Sınırın iki yüzü: Türkiye-İran sınır duvarı ve hayata etkisi

Yükleniyor...
Küçük Resim

Tarih

2022

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

İstanbul Ticaret Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Sınır, devlet egemenliğinin sembolü, güvenliğin kutsandığı sahalar ve kolektif bir kimlik olan kavramsal ve ideal olanı kuşatması sebebi ile ‘vatan’ olarak kavramsallaşmıştır. Jeopolitik bir kesinti olan sınırlar, siyasi coğrafya çalışmalarının ‘merkezindedir.’ Dolayısıyla Türkiye’nin coğrafi konumu; son dönemde küresel bir aktör, Avrupa ile gibi nedenlerden ötürü sınır güvenliği ve güvenlikleştirme ekseni, sınır tezinin temelini oluşturmuştur. Ayrıca özellikle neoliberal politikaların etkisinin artması ile beraber sınır bölgeleri; yoğun mal, bilgi ve insan akışının güzergâhı olmuştur. Sınırlar; duvarların, dikenli tellerin yükseldiği yer yer düşük yoğunluklu çatışma alanları haline dönüşmüştür ve bu durum ülke siyasalarında önemli bir konu olarak varlığını sürdürmektedir. Amaç: Araştırmanın temel tezi ve amacı; sınır ve mülteci çalışmalarında ve uygulamada sıkça vurgulanan, sınır güvenliği/güvenlikleştirmesi ekseninde alınan her türlü güvenlik önleminin eksik olduğu ve sınırların oluşturulması ve güvenliği aşamasında mutlaka “sınır insanlarını” ve onların günümüzde ve gelecekte yaşamlarını kesintiye uğratmayacak “çok boyutlu sınır modelini” Türkiye-İran sınır duvarı örnekleminde açıklamaktır Yöntem: Irksal veya kalıtsal özelliklere vurgu yapılmasına itiraz ederek “Germen mikrop teorisini” kabul etmeyen “Turner’ın sınır modeli” dönüştürücü bir güç olarak “batılı yerleşimcilerin sınırlar için mücadelesini merkeze alıyordu. Daha sonraki sınır çalışmaları da güvenlik esasına göre (Wisconsin Okulu vb) gelişime devam etti. Çalışma mağdurlar oluşturan tek boyutlu sınır modellerine karşı olarak oluşturulmuş “sınır insanlarının” günümüzde ve gelecekte sınırda hayatlarını sürdürmesini merkeze alan ve diğer sınır unsurlarını da buna göre dizayn edilmesi mantığına dayalı “çok boyutlu sınır modeli” adı altında yeni bir sınır tezi üzerine bina edilmiştir. Modelin tipik örneklemi, Türkiye-İran sınır duvarı verileri üzerinden geliştirilen öngörülerdir. Bulgular: Sınır güvenliği mantığına dayalı uygulamalar, sınırlarda yaşayan nüfus düşünülmeden kurgulanmıştır. Türkiye-İran sınırına örülen duvar ile geçirgenliği ortadan kalkan ve sınır boyunca görülen “illegal, kaçak, gölge sınır ticareti” sınırlandırılmıştır. Böylece geçim kaynakları engellenen sınır insanları, iç bölgelere göç edecek, sınırda olması gereken güvenilir ve caydırıcı nüfus yoğunluğu azalacaktır. Kaldı ki sınırı terk eden göçmenler, büyükşehirlerde Türkiye’de yaşayan göçmenlerin Türk toplumunun sosyal ve kültürel yapısı için bir tehdit oluşturduğu ve göçmenlerin kriminalize edilerek, çeşitli suçlarla eşleştirilmesi gibi söylemlerle karşılaşacak, bu da farklı sorunları gündeme getirecektir. Özgünlük: Tek boyutlu “güvenlik” ekseninde doğru olarak düşünülen sınır modelinin, çok boyutlu çok faktörlü fizibilitelerde sınır insanları ve sınırın geleceği açısından risk oluşturacağı bilinmelidir. Araştırmada; Türkiye-İran sınır güvenliği için inşa edilen duvarların oluşturduğu çok boyutlu olumlu ve olumsuz ortamlar, öngörülen ampirik sonuçlarına karşılık, öngörülmeyen olası olumsuz senaryolar ile birlikte kurgulanmıştır.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Siyasi Coğrafya, Güvenlikleştirme, Sınır, Sınır Güvenliği, Mülteci

Kaynak

İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

21

Sayı

Künye