IUHİBED, Cilt 9, Sayı 17, Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Çevrim içi şikâyetler üzerine nitel bir araştırma(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Yılmaz, Nurcan; Kılınç, Özgür; Kocabaş, OzanMüşteriler ürün/hizmet memnuniyetsizliğine yönelik şikâyetlerini çevrim içi ve çevrim dışı olarak yoğun bir şekilde dile getirmektedir. Kurumlar açısından söz konusu şikâyetler müşteriler ile olan ilişkilerini pekiştirme yönünde bir fırsat sunmaktadır. Başka bir deyişle kurumlar kendilerine yöneltilen şikâyetleri değerlendirerek ve çözüme kavuşturarak hem ürün/hizmet içeriklerini hem de paydaşları ile olan etkileşimlerini ve bağlarını güçlendirmektedir. Şikâyet yönetimi sürecinde müşterileri dinlemek ve müşterilere çözümler sunmak kurum itibarını olumlu bir şekilde etkileyecektir. Müşteri sadakatini sağlamak, paydaşlar ile olan olumlu ilişkiyi sürekli kılmak ya da olumsuz ilişkiyi değiştirebilmek adına şikâyet yönetimi süreci kurumlar açısından dikkate alınması gereken bir süreçtir. Bu kapsamda çalışmanın amacı sikayetvar.com sitesindeki şikâyetleri değerlendirmek ve bu şikâyetlerde öne çıkan temaları incelemektir. Bahsi geçen amaç doğrultusunda e-ticaret ile taşımacılık sektörlerinde faaliyet gösteren ve şikâyet sayısı en fazla olan kurumlardan iki kuruma yönelik şikâyetler doküman analizi tekniğinden hareketle MAXQDA 2020 programı aracılığı ile incelenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre incelenen sektörlerde “ürün ya da hizmet sorunları”, “teknik sorunlar”, “müşteri hizmetleri”, “kargonun alıcıya teslim edilmemesi”, “dağıtım sorunları” ve “kargoya özen gösterilmemesi” gibi temalar ön plana çıkmıştır. Her iki sektörde de kadınların erkeklere kıyasla daha fazla sayıda şikâyet bildiriminde bulundukları belirlenmiştir.Öğe Sharenting: kavramsal bir çözümleme(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Kopuz, Tuba; Turgut, Yiğit Emrah; Aslan, AlperSharenting, ebeveynin çocuğa ait içerikleri dijital ortamlarda paylaşmasıdır. Kavram oluşumu itibariyle İngilizcede paylaşma anlamına gelen “sharing” ve ebeveynlik anlamına gelen “parenting” sözcüklerinin birleşimiyle oluşturulmuştur. Kavramın Türkçe karşılığı bulunmamaktadır. “Sharenting” kavramına ilişkin çalışmalar 2012 yılında başlamakla birlikte ilk akademik çalışma 2015 yılında yapılmıştır. Türkiye’de kavrama ilişkin yapılan ilk çalışma 2016 yılında gerçekleştirilmiştir. Sharenting; yeni, güncel ve popüler bir kavramdır. Ebeveynler farklı gerekçelerle sharenting davranışında bulunmaktadır. Sharenting, ebeveynlere çeşitli imkânlar sunan bir davranış olmakla birlikte etik ve ahlaki açıdan doğru şekilde yapılandırılmadığında çocuk açısından ciddi riskler ve sorunlar taşımaktadır. Çocuğun dijital ortamlarda korunmasında ulusal ve uluslararası mevzuatlar ve yasal düzenlemeler ebeveynleri sorumlu tutmaktadır. Bu çalışmanın amacı ilgili alanyazın çerçevesinde sharenting kavramının tanımlamak ve kavramın gelişim sürecini açıklamak, ebeveynlerin sharenting davranışını gerçekleştirme nedenlerini ifade etmek, sharenting davranışının yarattığı sorunları ele almak ve ulusal ve uluslararası yasal mevzuatlar çerçevesinde sharenting davranışını irdelemektir.Öğe Gençler yerli dizileri nasıl izliyor? Türkiye’de yeni televizyon ekosistemi çerçevesinde eleştirel bir izleyici araştırması(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Yıldıran Önk, Ürün; Dabak Özdemir, BurcuMedya ortamını değiştiren dijital teknolojiler, televizyon yayıncılığı alanında da OTT platformların ortaya çıkmasıyla önemli bir değişime sahne olmuştur. Türkiye’de ulusal çapta faaliyet gösteren OTT platformlarının erişime açılmasıyla, televizyon yapım pratikleri ve izleyici tercihleri/deneyimleri açısından bir değişimin başladığı görülmektedir. Bu noktadan hareketle, bu çalışmanın amacı Türkiye’deki genç dizi izleyicilerinin OTT platformlarındaki yerli dizi izlemeye ilişkin görüş ve tutumları ile izleme davranışlarına yansıyan deneyim ve pratiklerin tutarlılığını incelemektedir. Bu bağlamda anket ve odak grup görüşmelerinden oluşan iki aşamalı bir araştırma tasarlanmıştır. İlk aşamada internet üzerinden paylaşılan anketle dizi izleyicilerinin geleneksel televizyon ve OTT platformlardaki dizi deneyiminin farklılıkları ve benzerlikleri belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmanın ikinci aşamasında ise anket bulguları doğrultusunda yerli dizi izleyicilerinin yarısının 18-34 yaş aralığında olduğu verisine dayanarak sınırlı bir örneklem üzerinden araştırma soruları derinleştirilmiştir. Bu kapsamda üç oturumda on sekiz katılımcıyla görüşülmüştür. Her iki araştırmadan elde edilen veriler birlikte değerlendirilmiş; üç tematik başlıkta toplanmış, tablolar aracılığıyla görselleştirilmiş ve yakın dönem izleyici çalışmalarında öne çıkan eleştirel kuramlar bağlamında analiz edilerek yorumlanmıştır. Bulgular, yerli OTT platformlarında yerli dizi izleme alışkanlıkları, deneyimleri ve buna karşı olan tutumların pratikten ve kişisel tecrübeden doğmadığını aksine katılımcıların söylemleri ile pratikleri arasında büyük bir çelişki olduğunu göstermektedir.Öğe Nefret söyleminin medyada inşası: Suriyeli göçmenler üzerinden Sözcü Gazetesi örneği(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Göngen, Mehmet AliBu çalışmanın amacı nefret söyleminin medyada nasıl inşa edildiğini açıklamaktır. Nefret söyleminin üretilmesi ve yaygınlaştırılmasında medya önemli bir araç konumundadır. Medya aracılığıyla üretilen her türlü ayrımcı ve dışlayıcı söylemsel pratikler bir yandan nefret söyleminin yaygınlaşmasına sebep olurken diğer yandan nefret söyleminin toplum içinde kanıksanmasına da neden olmaktadır. Nefret söylemi özellikle toplumsal, siyasal, ekonomik krizler döneminde daha çok tedavüle sokulurken hedef gösterilen grup bütün olumsuzlukların müsebbibi olarak kodlanmaktadır. Bu bağlamda bu çalışma bir nitel araştırma yaklaşımı olan söylem analizi yöntemi ile hazırlanmıştır. Veriler, 2021 yılından başlayarak Türkiye’de seyreden yüksek enflasyon ve döviz kuru döneminde Sözcü Gazetesinin Suriyeli göçmenlerle ilgili yaptığı internet üzerinden ulaşılabilen ekonomik içerikli haberlerden toplanmıştır. Sözcü gazetesinin iktidara muhalif bir gazete olması seçilmesinde etkili olmuştur. Çalışmanın özellikle ekonomik içerikli haberlerde nefret söyleminin nasıl kullanıldığını incelemesi bakımından özgün olduğu düşünülmektedir. Çalışmada, incelenen dönem itibariyle, Sözcü Gazetesinin toplumda oluşan ekonomik kaygıları Suriyeli Göçmenlerin günlük ekonomik faaliyetleri üzerinden tahrik ettiği ve onları bu ekonomik durumun sorumlusu olarak gösterdiği görülmüştür. Sözcü Gazetesi bu haberlerde hedef kitleye karşı hikâyeler oluştururken, hikâyelerde referanslar ve saygın kaynaklara başvurarak haberlerini güçlendirmeye çalışmıştır. Ancak, zaman zaman haberin başlığı ile içeriğinde kullanılan referansların söylemleri örtüşmemiştir. Genellemelerin sıkça kullanıldığı haberlerde ekonomik durumun sebeplerine değinmeden Suriyeliler hedef gösterilmiştir.Öğe The effect of fear of death in the elderly creating FoMO on the perception of health news published on social media(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Köseliören, Mihrali; Çakır, Cihan; Beşikci, SevcanDeath anxiety is an anxiety that occurs throughout people’s lives and precedes other fears, and is formed by the thought that the person will no longer exist and disappear. This fear can be seen in the minds of people in a severe and painful way, as well as in an emotional and soft way. The main thing here is the anxiety about the person’s disappearance or the unknown after death. FoMO, on the other hand, is the concern of people not knowing or missing news, developments, and information in daily life. FoMO is increasing with technological developments and advances in communication technology. Within the scope of this study, it is aimed to bring a different dimension to the field by focusing on the increase in death anxiety with old age in the follow-up of health news and the effect of this situation on the formation of FoMO. In this sense, the aim of the research is to examine whether the fear of death of the elderly leads to FoMO in monitoring and perceiving health news. The research was carried out by applying a questionnaire to people over the age of 65 in Istanbul. The results obtained from the analysis revealed that the fear of death caused behavioral changes in the follow-up of health news and their belief in health news, and there were positive significant relationships between fear of death and FoMO behaviors.Öğe Kamu diplomasisi perspektifinden uluslararası yayıncılık: TRT Balkan üzerine bir inceleme(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Kavoğlu, SametSoğuk Savaş sonrası dönemde yeniden şekillenen Balkan coğrafyasında Türkiye de gelişen güç parametrelerine paralel olarak etki alanı oluşturma arayışına girmiştir. 1990’ların ilk yarısından itibaren bölgedeki çatışmaların durdurulmasına ve barışın tesisine BM çatısı altında katkı sunmuş; Makedonya, Bosna-Hersek, Karadağ ve Kosova’nın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkeler arasında yer almıştır. Avrupalı güçlerin yanı sıra ABD, Rusya, Çin başta olmak üzere birçok dış gücün varlık gösterdiği sahada Türkiye de iktisadi, siyasi ve kültürel araçlarıyla sonuç üretici aktör olma arayışındadır. Bu kapsamda kamu diplomasisi faaliyetleri de TİKA, YTB, Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı gibi kamu kurumları, yerel yönetimler, STK’lar ve özel sektör kuruluşları vasıtasıyla yürütülmektedir. Kamu diplomasisinin uluslararası yayıncılık tarafında ise bölge dillerinde yayıncılık faaliyetlerinin gerekliliği alan yazınında tartışılan bir konuydu. 2022 yılı haziran ayında yayın hayatına başlayan TRT Balkan da bölge dinamikleriyle uyumlu, nitelikli ve sürdürülebilirlik içerik üretebildiği ölçüde Türkiye’nin kamu diplomasisi faaliyetlerine katkı sunabilecektir. Bu çalışmada da TRT Balkan’ın ilk ay içerikleri betimleyici bir yaklaşımla ele alınmıştır. TRT Balkan’a odaklanan ilk çalışma olması nedeniyle önem arz eden çalışmada; platformun kamu diplomasisi açısından önemli fakat geliştirilmesi gereken yönleri olduğu tespit edilmiştir.Öğe The strategies beneath postmodern TV hereos as -I-am-me oriented personalities: a descriptive analyze of Survivor Turkey(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Köksalan, Mustafa EmrePostmodernity, as a controversial phenomenon, is generally characterized by the decline of metanarratives, fragmentation of modern subject-individual, and transformation of the industrial age. These discussions are often surrounded by the concepts and facts like multiple-subject, minor-narratives, post-Fordism, and neoliberalism (mobilization of work, education, politics, and social integration). In the center of these discourses found the emergence of a new character/subject which represents the new opportunities of creation of a deliberated humanity, but who lives continuously the present time. This new social character orientation of postmodernity is conceptualized by Funk as “I-am-me oriented person.” The main characteristic of this subject is that he/she identifies him/herself as a creative, self-depended/oriented, and active subject which creates a self-fulfilling identity. This paper aims to interrogate the reflections of this postmodern “I-am-me” oriented subject on postmodern television in order to analyze to what extent the new television heroes flashing in formats like “Survivor” can be related to the traits of postmodern “I-am me oriented person.” This research designed as a descriptive analyze of some very popular Survivor characters of the last ten years, found out that there are significant relationships between the postmodern character orientation and the quasi-fictionalized TV heroes.Öğe Film yapımında kurgucuların rolü ve önemi: Film Kurgusunun Büyüsü (2004) adlı belgeselin analizi(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Namaz, YunusFilm kurgusu asıl itibariyle senaryo aşamasında başlayan ve neredeyse filmin seyirciyle buluşmasına kadar süren katmanlı bir süreçtir. Film yapımında kurgunun önemi ve etkisi, öncelikle Amerikalı ve Avrupalı yönetmenlerin çalışmalarında öne çıkar. Daha sonrasında ise Sovyet sinemacılar kurgu kuramına dair önemli yaklaşımlar ortaya koyar. Bu çalışma film kurgusunu, kurguyla doğrudan ilgili bir belgesel film çerçevesinde detaylı olarak ele almaktadır. Çalışmanın amacı, The Cutting Edge: The Magic Of Movie Editing (2004) adlı belgeselde kurgu düşüncesini açıklamak, kurgunun gelişimi ve yönetmen-kurgucu ilişkisi çerçevesinde analiz etmektir. Analiz edilen belgeselde çok sayıda kurgucu, yönetmen ve yapımcılarla röportajlar yer almaktadır. Sinemanın ilk yıllarından 2000’li yıllara kadar film kurgusunun gelişim ve değişim evreleri bu filmde ele alınmaktadır. Çalışmada nitel veri analizi ve betimsel analize başvurulmuş, The Cutting Edge: The Magic Of Movie Editing (2004) adlı belgeselin bölümleri tablolaştırılmıştır. Daha sonra her bir bölüm ayrıntılı şekilde tahlil edilmiş, bu bölümlerde ortaya çıkan tematik yapıda kurgucu-yönetmen-yapımcıların görüşleri açıklanmıştır. Belgeselde pek çok filmden örnek sahneler gösterilerek kurgunun katmanlı bir yapıya sahip olduğuna değinilmiştir. Bir filmin kurgu aşamasının başlangıcından sonuna kadar kurgucu ve yönetmen arasındaki bağın son derece önemli ve güçlü olduğu tespit edilmiştir.Öğe ABD’nin Afganistan’dan geri çekilmesi ve Taliban’ın Kabil’e girişine ilişkin haberlerin medyada sunumu: azattyk.org, super.kg ve sabah.com.tr, sozcu.com.tr haber sitelerinin analizi(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Pazarbaşı, Betül; Kachybekova, FaridaMedya (dış) politika yapım sürecinde stratejik aktör olarak yer almaktadır. Dış politika alanında gündem medya aracılığıyla oluşturulmakta, medya, kamuoyu ve dış politika ilişkilerinin bütünleştirici bir modelini sunmaktadır. Medya ön plana çıkarmak istediği konular hakkında baskın bir çerçeve çizmekte ve hangi argümanların savunulacağını, kamuoyu algısının nasıl şekilleneceğini belirleyebilmektedir. Çerçeveleme olayların medya tarafından anlamlandırma şeklini ifade etmektedir. Bu makale ABD ve müttefik kuvvetlerinin Ağustos 2021’de Afganistan’dan geri çekilmesinin ve Taliban’ın Kabil’e girişinin Türk ve Kırgız medyası tarafından nasıl ele alındığını incelemeyi hedeflemektedir. Robinson’un (2001) medya-politika etkileşim modelini esas alan çalışmada medyadaki baskın çerçevelerin neler olduğunu ve medyanın yaklaşımının ne olduğunu belirlemek amacıyla seçilen dört internet haber sitesindeki (Kırgızistan’dan azattyk.org ve super.kg, Türkiye’den sabah.com.tr, sozcu.com.tr) konuya ilişkin haberler içerik analizi yöntemi ile analiz edilmektedir. Amerika’nın geri çekilmesi ve Taliban’ın 20 yıl sonra yönetimi yeniden ele geçirmesi Afganistan’da iç savaş, terör ve kitlesel göçlerin artacağı yönündeki endişeleri uluslararası boyutta artırmakta, uluslararası toplum ve bölge ülkeleri gelişmeyi politik bir sorun olarak tartışmaktadır. Elde edilen bulgular analiz kapsamına alınan gazetelerdeki baskın çerçevelerin Taliban/Talibanlaşma tehdidi yönünde olduğunu ve istikrarsızlığın giderek arttığı senaryoda hükümetin resmi politikası ekseninde politika belirsizliğine yoğun olarak dikkat çekildiğini ortaya koymaktadır.Öğe World Health Organization’s Twitter use before and during Covid-19 pandemic: sentiment and textual analysis of tweets(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Demirel, Sadettin; Gündüz, UğurSocial media as a form of mass self-communication offers a great deal of potential and opportunities for users and organizations to get, diffuse, redistribute, and monitor information and messages due to its features of accessibility, digitality, and time-space independence. Especially during a crisis, being able to harness the power of social media is an imperative management practice not only to provide the public with accurate information but also to deter misleading claims and rumors regarding the subject. Based on this assumption, this study aims to measure and compare the overall sentiment of the World Health Organization’s (WHO) tweets before and during the coronavirus pandemic. Along with the overall sentiment of tweets, the contents of tweets, and the WHO’s Twitter use practices before and during the pandemic were assessed in the framework of crisis management and health communication. Within the scope of our study, the WHO’s 34.673 tweets between 2018 and 2021 were examined with sentiment and textual analysis. The study also indicates the health policies before and during the covid19 pandemic and crisis management tactics by analyzing and close reading the WHO’s tweets. The findings reveal that the WHO posted more tweets to inform the public and minimize infodemic while it deliberately preferred positive messages (words and sentiments) in its tweets during the pandemic.Öğe Türkiye’de K-Pop hayranlığı ve dijital emek: Twitter hayran hesapları(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Atikaslan, Hasan OzanHallyu ya da diğer adıyla Güney Kore dalgası 1990’lı yıllardan itibaren etkisini küresel düzeyde göstermeye başlamıştır. Yaratıcı kültür endüstrisinin bir öğesi olan Hallyu Güney Kore hükümetinin de destekleriyle ülkenin temel ekonomik yapı taşlarından birini oluşturmaktadır. Bu endüstrinin en popüler görünümü olan K-Pop yarattığı müzik grupları ile dünyanın birçok yerinde kendilerine hayran toplulukları bulmuştur. Özellikle genç bireylerden oluşan bu hayran toplulukları aynı zamanda dijital yerliler oldukları için hayran etkinliklerini de büyük ölçüde dijital uzamda gerçekleştirmektedir. Bu nedenle yeni medya ekosistemlerinde kültür ötesi hayranlık olgusunun nasıl gerçekleştiğini ve yeniden üretildiğini bu örnekler üzerinden okumak mümkündür. Bu araştırma da netnografi yöntemi ile BTS, Blackpink ve Stray Kids isimli K-Pop gruplarının Twitter’da en yüksek takipçiye sahip olan Türkçe hayran hesaplarını incelemiş ve elde ettiği veriler ile bu hayran topluluklarının dijital emeklerini tartışmıştır. Araştırmaya dahil edilen bu Twitter hayran hesaplarının dört farklı dijital emek ortaya koyduğu gözlenmiş ve bunlar platform bildirisi, çeviri, haber ve algoritmaya yönelik eylemler başlıkları altında toplanarak yorumlanmıştır. Araştırma Türkiye’deki kültür ötesi hayran topluluklarının etkinliklerine dair eleştirel bir kesit geliştirmeyi hedeflemiştir.Öğe Dijital çağda fotoğrafik imge ve sözün düşüşü(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Aldemir, AyşeGünümüzde modern özne, gündelik hayatın akışı içerisinde hiç olmadığı kadar görsel kültürün ürünleriyle kuşatılmış haldedir. İfade, mitsel anlatımların ve yazılı dilin ekseninden başka bir kaynağa doğru çoktan evrilmiş bir konumdadır. Fotoğrafın, televizyon ve sinemanın ardından yeni medyayla birlikte, dünyanın ve modern öznenin bakışı tam anlamıyla imgelerle iç içe geçmiştir. Bu çalışma, dijital çağ olarak da nitelendirilen günümüz dünyasında görüntünün aşırı hâkim oluşuyla birlikte sözün düşüşünü özellikle Paul Virilio’nun “hızlandırılmış hakikat” kavramı ve modern zamana ilişkin düşünceleri bağlamında çözümleme deneyimidir. Görsel bir mecra olarak bireyin sözle ilişkisinin kaybını örnekleyen bir mecra olarak Instagram, Virilio’nun görüntünün karşısında sözün ortadan kalkıyor oluşuna dair dile getirdiği düşüncenin somut bir örneğidir. Instagram kullanıcılarının odak noktası, sözden oldukça uzak bir düzlemde, daha güzel, daha pürüzsüz ve daha çok beğeni alan fotoğrafik imgeyi ortaya koyma çabasıdır. Bu bağlamda Instagram kullanımının en temelinde amaç, imgenin birtakım filtrelerle gerçekliğinden olabildiğince koparılarak, bakışın ayartılmasıdır. Çalışmanın amacı, görsel kültürün bir parçası olan fotoğrafik imgenin, sözlü- yazılı ürünlere olan ilgiyi ve soyutlama yeteneğinin azalmasına yol açmasını, estetik algılama ve derin düşünme üzerindeki yıkıcı etkisini kuramsal bir çerçevede ortaya koymaktır. Bu çalışmada çözümlemeyi örnekleme açısından görsel kültürü temsil eden, etkili ve popüler bir fotoğraf paylaşım mecrası olarak Instagram özelinde fenomenolojik bir yaklaşım benimsenmiştir.Öğe Risk iletişimi bağlamında deprem haberlerinin çerçevelenmesi: radyo ve televizyonda depremin temsili(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Vural, Ali Murat...(ve ötekiler)Doğal afet kaynaklı risklere yönelik farkındalık sağlanmasında, toplumsal bilincin geliştirilmesinde ve risk nedenli hasarların en aza indirilebilmesi için ideal tutumların edinilmesinde, medyanın önemli bir rol oynadığı kabul edilmektedir. Türkiye için yüksek ve daimî risk teşkil eden depremin medya gündeminde yer alış biçimleri de bu nedenledir ki özel bir önem arz etmektedir. Bu çalışmada da deprem riskinin taşıdığı bu çok özel öneme odaklanmış ve TRT Haber, A Haber, CNN Türk, Habertürk ve NTV televizyon ve radyo kanallarının analizi birer örneklem alanı olarak kabul edilmiştir. Bu kanalların, 26 Eylül 2019 İstanbul ve 30 Ekim 2020 İzmir depremlerine yönelik haber ve benzeri program içerikleri, nitel araştırma yöntemlerinden İçerik Analizi tekniği ile incelenmiş, izlerkitlede yaratılmak istenen etkilerin gözlenebilmesi için işlevsel bir araç olan ve seçici bir kontrol süreci anlamını taşıyan çerçeveleme paradigması, risk iletişimi ile bağlantılandırılarak çalışmaya kuramsal altyapı oluşturulmuştur. Yapılan analizler sonucu, risk iletişiminde geleneksel medyanın sahip olduğu rol ve konum ile çelişik bir görünüm ortaya çıkmıştır. Kategorilere göre yapılan analizlerde, ana akım radyo ve televizyon kanallarının risk iletişimi bağlamında herhangi bir çalışma yürütmediği ve afetler meydana gelmeden afetlere ilişkin riskleri gündemine almadığı tespit edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre, geleneksel iletişim araçları olarak radyo ve televizyon kanalları, risk iletişimine gereken önemi vermemekte, “aydınlatma ve bilgilendirme” işlevlerini “risk ve afet” bağlamında yerine getirmemekte ve afetler meydana gelmeden önce gerekli uyarıların dolaşıma sokulmasını gerektiren proaktif tutumu sergilememektedirler. Ayrıca, proaktif bir yaklaşımla, kamuoyunu aydınlatma işlevinin gereği olarak risklere karşı kamuoyunu hazırlamak yerine, her felaket sonrasında yaşanılanları fazlasıyla hikâyeleştirme ve yoğun dramatizasyona dayalı yayıncılık pratiği sergilemektedirler.Öğe Woman depiction in Turkish horror films: a semiotic analysis as part of the concept of “alterity”(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Özkantar, Mustafa ÖzerCinema is a field of struggle that focuses on individual and mass experiences as a branch of art at the center of social memory. Thus, almost every cultural, economic, and social change and transformation are naturally evaluated within the spectrum of cinematic experience. At this point, the change of gender, that is, the roles of men and women have also been added to the film culture as a part of the complex cinematic experience and has even turned into codes repeated for years through some genres. In this context, horror cinema can be indicated as one of the strongest carriers of these ongoing cinematic experiences in the context of gender as it is often the result of a heteronormative perspective created in the accompaniment of male-dominated codes. Accordingly, it can be asserted that this cinematic point of view forms its own victims. In line with this argument, the main concern of this study is to discuss 4 different Turkish horror movie posters released in 2021 in the context of the marginalization of women’s identity. In this direction, the movie posters have been analyzed with semiotics, and as a result, it has been observed that despite all feminist struggles in cinema and the art world, the mentality about women is still portrayed with a negative approach.Öğe Sosyal medya etkileyicileri tarafından üretilen lüks marka içeriklerinin parasosyal etkileşim kuramı bağlamında incelenmesi(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Gökaliler, Ebru; Saatcıoğlu, EzgiGeleneksel medya odağında geliştirilen Parasosyal Etkileşim Kuramı; izleyicilerin, medya kişisi ile tek yönlü ve gerçek yaşamda tanışıyorlarmış gibi ilişki kurmalarını ifade etmektedir. Günümüzde sosyal medyanın yaşamın önemli bir parçası haline gelmesiyle benzer bir ilişkinin sosyal medyada da kurulduğu söylenebilmektedir. Yüksek takipçi sayılarıyla bir anlamda sanal dünyanın ünlüleri olan sosyal medya etkileyicileriyle takipçileri arasında parasosyal etkileşim gerçekleşmektedir. Sosyal medya etkileyicilerinin gerek satın alma gerek marka iş birlikleriyle sosyal medyada ürettikleri içeriklerde, lüks markalara yer verdikleri görülmektedir. Sosyal medya etkileyicileri; bilgi aktarımı, yeni fikirlerin üretimi ve trendlerin takip edilmesi açısından aracı rolü üstlenmektedir. Sosyal medya etkileyicileri, tüketicilerin satın alma davranışlarını etkileme gücüne sahip olup bu gücün yanı sıra markayı dolaylı olarak deneyimleme şansı da sunmaktadırlar. Tüketiciler, lüks markalara ekonomik açıdan erişemeyecek olsalar bile etkileyicilerin kullanımları ve içerikleri üzerinden dolaylı bir deneyim yaşamaktadırlar. Böylelikle etkileyiciler, tüketici ve lüks marka arasında kurulan etkileşimde bir köprü olmaktadır. Bu çalışmada, tüketicilerin sosyal medya etkileyicileriyle kurdukları parasosyal etkileşimde lüks marka içeriklerine bakışlarını irdelemek amaçlanmaktadır. Sosyal medyayı yoğun bir biçimde kullanan ve sosyal medya etkileyicilerini takip eden gençlere yönelik araştırma kapsamında 20 Aralık 2021-6 Ocak 2022 arasında 13 katılımcıyla yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda; sosyal medya etkileyicilerinin, katılımcıların satın alma davranışlarını doğrudan etkilemediği ancak önerilerinin değerlendirme sürecinde göz önünde bulundurdukları saptanmıştır. Ayrıca katılımcılar için sosyal medya etkileyicisine duyulan sevgi ve güven yani parasosyal etkileşim önem taşımaktadır. Katılımcılar, sosyal medya etkileyicilerinin marka iş birliklerini ayırt edebilmekte, iş birliği olduğu belirtilmeyen içeriklerden rahatsız olmaktadırlar. Etkileyicilerin lüks marka tüketimleri statülerini yükseltmemekte; lüks marka ile etkileyici uyumsuzsa markaya olumsuz tutum geliştirilmektedirler.