HİRE, Cilt 1, Sayı 1, Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 9 / 9
  • Öğe
    Simülasyon evreninde ürün yerleştirme uygulamaları: Truman Show analizi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2018) Yıldırım, Mert
    yıldır ‘’Biri Bizi Gözetliyor’’ benzeri bir yapımla 24 saatinin kesintisiz bir şekilde televizyondan yayınlanmasını içermektedir. Tamamen bir simülasyon evreninde yaşayan Burbank’ in etrafındaki her şey sahtedir. Annesi, babası, eşi, arkadaşları... Bir senaryo dâhilinde hareket eden bu kişilerin tek bir amacı vardır o da Truman Show’u devam ettirebilmektir. Yapım şirketi tarafından yapılan Seahaven Adası’nda geçen bu yaşam Truman için günden güne daha da şüpheli hale gelmekte, yanlış giden bir şeyler olduğunu sezinlemektedir. Bu evrenin ve yapımın tüm masrafları ise Truman Show’da yapılan reklam ve ürün yerleştirmesi uygulamalarından kazanılmaktadır. Hiç reklam arası vermeyen program hayatın kendisi olduğunu iddaa etmektedir. Tüm bunlar göz önünde bulundurularak bu çalışmada Baudrillard’ın simülasyon kuramı ve ürün yerleştirme kavramları açısından Truman Show içerik analizi yöntemiyle analiz edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; filmde ürün yerleştirme türleri içerisinden en çok görsel ürün yerleştirme stratejisine yer verilirken ortaya çıkan bir başka sonuç ise;Truman Show filmi Truman Burbank adlı karakterin başından geçenleri anlatmanın ötesinde hem bir medya eleştirisi hem de Baudrillard’ın simülasyon kuramına ilişkin önemli bir örnek olarak konumlanmaktadır.
  • Öğe
    Carl Gustav Jung’un arketipleri bağlamında “Persil, Magnum ve Eti Canga” reklam filmlerinin çözümlemeleri
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2018) Yılmaz, F. Begüm
    Psikolojide ilk defa Carl Gustav Jung tarafından kullanılan “arketip” kavramı, kolektif bilinçaltını oluşturan öğelerdir. Kalıtsal eğilimler doğrultusunda bireyin hayatlarına rehberlik eden ve ortak bilinçdışının içinde yer alan arketipler, yoğun duygusal öğeler ve enerjiler taşıyan evrensel düşünce biçimleridir. Markalar da zihinde insan karakteristikleri ile canlanmaktadır. Her marka bir imaja ve bu imajı taşıyan belli bir kişiliğe sahiptir. Bu nedenle reklamlarda kullanılan karakterlerin hepsi, ortak bilinçaltında yatan ve toplumun her kesimine aşina gelen arketipler olarak değerlendirilmektedir. Tüketiciye geçirmek istedikleri algıyı arketipler yoluyla anlatan markalar, sundukları hizmet dışında kültürel bir inanç ve yaşam biçimi oluşturmayı amaçlamaktadır. Arketiplere dayalı bu iletişim anlayışının, tüketicilerin kişilik özellikleri ve etkilendiği sosyal faktörler doğrultusunda duygusal bileşenler üzerinde etkili olduğu sonucuna da varılmaktadır. Bu çalışmada Jung’un arketipal yaklaşımının günümüz reklam filmlerinde bilinçli kullanılıp kullanılmadığı, seçilen örnek reklam filmleri bağlamında niteliksel yöntem kullanılarak içerik çözümlemesi ile karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir.
  • Öğe
    Pazarlama aracı olarak dergi kapakları
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2018) Tufan, Gül
    Günümüz toplumlarında kadın ve erkek kimliğinin şekillenmesinde toplumdaki ekonomik, ideolojik, politik ve kültürel ilişkilerin yanı sıra medyanın etkisi de oldukça büyüktür. Teknolojik gelişmeler ile değişip şekillenen yaşam tarzları diğer birçok alanda olduğu gibi beden algısında da önemli dönüşümlere yol açmış ve beden bugün bir proje olarak görülmeye başlanmıştır. Moda üzerinden bir tüketim nesnesi/projesi olarak bedenin yeniden inşasını ele alan bu çalışma ile moda ve beden kavramlarına değinilmiş ve bu kavramların özellikle kadınların gündelik hayatında yadsınamayacak bir yeri olan cinsiyete yönelik yayın yapan kadın dergileri içerisindeki konumlandırılış şekli ve yeri irdelenmiştir. Bu makalede, Cosmopolitan ve Aysha çözümleme nesnesi olarak seçilmiş ve dergi kapaklarındaki kadın temsil biçimleri göstergebilim yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Bunun sonucunda ise her iki dergide de kadın, fit, güzel, modayı takip eden, modern ve en önemlisi cinselliği ön planda olan kısacası cinsel bir obje olarak görülmüştür.
  • Öğe
    Reklamlarda çocuğun tüketici olarak sosyalleşmesi örneği: Danone sütlü atıştırmalık reklamının göstergebilimsel incelemesi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2018) Yaman, Esra Saltık
    Bu çalışmanın amacı reklam dünyasının önemli bir unsuru olan çocukların TV’de bir tüketici olarak nasıl konumlandırıldıklarını ortaya koymaktır. Bu amaçla öncelikle literatür araştırması yapılarakçocukların bir tüketici olarak sosyalleşmesi konusu irdelenmiş, kavramsal çerçeve ele alınmıştır. Bu kapsamda çocuklara yönelik ürün pazarı ve bu konuda yapılan çalışmalara, görüşlere yer verilmiş, çocuğun bir tüketici olarak sosyalleşmesini sağlayacak unsurlar ortaya koyulmuştur. Çocuğun bir tüketici olarak sosyalleşmesinde reklamların rolü incelenerek, çocuklar üzerindeki etkisine değinilmiştir. Çalışmanın araştırma kısmında ise bu kapsamda örnek olabilecek bir reklam olan anne ve çocukların market alışverişi sırasında yaşadığı çatışmayı konu alan, çocuğu bir tüketici olarak konumlandıran “Danone Sütlü Atıştırmalıklar Reklamı” göstergebilimsel yöntemle analiz edilmiştir. Reklam filmi farklı karelerde ele alınarak görüntü birimler ve içerikbirimler ve dilsel iletiler olmak üzere üç başlıkta incelenmiştir. Daha sonra reklamın tüm çözümlemesi bir tabloda özetlenmiştir. Çalışmanın sonucunda; çözümlemelerden elde edilen bulgular ışığında, çocuğun reklamda istekleri karşılanması gereken, önemli bir tüketici olarak gösterildiği, bunun bir örneği olarak anne ile çocuğun birlikte alışveriş yapma deneyimi üzerinden bir örneklendirme yapıldığı görülmüştür. Reklamdaki çocuk / çocuklar ürünün satın alınması sonucu mutlu olmuş, tüketici olarak sosyalleşmiştir.
  • Öğe
    Stratejik iletişim yönetiminde dijital kanalların önemi: Halkla ilişkiler uygulayıcılarının dijital kanal kullanımlarına yönelik niteliksel bir araştırma
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2018) Karsak, Banu; Altuntaş, Elgiz Yılmaz; Demren, Gaye Aslı Sancar
    Halkla ilişkiler, temsil ettiği kuruluşların imaj ve itibarının oluşturulması, korunması ve güçlendirilmesi adına hedef kitleleri ile stratejik iletişim süreçlerini yürüten bir iletişim disiplinidir. Kurumların her türlü kitleye hatta bireylere çok hızlı, kolay ve ekonomik bir şekilde ulaşmasına ve karşılıklı iletişime olanak sağlayan internetin, halkla ilişkiler alanında kullanımı zorunlu hale gelmiştir. İnternet ve dijital teknolojiler, birçok yönden kurum ve başarısında önemli yeri olan hedef kitlesi ile arasındaki psikolojik uzaklığı azaltmıştır. İnternetin kurumların yeni birer ön kapısı haline gelmesiyle, kurumlar hedef kitleleriyle kullandıkları dijital araçlar aracılığıyla iletişim kurmaya ve halkla ilişkiler faaliyetlerini uygulamaya başlamışlardır. Bu çalışmada, Türkiye’de faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası kurumların stratejik iletişim departmanlarında görev yapan uzmanlar ile bu alana hizmet veren ajansların stratejik iletişim faaliyetlerinde dijital kanal kullanımları derinlemesine görüşme yöntemiyle kalitatif olarak incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda, halkla ilişkiler uygulayıcılarının stratejik iletişim faaliyetlerinde geleneksel yöntemlerin yanı sıra dijital kanalları kullandıkları, ancak bu kullanım eğiliminin markaların hedef kitlesine ve stratejisine göre değişiklik gösterdiği, dolayısıyla dijital kanalların her zaman öncelikle tercih edilmediği saptanmıştır.
  • Öğe
    1920-1950 Yılları Arasında Türkiye’deki Reklamcılığın Değerlendirilmesi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi, 2018) Öztürk, Gülay
    Genellikle kitle iletişim araçlarının tarihsel gelişim süreci irdelenirken Dünya’da ve Türkiye’deki süreçleri ayrı ayrı incelenir. Bunun temelinde teknolojik gelişmelere öncelikle gelişmiş ülkelerin öncülük etmesi, o ülkelerde iletişim aracının gelişmeye başlaması ile sonradan başka ülkelere yayılımının sağlanması düşüncesi yatmaktadır. Bu iletişim araçlarında görülen durumun, reklam çalışmaları için de geçerli olduğu görülmektedir. Nitekim reklamın gelişiminde teknolojiye dayalı iletişim araçlarının reklama konu olan markanın duyurumunda önemli bir yere sahip olması etkilidir. Her yeni iletişim aracı, reklamın değişen teknoloji ve tüketici yapısıyla ulaşmak istediği pazara girebilmesinde yönlendirici bir güç oluşturmuştur. Reklamın Türkiye’deki gelişimi tarihler aynı olmasa da başlangıç aşamalarının Batı ülkeleri ile hemen aynı nitelikte olması dikkat çekmektedir. Osmanlı Dönemi’nde yaygın bir şekilde kullanılan “ilan” sözcüğü” nün Cumhuriyet Dönemi’nde “reklam” terimi kullanılarak devam eden serüveninde modern reklamcılığa geçiş hemen olmamıştır. Bununla birlikte geçmişi Osmanlı Devleti’ne dayalı olmakla birlikte Cumhuriyet’in ilan edildiği ilk yılların Türkiye’sinde reklamların ne içerikte olduğu, ne amaçla yapıldığı ve işleyiş sisteminin nasıl olduğu sorusuna yanıt aramak bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Literatür taraması yöntemi kullanılarak ilgili dönem reklamlarının özelliklerinin ortaya konulmaya çalışıldığı bu çalışmada, ülkenin toplumsal ve ideolojik yapısına uygun olarak reklam içeriğinin oluştuğu ve Osmanlı dönemine kıyasla reklamın biçimsel ve içeriksel yapılarında farklılık olduğu, yeni bir ülkenin kuruluş evresinde “Reklama” yerli malı ürünleri tükettirme ve yerli sermayeyi üretime teşvik ettirmek gibi işlevlerin verildiği bulgularına ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Yaşam Tarzı Markalamada Filmlerin Etkisi: “Bi Küçük Eylül Meselesi” Örneği
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi, 2018) Öymen, Gözde; Öztürk, Gülay
    Yaşam tarzı basit bir ifade ile “birinin nasıl yaşadığı” olarak tanımlanmaktadır. Pazarlamada “yaşam tarzı”, potansiyel müşteriler olarak bireylerin davranışlarını, küçük bir grup etkileşim halinde olan insanları ve daha büyük insan gruplarını (örneğin pazar segmentlerini) tarif etmektedir. Bu nedenle yaşam tarzı kavramı kişilik kavramından oldukça farklı olan bir fikir setini temsil etmektedir. Yaşam tarzı, insanların yaşadığı ekonomik gelir düzeyi, paralarını nasıl harcadıkları, ne ile ilgilendikleri, kendilerine ve çevrelerindeki dünyaya nasıl baktıkları ve zamanlarını nasıl değerlendirdiklerine ilişkindir (Anderson ve Golden, 1984). Son zamanlarda küreselleşme, medya (film, televizyon şovları ve diziler, dergiler) ve teknolojik gelişmeler sayesinde yaşam tarzındaki değişiklikler hızla artmaya başlamıştır. Bu yaşam tarzı değişiklikleri insanların ne yediklerini, nasıl giyindiklerini, nasıl iletişim kurduklarını, ne şekilde tatile çıktıklarını ve bu yeni yaşam tarzlarının yaşam tarzı trendlerini nasıl şekillendirdiğini içermektedir. Bu çalışmada filmlerin yaşam tarzı markalaşması açısından etkisi tartışılacaktır. Çalışmanın amacı, yaşam tarzı markalaşma kararları üzerinde filmlerde bulunan yer, ürün, müzik vb. unsurların nasıl etkisi olduğunu değerlendirmektir. Bu çalışmada film analizi yöntemi kullanılacak ve markalaşma açısından yaşam tarzı trendleri açıklanacaktır. Bu bağlamda, “Bi Küçük Eylül Meselesi”filmi çeşitli yaşam tarzı trendlerinin yaratılmasında önemli bir rol oynadığı için örnek bir film olarak seçilmiştir. Sonuç olarak bu üç aktör biraraya gelerek Bozcaada’daki plajların, otellerin, restoranların ve hatta filmin müziğinin cazibesini artırdığı görülmüştür. Bir başka deyişle “Bi Küçük Eylül Meselesi” filmi, Türk insanına daha sonra trende dönüşen çeşitli yaşam tarzı markaları (Bozcaada, Battıbalık, Cinaraltı Cafe, Mitos, Kanatlarım Var Ruhumda vb.) sunmuştur.
  • Öğe
    Yükseköğretimde Facebook Kullanımı Ve Bağlam Çöküşü: Üniversite Öğrencileri Üzerine Bir Araştırma
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi, 2018) Özdemir Çakır, Hilal Özden
    Bu çalışma, Facebook’un üniversite öğrencileri tarafından eğitim amaçlı ne şekilde kullanıldığını, özel hayat ve eğitim hayatının bir araya gelmesinin yarattığı bağlam çöküşü sorunlarını ve bunlarla ne şekilde başa çıktıklarını araştırmaktadır. Öğrencilerin, genel iletişim teknolojileri, sosyal ağlar, Facebook ve bağlam çöküşü ile ilgili tutumlarını, tercihlerini ve inançlarını belirlemek üzere yüz yüze ve çevrim içi anketlerden yararlanılmıştır. Araştırma bu özelliği ile betimsel bir araştırma olup mevcut durum hakkında bilgi vermeyi amaçlamaktadır. Bulgular, eğitimde ve özellikle sınıf ödevleri ve ders konuları ile ilgili olarak sosyal ağların kullanımına ilişkin öğrenci görüşlerinin olumlu olduğunu göstermektedir. Ancak buna tezat olarak öğrencilerin çoğu sosyal ağlar yolu ile kişisel bilgilerini sınıfla paylaşmaktan memnun değildir. Facebook’la ilgili olarak ise öğrencilerin bu aracı temel olarak aile ile ve arkadaşlar ile iletişime geçmek üzere kullanılan bir araç olarak gördüğü ortaya çıkmıştır. Yine aynı şekilde öğretim üyeleri ile arkadaş olmakla ilgili memnuniyetlerini belirtmiş olsalar da bu arkadaşlığı her koşulda devam ettirmek isteyenlerin oranı oldukça azdır. Ayrıca yine yarıya yakın bir oranda öğrenci öğretim üyesi ile arkadaş olduğunda kendisini rahat hissetmediğini belirtmiştir. Öğrenciler, sosyal kimlikleri ve sınıf kimliklerinin bir araya gelmesinden dolayı oluşan bağlam çöküşünden kaçınmak üzere gizlilik ayarlarını kullanma ve paylaşımları sınırlama gibi faaliyetlerde bulunmaktadırlar.
  • Öğe
    Hakikat Sonrası Çağda Haber Organizasyonlarının İtibarını “Haber”Le Korumak
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi, 2018) Kocabay Şener, Nihal
    Haber organizasyonlarının kurumsal itibara sahip olması için ürettikleri habere güvenilmesi gerekir. Hızlı olmak için haberlerin kontrol edilememesi, sosyal ağlarda yer alan yalan haberler ve özellikle siyasetçilerin ürettikleri hakikat sonrası söylem günümüzde haberciliği ve haber organizasyonlarının itibarını tehdit eden unsurlar arasında yer almaktadır. Bu çalışmada haber, haber organizasyonlarının itibarını güçlendirmek için sahip olunan temel araç olarak tanımlanmaktadır. Haber organizasyonları karşılaştıkları güncel sorunlara karşı bazı önlemler almaya başlamışlardır. Uluslararası üç büyük haber ajansı olan Reuters, Associated Press (AP) ve Agence France-Press (AFP) ile haber televizyonculuğu alanında dünyadaki iki büyük isim olan CNN ve BBC’nin hız, yalan haber ve hakikat sonrası söyleme ilişkin aldığı önlemler çalışmada değerlendirilmiştir. Çalışmada, haber organizasyonlarının ürettiği ürün olan haberin, itibar ile olan ilişkisi incelenmiştir. Günümüz gazeteciliğinde sadece haber toplamanın değil, aynı zamanda haber doğrulamanın önem kazandığının ortaya konulmasının amaçlandığı bu çalışmada, haber organizasyonlarının günümüzdeki hızlı ve kirli enformasyon süreci koşullarını kendi lehine çevirebilme imkanına sahip olduğu görülmüştür. Aşırı enformasyonun hüküm sürdüğü günümüzde, süzülmüş ve temizlenmiş haberi sunan haber organizasyonları hedef kitlelerinin güvenlerini yeniden kazanma olanağına sahip olacaktır.