İTÜY, 2020, Rapor Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 9 / 9
  • Öğe
    Covid-19 ile birlikte uluslararası ilişkilerde değişim ve süreklilikler: Tarih, bugün ve gelecek ilişkisinde disipinler arası bir analiz
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Dağlar Macar, Oya; Öke, Mim Kemal; Asal, Uğur Yasin; Genç Yılmaz, Ayfer; Özoral, Başak; Valiyeva, Kamala; Dağlar Macar, Oya
    Aralık 2019’da Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkarak, kısa sürede küresel çapta bir salgına dönüşen Covid-19, uluslararası ilişkiler alanında köklü değişim ve dönüşümlere sebep oldu. Başta devletler olmak üzere, uluslararası sistemdeki tüm aktörler, Covid-19 krizine karşı ekonomik, siyasi ve toplumsal değişimlerin nasıl sonuçlar getireceğine ilişkin cevaplar aramaya başladılar. Öncelikle pandeminin nedeni ve nasıl ortaya çıktığı ile başlayan sorular, tüm dünyayı iklim-krizi ve ekoloji gibi küresel sorunlar üzerinde yeniden düşünmeye zorladı. İlerleyen süreçte Covid-19 krizi devletlerin gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun kriz kaldırma kapasitelerinin zayıflığını da ortaya çıkardı. Kriz yönetimininde uygulanan politikaların başarısızlığı, her ülkenin sağlık alt yapısı ve sosyal güvenlik uygulamalarının zafiyetini gözler önüne serdiği gibi, sağlık sistemlerinin sorgulanmasına da neden oldu. Öte yandan Covid-19’un yarattığı tecrit, hem ulusal hem de küresel düzeyde ekonomileri derinden sarstı. Pandeminin orta ve uzun vadede ekonomiye etkileri, tüm devletleri ekonomi politikaları ile ilgili acil ve kalıcı tedbirler almaya yöneltti. Söz konusu tedbirlerin kapasite ve performansını belirleyen temel parametrelerin, devletlerin sosyal güvenlik politikaları, güçlü sağlık sistemleri, gıda arzı ve tedarik zincirlerinin sürdürülebilirliği olduğu anlaşıldı. Seçilmiş G20 ülkelerinin Covid-19 ile mücadelede başarı ve başarısızlıkları bu çerçevede değerlendirildi. Covid-19 ile mücadelede her siyasal yapının benimsediği politikalar birbirinden farklı oldu. Bu, siyasal rejimlerin yapısı ile olduğu kadar, siyasal ve toplumsal kültür farklılıklarından da kaynaklanan bir durumdu. Bununla birlikte aynı coğrafyada yer alan devletlerin pandemiye karşı verdikleri mücadelede şaşırtıcı benzerlikler ve bazı ortak tutumlar da ortaya çıktı. Ortadoğu ve Körfez ülkelerindeki kriz yönetimleri ve izlenen politikalar buna örnek gösterilebilir. Covid-19 pandemisinde uluslararası alanda en çok konuşulan konulardan biri de “güvenlik” oldu. Nisan 2020’de, BM Genel Sekreteri Covid-19’un küresel barış ve güvenliği tehdit ettiğini açıklaması, uluslararası güvenlik açısından önemli bir tespit içeriyordu ve gelecekte güvenlik konusunun dünya gündeminde çok tartışılacağını gösteriyordu. Pandemi krizi, siyasi açıdan ulus-devlet ve küreselleşme gibi kavramların da yeniden sorgulanmasını gündeme getirdi. “Salgın ulus devletin geri dönmesine yol açmaktadır” değerlendirmesi, krizin beraberinde getirdiği başlıca söylemlerden biri oldu. Bunun nedenleri, devletlerin krize, sınırları kapatarak ve sınır geçişlerini sınırlayarak, tıbbi malzeme ihracatını yasaklayarak, anayasal normları kişisel hakları sınırlayacak şekilde gözden geçirerek kamu sağlığı ve güvenliği adına sert önlemler aracılığıyla müdahale etmeleriydi. Fakat pandemi gibi küresel bir sorunun, ulusal düzeyde çözülmesinin imkânsızlığı göz önünde bulundurulunca, küreselleşme ve ulus devlet diyalektiğinde iki düzeyin de bir arada var olmasını gerektiği kanaati ağırlık kazandı. Kriz süresince ortaya çıkan her sorun, beraberinde komplo teorilerini de getirdi. Prof. Dr. Mim Kemal ÖKE’nin de belirttiği üzere; “gerçeğin bilinmediği ya da tam manası ile kavranamadığı, kavranmakta zorluk çekildiği dönemde komplo teorileri insanların merakını gidermede biçilmiş kaftan oldu” ve kriz gündeminde yerini aldı. İnsanlar anlamlandırmakta zorlandıkları bu asimetrik tehdide karşı adeta bir kader birliği yaptı. Bu felaketi bazıları yeni ve olumlu gelişmelerin başlangıcı için önemli bir vesile olarak görmeyi tercih ederken, bazıları daha otoriter, krizlerle boğuşan ve insanlığın sonunu getirecek yeniçağın felaketi olarak değerlendirdi. Bu raporda Covid-19 salgını, uluslararası ilişkiler perspektifinden tarihsel, ekonomik, siyasal ve toplumsal boyutlarıyla çok yönlü olarak ele alınmıştır. Bu çerçevede, sırasıyla salgının tarihsel boyutu, ekonomi politiği, Ortadoğu ve Körfez ülkelerine etkileri, pandemi- güvenlik ilişkisi ve pandeminin ulus-devlet yapılanmasına etkisi ele alınarak, kriz süresince konuşulan komplo teorilerinin genel bir değerlendirmesi yapılmıştır.
  • Öğe
    Korona Virüs (Covid 19) salgınının hukukî ilişkilere etkisi : (Özellikle Borçlar Hukuku, Ticaret Hukuku, İş Hukuku, Medenî Usul ve İcra Hukuku Alanlarına ilişkin Bir İnceleme)
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Şahin, Akıncı
    Tüm dünyayı saran korona virüsü (COVID 19) ülkemizi de pek çok bakımdan etkisi altına almıştır. Sosyal hayatımızdan psikolojimize, ticaretimizden aile ilişkilerimize kadar hemen her alanda etkisini gösteren ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından salgın hastalık (pandemi) olarak kabul edilen COVID 19 hukukî ilişkilerimizi de önemli ölçüde etkilemiştir. Pek çok işyeri kapanmış, yine pek çoğu zarar etmeye başlamıştır. Bu durum bazı hukukî sorunları da beraberinde getirmeye başlamıştır. Bu sorunların ilerleyen süreçte önemli ölçüde yargıya da intikal etmesi beklenmektedir. Ülkemizin gelişmesini sürdürebilmesi, iş dünyasının ticarî ve sınaî faaliyetlerini sağlıklı bir biçimde sürdürebilmesine bağlıdır. Bunun için, ortaya çıkan hukukî sorunların yargıya intikal etmeden çözülmesi son derece önemlidir. Dileğimiz, salgının bir an önce sona ermesi ve normal hayata dönülmesidir. Ancak öyle anlaşılmaktadır ki salgın sonrası yeni bir dünya bizleri beklemektedir. Yeni dünyaya toplumun uyum sağlaması konusunda da hukukçulara büyük görevler düşmektedir. COVID 19’un etkileri en çok borçlar hukuku, iş hukuku, ticaret hukuku, medenî usul ve icra iflâs hukuku alanlarında kendini göstermiştir. Bu raporun amacı zikredilen alanlarda ne gibi hukukî sorunların ortaya çıkabileceğini ortaya koymak ve bir yandan hukukçulara bir yandan da özellikle iş adamlarına yönelik çözüm önerileri sunmaktır. Dar bir zaman içinde yoğun bir emek sarf ederek böyle bir raporun ortaya çıkmasını sağlayan Fakültemiz öğretim üyelerinden Prof. Dr. Asuman Yılmaz, Prof. Dr. Ali Cem Budak, Arş. Gör. Aslınur Ak ve Bursa Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi, İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Sabahattin YÜREKLİ’ye teşekkürü bir borç bilirim. Ayrıca bizi böyle bir çalışmanın ortaya çıkması için teşvik eden ve sürekli destekleyen sayın Rektörümüz Prof. Dr. Yücel Ogurlu’ya şükranlarımı sunuyorum. Bu çalışmanın hukuk camiasına ve iş dünyasına faydalı olması en büyük dileğimizdir.
  • Öğe
    Pandemide yol almak
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Aşkın, Rüstem
    Çoğu düşünür COVİD-19 adı verilen küresel virüs salgınının dünya tarihinde önemli kırılma anlarından biri olduğunu, bu felaketle toplumların da devletlerin de reflekslerini değiştireceğini, uluslararası sistemi ve ekonomiyi kalıcı bir biçimde dönüştüreceğini öngörüyor. Devletler, ekonomiler, kurumlar, toplumlar bu salgınla ciddi bir stres testine tabi tutuluyor. Koronavirüs salgını bütün dünyada hayatı felç etti. Sınırlar kapatıldı uluslararası yolculuklar, yüz yüze diplomasi, turizm faaliyetleri ve ticaret durma noktasına geldi. İlaç, gıda gibi zaruri ihtiyaçlarını, hammadde ve sanayi ara ürünlerini Çin'den temin eden ülkeler adeta kepenk indirdi. Şu anda da salgının önüne geçilmezse, en iyimser hesaplamayla dünya nüfusunun yüzde 2'sine bulaştığını ve yüzde 2 ölümcül seyrettiğini varsayarsak bu da en az üç milyon insanın ölmesi anlamına gelir. İnsani değerler ve güven, bu dönemde bir kez daha toplumları ayrıştırıyor, bireyciliği yücelten ülkeler dayanışmanın can suyu olduğu bu günlerde yalnızlığı ve çaresizliği yaşıyor. Çok güçlü olduğu sanılan kurumlar hatta iktidarlar iki ay içinde diz çöktü. Öyle ki ilaç yok, aşı yok, izolasyon yani “kaçıp saklanma” dışında hiçbir savunma hattımız yok. Şehirler hayalet mekanlara döndü. Çağımızın vazgeçilmezi denen özgürlüğümüzü, alışkanlıklarımızı, geleneklerimizi, hatta dostluk ilişkilerimizi bizzat kendimiz askıya aldık. Üç ay önce yaptığımız bütün planlar, programlar, hedefler, hayaller çöpe gitti.
  • Öğe
    Koronavirüs (COVID 19) pandemisi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Özden, Ünal Halit; Turanlı, Münevver; Deniz Başar, Özlem; Bağdatlı Kalkan, Seda; Erişlik, Kubilay
    COVID 19 daha önce insanlarda tanımlanmamış yeni bir koronavirüstür SARS CoV 2 (COVID 19 virüsü, insanları enfekte eden yedinci koronavirüstür Yaygın insan koronavirüsleri tipik olarak öksürük veya soğuk algınlığı gibi hafif semptomlara neden olur, ancak yeni koronavirüs SARS CoV 2 dünya çapında daha ciddi solunum hastalıklarına ve ölümlere yol açmaktadır İlk vaka, Aralık 2019 'un sonunda Çin'in Hubei eyaletinde tespit edilmiştir Virüs son derece bulaşıcıdır ve her gün dünya çapında binlerce yeni vaka rapor edilmektedir Enfekte kişiler tarafından havaya atılan öksürük ve hapşırma damlacıkları yoluyla çok hızlı yayıldığı düşünülen bir virüstür Hastalık semptomlarının fark edilmesinin başlaması 14 gün kadar sürebilmektedir Hastalık için en sık bildirilen semptomlar Ateş ve kuru öksürük ve nefes darlığıdır Bu tür virüsler, kış aylarında soğuk algınlığı ve grip gibi diğer virüslere benzer şekilde daha fazla yayılım hızına sahipler, ancak sıcaklığın COVID 19 ’un yayılımını etkileyip etkilemediği henüz bilinmemektedir Şubat 2020 'de Dünya Sağlık Örgütü, hem virüs hem de neden olduğu hastalık için resmi isimleri açıklamıştır Sırasıyla SARS CoV 2 ve COVID 19 Hastalığın adı korona ( virüs ( ve hastalık ( kelimelerinin ingilizcedeki karşılıklarının ilk harfllerinden oluşurken, 19 sayısı ortaya çıktığı yılı temsil etmektedir
  • Öğe
    Türkiye’de Corona virüsün reklam sektörü üzerindeki etkileri ve reklamın geleceğine ilişkin öngörüler
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Öztürk, Gülay
    Dünya yüzyıllar boyunca tarihin akışını değiştiren olaylara sahne olmuştur. Covid 19 virüsünün de tarihin akışını değiştirecek güçte etkileri olacağı öngörülmektedir. Çin’de başlayan ve tüm dünyaya bir anda hızla yayılan bu pandeminin sağlıktan, siyasete, iletişimden pazarlamaya ve reklam sektörüne çok sayıda alana yansıması şu anda gözlemlenmektedir. Bu beklenmedik durumun yarattığı kaos, pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de yaşanmaktadır. Yapılan araştırmada konu ile ilgili akademik çalışmanın yok denecek kadar az olması, sektörel düzeydeki araştırmaların ise daha fazla olması durumu ile karşılaşılmıştır. Bu bağlamda “Türkiye’de Korona’nın Reklam Sektörü Üzerindeki Etkileri ve Reklamın Geleceğine İlişkin Öngörüler” başlıklı bu araştırmanın mevcut durumu bilimsel bir ifade ile aktaracak olması sebebiyle sonraki çalışmalara ışık tutacağı düşünülmektedir. Söz konusu araştırma ile Türkiye’de reklamveren, reklam ajansı ve tüketici cephesinde Covid 19’un yarattığı etkileri saptamak ve reklam sektörünün geleceğine ilişkin öngörülerde bulunmak amaçlanmıştır. Bu bağlamda araştırmada öncelikle sektörel raporlar, araştırmalar ve akademik çalışmalar taranmış, ardından çevrimiçi anket yöntemiyle Türkiye’deki 356 katılımcının reklam sektörüne yönelik görüşleri elde edilmiştir. Çalışmanın sonucunda dünyada olduğu gibi Covid 19’dan Türkiye’de reklam sektörünün reklam yatırımları, mecra tercihleri, reklam içerikleri, reklam ajansı iş modelleri gibi konularda etkilendiği; reklam sektöründeki tüm çevrelerin gelecekte olası krizlere karşı “insan ve sosyal fayda” odaklı sürdürebilirlik temeline dayalı stratejik bir iş ve iletişim planına şimdiden kendilerini hazırlamaları gerektiği bulgusuna ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Covid-19 sürecinin öncesi ve sonrası iş ahlakı açısından değerlendirme
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Torlak, Ömer
    Arz-talep dengesinin oluştuğu platformlar piyasaları, piyasaların toplamı da ekonomiyi oluşturuyor. Ekonomik ya da ekonomi-politik kararlar piyasaları etkilediği gibi piyasalardaki arz-talep dengesi ve bu dengeyi etkileyen her hamle de ekonominin gidişatını belirliyor. Yani iki taraflı bir etkileşimle piyasalar ve ekonomiler yoluna devam ediyor. İşletmeler ekonominin olmazsa olmazları ve talebin karşılanmasına hizmet ettikleri gibi bazen de yeni mal ve hizmet arzlarıyla yeni talepler oluşturmak ya da talebi etkilemek istiyorlar. Ve bütün bunların sonucunda da kar etmeyi arzuluyorlar.
  • Öğe
    Covid-19 salgınının neden olduğu ekonomik duraksamanın katılım bankaları üzerindeki etkileri
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Şensoy, Necdet; Bayraktar, Osman; Arslan, Hüseyin
    Ülkemizde faaliyet gösteren katılım bankalarının ekonomik duraksamadan nasıl etkilendiğini ortaya koymak amacıyla Türkiye Katılım Bankaları Birliği ve adı geçen kurumların yönetimlerine yöneltilen sorulara alınan cevaplardan çıkan değerlendirmeler bir rapor haline getirilmiştir.
  • Öğe
    Covid-19 pandemisinin Türkiye Ekonomisinde istihdam ve çalışma hayatı üzerindeki etkileri: Sorunlar ve çözüm önerileri
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Balcı, Yusuf; Çetin, Güldenur
    Dünya, geçmişte karşılaştığı ekonomik krizlerden farklı bir mahiyet arz eden atipik bir ekonomik krizin içinden geçmektedir. Bu krizin, doğrudan insanlara, genel olarak hayata, çalışmaya, işlerin fiziki olarak yürütülmesine mani olan bir sağlık nedeninden, COVID-19 Pandemisinden kaynaklanması, geçmişte yaşanan krizlerden temel farklılığını oluşturmaktadır.
  • Öğe
    Bir vuca dönemi olarak Covid – 19: Yönetim ve intibak raporu
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2020) Karakaya, Gencay
    2020 yılının henüz başlarında Çin merkezli etkisini göstermeye başlayan ve şuan da tüm dünya için yapısal bir sorun halini alan COVID-19 salgını çok yönlü olarak her alana etki etmektedir. Küreselleşmenin medarı iftarı “küçük bir köy olan dünya”, hiç olmadığı kadar zarar görmüş durumda. Etkileşimin ve bütünleşmenin her yönüyle kendini hissettirdiği küresel dünyada, hasar ve zarar paydasının bu kadar geniş alanlara yayılması elbette beklenmiyordu. Özellikle Avrupa birliği üyesi olan ve Anglo Sakson coğrafyalarda yer alan birkaç ülke, bu salgını problem olarak görmemiş ve doğal seleksiyonu içerisinde etkisini azaltacağını düşünmüştür. Fakat durum hiç de öyle olmadı. Ekonomik sorunların telafisinin mümkün olduğu, sorunların mevcut düzenleme ve gelişmeleri sekteye uğratmayacağı vb. tüm cari problemlere ilişkin aksiyonlar peşi sıra açıklandı. Ta ki salgına bağlı ölüm haberlerinin dünya kamuoyuna yansımasına kadar gündem bu çerçeve de tartışıldı. Salgının bir pandemi olarak ifade edilmesi de tam olarak bu dönemde gerçekleşmiştir.