İTBF, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe 2018’s ‘Political System Change’ and Its Impact on Party Politics in Türkiye(Centrum Europejskie Uniwersytetu Warszawskiego, 2022) Çağlıyan İçener, ZeynebThe Republic of Türkiye was founded on Ottoman parliamentary tradition introduced in 1878. However, debates on system change have always been on the agenda. The Turkish political elite has occasionally presented proposals on the need to shift from a parliamentary to a presidential system. The times of political crises set a suitable ground for such favourable arguments. This article focuses primarily on the realisation of the system change witnessed under Recep Tayyip Erdoğan’s leadership. In the fi rst part, it argues that the three-phase strategy of the AK Party has made its political dreams come true. An issue is fi rst popularised, then narrativised, and fi nally securitised. Consequently, the new presidential government system was adopted with the April 16th, 2017 referendum. The article analyses how the system change has modifi ed the formation of such alliances among the political parties beyond customary ways. It questions to what extent this novel dimension of party politics would be sustainable. The second part thus elaborates on the formation of alliances and the efforts to make them functional on the way to consensual politics. Lijphart’s classifi cation of democracies as majoritarian governments versus consensus governments has provided a theoretical base for a discussion on the return to a strengthened parliamentary system. The article sheds light on the new dynamics of government/opposition relations and their infl uence on Turkish democracy.Öğe Tarihten bugüne Rusya’nın Arktik politikaları: değişimler ve süreklilikler(Fikret BİRDİŞLİ, 2021) Dağlar Macar, Oya; Oğuz, Bumin KağanSon dönemde uluslararası medyada hemen her hafta Arktik ile ilgili, deniz buzu alanı ve buz kalınlığı durumu, eriyen buzullar, hızla çözülen donmuş kutup toprakları, okyanusun asitlenmesi, bölgenin enerji kaynakları potansiyeli, yeni deniz nakliye yollarının açılması ve muhtemel jeopolitik gerilimlere dair anlatılar göze çarpmaktadır. Buzlar kayboldukça, kıyıdaş Arktik ülkeleri Uzak Kuzey’de daha geniş alanları kontrol etme eğilimine girerlerken, Arktik’de olmayan devletler ise bölgede daha kapsamlı erişim arayışında bulunmaktadırlar. Kuzeyin en uzun kıyı şeridine sahip ülkesi olan Rusya sahnenin merkezindedir ve diğer devletler ile arasındaki ilişkiler Arktik’deki güvenlik ortamının parametrelerini belirlemektedir. Bu çalışma, Rusya’nın tarihsel süreç içinde “iş birliği ve ulusal çıkar” sarkacında salınmış bölge politikalarını mercek altına alırken, teknolojideki tüm gelişmelere ve hem küresel hem de yerel ölçekteki büyük siyasi ve ekonomik değişimlere rağmen devamlılık göstermiş olan Rus bölgesel hedeflerini tespit ederek, her anlamda ısınmakta olan Arktik’in uluslararası sistemdeki ve büyük güçler rekabetindeki rolüne ışık tutmayı amaçlamaktadır.Öğe Turkey’s contribution to international policing(Taylor & Francis, 2021) Yılmaz Genç, Ayfer; Agwanda, BillyThe UN Department of Peacekeeping Operations has undergone significant changes in its organisation since 1948. A new global environment established by the end of Cold War, elevated the Police Division to a more pronounced role in international peace as an essential pillar of UN peacekeeping missions. Nonetheless, despite the increased role of police in international missions, research on police contributions to peacekeeping remains limited. This article addresses this gap in literature by highlighting the case of Turkey’s contribution to UN international police peacekeeping missions. The article confirms empirically that the Turkish police contribution has increased since the 2000s by relying on quantitative data offered by the TUBAKOV dataset designed to collect data on international peacekeeping missions of Turkey. The paper contends that, besides global trends, the increased participation of Turkey in UN-led missions reflects its internal political dynamics. First, under the JDP rule, Turkey’s Cold War era subtle foreign policy was transformed to a proactive policy in global politics. Second, since the 2000s, the transformation of civil–military relations has ended the system of military tutelage, and this has had a considerable impact on foreign policy. Civilian authority, by abolishing military dominance, has become the primary actor in foreign policy decision-making.Öğe AB sivil kriz yönetimi ve polis: Afganistan (Abpol-Afganistan) ve Bosna Hersek (Abpm-Bosna-Hersek) örnekleri(Ankara Üniversitesi, 2021) Genç Yılmaz, AyferSoğuk Savaş ertesinde, AB küresel bir güvenlik aktörü olma hedefiyle hem sivil hem de askeri içeriğe sahip çeşitli mekanizmaları hayata geçirmiştir. Bu doğrultuda, görevleri Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (OGSP) tarafından belirlenen polis misyonları, AB’nin uluslararası barış ve güvenliğin inşasına yönelik katkısında başlıca sivil mekanizmalardan biri olarak ortaya çıkmıştır. Çalışma, her ikisi de yönetsel içeriğe sahip olmayan AB’nin Bosna-Hersek polis misyonu (ABPM-BosnaHersek, 2003-2012) ve Afganistan’daki polis misyonunu (ABPOL-Afganistan, 2007- 2016) karşılaştırmalı bir biçimde analiz etmeyi amaçlamaktadır. Bu şekilde, çalışma biri Avrupa’da diğeri Orta Asya’da gerçekleşen iki misyonun da kısmen başarılı adledilmesine neden olan ortak noktaları açıklamak niyetindedir.Öğe The role of regional organisations in economic growth among developing countries: A case of the AfDB(Sage, 2021) Nyadera, Israel Nyaburi; Asal, Uğur Yasin; Agwanda, BillyThis article seeks to examine how regional organisations in Africa are responding to the growing call for them to provide alternative approaches and models of economic development in the continent. The study interrogates the role of the African Development Bank (AfDB) as an agent of a changing global governance system and an emerging leader in Africa’s development journey. The article begins by reflecting on the debate of a decline in global governance; it looks at Africa within the global economy and examines the organisational structure, contributions and changing role of the AfDB since its inception. It concludes that the AfDB finds itself in a unique position of trust among donors and African states at a time when traditional institutions are becoming less popular. It recommends AfDB adopt a number of reforms needed to help it maximise its impact on the continentÖğe Theorizing Chinese foreign policy: Conceptual tenets in historical continuum(Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi, 2021) Valiyeva, Kamala; Asal, Uğur YasinOne of the main determinants that indelibly influence China’s foreign policy vision and behavior, as well as the ideational structure of Chinese self-perception is the factor of history. China’s foreign policy and its strategy of global rise are characterized by a combination of constancy and change in a continuum. This paper attempted to substantiate the idea that as a rising power or as Henry Kissinger put it a returning power China’s foreign policy identity and behavior are determined by its historical past. China exists and evolves in the shadow of its past experiences. Both the domestic political narrative and the foreign policy strategy of a rising China contain numerous references to the historical experience of the Chinese nation. This appeal to history is most fully projected in Xi Jinping’s “Chinese Dream” concept, the realization of which is supposed to accelerate the “great rejuvenation of the Chinese nation”. By outlining the evolution of China’s foreign policy approaches in a retrospective manner this paper summarizes the existing conceptual accounts of Chinese foreign policy and the phenomenon of China’s global rise. In doing so the paper differentiates existing theoretical approaches into two categories of conventional and eclectic theorizing with a specific focus on the dichotomy of “revisionism” and “adherence to the status quo” in relation to the existing structure and principles of the international system.Öğe Öğretim üyeleri perspektifinden araştırma üniversitesi girişimi: Bir vakıf üniversitesi örneği(Durmuş GÜNAY, 2020) Gülbak, OkanDünya ölçeğinde üniversite uygulamaları, Türkiye’de, araştırma üretkenliğini ve kalitesini arttırmak için 2016 yılında gerçekleştirilen Araştırma Üniversitesi Girişimi şeklinde yansımasını bulmuştur. Bu girişim kapsamında, 2017 yılında YÖK tarafından, araştırma üniversiteleri belirlenmiş ve araştırma bursları, yükseköğretim kalite kurulu gibi yeni yükseköğretim politikaları geliştirilmiştir. Gerçekleştirilen yeniliklere dair yapılan bağlamsal ve diğer ülkelerle karşılaştırmalı değerlendirmelere katkıda bulanacak olan bu çalışma, Türkiye’deki araştırma üniversitesi yapılanmasına dair, bir vakıf üniversitesi özelinde, yapılanmanın potansiyel uygulayıcıları/failleri olan öğretim üyelerinin görüşlerini incelemeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın verileri, bir vakıf üniversitesinde çalışan deneyimli sekiz öğretim üyesiyle yapılan yarı-yapılandırılmış görüşmelerle toplanmıştır. Elde edilen verilerin sonucunda, öğretim üyelerinin yapılanmaya dair imkandan çok zorluklara değindiği ve bu zorlukların lisansüstü eğitim, ders yükü gibi eğitim odaklı temalarla beraber yönetimsel motivasyon gibi kurumsal temalar etrafında çevrelendiği görülmüş, sonuçlara ilişkin tartışma ve öneriler sunulmuştur.Öğe Türk dış politikası ve İslam dünyası ilişkilerinin seçilmiş ülkeler üzerinden analizi: Mısır, İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri örneği(Yalova Üniversitesi, 2021) Yazıcıoğlu, Mustafa Said; Asal, Uğur YasinUluslararası ilişkilerde Güç Dengesi Kuramı, devletlerin ulusal güç parametreleri üzerinden geliştirdikleri denge siyasetini analiz etmektedir. Söz konusu güç dengesi kuramının bölgesel güç geçişleri üzerinden oluştuğu argümanı, Douglas Lemke’ye atıfla literatürde sıklıkla vurgulanmaktadır. Bu çalışmada, Türkiye Cumhuriyeti ve İslam dünyası ilişkileri güç dengesi ve bölgesel güç geçişi teorisi çerçevesinde incelenmektedir. Söz konusu analizi yerine getirirken Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), İran, Mısır ve Suudi Arabistan’ın Türk Dış Politikası (TDP) açısından işbirliği ve çatışma alanları sıralanmaktadır. Bu yönüyle, çalışmanın bağımlı değişkeni Türk Dış Politikası ve İslam Dünyası ilişkilerinin teorik çerçevesidir. Söz konusu bağımlı değişkeni etkileme kapasitesine sahip bağımsız değişkenleri ise yukarıda ifade edilen seçilmiş ülkelerin siyasal, teolojik ve ekonomik parametreleri olarak ifade etmek mümkündür.Öğe Benjamin Gourisse, La Violence politique en Turquie. L’État en jeu (1975-1980)(EJTS, 2020) Genç Yılmaz, Ayfer12 Eylül 1980 Askeri Darbesi ile kapanan bir perde olarak düşündüğümüz ve görmezden gelmeye alıştığımız 1970’li yılların ikinci yarısı şüphesiz daha detaylı bir analizi hak etmektedir. Uzun süreli bir siyasal krize ve siyasal şiddete evrilen dönemin toplumsal/ siyasal muhalefeti Türkiye siyasal literatüründe ağırlıklı olarak “göç”, “kentleşme” gibi sosyolojik nedenlere atıfla incelenmiş; aşırı sol ve sağ örgütlerin sebep olduğuna ikna olunan “anarşi” ve “terör” gibi kavramlar vasıtasıyla adlandırılmıştır. Devlet ve siyasal aktörler ile toplumun bizzat kendisi ise bu sürece dışsal tanımlanagelmiştir. Hâlbuki devleti sahip olduğu kaynakları, makamları ve bunlar adına ve yine bunlar üzerinden şekillenen toplumsal mücadeleleri dışlayacak biçimde tanımlamak, siyasal şiddet analizinin en önemli boyutunu oluşturan devlet-toplum dinamik ilişkisini görünmez kılar. İşte La Violence Politique en Turquie l’Etat en Jeu (1975-1980) adlı çalışma devletin toplumda; toplumun da devletteki tezahürünü temel almak suretiyle döneme dair siyasal literatürdeki önemli bir boşluğu doldurmakta ve siyasal şiddetin analizi için farklı bir kuramsal çerçeve sunmaktadır.Öğe Competing roles of the police and the army? A historical analysis of the Turkish case(Scandinavian Military Studies, 2020) Genç Yılmaz, AyferThis paper explores how the Turkish case speaks to the contemporary discussions regarding the relations between the police and the military. These discussions have been at the forefront of newly emerging literature which has fundamentally focused on explaining the evolution of the police-military relations in a Western context, seen from a global perspective. This paper, on the other hand, suggests that besides global trends, internal power struggles among security institutions should also be taken into consideration. Turkey provides a unique case for such research as it has experienced a long period of military involvement in domestic issues; yet, this military tutelage is effectively challenged by the civilianization process currently conducted by the political power. This paper investigates the political evolution of these two institutions during the period from 1980 up until now. The conclusion, it claims, is that there are competing rather than blurring boundaries between these two institutions.Öğe Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin kurumsal tarihinde önemli bir deneyim: Trablusgarp Savaşı (1911-1912)(Türk Tarih Kurumu, 2017) Dağlar Macar, OyaTrablusgarp Savaşı, Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’daki son toprak parçasını kaybederek, bu coğrafyadaki egemenliğinin sona erdiği bir savaştır. 1881’de Fransızlar Tunus’u, 1882’de de İngilizler Mısır’ı işgal etmişlerdi. Tunus’un Fransızların eline geçmesi, 1870 gibi geç bir tarihte ulusal birliğini tamamlamış ve bir an önce Avrupa güçler dengesinde yer bulmaya çalışan İtalya’yı hayal kırıklığına uğratmıştı. İtalya, kuruluşundan itibaren, siyasi bütünlüğünü ekonomik açıdan güçlendirecek sömürge arayışına girmişti. Gelişen sanayisi ve artan nüfusu için hammadde ve pazara olan ihtiyacı bunu öncelikli bir amaç haline getirmişti. Fakat 19. yüzyılın sonuna kadar Ortadoğu ve Afrika’nın büyük kısmı çoktan Avrupalı büyük güçler tarafından paylaşılmıştı. Bu durumda İtalya, henüz sömürgeleştirilmemiş toprakları hızla ele geçirmenin yollarını aramaya başladı ve gözünü Doğu Akdeniz ile Kızıldeniz’e çevirdi. Dış politikasını buna göre düzenleyerek, genel olarak Doğu’yu da içine alan büyük bir coğrafyayı kendi yaşam alanı yani terra irredenta1 olarak belirledi. Üstelik bu amaç uzun yıllar İtalyan dış politikasının vazgeçilmez temel unsurlarından biri haline geldi.Öğe Disiplinler arası bir çözümleme aracı olarak sinema ve politika: Derviş Zaim’in gölgeler ve suretlerinde Türk ve Rum olmak(Denta Florya ADSM Limited Company, 2019) Sunal, Gözde; Asal, Uğur YasinDisiplinler arası bir inceleme aracı olarak ele alınan sinema ve politika ilişkisi, bu çalışmada politik çözümleme metodolojisi kapsamında analiz edilmektedir. Söz konusu metodolojiyi yerine getirirken, II. Dünya Savaşı sonrası gelişen sinema ve politika ilişkisi ön plana çıkartılmakta, bu ilişkiyi etkileme niteliğine sahip bağımlı ve bağımsız değişkenler sıralanmaktadır. Bu yönüyle çalışmanın bağımlı değişkeni Kıbrıs sorunu ve bu sorunun politik sinema ekseninde değerlendirilmesidir. Söz konusu bağımlı değişkeni etkileme kapasitesine sahip bağımsız değişkenleri ise kültür, kimlik, kamuoyu ve dış politika olarak sıralamak mümkündür. Derviş Zaim’in sinematografisi ekseninde yansımasını bulan kavramsal arka plan, çalışmada gölge oyununa ait felsefi öğretiler üzerinden incelenmektedir. Derviş Zaim sinematografisini Gölgeler ve Suretler filmi üzerinden analiz eden bu çalışma, siyaset felsefesi ve sinema ilişkisini çalışmanın temel sacayağı olarak nitelendirmektedir.Öğe Tek kutuplu sistemde süper güç davranışı: soğuk savaş sonrası amerikan dış politikası ve Trump dönemi(Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, 2020) Yalçın, Hasan Basri; İlhan, BekirTek kutuplu sistemlerde süper gücün stratejik davranışındaki değişikliklerin nedeni nedir? Soğuk Savaş sonrası Amerikan dış politika davranışındaki değişim ve süreklilik nasıl açıklanabilir? Literatürdeki mevcut açıklamalar liderlerin motivasyonları, iç politik faktörler ve sistemik değişkenlere odaklanmaktadır. Ancak hangi faktörün daha çok etkili olduğu konusunda teorik bir belirsizlik vardır. Bu çalışma Amerika Birleşik Devletleri’nin dünya siyasetindeki rakipsiz konumu ile Amerikan başkanlarının dış politikadaki görece geniş hareket alanının temel belirleyiciler olduğu tezini öne sürmektedir. Bu noktada çalışma iki sonuca ulaşmıştır. Birincisi, Amerikan stratejik davranışı Soğuk Savaş’ın sona ermesinden beri köklü bir değişikliğe gitmeyip bir süreklilik arz etmiştir. İkincisi, söz konusu dönemde görev alan Amerikan başkanları yöntemleri farklı olsa da temelde güç artırımına yönelik saldırgan bir strateji izlemişlerdir.Öğe State fragility and post-conflict state-building: an analysis of South Sudan conflict (2013-2019)(Jandarma Okullar Komutanlığı, 2020) Asal, Uğur Yasin; Agwanda, BillyThe South Sudan conflict flared up in 2013 hardly two years after successful secession from Sudan. This autonomy was achieved after more than two decades of intense fighting between the tribes from the north and south regions of Sudan. However, the path to creating a new united and modern state has been challenging for South Sudan. This article explores post-conflict reconstruction for Africa’s newest state through an in-depth analysis of the conflict narratives, peace processes, humanitarian crisis and the challenges of state-building for South Sudan. The article argues that the challenge to the establishment of a strong and stable South Sudanese state is because of the fragile social, political and economic status that the country inherited at independence. This article also identifies that ethnicity has been exploited by the different political actors in the conflict to achieve personal and group interests leading to outbreak of one of the most intense conflicts not only within Africa, but also globally.Öğe The New International Policing(ULUSLARARASI ILISKILER KONSEYI DERNEGI, 2020) Genc Yilmaz, Ayfer[Abstract Not Available]Öğe Göçmen işçilerin Birleşik Arap Emirlikleri’nin ekonomik kalkınmasındaki yeri ve karşılaştıkları zorluklar(Hak-İş, 2018) Özoral, BaşakBirleşik Arap Emirliklerinin gözde şehri Dubai son otuz yılda gerçekleştidiği çarpıcı değişimi ve sıradışı projeleriyle bir başarı hikayesi olarak adını sıkça duyurmuştur. Emirlikte yaşanan bu hızlı gelişimin ve sıradışı başarının ardında yatan nedenler son yılların ilgi çeken tartışma konuları arasındadır. Bu hızlı gelişimin en önemli nedenlerinden biri de yabancı işçilerin emek gücüdür. Şehrin kalkınmasında önemli rol oynayan ve nüfusun neredeyse %90’nını oluşturan yabancı işçilerin durumu aynı zamanda çözülmesi gereken ciddi bir soruna dönüşmüştür. Farklı ülkelerden Dubai’ye çalışmaya gelen yabancı işçiler, sıklıkla tehlikeli, bazen ölümcül çalışma koşullarıyla, uzun çalışma saatleriyle, kimi zaman ödenmeyen maaşlarla ve sağlıksız yaşam şartlarıyla yüzleşmektedirler. Uluslararası İnsan Hakları Örgütleri ve Uluslararası Çalışma Örgütü, bu sorunlara yönelik eleştiriler yaparak, çalışma şartlarının düzeltilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Bu çalışmada, yabancı işçilerin problemleri araştırılırken, çözüm amaçlı yeni hükümet politikalarının içerikleri de incelenmektedir. Sınırlı görüşmeler ve bölgede yapılan alan çalışması bu araştırmanın metodolojik yöntemini oluşturmaktadır. Bu makale son yıllarda hükümetin yabancı işçilerin çalışma şartlarını düzeltmek için çaba gösterdiğini, buna rağmen, uluslararası standartları yakalamak için daha gidilecek uzun bir yol olduğunu ortaya koymaktadır.Öğe Québec’in baharı: Neoliberalizm, direniş ve devlet(Mülkiyeliler Birliği Genel Merkezi, 2015) Yılmaz Genç, Ayfer; Ağkaya, OnurDünya genelinde farklı ülkelerde, toplumsal hareketler neoliberal rejimler karşısında giderek seslerini yükseltiyorlar. Kanada tarihinin en geniş toplumsal hareketi olarak nitelendirilen Québec’in Printemps Erable’i, şüphesiz, bu hareketler arasında önemli bir yer işgal ediyor. Bu çalışma, bir öğrenci hareketi olarak başlayan ve liberal Charest hükümetinin öğrenci harçlarına beş yıllık süre içerisinde yüzde 75 zam yapılmasını öngören kararının yol açtığı 2012 yılındaki öğrenci direnişini analiz etmek niyetindedir. Öğrenci hareketi olarak başlayan direniş, bir süre sonra, neoliberalizme karşı bir toplumsal hareket niteliğine bürünmüştür. Hareketin karakterinde yaşanan bu değişim, Charest hükümetinin öğrenciler karşısındaki baskıcı tavrı ve müzakere yerine şiddeti seçmesiyle yakından ilişkilidir. İfade, örgütlenme ve gösteri düzenleme özgürlüklerine büyük kısıtlamalar getiren olağanüstü nitelikteki 78 No’lu Kanun, bu bağlamda, öğrenci hareketi açısından bir dönüm noktasını ifade etmektedir. Kanunun yürürlüğe girmesini takip eden süreçte hareket gelişmiş, kendisine yönelik desteği arttırmış ve bir toplumsal kalkışmaya dönüşmüştür. Bu bağlamda, çalışma, Québec öğrenci hareketini hazırlayan koşullara ve hareketin kendisine yönelik gelişen devletin reaksiyonu ile nasıl evrildiğine odaklanmak niyetindedir. Bunun için, ilk olarak, kapitalizmin neoliberal evresine odaklanmak suretiyle öğrenci borçlarındaki artış ve eğitimin metalaşması sorunsalları analiz edilecektir. İkinci olarak neoliberal Charest hükümeti tarafından olağanüstü kanunların ve polis gücünün genişletilmesi ve yüceltilmesi meselelerine ışık tutulacaktır. Bu şekilde, Charest hükümetinin öğrenci direnişine yönelik baskıcı davranışı ve bunun Printemps Erable’in gelişimine yönelik etkileri çalışma kapsamında incelenecektir.Öğe The relationship between populism and democracy: cases from Latin America(Marmara Üniversitesi, 2019) Yılmaz Genç, AyferLatin America, as a region, reflects a relevant field of analysis for scholars who aim at working populism. Here, in this region of the world, it is possible to encounter various types of populism(s). Additionally, throughout the history of Latin America, populist leaders have managed to accumulate political power for decades. This study, in its turn, aims at analyzing the relationship between populism and democracy. It suggests analyzing populism as a political style prioritizing the central role of populist leaders. In this perspective, it overviews a historical analysis of different Latin American countries where various types of populism were in power. In this respect, the study of the classical populism of Peron in Argentina, the right-wing populism of Fujimori in Peru and the left-wing populism of Chavez in Venezuela demonstrate that the relationship between democracy and “various” populisms remains almost the same. Populism, in general, enlarges inclusionary capacities of democratic regimes while giving permanent harm to democratic institutions, constitutional mechanisms of control and liberal democracy in general.