IUHİBED, Cilt 4, Sayı 6, Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 12 / 12
  • Öğe
    Kolezyum kültürü bağlamında televizyon programlarında şiddet ekme ve oyalama stratejisi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Kırık, Ali Murat; Altun, Ersin
    Tarih sahnesinde insanoğlu toplum olabilme bilinciyle hareket etmiş ve ortak değerler çerçevesinde toplumsal bir bütünlük sağlanmıştır. Kültür olarak tanımlayabileceğimiz bu ortak değerler, aynı sınırlar içinde yaşayan insanları bir araya getirme gücünün yanı sıra, kitlede istendik yönde etki yaratabilmek adına siyasi düzlemde kullanılan bir etken konumundadır. Bu durum, kültürel değerler çerçevesinde biçimlendirilmiş olan etki mekanizmalarının kullanımına olanak sağlamıştır. Geçmişten günümüze kadar olan sürece bakıldığı zaman kullanılan etki mekanizmalarının kültürün yanı sıra, dönemin sahip olduğu teknolojik imkanlar doğrultusunda biçimlendiği ifade edilebilmektedir. Çalışma kapsamında incelenen Antik Roma döneminin şiddet ekme ve oyalama stratejileriyle yoğurulmuş kültür yapısı ise dönemin simgesi haline gelen Kolezyum yapısı ile kavramlaştırılmıştır. Böylece, etki mekanizması olarak eğlence ve şiddet temalı gösteriler kullanılmış ve gösteriler aracılığıyla şiddet olgusunun tatmini ile birlikte arınma ve rahatlama sağlanarak, kitlesel boyutta memnuniyet hissi yaratılmıştır. Kitlesel boyutta etkili olan bu sirkülasyon ise siyasi düzlemde oyalama stratejisi olarak kullanılmıştır. Bu çalışmada, günümüz televizyon programlarında şiddet ekme ve oyalama stratejisi bağlamında Kolezyum kültürünün etkileri üzerinde durulmuş ve elde edilen bulgular ışığında çalışma sonuçlandırılarak, konuyla ilgili öneriler sunulmuştur.
  • Öğe
    Ulrich Beck: risk toplumu – başka bir modernliğe doğru
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Timur, Kasım
    Ulrich Beck, ilk olarak 1986 yılında yayınlanan Risk Toplumu adlı kitabı ile, Batı Almanya’da 1970’lerden beri sanayi toplumunun ve siyasalın içsel dinamiklerinin modernite bağlamında önemli bir dönüşüm içerisinde olduğunu savunmaktadır. Ancak kitabın temel savları her ne kadar Almanya örneğinden hareket etse de yapısı itibariyle genellenebilir bir içeriğe dayanmaktadır. Beck’in öngördüğü bu dönüşüm süreci, temellerini sanayi toplumuyla yaratılan moderniteden almakta; ancak onu tamamen reddetmeden belirli kesintilerle sürekliliğine işaret etmektedir. Bu anlamda kitabın ana teması olan “risk toplumu”, klasik sanayi toplumunun yeniden biçimlenişi ile ortaya çıkan ve modernliğin sürekliliği dâhilinde yeni bir toplumsal biçimi ifade etmektedir. Beck’e göre, modernleşme, 19. yy’da tarım toplumunu tasfiye edip sanayi toplumunun yapısal temellerini atmıştı. Bugün de modernleşme, refleksif (reflexive) bir süreç bağlamında, sanayi toplumunun öncüllerini ve işlevsel ilkelerini baltalayarak kendi kendini hedef alıyor ve nihayetinde kendisini konu ve sorun haline getiriyor.
  • Öğe
    Kamu diplomasisi açısından Kırgızistan’da Türkiye algı araştırması
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Ünal, Uğur
    Bu çalışma, Türkiye’nin dış ilişkilerde sosyal, kültürel ve ekonomik kalkınma modellemesini yaygınlaştırarak uluslararası konjonktürde etkililiği’ni artırma hedeflerinde temel amacın ne oranda gerçekleştiğini incelemeye yönelik planlanmıştır. Türkiye’nin daha barışçıl dünya düzeninin inşasında ve korunmasında uluslararası aktör olarak etkililiği’nin ölçümlenmesi amaçlanmıştır. 1980’ler sonrası yeni dünya düzeni arayışlarında, salt bölgesel değil küresel karar verici olma potansiyelini uluslararası ilişkiler aracılığıyla sürekli artırma hedeflerinde Türkiye’nin bu amaçla yürütmekte olduğu çalışmaların son dönemlerde daha da ön plana alınmaya başlandığı görülmektedir. Bilindiği üzere, bugün artık küreselleşme sürecinin aktörlerinden biri olabilmek demokrasi kültürüne sahip olmayı gerekli koşul saymaktadır. Küresel sürecin beraberinde getirdiği yeni demokrasi anlayışı da devletlerarası işbirliğini ve temel özgürlüklere saygıyı esas almaktadır. Hatta küreselleşme sürecinde ekonomik ve siyasal ilişkileri demokrasi ve insan haklarından bağımsız ele almak mümkün olamamaktadır. Dolayısıyla, ekonomik ve siyasal istikrarın ve gelişimin en önemli dayanağını oluşturan demokrasi, küreselleşmenin de en güvenilir altyapısını hazırlamaktadır. Türkiye de, küresel politikalarla istikrarlı bir şekilde demokratik yükselişte etkililiğini artırma gayreti içindedir. Bu ivmenin genel anlamda daha da yükselebilmesi için gereksinim duyulan bilimsel verilere daha sistemli ulaşabilmek adına bu çalışmaya girişilmiştir. Kamu diplomasisine yönelik model oluşturma gayesi taşımaktadır. Metodolojik sınırlama gereği, ülkenin yatırımlarından ve tarihsel bağlarından ötürü Orta Asya’da Kırgızistan özelinde sistematize edilmiştir. Dolayısıyla, bu alanda sistematik bir çalışma olarak büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda, Kırgızistan’da Türkiye algısı nasıl oluşmuştur, ne şekilde inşa edilmiştir sorgulamasına niceliksel istatistiki veriler aracılığıyla ulaşılmaya çalışılmıştır. Genel anlamda, Türkiye ile ilgili olumlu algılamalara ilişkin bulgulara erişilmiş olunmasına rağmen, düzeyin Türkiye’nin Kırgızistan’a yönelik kalkınma yardımları ve yürüttüğü kamu diplomasisi dolayımında olması gereken yükseklikte olmadığı da tespit edilmiş, sonuçtaki öneriler de bu duruma yönelik oluşturulmuştur.
  • Öğe
    Duvardaki şen direniş: graffiti başka bir dünya tahayyülü sunabilir mi?
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Meriç, Övünç
    Küreselleşme çağında enformasyon zaman ve mekân hızını aşmıştır. Küreselleşme sürecindeki yaygın medya söylemi savaşları, özgürlük mücadelelerini, ekonomik çelişkileri, gelir dağılımındaki eşitsizlikleri vb. görmezlikten gelmektedir. Buna karşın sokağın sesi olan grafiti başka bir mecra olarak yeni olanaklar yaratabilir. Graffitinin çıkış noktası olan duvarlar aynı zamanda direnişin de temsili ve çıkış noktasıdır. Kamusal alan olan duvarlar illegal olarak sembolik, politik ve sanatsal şekilde yeniden düzenlenir. Bu bakış açısından yola çıkan çalışma, grafik sanatçısı Banksy’nin eserlerini ele almıştır. Çalışmanın amacı graffitinin egemen yeni dünya düzenine karşı ‘başka bir anlam yaratma’ ve ‘başka dünya tahayyüllerine’ olanak sağlayıp sağlamadığını incelemektir. Bu bağlamda graffiti nasıl bir iletişim aracıdır? Küreselleşmiş dünyamızda televizyon, gazete, internet gibi kitle iletişim araçları ile yoğun bir şekilde sisteme uyum çağrısı yapılıyor. Kamusal alan olan sokaklarda yer alan duvarlar, graffiti aracılığıyla sisteme karşı kullanılabilir mi? Graffiti başka ifade alanlarının yaşamasına olanak yaratan yeni bir mecra olabilir mi? sorularına bu makalede cevap aranacaktır. Graffitinin yeni söylemlerin üretildiği bir direniş zemini olup olmadığı makale üzerinden sorgulanacaktır.
  • Öğe
    Yeni medyanın kişisel markalama yönünden kullanımı: ceo markaları üzerine bir inceleme
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Boztepe Taşkıran, Hatun
    Marka kavramı son yıllarda sadece ürün ve hizmetlerin markalanması yoluyla rakiplerden farklılaşmasına yönelik strateji ve çabalar olarak değerlendirilemeyecek kadar geniş bir kapsama ulaşmıştır. Ürün ve hizmet markalarının yanı sıra şehir, ülke, kurum ve kişisel markalardan bahsetmenin de mümkün hale geldiği günümüz koşullarında, yeni iletişim teknolojilerinin marka iletişimi yönetiminde kullanımı ön plana çıkmış ve yeni medyanın marka yönetiminde kullanılmasıyla birlikte, kişisel markalamaya yönelik çabalar da yoğunluk kazanmıştır. Yeni medya aracılığıyla, günümüzde her birey kendisini diğer bireylerden farklılaştırma amacına yönelik olarak kişisel markalama çabalarına başvurabilmektedir. Böylelikle de kişisel markalar aracılığıyla hedef kitleler nezdinde rakiplerden ayrıcalıklı bir yere konumlanma gündeme gelmektedir. Yeni medyanın kişisel markalama yönünden kullanımının ele alındığı çalışmada, birer kişisel marka olarak marka iletişim çabaları hem bireysel hem de kurumsal iletişim boyutuyla ele alınabilecek CEO markaları üzerine bir inceleme gerçekleştirilmiştir. Çalışma kapsamında Türkiye’nin en büyük 500 özel sektör kuruluşu listesi’nde yer alan ilk 100 kuruluşun CEO markalamasına yönelik yeni medyayı kullanım durumlarını tespit etmek üzere bir analiz yapılmıştır. İnceleme ile elde edilen bulgulardan yola çıkarak, kişisel markalamada yeni medyanın sunduğu kapasitenin hem kişisel hem de kurumsal iletişim boyutu açısından tam olarak kullanılmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Love monitoring: analysis of valentine’s day advertisements
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Aydın, Duygu; Akçan, Burçe
    Modern consumers consume signs rather than the product itself. Consumed one is the life surrounded by images rather than the actual use value or benefit of the product. Consumption also gives us the reality of life. The thing that provides the commonality related to the signs in communication is participatory social life which allows people to gain similar life experiences. Evaluations about people, objects, feelings and thoughts within this social life may contain similar acceptances and may present social insights to us. A sign is a fairly simple thing that has a special meaning for a person or group of people. It is not a thing itself, nor a sense; they are both together. All communication works, especially advertisements that brands conduct in creation of meaning regarding consumption play a role. However, the interaction here is not one-sided; it is mutual. Insights about human, in other words, human truths are reflected in brand communications and the people who are exposed to these communications are influenced by their own reality. A large part of the signs built by the brands advertisements are related to gender, roles of men and women and their relationships. Individual integrates his/her gender identity which is gained through birth and the relationship form s/he establishes with the opposite sex with the features gained as a result of his/her social life. Thus, s/he makes interpretation related to sex and relationships they have as woman or man with common values and beliefs of society in which s/he is. It should be added that television and advertisement contribute to the learning of gender within social life. Examination of how woman and man’s roles and their relationship forms are represented gives an idea about human and social realities about the subject. In order to understand and identify consumers, it is necessary to put forward the meaning in deep structure, to read advertisements and to describe signs. In semiotic analysis, researcher is concerned with the description of perceptions, not with the description of reality. In other words, while resolving texts and messages, a semiotician is concerned with the whole interpretations constituting contexts which are diversified with different expectations, experiences of the recipients, and their motives. However, to be able to analyse the reflections of social background also makes a contribution to the description of consumer. In this study, a section will be taken from advertisements in which specifically love and male-female relationships and their relationship understandings are represented and semiotic analysis will be applied to it within the context of gender and popular culture. Television advertisements with the content of Valentine's Day broadcasted in Turkey in the last decade will be analysed with the method of semiotics and reflections of representations of male-female roles, love and relationships in a wide cross-section of time will be interpreted. In addition, findings of semiotic analysis will be analyzed with the method of content analysis. The study is in a struggle for putting forth the conversions in understanding of advertising in that it analyses a case and the section of a period.
  • Öğe
    Political view of informationalism: social media and netocracy
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Sezgin, Ayşe Aslı; Yolcu, Tuğba
    Internet is the most important source of access to the information needed in the new life environment of the information society. This environment, which is formed by the traditional environment through the internet and is called new environment created by the intense influence of the Internet in the everyday relationships, has given a different perspective to the living order of the individual in society, especially with its interactive structure. This point of view is felt in almost every field of society. Informationalism, with its effects from social, economic life to cultural life, is increasingly becoming a subject for researches. In this study, the change social media, which is evaluated within the concept of informationalism and which represents a new and rich communication environment has made on the concept of democracy, has been evaluated with a critical point of view within the framework of the concept of netocracy.
  • Öğe
    Bireysel farklılıkların sosyal sermaye oluşumuna etkisi: facebook ve linkedin kullanıcıları üzerine karşılaştırmalı bir analiz
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Bakan, Uğur; Aydoğdu Karaaslan, İlknur
    Günümüzde bilgi en etkin sermaye türlerinden biri olarak, sosyal ağlar aracılığıyla katlanarak gelişmekte ve süratli bir şekilde yayılmaktadır. Bu araştırmada sosyal ağlar içerisinde geniş bir kitleye sahip Facebook ve LinkedIn kullanıcılarının iletişim düzeyleri ve sosyal sermaye oluşumuna etkileri araştırılmaktadır. Araştırmanın temel amacı, günümüzde yaygın olarak kullanılan bireysel sosyal ağ sitesi olan Facebook ve profesyoneller arası iletişim ağı olarak kabul edilen LinkedIn’i aktif olarak kullanan bireylerin, beş faktör kişilik modellerinden hareketle psikolojik ve sosyal tutumların sosyal sermaye oluşundaki etkilerini incelemektir. Burada önemli olan nokta sosyal sermayeye etki eden unsurların belirlenmesidir. Bu amaçla sermaye oluşumunu etkileyen kişilik farklılıkları, değer ve tutumların ölçülmesi gerekmektedir. Bu çalışmada sosyal sermaye oluşumunda temel göstergeler olarak kabul edilen güven ve sosyal ağları, kullanıcı açısından duygu-kişilik özellikleri, sosyal ve profesyonel sosyal ağ kullanım düzeyindeki farklılıkları araştırılacaktır. Araştırmada tespit edilen demografik faktörlerle sosyal medya kullanımı arasındaki farklılıklar incelenmiş ve bulgular bölümünde detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Bu çalışma özellikle, sosyal ağlar ve sosyal sermaye konusundaki doğrudan ilişkiyi uluslararası bir perspektiften açıklaması bakımından literatürde yer alan eksikliği en azından başlangıç aşamasında doldurmak ve gerek Türkiye’de gerekse de dünyada yapılacak bu konudaki diğer çalışmalara ışık tutmayı hedeflemektedir.
  • Öğe
    How Turkish pr professionals and students use digital resources
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Saka, Erkan; Göncü, Barika
    This study aims to address how Turkish industry practitioners use digital resources and how would-be PR practitioners learn to use the latter. In this respect, the main emphasis on digital communications will mostly be focused on social networking sites (Twitter in particular) and user generated content sites (Ekşisözlük in particular). The aim is to map out which sources emerge to determine reasons behind particular choices of digital sources, to focus on the evaluation processes of the gathered information and finally to elaborate the end results of these processes. The results of the research confirm that public relations professionals in Turkey are aware of the potential offered by digital communication and embraced the changes resulting from the digital turn in public relations.
  • Öğe
    Kullanımlar ve doyumlar kuramı çerçevesinde Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İ.İ.B.F. öğrencilerinin twitter kullanımı üzerine bir analiz
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Özer, Ömer
    Bu çalışmada, Twitter, kullanımlar ve doyumlar kuramı çerçevesinde incelenmiştir. Twitter, 2006 yılından bu yana kamuya açılmıştır. Twitter, hem kitle hem de bireyler arası iletişim görünümüyle bir internet sosyal aracıdır. Daha çok da, mikro blog olarak bilinmektedir. Kullanıcıların sosyal ağlar içerisinde diğerleriyle kısa (140 karakter ya da daha az) mesajlar paylaşımı ve yayımlanması için bir platformdur. Twitter’ın aktif işlevleri; tweetlemek, tweetlemek ve ek içerik sağlamak, öteki kullanıcıları anma, öteki kullanıcılarla doğrudan mesajlaşmaktır. Twitter’ın pasif işlevleri de, arama, öteki kullanıcıları izlemek, retweet, retweet ve ek içerik sağlamadır. Kullanımlar ve doyumlar kuramının ismini Elihu Katz 1959 yılında koymuştur. Ancak, ilk kullanımlar araştırması, 1935 yılında gerçekleştirilmiştir. Kuram, temelde alıcının gereksinimlerini doyurma ve medya seçimi arasındaki bağı açıklamaktadır. Söz konusu doyumlar, alıcılara çekici gelen ve onları tutsak eden medya türleri ve içerik tipleridir. Bunlar, alıcıların sosyal ve psikolojik gereksinimlerini doyurmaktadır. Kuramın temelinde izleyicilerin medyada gidermeye çalıştıkları karmaşık bir gereksinimler dizgesine sahip oldukları inancı yatmaktadır. Kuramın temel sorunu, “insanların medyayla ne yaptığıdır.” Bunun soru biçimi, “neden insanlar medyayı kullanmakta ve medyayı kullanmakla ne yapmaktadırlar?” şeklindedir. Katz’a göre, kuram şu varsayımla başlamaktadır: Medyanın en inandırıcı mesajları, normal olarak bireye onun yaşadığı sosyal ve psikolojik bağlam içinde medyayı kullanmadığı sürece tesirde bulunmaz. Özer’in (2016) çalışması, Türkiye’de ilk olarak gerçekleştirilen ve Twitter özelinde kullanımlar ve doyumlar kuramını temel alan çalışmadır. Bu çalışmaya konu olan araştırma da aynı dönemde yapılmıştır. Araştırmanın temel amacı, Twitter’ın yarar ve doyum amaçlı kullanılıp kullanılmadığını ortaya çıkarmaktır. Problem ise, “Twitter, yarar ve doyum amaçlı kullanılmakta mıdır?” şeklindedir. Bu amaç doğrultusunda Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde öğrencilere anket uygulanmıştır. Anket uygulanırken örneklem alınmamış, bunun yerine 120 öğrenciden oluşan bir araştırma grubu oluşturulmuştur. Analizler için 10 araştırma sorusu kullanılmıştır. Bulgular özetle şu şekildedir: Katılımcılar Twitter’ı bilmekte ve kullanmaktadırlar. Sadece yüzde 3’lük bir oranda katılımcı bilmediğini ve kullanmadığını bildirmiştir. Buna karşılık, katılımcıların tümünün Twitter hesabı bulunmaktadır. Elbette, bir katılımcının Twitter hesabının olması, onu bilip kullandığı anlamına gelmemektedir. Katılımcıların ne zamandan beri Twitter hesaplarının bulunduğuyla ilgili soruya verdikleri yanıtların ortalaması 4’e yakın çıkmıştır. Bütün bu sonuçlar katılımcıların sonraki sorulara verdikleri yanıtların geçerli olacağını göstermektedir. Katılımcılar, Twitter hesaplarını günde birden fazla kullanmaktadırlar. Aynı zamanda, onlar, en çok mobil bir araçtan (telefon, İPad, vb.) kullanmaktadırlar. Katılımcılar, Twitter’ın işlevleriyle ilgili en fazla, tweet atmasını bilmektedirler. Kuşkusuz katılımcıların Twitter’ın diğer işlevlerini de bilmeleri anlamlıdır. Katılımcılar, Twitter’ı en fazla, retweetlemek için kullanmaktadırlar. Katılımcıların Twitter üzerinden daha çok takip ettiği hesaplar arasında, onları eğlendiren hesaplar en öne çıkmaktadır. Twitter’ı neden kullandıklarıyla ilgili sorunun frekans dağılımlarına bakıldığında ise, başkalarının tweetlerini okumak ve ne yaptıklarını görmek en fazla oranı almıştır. Bu konuyla ilgili başka bir soruda ise, dünyada en son olan biten konusunda bilgi sahibi olabilirim seçeneği Twitter’ı kullanma nedeni olarak gösterilmiştir. Bu sonuçlara karşın, katılımcılar Twitter üzerinden kişisel bilgi paylaşımı konusunda temkinliler ve paylaşmamaktadırlar. Katılımcılar, son olarak, başkalarının tweetlerini okuyarak en çok doyum sağladıklarını ve tweetlemekle de en az doyum sağladıklarını bildirmişlerdir. Bu sonuçlar, kullanımlar ve doyumlar kuramının Twitter örneğinde çalıştığını ortaya koymuştur. Bir başka ifadeyle, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde oluşturulan 120 kişilik araştırma grubuna giren öğrenciler, Twitter’ı yarar ve doyum amaçlı kullanmaktadırlar.
  • Öğe
    Mizah anlayışının yeni hali “caps”leri “dünya tarihine yön veren kişiler” üzerinden okumak
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Dağtaş, Erdal; Yıldırım, Ozan
    Bu çalışmanın sorunsalı, dünya tarihine yön veren kişiler üzerine yapılmış capslerin katılımcı demokrasi ve kültüre ne yönde bir katkı sunduğunu tartışmaya açarak; capslerin, bu kişilerin tarih sahnesindeki değerini basitleştirip basitleştirmediğini yorumlamaktır. Çalışmanın amacı ise, Türkiye’de “eğlence trolleri” olarak tanımlanan yeni medya kullanıcılarının yaratıcı dil pratiklerini ve caps üretimlerini inceleyerek; bu paylaşımların yaratıcı kültürü ve dolayısıyla katılımcı kültürü ve demokrasiyi destekleyip desteklemediğini sorgulamaktır. Bu bağlamda, “eğlence trollüğü”ne örnek oluşturan dünya tarihine yön veren kişiler üzerine üretilen capsler çözümlenmiş ve günümüz mizah anlayışındaki değişime de ayrıca vurguda bulunulmuştur. Çalışmada, Stuart Hall’un çoklu okuma yöntemi kullanılmış ve capsler karşıt okuma aracılığıyla çözümlenerek yorumlanmıştır. Amaçlı örnekleme tekniği ile seçilen ve dünya tarihine yön veren altı kişinin capsleri, tarihsel ve toplumsal bağlam göz önünde bulundurularak değerlendirilmiştir. Dünya tarihine yön veren kişiler ise Alexander Graham Bell, Thomas Edison, Albert Einstein, Charles Darwin, Friedrich Nietzsche ve Karl Marx olarak belirlenmiştir. Çalışmada incelenen capslere, www.siralio.com isimli web sitesinden ulaşılmıştır. Sonuç olarak, şu bulgulara ulaşılmıştır: İlk olarak, dünya bilim tarihine yön veren bu kişilerin katkıları sulandırılarak magazinleştirilmiş; bir başka deyişle, yapıbozumuna uğratılmıştır. Bunun için de post-modern söylemin temel özelliklerinden yararlanılmıştır. İkincisi, capslerdeki metinsel göstergelerin yorumlanması, yan anlamsal düzeyde gerçekleştirilmiştir. Üçüncüsü, remix estetiğinin kullanılmasıyla Türkiye’deki yerleşik halk kültürünün sözleriyle bilim insanlarının icatları ve teorileri arasında metinlerarası bir köprü oluşturulmuştur. Capslerdeki anlam inşası ise, eğlenceyi önceleyen mizahi bir dil, kelime oyunları ve post-modern biçemle yaratılmıştır.
  • Öğe
    Space for public contribution/opinion provided by the local newspapers - a critical study
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Guchhait, Arup; Basu, Tapati; Ghara, Tushar Kanti
    Media has an enormous role in communicating information in various kind. Particularly, the print media is serving society strongly with their evolution in various fields including technological aspects. Within the steep competition each media wants to hold theirown audience with continuous innovative items. Environment is such a contemporary subject which has a fair demand. So the space is so valuable. In this study, the status of the English and the Bengali dailies in connection with environmental journalism, especially the space provided for public contribution/opinion has been scrutinized. This may be concluded that though the limited space has been allotted for public contribution/opinion by the newspapers, English dailies comparatively give maximum importance the public opinion, especially the Telegraph.