İTÜSBD, Cilt 21, Sayı 44 (Hukuk Sayısı), Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Avrupa ülkelerinde ticari arabuluculuk uygulamaları(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022)Dünya genelinde, uyuşmazlıkların mahkeme dışında alternatif uyuşmazlık çözüm yolları ile çözülmesi konusunda artan bir eğilim bulunmaktadır. Alternatif uyuşmazlık çözüm yollarından biri de arabuluculuktur. Arabuluculuk gönüllük esasına dayanan bir uyuşmazlık çözme biçimidir. Arabuluculuk sistemi, Avrupa Birliği’ne üye bazı ülkeler başta olmak üzere birçok ülkede özellikle ticari uyuşmazlıklarda uygulanmakta ve sonuçları itibariyle tarafları memnun etmekte, sonuç itibariyle yargının yükünün de ciddi şekilde azaltılmasına destek olmaktadır. Yargının iş yükünün hızla arttığı, yargılamadaki gecikmeler nedeniyle adalete duyulan güvenin azaldığı bir ortamda Avrupa ülkelerindeki ticari arabuluculuk uygulamaları birçok ülkeye örnek olmaktadır. Amaç: Türkiye’de olduğu gibi Avrupa ülkeleri arasında da, dava açmadan önce veya dava açtıktan sonra arabuluculuk yoluna başvurmayı zorunlu sayan bazı ülkeler bulunmaktadır. Bu makalede, Avrupa ülkelerinde arabuluculuk kavramının gelişimi ve akabinde zorunlu veya gönüllü olarak arabuluculuk usulünü uygulayan Avrupa ülkelerinin ticari arabuluculuk uygulamaları hakkında bilgi verilecektir. Yöntem: Makale hazırlanırken Avrupa Birliği Hukuku’ndaki ve üye ülkelerdeki ticari arabuluculuk uygulamaları araştırılmıştır.Öğe Katılma alacağında zamanaşımı sorunu(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Varol, Begüm GülberkEvliliğin sona ermesiyle evlilik birliğindeki malvarlığı değerlerinin hakkaniyete uygun biçimde paylaştırılması gerekmektedir. Malvarlığı değerlerinin orantılı biçimde paylaştırılabilmesi için, eşlerin mal rejimi sona erdiğinde talep edebileceği birtakım alacak hakları bulunmaktadır. Eşler, tasfiye aşamasında, kural olarak evlilik süresince edindikleri “edinilmiş mallarının” yarısı üzerinde alacak hakkına sahiptir. Bu hak, artık değer hesabı yapıldıktan sonra çıkan miktarın yarısını oluşturan “katılma alacağı” olarak adlandırılmaktadır. Mal rejimi sona erdiğinde eşler “katılma alacağı” taleplerini mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan davalar ile öne sürebileceklerdir. Amaç: Bu çalışmada, “katılma alacağının” talebine ilişkin zamanaşımı süresi ile ilgili öğretideki görüş ayrılıkları ve uygulamadaki son durumun incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmada “katılma alacağının” tâbi olduğu zamanaşımı süresine yönelik öğretide iki farklı görüş ayrılığına sebebiyet veren ilgili Türk Medeni Kanunu’nun 178. maddesi ve Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesindeki zamanaşımı süreleri incelenerek Yargıtay uygulamasındaki son durum ile öğretideki görüş farklılıklarının gerekçeleri incelenmiştir. Bulgular: Mal rejiminin sona ermesinde “katılma alacağının” zamanaşımı süresinin Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi gereğince 10 yıl olması gerektiği yönünde ve Türk Medeni Kanunu’nun 178. maddesi gereğince 1 yıl olması gerektiği yönünde iki farklı görüş mevcut ise de Yargıtay TBK m.146 gereği 10 yıllık zamanaşımı süresini kabul etmektedir.Öğe Rüçhan hakkının kullanımında artan payların akıbeti(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Ülgen, Betül Büşra6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun m. 461 hükmü ile düzenlenen rüçhan hakkı, anonim şirket pay sahibinin, sermaye artırımı sonucu ihraç edilen payları, belli bir oran dahilinde satın almasını sağlar. Böylece pay sahibi, şirket içerisindeki oransal konumunu muhafaza eder. Rüçhan hakkının kullanılması için, her sermaye artırımı kararı sonrasında kural olarak, hakkın kullanım süreci de gerçekleşecektir. Ancak rüçhan hakkı, her zaman tüm pay sahiplerince kullanılmamaktadır. Bazen de rüçhan hakkına kısıtlama getirilir ve kısıtlama kararına rağmen ortaya çıkan paylar satın alınmaz. Bu durumda, artan payların akıbetinin ne olacağı sorusunun cevaplanması gerekir. Amaç: Bu makalede, rüçhan hakkıyla ilgili genel bilgiler verildikten sonra, artan payların akıbeti hakkındaki sorun incelenmeye çalışılacaktır. Yöntem: Literatür araştırmasına dayanan bu çalışmada, rüçhan hakkına yönelik yasal düzenlemeler ve öğreti görüşleri incelenmiştir. Bulgular: Türk Ticaret Kanunu rüçhan hakkını tek bir madde ile düzenlemiştir. Bunun yanında rüçhan hakkı ile doğrudan doğruya bağlantılı hususlarda da rüçhan hakkına yönelik atıflar bulunmaktadır. Ancak rüçhan hakkının kullanımı sonucunda artan payların akıbetine ilişkin açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Özgünlük: Bu çalışmada rüçhan hakkının kanuni kullanımı ve hakkın kullanımının kısıtlanması ihtimalleri ayrı ayrı incelenmiştir. Ayrıca esas sözleşme, genel kurul ve yönetim kurulunun olası yetkilerine değinilmiştir.Öğe Yasal mal rejiminde mal kaçırmaların psiko-sosyal etkileri(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Şahin Altıntaş, MehtapHukuk, bireyin ve toplumun gereksinimleri göz önüne alınarak, adaleti sağlama gayesiyle yaptırım gücü üzerinden toplumsal düzeni kurmayı amaçlamaktadır. Bu amacın gerçekleştirilmesinde hukukun süjesi olan bireyin temel ihtiyaçlarının karşılanması açısından etkili olan psiko-sosyal dinamiklerin dikkate alınması, hukuk kurallarının düzenleniş amacına uygun sonuçların elde edilmesini kolaylaştırıcı işleve sahiptir. Bireyin ihtiyaçları psikoloji biliminin konusunu oluştururken, toplumsal değişkenler sosyoloji bilimine işaret eder. Bu çalışmada araştırma konusu ile sınırlı kalarak, 4721 sayılı Türk Medenî Kanununda yasal mal rejimine dair hükümlerin düzenlenmesinde dikkate alınan psikolojik ve sosyolojik etkenler dikkate alınarak, uygulamada ortaya çıkan mal kaçırmalar ve hakkaniyete aykırı paylaşımlar nedeniyle ağırlıklı olarak kadın eşin yaşadığı mağduriyetler hukuk, psikoloji ve sosyoloji bağlamında disiplinler arası bir yaklaşımla ele alınmıştır. Amaç: Çalışmada 4721 sayılı Türk Medenî Kanununda yer alan yasal mal rejimine ilişkin hükümlerinin uygulanmasında, eşlerin mal kaçırma saikiyle ve kötüniyetle gerçekleştirdikleri işlemlerin yol açtığı psikolojik ve sosyolojik sorunların detaylıca incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmada yasal mal rejiminin düzenlenmesine zemin hazırlayan toplumsal koşullar ele alınarak kanun koyucunun bu düzenlemelere hangi gerekçelerle ihtiyaç duyduğu ele alınmıştır. Bu ihtiyaçların giderilmesi için yürürlüğe konulan yasal mal rejimi hükümlerinin uygulanmasında ortaya çıkan sorunlar irdelenerek, bu sorunların kadın ve erkek cinsiyeti üzerindeki psiko-sosyal etkileri bilimsel veriler üzerinden incelenmiştir. Bulgular: Sözleşme yapma ve seçimlik mal rejimi seçme ritüeli bulunmayan Türk toplumunda yasal mal rejimi hükümlerinin, sosyolojik ve psikolojik değişkenler nedeniyle düzenlenme amacına aykırı olarak eşler arasında eşitliği sağlayamadığı ve özellikle kadın aleyhine mağduriyetlere engel olamadığı ortaya konulmuştur. Özgünlük: Hukukçular tarafından yasal mal rejimine ilişkin birçok akademik çalışma bulunmasına rağmen, hukukî bir olgunun psikoloji ve sosyoloji bilimlerinin verileriyle de zenginleştirerek disiplinlerarası bir yaklaşımla, farklı bir perspektifle ve ele alınması çalışmaya özgünlük kazandırmış olup bu yönüyle literatüre katkı sağlanması amaçlanmıştır.Öğe Mülkiyet hakkı ve kamulaştırma(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Orhan, Ahmet RaşitMülkiyet hakkı, tarih boyunca vazgeçilmez bir insan hakkı olarak karşımıza çıksa da diğer temel haklar gibi sınırlanması mümkün kılınmıştır. Devlet ve kamu tüzel kişilerinin kamu hizmetlerini yürütürken ortaya çıkan taşınmaz ihtiyaçlarını karşılamak gayesiyle başvurduğu kamulaştırma işlemi de mülkiyet hakkına getirilen en önemli sınırlamaların başında gelmektedir. Kamulaştırma işlemi ile mülkiyet hakkı sahibi taşınmaz malikinin mülkiyet hakkı ortadan kaldırılmaktadır. Kamulaştırma her ne kadar idari işlem olarak karşımıza çıksa da sonuçlarını özel mülkiyete tabi taşınmazlar üzerinde doğurmaktadır. Ayrıca kamulaştırma işleminin idari yönü olduğu gibi adli yönü de mevcuttur. Çalışmamızda en temel ve vazgeçilmez insan haklarından biri olan mülkiyet hakkı tanımı, kapsamı ve içeriğine değinildikten sonra bu hakkın sınırlaması niteliğinde olan kamulaştırma işlemi için uyulması gereken esas ve usullere değinilmiştir. Amaç: Temel bir insan hakkı olan mülkiyet hakkının kamulaştırma yoluyla hukuka uygun bir şekilde sınırlanmasında uyulması gereken esas ve usulleri incelemektedir. Yöntem: Literatür araştırması yöntemine dayanan bu çalışma, veritabanları ve yazılı kaynakların taraması yapılarak gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Mülkiyet hakkı en temel insan haklarından biri olması nedeniyle bu hakkın sınırlanması süreci de mevzuat çerçevesinde sıkı kurallara tabi kılınmıştır. Özgünlük: Bu çalışmanın özgün yanı, mülkiyet hakkına müdahale sonucu doğuran kamulaştırma işlemine ilişkin düzenlemelerin, yeni mevzuat ve güncel yargı kararları ele alınarak incelenmesidir.Öğe Edinilmiş mallara katılma rejiminde katılma alacağı(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Kıran, BerfinEdinilmiş mallara katılma rejiminin 01.01.2002 tarihinden itibaren yürürlüğe girmesiyle birlikte mal rejimi konusunda önemli gelişmeler olmuştur. Edinilmiş mallara katılma rejimi, kadın-erkek eşitliği noktasında önemli fayda ve kazanımlar sağlamış olsa da uygulamada bazı zorluklar yaşanmaktadır. Bu makaleyi hazırlamadaki amacımız “Katılma Alacağı” konusunu doktrindeki görüş ayrılıkları ve Yargıtay kararları doğrultusunda incelemektir. Özellikle bazı konularda farklı görüşlerin olması uygulamada birtakım sorunları da beraberinde getirmektedir. Amaç: Çalışmada, kanundaki değişiklik sonucu yasal mal rejimi olarak kabul edilmesiyle birlikte önemli noktaya gelen katılma alacağı konusunun incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışma hazırlanırken, edinilmiş mallara katılma rejimi hakkında genel bilgilendirme yapılmıştır. Katılma alacağı konusu ise ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir. Ayrıca katılma alacağı konusunda tartışmalı noktalara yer verilerek hukuki niteliği incelenmiştir. Bulgular: Katılma alacağının özellikle zamanaşımı konusunda birçok görüş farklılığı bulunmaktadır. Ayrıca hesaplanma yönünde de bazı tartışmalı noktalar bulunmaktadır. Gerek doktrindeki gerekse Yargıtay’da bu sorunların önüne geçmek adına kanuni düzenlenmenin yapılması gerekmektedir.Öğe Elektronik ortamın yabancılık unsuru içeren haksız rekabette uygulanacak hukuka etkisi(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) İslamoğlu, FatmaDevelopments in technology have made the world a global village. The spread of mass media, especially the expansion of the Internet network around the world every day, has allowed people belonging to different natures to interact more easily without getting stuck in the boundaries of time and space. The electronic environment, which can enable people from all over the world to interact, has also affected the commercial space. The electronic environment, which has created a new sunday in commercial life, has caused a new competition to exist in this area. Marketing and advertising activities and other commercial behaviors, which are customary in the classical sense, have acquired a different dimension in the electronic environment. Although it has enabled the electronic environment to remove the time and space limits and to move its commercial activities to crossborder areas, on the other hand, the impact of unfair competition that may occur in this area will also be crossborder. In this regard, the electronic environment and its impact on the determination of the law to be applied to unfair competition, which has a foreign element, have been evaluated by the current legislation. Purpose: The purpose of this study is to examine the current legislation in terms of determining the law to be applied in cases of unfair competition involving the element of alienation and occurring in an electronic environment. Method: The research was prepared by scanning written and data-based sources Findings: As in other private legal relations in cases of unfair competition with an element of foreignness, the judge must personally determine the law to be applied and resolve the dispute. In determining the law to be applied in resolving the dispute, it was previously seen that since unfair competition has a special appearance of a tort, the normative acts made by betting have been replaced by regulations made specifically in determining the law to be applied to unfair competition. In order to determine the law to be applied in terms of unfair competition, the existing international regulations and the regulations contained in the MÖHUK have been compared in the teaching. Originality: The original side of the study is to evaluate unfair competition situations that have a foreign element in an electronic environment and to consider some problems that may be caused by the application of the current conflict of laws rules to unfair competition situations that occur in an electronic environment, as well as changes that can be made in this regard in legislation with the views of the teacher.Öğe Altsoya yapılan denkleştirmeye tabi kazandırmalar(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Gülseven, Hüseyin ÇağrıMirasta denkleştirme, mirasbırakanın sağlığında yasal mirasçılarından bazılarına sağlararası kazandırma yapması halinde, yapılan kazandırmanın iadesini sağlayan bir müessesedir. Mirasta denkleştirmenin amacı yasal mirasçılar arasındaki eşitliğin sağlanmasıdır. Yasal mirasçılar arasında olan altsoy açısından bu eşitliğin sağlanması amacıyla, Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 669 vd. hükümlerinde birtakım düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemelerden birincisi altsoya yapılan bazı kazandırmaların mirasbırakan tarafından aksine düzenleme yapılmadığı müddetçe denkleştirmeye tabi olmasıdır. İkincisi ise mirasbırakanın aksi yönde iradesi yoksa denkleştirmeden muaf olan kazandırmalardır. Bu çerçevede çalışmada ilk olarak denkleştirme borçlusu olan altsoy kavramı incelenmiş, akabinde ise altsoya yapılan denkleştirmeye tabi ve muaf olan kazandırmalar Yargıtay Kararları ışığında değerlendirilmiştir. Amaç: Çalışmanın amacı Türk Hukukunda birkaç yönden tartışmalı olan altsoya yapılan denkleştirmeye tabi ve muaf olan kazandırmaların Yargıtay Kararları ışığında incelenmesidir. Yöntem: Çalışma kapsamında konuya ilişkin yasal düzenlemeler ve Yargıtay Kararları taranmıştır. Bulgular: Yasal mirasçılar arasında eşitliğin sağlanması amacı ile kanun koyucu tarafından düzenlenen mirasta denkleştirme açısından, mirasbırakanın altsoyu da denkleştirme borçlusudur. TMK’da mirasbırakanın altsoya yaptığı bazı kazandırmalar denkleştirmeye tabi kılınmışken; bazı kazandırmalar ise denkleştirmeden muaf kılınmıştır. Ancak TMK’daki bu hükümlerin geçerli olabilmesi için mirasbırakanın aksi yönde iradesinin bulunmaması gerekmektedir. Özgünlük: Bu çalışmada TMK’daki denkleştirme borçlusu olan altsoy ile neyin ifade edilmek istendiği, altsoya yapılan denkleştirmeye tabi ve muaf olan kazandırmaların ne olduğu Yargıtay Kararları çerçevesinde araştırılmıştır.Öğe İnşaat sözleşmelerinde temerrüt halinde aynen ifa ile birlikte gecikme tazminatı talebi(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Çınar, AhmetAmaç: Bu araştırmanın amacı; inşaat sözleşmelerinde yüklenicinin temerrüdü nedeniyle iş sahibinin kullanabileceği seçimlik haklardan olan aynen ifa ve beraberinde talep edilecek tazminat kalemlerinin gösterilmesidir. Yöntem: Konu ile ilgili daha önceki çalışmalar araştırılmış ve alan yazın taraması yapılmıştır. Elde edilen bilgilerin Microsoft Office programı vasıtasıyla derlendiği ve aynen ifa seçimlik hakkına ilişkin öz bilgilerin hazırlandığı bir çalışmadır. Bulgular: Yüklenicinin temerrüdü durumunda aynen ifa hakkını talep edecek olan iş sahibinin, bu hakkın yanında gecikme tazminatı ve/veya ceza koşulu başlıkları altında tazmin isteme hakkının bulunduğu görülmüştür. Özgünlük: İnşaat sözleşmelerinde yüklenicinin taşınmazı inşa etme ve iş sahibine teslim etme borcu sözleşmenin asli unsurlarındandır. İfa zamanında bu borcu yerine getirmeyen yüklenici belirli şartların da bulunması halinde temerrüde düşecektir. Bu durumda Kanun, iş sahibine temerrütten kaynaklanan bazı haklar tanımıştır. Çalışmamızda iş sahibinin aynen ifa ile birlikte gecikme tazminatını talep hakkı TBK hükümleri çerçevesinde incelenmiştir. Çalışma, gecikme tazminatı ile ceza koşulu başlıklarını karşılaştırmalı olarak ve sade biçimde aktarma ve bu konuda uygulayıcılara ve piyasa aktörlerine rehber olma amacını taşımaktadır.Öğe Aile arabuluculuğu uygulama becerileri(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Coşkun, NihalEtkili bir aile arabulucusunun konusunda bilgili, çatışma çözme becerilerinin gelişmiş, boşanmanın tüm aşamaları konusunda temel bir bilgi ve uyuşmazlığı çözmek için gerekli olabilecek ek uzmanlıklara sahip, aktif bir dinleyici, sabırlı, taraflarla doğru iletişim kurabilen, güven duygusu oluşturabilen, değerlere saygılı, kontrolü elinde tutabilen, tarafların duygusal geçişlerini yönetebilen ve altta yatan ihtiyaçlarını keşfederek onları çözüme doğru taşıyabilen empatiyle ve etkili dinleyebilen ve davranabilen, ayrılık ve boşanmanın sonuçlarını en iyi şekilde ortadan kaldırabilecek anlaşmaları sağlayabilecek düzeyde iyi bir iletişimci olması önemlidir. Amaç: Aile arabuluculuğunun uygun uygulama biçiminin nasıl olacağı konusunda bir fikir birliği bulunmasa da bir aile arabulucusunun nasıl “iyi” olacağı ve aynı zamanda hangi becerileri taşıması gerektiği konusunda yapılan araştırmalar bazı noktalara dikkat çekmiştir. Yöntem: Aile arabulucusunun iyi olabilmesi aile arabuluculuğu becerilerinin gelişmiş olmasını gerektirir. Teori, uygulayıcılara gözlerinin önünde neler olup bittiğini, bu süreçte hangi rolü oynayabilecekleri ve oynamaları gerektiğini ve amaçlanan hedeflere ulaşmak için neler yapabileceklerini anlamaları için bir temel sağlar. Bulgu: Beceriler süreç içinde sürekli değişkenlik gösterir. Bu becerilerin pratikte etkin kullanımı tam ve eksiksiz entegrasyon gerektirir. Özgünlük: Arabuluculukta ortaya çıkan aile süreçleri karmaşık olabilir. Aile arabuluculuğu, aile arabulucusunun pek çok disiplini bir aÖğe Miras hukukunda denkleştirme davası(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Ak Çelik, HasretMirasta denkleştirme, mirasbırakanın sağlığında yasal mirasçısına miras payına mahsuben yaptığı karşılıksız kazandırmaların mevcutsa aynen, değilse değerinin miras ortaklığına geri verilmesi ya da miras payına mahsup edilmesidir. Mirasbırakandan denkleştirmeye tâbi kazandırma almış olan bir yasal mirasçı, diğer yasal mirasçılara karşı bu kazandırmayı iade ile yükümlüdür. Böylece, mirasbırakandan sağlar arası karşılıksız kazandırma almış olan mirasçı ile kazandırma almamış olan mirasçılar arasında eşitliği ve hakkaniyeti tesis etmek amaçlanmıştır.Bu çalışmada, uygulamada sıklıkla karşılaşılan, miras hukukunun en karmaşık ve hayli kapsamlı konularından biri olan mirasta denkleştirme kurumu dava boyutu ve tarafları açısından ele alınacaktır. Amaç: Bu çalışmanın amacı mirasta denkleştirmeyi kimlerin talep edebileceğini, bu talebin kimlere karşı ileri sürülebileceğini ve bu sebeple açılacak davanın özelliklerini incelemektir. Metodoloji: Araştırma yazılı ve veri tabanlı kaynakların taranması ile hazırlanmıştır. Bulgular: Miras hukukunda kural olarak sağlararası işlemler bu alanın incelemesi dışındadır. Denkleştirme kurumu ise bu kuralın istisnalarından biri olarak dikkat çekmektedir. Mirasta denkleştirme yasal mirasçılığı korumayı amaçlayan, onlar arasında eşitliğin tesisine hizmet eden, hatta yasal mirasçılığı tamamlayıcı nitelikte bir kurumdur. Anılan yönleri sebebiyle denkleştirme talebiyle açılacak davanın özellikleri de hususi olarak ele alınmalıdır. Özgünlük: Çalışmanın özgün tarafı, Miras Hukukunda denkleştirme talebiyle açılacak davanın tarafları, ispat yükü, davada denkleştirmeye tabi kazandırmanın değerinin tespiti ve iadesi, zamanaşımı ile görev ve yetki bakımından uygulamaya ve öğretideki farklı görüşlere yer verilmesidirÖğe Dünya Ticaret Örgütünde anlaşmazlıkların halli mekanizması ve diğer reform konularının değerlendirilmesi(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Vurdu, Selahattin ArmağanAmaç: Dünya Ticaret Örgütü’nde (DTÖ) Anlaşmazlıkların Halli Mekanizması ve diğer reform konularının irdelenmesi ve güncel durumlarının değerlendirilmesidir. Yöntem: DTÖ reform tartışmaları incelenmiş olup reform üzerine farklı aktörlerin bakış açıları betimleyici şekilde anlatılmıştır. Bulgular: Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) günlerinden beri DTÖ küresel ticaretin gelişmesi ve serbestleşmesinde önemli role sahiptir. Ancak ana işlevlerini yerine getiremeyişi uluslararası ticaret kurallarının DTÖ dışında ikili serbest ticaret anlaşmaları ve bölgesel ticaret anlaşmaları yoluyla yapılmasına yol açmıştır. Bu yüzden uluslararası ticaretin merkezi olma rolünü canlandırmak ve günümüz dünyasında kurumun güncelliğini sağlamak için DTÖ’de reform ihtiyacı sıklıkla dile getirilmiştir. Tıkanmış olan Anlaşmazlıkların Halli Mekanizması’nın Temyiz Organı reform yapılması gereken en acil konu olarak görülmektedir. Hâlihazırda üyelerinin atanmasındaki çıkmazdan ötürü Temyiz Organı işleyememekte ve gelen başvurular incelenememektedir. Şeffaflık ve devlet politikalarının izlenmesine ilişkin olarak Çin’in piyasa bozucu pratiklerine dair endişeler öne sürülmüştür. Reform konuları arasında özel ve lehte muamele yer almaktadır. ABD Çin’in küresel ticarette artan payının altını çizerek gelişmekte olan ülke statüsünün öz beyandan ziyade ekonomik göstergelere dayanarak tanımlanmasını önermiştir. Çoklu görüşmeler DTÖ’de uzun süredir çok taraflı sonucun çıkmayışına çare olarak görülmüştür. E-ticaret, cinsiyet eşitliği ve çevre konularında devam etmekte olan çoklu görüşmelerde henüz bir neticeye ulaşılamasa da ilerleme kaydedilmektedir. Özellikle 12. Bakanlar Konferansı’nda kabul edilen, çevresel sürdürülebilirliği odağına alan ilk anlaşma, Balıkçılık Sübvansiyonları Anlaşması’nın DTÖ’deki çevreyle ilgili diğer girişimlere hız kazandırdığı dile getirilmektedir. DTÖ’nün reform konuları arasında yer almasa dahi, DTÖ’nün güncel meselelerin tartışıldığı platform işlevini, kısıtlı da olsa, canlandırdığı için Covid-19 aşılarının mülkiyet haklarından feragati konusuna da değinilecektir. Özgünlük: Sıkça gündeme gelen DTÖ’de reform konularının güncel değerlendirmesinin yapıldığı bu makale, farklı aktörlerin reform ihtiyacına bakışının anlaşılmasına ve çok taraflı müzakere sisteminin değerlendirilmesine yönelik yürütülecek araştırmalara güncel bir zemin teşkil edecektir.Öğe Tıp ceza hukuku bağlamında kök hücre çalışmaları ve sorunları(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) İçel, Kayıhan; Hepvar, MetehanAmaç: Farklı hücre tiplerine dönüşebilme ve kendini yenileyebilme potansiyeline sahip olan kök hücrelerin bazı türlerinin, uygun koşullarda insan vücudundaki tüm hücrelere dönüşebileceği tıbben öngörülmektedir. XX. yüzyılın ortasından itibaren yapılan çalışmalar, bu hücrelerin çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılabileceğini göstermiştir. Ancak insan embriyosu kullanılarak elde edilen kök hücre çalışmaları birtakım hukuki ve ahlaki sorunları da beraberinde getirmiştir. Bu makalemiz, kök hücre çalışmalarını tıp ceza hukuku bağlamında ele almayı ve bu konudaki hukukî sorunlara farklı ülkelerin hukukunda getirilen çözüm önerileriyle karşılaştıralı şekilde Türkiye’deki hukuki durumu ele alarak konuyla ilgili sorunları ortaya koymayı ve olası çözüm önerilerine işaret etmeyi amaçlamaktadır.Öğe Bulgaristan Emâreti (Prensliği) anayasası: 1879 Tırnova anayasası(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Ceylan, AyhanŞark Meselesi kapsamında düvel-i muazzama arasında süren nüfuz mücadelesine bir denge sağlamak üzere 1878’de Berlin Antlaşması imzalanmıştır. Bu Antlaşma’nın sonuçlarından biri de Osmanlı Devleti’ne bağlı özerk nitelikte Bulgaristan Prensliği’nin kurulmasıdır. Antlaşma, Prensliğin teşkilatını belirlemek üzere bir anayasa yapılmasını öngörmüştür. Antlaşma ayrıca, Anayasanın yapılışına, yürürlük zamanına, Prens’in seçimine ve temel hak ve özgürlüklere ilişkin düzenlemeler de içermektedir. Böylece Berlin Antlaşması, Prenslik Anayasası’nın hem dayanağını oluşturmakta hem de belli ölçüde onun genel çerçevesini belirlemektedir. Bulgaristan Prensliği’nin Osmanlı Devletine bağlı olduğuna ilişkin Berlin Antlaşması’nda yer alan düzenleme, Tasarı metninden çıkarılarak Anayasa’da yer almamıştır. 28 Nisan 1879’da Tırnova’da toplanan kurucu meclis tarafından kabul edilen Anayasa, 22 bölüm halinde 169 maddeden oluşmaktadır. Yasama, yürütme ve yargı organına yer veren Anayasa, eksik olmakla birlikte temel hak ve özgürlükler listesi içermektedir. Prens’e sistemde üstün bir konum sağlayan Anayasa, yasama gücüne sahip olsa da yürütmeyi denetleme yetkisi sınırlı bir parlamento öngörmektedir. Anayasa, Bulgaristan’ın 1908’de bağımsızlığı ve Krallığı ilan etmesine kadar Prenslik Anayasası olma niteliğini sürdürmüştür. Tırnova Anayasası, Prenslik sonrası gelen Krallık ve Komünizm Dönemlerinde varlığını koruyarak 1947 yılına kadar yürürlükte kalmıştır.