriterlerden oluşan çok kriterli karar verme problemlerinin çözümü için önerilmiştir. VIKOR yönteminde, birden çok kriter birlikte değerlendirilip ideale en yakın olan uygulanabilir çözümler üretilir ve alternatifler arasından en iyi olanın seçilmesi veya bu alternatiflerin performanslarına göre sıralanması için kullanılır. Çalışmada AB’ye üye ülkelerin ve Türkiye’nin ekonomik gelişmişliklerine (performanslarına) göre sıralanması için Maastricht Kriterleri de dikkate alınarak (Kamu Borçları/GSYİH), (İşsizlik Oranı%), (Bütçe Açığı/GSYİH), (Cari İşlemler Dengesi/GSYİH), (GSYİH/Nüfus), (Kısa Vadeli Faiz Oranı), (Euro Döviz Kuru) ve (Enflasyon) gibi ekonomik göstergelerin (kriterler) 2010 yılı verileri kullanılmıştır. Çalışmada ekonomik göstergelerin (kriterlerin) görece önemleri (ağırlıkları) piyasa uzmanları ve akademisyenlerin görüşleri alınarak belirlenmiştir. Sonuç olarak analizde AB’ye üye ülkeler ve Türkiye, ilgili kriterler doğrultusunda sıralanmış ve Türkiye’nin bu sıralama içerisindeki yeri belirlenmiştir.Öğe Ticari bilimlerde matematik öğretiminde karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerileri(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2012) Kahramaner, YaseminTicari Bilimlerde öğrenciler Ekonomi ve Finans başta olmak üzere ana dal müfredatlarında mevcut olan dersleri daha iyi anlayabilmek, mezun olduklarında, ekonomik analiz yapıp, matematik model kurabilmek için iyi derecede matematik bilmek zorundadırlar. Oysa liseden gelen, Ticari Bilimler öğrencilerinin çoğunluğu, başlangıçta matematiğe çok fazla ilgi duymamaktadır. Bu öğrenciler arasında, matematikten başarılı olamadıkları ya da sevmedikleri için sosyal bilimleri seçtiklerini söyleyenlerin azımsanamayacak sayıda olması, matematik öğretimine özel bir yaklaşımın gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu çalışmada, Ticari Bilimler Fakültesinde 8 yıl boyunca uygulanan basit ama etkili yöntem anlatılmıştır. Burada uygulanan matematik dersinin içeriğinin, yanı sıra bu içeriğin anlatım sırası ve metodu hepsi bir bütün olarak önem kazanmaktadır.Öğe Örtülü bilginin performansa etkisi: uluslararası bir banka uygulaması(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2012) Zaim, Halil; Kurt, İrfan; Seçgin, GökhanGünümüzde organizasyonların sürdürülebilir rekabet avantajı kazanmasında bilgi kaynaklarının rolü önemlidir. Örtülü bilgi ise bu kaynaklar içerisinde buzdağının görünmeyen kısmını oluşturmaktadır. Bu çalışmanın temel amacı örtülü bilginin kurumsal ve bireysel performansa etkilerini ölçmek için geçerli bir model oluşturmak ve söz konusu modelin sonuçlarını veriye dayalı biçimde test etmektir. Araştırmada çalışanların örtülü bilgisini ölçmeyi hedefleyen aynı zamanda algısal olarak kurum ve birey performansını ölçmeye yönelik sorular içeren beşli Likert ölçeği kullanılmıştır. Çalışmanın sonucunda elde edilen en önemli sonuçlardan biri örtülü bilgi ile hem kurumsal hem de bireysel performans arasında doğru yönlü, olumlu bir ilişki olduğudur.Öğe Türkiye ve BRIC ülkeleri arasındaki ticaret hacminin belirleyicileri: panel çekim modeli analizi(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2012) Atabay Baytar, RanaBRIC terimi, gelecek 40 yıl içinde dünyanın en güçlü ekonomileri olması beklenen büyüyen piyasaları ifade etmektedir. Bu ülkelerin; Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere ve ABD’den oluşan G6 ülkelerinin ekonomik büyüme rakamlarını yakalayacakları ve sonrasında bu ülkelerin, gelişmiş ekonomilerdeki yavaşlayan büyümeyi ve nüfusu dengeleyecek yeni talep büyümesinin ve harcama gücünün ana motoru haline geleceği tahmin edilmektedir. Türkiye’nin de içinde bulunduğu onbir ülkenin (N-11) daha, BRIC ülkelerine benzer bir ekonomik performans göstermesi ve dünya ekonomisinde söz sahibi olması beklenmektedir. Buna göre, Türkiye ve beraberinde üç ülke daha (Meksika, Endonezya ve Güney Kore), 2050 perspektifinde, bu gruptaki en fazla potansiyel sahibi ve umut vaat eden ülkeleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda Türkiye’nin dünya ekonomisindeki konumu ve BRIC ülkeleriyle olan dış ticareti de giderek önem kazanmaktadır. Çalışmada, Türkiye ve BRIC ülkeleri arasındaki ticaret hacmi, panel çekim modeli kullanılarak analiz edilmiş ve diğer çalışmalardan farklı olarak modele; bu endekslerin, Türkiye’nin BRIC ülkeleriyle olan ticaretini ne yönde etkilediklerini araştırmak için Ticaret Bağlılık Endeksi, İthalat Nüfuz Endeksi ve İhracat Eğilim Endeksi dâhil edilmiştir.Öğe Site içerisindeki daire fiyatlarını etkileyen unsurların semiparametrik regresyon analizi ile belirlenmesi(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2012) Turanlı, Münevver; Bağdatlı Kalkan, SedaGünümüzde bilgisayar ve teknolojinin gelişmesi nedeniyle, sayısal analizlerde kullanılan istatistiksel tekniklerde gelişmeler meydana gelmiştir. Bu tekniklerden birisi de parametrik ve parametrik olmayan regresyon modellerinin kullanılanamadığı durumlarda; analizlerin yapılabilmesi için geliştirilen semiparametrik regresyon modelleridir. Semiparametrik regresyon modeli ile ilgili ilk çalışmalar 1985 yılında başlamış ve o yıldan günümüze kadar yapılan çeşitli çalışmalarla geliştirilmiş ve çeşitli alanlarda uygulanmıştır. Bu çalışmada da önce semiparametrik regresyon modeli teorik olarak anlatılmaya çalışılmış ve daha sonra günümüzde inşaat sektöründe çok önemli bir yeri olan siteler ve bu siteler içerisindeki dairelerin fiyatını etkileyen unsurlar semiparametrik resresyon analizi ile incelenmiştir.Öğe Organizational justice and motivation relationship: the case of Adiyaman University(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2012) Çelik, Mücahit; Sarıtürk, MehmetOrganizational Justice is fairly influential factor acting on the workers’ motivation level in the public institutions and establishments and private businesses. An empirical study has been carried out in the Adıyaman University in order to determine the level of the relationship between organizational justice and motivation. In this study, organizational justice has been handled from the distributional justice, procedural justice and interpersonal justice approaches. At the end of the study it has been determined that there’s a direct relation between organizational justice and motivation and there are factors that affect the worker motivation positively or negatively. ÖZET Örgütsel Adalet, kamu kurum ve kuruluşlarında ve özel işletmelerde, işgören motivasyon düzeyi üzerinde oldukça etkili bir faktördür. Örgütsel adalet ile motivasyon arasındaki ilişkinin düzeyini belirlemek amacı ile Adıyaman Üniversitesi’nde ampirik bir çalışma yapılmıştır. Bu çalışmada örgütsel adalet; dağıtımsal adalet, prosedürel adalet ve etkileşimsel adalet alt boyutlarında ele alınmıştır. Çalışma sonucunda örgütsel adalet ile motivasyon arasında doğru orantılı bir ilişki olduğu, işgören motivasyonunu olumlu/olumsuz etkileyen faktörler bulunduğu tespit edilmiştir. Ayrıca işgörenlerde meydana gelen olumsuz tutumların tekrar olumlu tutumlara dönüşmesi için yapılması gerekenlere yönelik çözüm önerileri sunulmaya çalışılmıştır.Öğe Kurumlarda bireylerarası güven: eğitim kurumlarında bir araştırma(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2012) Tamer, İdilBu çalışmada eğitim kurumlarında eğitmenler arasındaki ilişkilerde güven kavramının niteliğini araştırılmıştır. Bu doğrultuda güvenin alt bileşenleri belirlenmeye çalışılmış ve güvenin duygusal, bilişsel ve davranışsal süreçlerinin bu bileşenlerin üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde güven kavramı bireysel ve örgütsel boyutta incelenmiş, daha sonra güvenin bileşenleri ile duygusal, bilişsel ve davranışsal süreçleri üzerinde durulmuştur. Araştırma bölümünde ise yapısal eşitlik modeli kullanılarak, literatür bölümünde bahsedilen ilişkiler test edilmiştir. Araştırma sonuçlarının kurumlarda bireyler arasındaki güvenin öncüllerinin anlaşılması açısından önem taşıdığı düşünülmektedir.Öğe Marriage premium in Turkey(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2012) Mercan, Murat AnılThis paper contributes to the literature in three ways. Our first contribution is calculating the marriage premium for Turkey. Our results suggest that married men earn 27 percent more than single men and married women earn 4 percent less than single women. Our second contribution is calculating the marriage premium for Turkey’s regions. For men, the wage difference is the smallest, 0.43, in Istanbul. The difference is highest in Akdeniz region. For women, the wage difference is smallest, -0.04, in Ege and the highest, 0.62, in Dogu Anadolu. Finally, we estimated the relationship between age and the marriage premium. We found that for men, at younger ages the difference is high. For women, in most of ages single women earn more than married women.Öğe Döviz kurunun şok emici işlevi: seçilmiş gelişmekte olan ülkeler üzerine uygulama(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2012) Sefil, SinemEkonomik entegrasyonun dünya çapında ivme kazanmasıyla birlikte iktisadi şokların sıklığı artmaya ve etki alanları genişlemeye başlamıştır. Bu şokların ekonomi üzerindeki zararlı etkilerinin yok edilmesi noktasında döviz kuru önemli bir politika aracı olarak kabul edilmektedir. Bu çalışmanın amacı, seçilmiş gelişmekte olan açık ekonomiler olarak tanımlanan Türkiye, Brezilya ve Meksika için döviz kurunun şok emici işlevinin varlığının araştırılmasıdır. Bu amaçla uzun dönem ve kısa dönem kısıtlarının bir kombinasyonunu barındıran yapısal VAR metodolojisi takip edilmiştir. Döviz kuru sadece şoklar asimetrik karaktere sahipse şok emici özellik göstermektedir. Analiz sonuçları uyarınca, Türkiye ve Brezilya için kriz öncesi ve kriz sonrası periyotlarda şokların asimetrik olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Meksika’da sadece kriz sonrası arz şokları asimetrik özellik göstermektedir. Söz konusu dönemlerde bu ülkeler için döviz kurunun şok emici işlevi etkindir. Ayrıca döviz kurunun kendi şoklarını yaratmadığı tespit edilmiştir.Öğe A comparative study for multi-period asset allocation of defined contribution schemes: evidence from Turkey(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2012) Şenel, Kerem; Pamukçu, A. BülentLong term asset allocation is more complicated than the usual asset allocation paradigm due to the multi-period nature of the problem. Since analytical models usually oversimplify for the sake of mathematical convenience, a fundamentally different approach is needed. Numerical solutions such as genetic algorithms provide an important alternative to analytical solutions in handling the inherent complexity which manifests itself as discontinuities and nonlinearities of the solution space. Complementing our previous studies with hypothetical and US market data, this study brings further evidence on the comparative performance of numerical solutions for multi-period asset allocation from an emerging market.Öğe Kadın akademisyenlerin görünmeyen emeği üzerine bir araştırma: Ordu Üniversitesi örneği(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2012) Dikmen, Nedim; Maden, DeryaKadınların karşılığı olmayan ev içi emeğinin, kapitalist sistemin devamlılığının sağlanmasında belirleyici bir rolü vardır. Bu araştırmada, Ordu Üniversitesi’ndeki kadın akademisyenlerin mesleklerine karşı tutumları, akademik ilerlemede ya da idari görevde yer almalarında toplumsal cinsiyet yaklaşımında bir ayrımın olup olmadığı, evde ve işte karşılaştıkları sorunların neler olduğu, tespit edilmek istenmiştir. Bu tespitlere dayanarak ev içindeki görünmeyen emek sorunu ele alınıp, rol çatışmasıyla ilişkili olarak somut veriler elde edilmek istenmiştir. Sonuç olarak; kadının görünmeyen emeği kavramının bugünün toplum-bilim ve iktisat kuramları içinde tayin edici bir faktör olarak taşıdığı sınırlılıklar ve bu sınırları aşma çabası ortaya konulmaya çalışılmıştır.Öğe İş güvencesizliği kavramı ve banka çalışanlarının iş güvencesizliğine yönelik algılarının demografik özelliklerine göre incelenmesi(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2012) Ülgen, BelizGünümüzde teknolojik, ekonomik, politik çevrelerde gerçekleşen hızlı değişimler karşısında örgütlerin birçoğu bu değişimlere uyum gösterip rekabet üstünlüğü yakalayabilmek ya da varlıklarını sürdürebilmek için şirket satın alma, birleşme, dış kaynak kullanımı, yeniden yapılanma, özelleştirme, esnek çalışma düzenlemeleri ve küçülme gibi bazı stratejiler uygulamaktadırlar. Her ne kadar bu stratejiler örgüt ve çalışanların menfaati için uygulansa da, bazı olumsuz sonuçlara neden olabilmektedirler. Bu sonuçlardan en önemlisi, bu stratejilerin uygulanması sonucunda dünyamızda ve ülkemizde pek çok çalışanın işini kaybetmesi ya da iş güvencesizliği ile karşı karşıya kalmasıdır. İşsizlik, işgücü piyasasının en temel problemi olarak görülse de, iş güvencesizliği de en az işsizlik kadar çalışanlar üzerinde olumsuz etkilere sahiptir. Ülkemizde bankacılık sektörü, yakın geçmişe kadar işten çıkarmaların sık yaşandığı ve ekonomik krizlere karşı hassasiyetin yüksek olduğu bir sektördür. Dolayısıyla bu sektörde çalışanların iş güvencesizliğini yoğun hissedebilecekleri varsayılmış ve bu çalışma ile bankacılık sektöründe çalışanların demografik özelliklerine göre iş güvencesizliğine yönelik algılarının incelenmesi amaçlanmıştır.Öğe Küresel krizden sonra yeniden yapılandırma-nereden başlanmalı?(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2012) Okay, EsinSon yaşanan (2008- ) ekonomik krizin zararlı sonuçları global mimarinin yeniden inşa edilmesi ve yenilenmesi için yapılan tartışmaların ötesinde yeniden düşünmeyi gerektirdiğini göstermektedir. Kriz tüm dünyada, büyük finansal kurumların batması, devletler tarafından bankaların kurtarılması, hisse senetleri piyasalarında yüksek dalgalanma ve şoklara ve nihayet ekonomik aktivitenin uzun dönemli düşüşü ile global anlamda ciddi bir ekonomik durgunluğa neden olmuştur. Bu makalede, global krizin arka planı- özellikle illiyet bağı anlatılmaktadır. Global krizin bulgularına dayalı olarak, krize temel olan nedenlerin varlık nedeni ve tesiri; aynı zamanda global krizin çözümü olan tek bir kökene işaret ettiği kabul edilmektedir. Bu nedenle, makale global ekonomik toparlanma ve risklerin yönetilerek krizlerin önlenmesi yolunda yeniden yapılandırma için başlangıç noktası ve/veya doğru rotayı önermektedir. Çalışmanın amacı, krizlerde yeniden yapılandırma sürecinin gerekliliğinin anlaşılmasına katkıda bulunmaktır.Öğe Kredi sistemi ve kredi garanti programları(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2012) Geçer, TurgayKredi sistemi; finansal enformasyon, kredi derecelendirme, kredi riski yönetimi, alacak ve kredi sigortası sistemleri, kredi türev piyasaları ve kredi garanti programlarından oluşan bütünleşik bir mimaridir. Kredi sisteminin ana amacı; bir ekonomik sistemde tüm kredi kanallarının işlerliğini sağlamak ve finansman ihtiyacı olan tüm gerçek ve tüzel kişilerin kredi kaynaklarına erişimini kolaylaştırmaktır. Kredi sisteminin önemli unsurlarından olan kredi garanti programları, geleneksel olarak, maruz kalınan kredi riskinin sabit bir yüzdesini karşılar. Bu çalışmada; bu sabit karşılama oranı yerine, beklenen zararın kredi fiyatına yansıtılması, kredi riskinden kaynaklanan beklenmeyen zararın ise kredi garanti programları tarafından karşılanması önerilmektedir.Öğe İstanbul’da imalat sanayi sektöründe faaliyet gösteren KOBİ’lerin (küçük ve orta büyüklükte işletme) toplam dengeli başarı göstergesi’nin boyutları yönünde değerlendirilmesi(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2012) Karabulut, Ahu TuğbaÜlkemizdeki işletmelerin %99’undan fazlası KOBİ’dir (Küçük ve Orta Büyüklükte İşletme). KOBİ’ler ülke ekonomileri için büyük öneme sahip olmalarına rağmen kurumsal olarak yönetilememeleri nedeniyle kurumsal performans değerlendirmelerine yeterince önem verememektedirler. Toplam Dengeli Başarı Göstergesi işletmelerin performanslarını finansal, müşteri, içsel süreçler, öğrenme ve büyüme boyutlarında değerlendirmeyi amaçlayan bir araçtır. Bu çalışmanın amaçları, İstanbul’da, imalat sanayi sektöründe faaliyet gösteren KOBİ’lerin Toplam Dengeli Başarı Göstergesi boyutları açısından başlıca rakiplerine göre son üç yıldaki performanslarını ortaya koymak; küçük ve orta büyüklükte işletme olmalarıyla, Toplam Dengeli Başarı Göstergesinin finansal, müşteri, içsel süreçler, öğrenme ve büyüme boyutları arasında muhtemel ilişkiyi Ki-kare analiziyle irdelemektir. Bu çalışmada kolayda örneklem yoluyla tespit edilen, İstanbul’da, imalat sanayi sektöründe faaliyet gösteren 432 KOBİ’nin orta veya üst düzey yöneticilerine araştırma formu yüzyüze görüşme yöntemiyle doldurtulmuştur. Araştırma verilerine frekans dağılımı ve Ki-kare analizleri uygulanmıştır. Araştırma, ülkemizde literatürde KOBİ’lerin Toplam Dengeli Başarı Göstergesi boyutlarına göre değerlendirilmesine yönelik sınırlı sayıda araştırma olması nedeniyle öncü rol oynamaktadır.