İTÜSBD, Cilt 7, Sayı 14, Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Deniz yolu ile eşya taşımacılığında geç teslimden kaynaklanan zararlardan sorumluluk(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2008) Çelik, Ilgın; Özlem, CananBu çalışma ile; „denizyolu ile taşınmak üzere teslim alınan yükün varma limanına geç ulaşması? olarak ele aldığımız; gecikme halinde ortaya çıkan zararda, taşıyanın sorumluğunun incelenmesi amaçlanmaktadır. Bilindiği üzere, yükün varma limanına geç teslim edilmesi halinde yükün piyasa değerinin düşmesi, bu gecikmenin kâr kaybına yol açması, gecikilen süre zarfında yük ilgilisinin başkaca masraflara katlanması gibi, zarar kalemleri ortaya çıkmakta ve bu zarara kimin katlanacağı konusu önem arz etmektedir. Yürürlükteki mevzuatımızda bu durumu düzenleyen özel bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak henüz taraf olmadığımız Hamburg Kuralları?nda gecikme zararı konusu etraflıca ele alınarak düzenlenmiştir ve yakın zamanda yürürlüğe girmesi beklenen Türk Ticaret Kanunu Tasarısı?na da Hamburg Kuralları?nın anılan gecikme zararına ilişkin hükümlerinin çoğu aynen aktarılmıştır. Bu nedenlerle bu çalışmada gecikme zararı halinde taşıyanın sorumluluğu; mevzuatımız, Hamburg Kuralları ile Türk Ticaret Kanunu Tasarısı kapsamında değerlendirilmektedir.Öğe İdari yargılama usulü kanunu’na göre davanın ihbarı(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2008) Kalafat, AhmetBu çalışmada İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'na atıf yapılan hallerden “davanın ihbarı”, medeni yargılama hukuku ve idari yargılama hukuku bakımından ortak ve ayrışan yönleriyle incelenmektedir. Davanın ihbarı tipik bir medeni yargılama hukuku kurumu olup idari yargılama hukuku öğretisinde bu kurumun idari yargıdaki konumu tartışmalıdır. Davanın ihbarının idari yargının kendine özgü özellikleri dikkate alınarak idari yargı yerlerinde uygulanması dürüst (adil) yargılamanın sağlanması için gereklidir.Öğe Anonim ortaklık yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak sorumluluk davalarında zamanaşımı süreleri(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2008) Giray, Rabia Eda; Aktepe, SezinBu çalışmada, Anonim Ortaklık Yönetim Kurulu Üyelerine Karşı Açılacak Sorumluluk Davalarında Zamanaşımını düzenleyen genel hüküm niteliğindeki TTK m. 309 incelenmiştir.Öğe 6570 sayılı gayrimenkul kiraları hakkında kanuna göre konut ihtiyacı nedeniyle tahliye davası(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2008) Çınar, ÖmerKira bir malın kullanım hakkının bir bedel karşılığında karşı tarafa bırakılması olarak tanımlanabilir. Ülkemizde âdi kira sözleşmeleri Borçlar Kanunu ve 6570 saylı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun ile düzenlenmiştir. Kanun koyucu, konut ve işyeri niteliğindeki taşınmazların ihtiyacı karşılayamamasını göz önünde tutarak, 6570 sayılı Kanun ile, belediye sınırları içinde veya belediye sınırları dışında olmakla birlikte, iskele, liman ve istasyonlarda bulunan çatılı taşınmazların kiralanmasını özel olarak düzenlemiştir. 6570 sayılı Kanun, 7. maddesinde tahliye sebepleri sınırlayıcı biçimde sayılmıştır. Bu makalemizde, konut ihtiyacı nedeniyle tahliye davası incelenecektir (6570 sayılı Kanun m.7/b).Öğe Somut bir olaydan hareketle sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarının unsurlarının değerlendirilmesi(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2008) Evik, Ali HakanBu çalışmada, somut bir olaydan hareketle sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarının unsurları, öğreti ve Yargıtay Kararları da göz önünde tutulmak suretiyle ceza hukuku ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmektedir.Öğe Tehlikeli atıkların sınır ötesi taşınması ve bertarafının kontrolüne ilişkin Basel konvansiyonu(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2008) Caner, Oğuz; Akıl, AbdülkadirKonvansiyon, gelişmiş ülkelerde üretilen tehlikeli atıkların gelişigüzel bir şekilde gelişmekte olan ülkelere boşaltılmasına karşı oluşan protestolar sonucunda ortaya çıkan kamuoyu baskısı ile 1989 yılında İsviçre’nin Basel şehrinde kabul edildi. Basel Konvansiyonu’nun amacı tehlikeli ve diğer atıkların sınırlar arasında güvenli bir şekilde nakli için kapsamlı bir sistem kurup işbirliğini sağlamak ve bu gibi atıkların taşınımını azaltmak veya kontrol altına almaktır. Konvansiyon, 25. maddesinde yer alan yirminci onay, kabul, resmi teyit, tasdik veya üyelik belgesinin teslim edilmesini takip eden doksanıncı gün olan 5 Mayıs 1992 tarihinde Basel Konvansiyonu yürürlüğe girmiştir.Öğe Gemilerden kaynaklanan hava kirliliği hakkında yasal düzenlemeler ve değerlendirilmeler(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2008) Algantürk Light, DidemGemilerden kaynaklanan hava kirliliği hakkında Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün (IMO) öncülüğünde düzenlenen MARPOL 73/78 Ek VI, 19 Mayıs 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye, halen MARPOL 73/78 Ek VI’ya taraf olma çalışmalarını sürdürmektedir. Bu çalışmamızın konusu, MARPOL 73/78 Ek VI ile getirilen temel düzenlemeler ve Türk Hukukunda gemilerden kaynaklanan hava kirliliği hakkında yasal düzenlemelerin ve hukuki sorumluğun değerlendirilmesidir.Öğe Türk borçlar kanunu tasarısında vekâlet sözleşmesine, havaleye, kefalet ve âdi ortaklık sözleşmelerine ilişkin olarak yapılması öngörülen yenilik ve değişiklikler(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2008) Koç, NevzatBu çalışmada, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ile, vekâlet sözleşmesine (m.502-514), havaleye (m.555-560), kefalet sözleşmesine (m.581-603) ve âdi ortaklık sözleşmesine (m.620-645) ilişkin olarak yapılması öngörülen yenilik ve değişiklikler hakkında okuyuculara bilgi verilmesi amaçlanmıştır.Öğe Görünüşte birleşme (içtima) ilkeleri ve yeni Türk ceza kanunu(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2008) İçel, KayıhanMakalemizde “Suçların Birleşmesi” konusu kapsamında yer alan “Görünüşte Birleşme” , temel ilkeleri, türleri ve sonuçları açısından ele alınmakta ve 5237 sayılı Yeni Türk Ceza Kanunu hükümleri dikkate alınarak konuya ilişkin değerlendirmeler yapılmaktadır.Öğe Savcılar için etik ve davranış biçimlerine ilişkin Avrupa esasları ”Budapeşte ilkeleri” ışığında “savcıyı ret sorunu”(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2008) İçel, KayıhanMakalemizde, “Savcıları Ret Sorunu”na öğreti ve uygulamanın yaklaşımı açıklandıktan ve 5271 sayılı yeni Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında konu irdelendikten sonra, Budapeşte İlkeleri ışığında ulaşılması gereken sonuç açıklanmaktadır.Öğe Siyasal güç faktörü olarak Anayasa mahkemesi(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2008) Gören, ZaferGeleneksel erkler dengesi sistemi, modern partiler devletinde fonksiyon yeteneğini kaybetmiştir. Erklerin ayrılması, denetiminin sağlanması ve bu denge sisteminin eski etki gücünü kazanabilmesi için yeni faktörlere ihtiyaç vardır. Bir denetim organı olarak Anayasa Yargısı burada devreye girer. Anayasa Mahkemesinin kurumsallaştırılması, daha çok “hukuk devleti” idealinden ve “erkler ayrılığı” ile iktidarın dengelenmesi isteğinden kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte parlamentonun üstünlüğünün dengelenmesi için sadece hukuk devleti düşüncesi yeterli görülmemiş, Anayasa Yargısının gerçek meşruluğunu, Anayasanın üstünlüğünden aldığı anlayışı ağırlık kazanmıştır. Anayasa Yargısı sadece ve daima hukuk normlarının olmadığı veya Anayasa Yargısının kendi yorumuna göre Anayasanın siyasal organlara takdir hakkı tanıdığı yerde son bulur. İşte bu nokta Anayasa yargısının fonksiyonel ve mantıksal sınırıdır.