HF, Hukuk Bölümü Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 174
  • Öğe
    Türk vatandaşlığının evlenme yoluyla kazanılmasında idarenin takdir yetkisi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2024) Ümit, Ayşe İclal; Şensöz Malkoç, Ebru
    Bu makale, Türk vatandaşlığının evlilik yolu ile kazanılması sürecinde idareye tanınan takdir yetkisinin kapsamını ve sınırlarını incelemektedir. Türk Vatandaşlığı Kanunu, idareye geniş yetkiler tanıyarak, vatandaşlık başvurularının değerlendirilmesinde kamu yararı, milli güvenlik ve genel ahlak gibi unsurların göz önünde bulundurulmasını öngörmektedir. Bu çalışma, idarenin takdir yetkisini kullanırken hangi hukuki ilkeler ve prosedürler çerçevesinde hareket etmesi gerektiğini analiz etmektedir. Makale, öncelikle vatandaşlık kavramını, ardından Türk vatandaşlığının kazanılması yollarından olan evlilik ile kazanım şeklini ve bu süreçte idarenin rolünü detaylandırmaktadır. İdarenin takdir yetkisi, hukuki belirlilik, ölçülülük ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmektedir.
  • Öğe
    Yasadışı grev ve sonuçları
    (2005) Çifter, Algun
    Mesleki amaç denilen ve yasada "toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde işçilerin iktisadi ve sosyal durumlarıyla çalışma şartlarını korumak veya düzeltmek" olarak tanımlanan amacın dışındaki amaçlarla yapılan grevler yasadışıdır. Yasa, grevin yasal sayılabilmesi için amaçla yetinmemiş, ayrıca uyuşmazlığın toplu görüşme ve arabuluculuk aşamalarından geçirilmiş olması, sendikanın grev kararını zamanında alması, notere tevdi etmesi, işyerinde ilan etmesi, grev kararının yasal süresi içinde uygulanması gibi usuller de öngörmüştür. Bu usullerden birine uyulmamış olması kural olarak grevi yasadışı kılar. Yasadışı grevin greve katılanlar açısından önemli sonucu işverenin grevcilerin iş sözleşmelerini süresiz fesih bildirimi ile tazminatsız feshedilebilmesidir. Ancak hukukumuzda grevci işçilerin iş sözleşmelerinin feshedilebilmesi için yalnız grevin niteliğine bakılmaması, grevci işçinin kusurlu davranışının da aranması gerektiği yargı kararı ile isabetli olarak kabul edilmiş bulunmaktadır. İşveren ayrıca grevcileri işyerinden ayrılmaya zorlayabilir, konuttan çıkarabilir, disiplin cezası verebilir ve tazminat isteyebilir. Yasadışı greve katılmayanlara ise işveren kural olarak iş vermek ve ücret ödemek zorundadır. Bu çalışmada, önce yasa dışı grev ve unsurları, grevin yasadışı olup olmadığının tespiti ve sonra da yasa dışı grevin sonuçlan ele alınmıştır.Mesleki amaç denilen ve yasada "toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde işçilerin iktisadi ve sosyal durumlarıyla çalışma şartlarını korumak veya düzeltmek" olarak tanımlanan amacın dışındaki amaçlarla yapılan grevler yasadışıdır. Yasa, grevin yasal sayılabilmesi için amaçla yetinmemiş, ayrıca uyuşmazlığın toplu görüşme ve arabuluculuk aşamalarından geçirilmiş olması, sendikanın grev kararını zamanında alması, notere tevdi etmesi, işyerinde ilan etmesi, grev kararının yasal süresi içinde uygulanması gibi usuller de öngörmüştür. Bu usullerden birine uyulmamış olması kural olarak grevi yasadışı kılar. Yasadışı grevin greve katılanlar açısından önemli sonucu işverenin grevcilerin iş sözleşmelerini süresiz fesih bildirimi ile tazminatsız feshedilebilmesidir. Ancak hukukumuzda grevci işçilerin iş sözleşmelerinin feshedilebilmesi için yalnız grevin niteliğine bakılmaması, grevci işçinin kusurlu davranışının da aranması gerektiği yargı kararı ile isabetli olarak kabul edilmiş bulunmaktadır. İşveren ayrıca grevcileri işyerinden ayrılmaya zorlayabilir, konuttan çıkarabilir, disiplin cezası verebilir ve tazminat isteyebilir. Yasadışı greve katılmayanlara ise işveren kural olarak iş vermek ve ücret ödemek zorundadır. Bu çalışmada, önce yasa dışı grev ve unsurları, grevin yasadışı olup olmadığının tespiti ve sonra da yasa dışı grevin sonuçlan ele alınmıştır.
  • Öğe
    İsviçre Federal Mahkemesi'nin Swissair kararı
    (2009) Yılmaz, Asuman
    [Abstract Not Available]
  • Öğe
    Şirketler topluluğu uygulamasında himaye beyanları ve bu beyanların Türk ticaret kanunu tasarısı M.209 hükmü açısından değerlendirilmesi
    (2009) Yılmaz, Asuman
    Türk Ticaret Kanunu Tasarısı (Tasarı) m. 209 hükmü, şirketler topluluğuna güvenden doğan sorumluluğu bir sorumluluk kaynağı olarak açıkça düzenlemiştir. Söz konusu düzenleme uyarınca, hâkim şirke!, topluluk itibarının, topluma ve tüketiciye güven veren bir düzeye ulaştığı hâllerde, bu itibarın kullanılmasının uyandırdığı güvenden sorumludur.Hükmün gerekçesinde, "patronaj açıklaması" olarak adlandırılan himaye beyanlarının, güven sorumluluğu sorununun özel ve dar bir şekilde görünüşü olduğu belirtilmiş, böylece anılan beyanların Tasarı m. 209'un uygulama alanına girdiği ifâde edilmiştir. Bu çalışmada, şirketler topluluğu uygulamasında himâye beyanları hakkında genel olarak bilgi verildikten sonra, anılan beyanların ne ölçüde Tasarı m. 209 hükmü ile düzenlenen güven sorumluluğu kapsamına girdikleri hususu üzerinde durulacaktır.
  • Öğe
    6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu ile getirilen faiz sınırları üzerine bir değerlendirme
    (2012) Kırkbeşoğlu, Negehan
    Söz konusu makale ile araştırma konusu yapılan husus; mevzuatta yer alan alt ve üst sınır hükümlerinin anlam ve amacını tespit ederek, özellikle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ile akdi ve temerrüt faiz oranlarına ilişkin getirilmiş olan üst sınırların uygulama hallerini açıklığa kavuşturmaktır. Bu amaçla, öncellikle laiz oranlarına ilişkin getirilmiş olan yeni üst sınırların anlam ve amacı araştırılmış olup, bu sınırların aşılması halinde hangi yaptırımın uygulanması gerektiği tespit edilmeye çalışılmıştır.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 8'dc ticari işlerde faiz oranını belirleme serbestisi korunmuş olup. TTK m. 9'da ise ticari işlerde, kanuni, anapara ile temerrüt faizi hakkında, ilgili mevzuat hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiş bulunmaktadır. TBK ile TTK'nın aynı anda yürürlüğe girmiş olmaları göz önüne alınacak olursa, ticari ve adi işlerde uygulanacak faiz oranı sınırlaması bakımından fark yaratma eğiliminin doğduğunu görmekteyiz. Biz de bu çalışma ile faiz oranlarına ilişkin getirilen üst sınırların adi işler -ticari işler ayırımı yapılarak uygulanmasının ortaya çıkarabileceği sonuçlan belirlemeye çalıştık.
  • Öğe
    Bölgesel güç olarak Avrupa Birliği ve dış politika
    (2013) Yılmaz, Emine Sare; Uğurlu, Yücel
    Kıta Avrupası, 20. yüzyılda yaşamış olduğu 1. ve 2. Dünya Savaşlarının hemen ardından sosyo-ekonomik kalkınmanın yollarını aramıştır. Avrupa’nın yeniden inşası, savaşın hammaddesi olan kömür ve çelik birlikteliği ile başlamış, kendi içinde Avrupa Kömür Çelik Teşkilatı (AKÇT), Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET), Avrupa Topluluğu (AT) ve Avrupa Birliği (AB) olarak günümüze kadar gelmiştir. Bu çalışmada, başladığı noktadan bugüne, kendi bölgesinde gerek ekonomik, gerek siyasi olarak güçlü bir Avrupa Birliği fikrinin bugün geçerliliğini halen koruyup korumadığı sorusuna, AB dış politikası üzerinden cevap aranmıştır. Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte coğrafi olarak doğuya doğru hızla genişleyen AB, beraberinde dış politika, güvenlik ve savunma gibi konularda yeni arayışların içerisine girmiştir. Bu arayış AB’ye gerek kendi kıtasında, gerekse yakın kıtalarda belli bir güç oluşturmasını sağlamıştır. Bu gücün varlığı ve sürdürülebilirliği, AB dış politikasının Afrika, Ortadoğu ve Orta Asya üzerinden örneklerle açıklanmaya çalışılmış ve güç kavramının nasıl ve neden sivil-askeri güçten normatif bir güce doğru kaydığının üzerinde durulmuştur.
  • Öğe
    Asıl iş veren alt iş veren ilişkisinde asıl iş yardımcı iş ayrımı
    (2014) Yerebakan, Ercan
    Günümüz iş hayatında işverenlerin iş yerlerindeki bir kısım işleri, bu işte uzmanlaşmış alt işverenler eliyle gerçekleştirmeleri oldukça yaygınlık kazanmıştır. Bu kapsamda, dönemin iş yasası ile asıl işveren-alt işveren ilişkisinin unsurları, geçerlilik şartları ve buna aykırılığın yaptırımları düzenlenmiştir. Yasaların aradığı şartlara göre alt işverene verilebilecek işler bakımından da bir takım sınırlamalar öngörülmüştür. Bu sınırlamalar asıl işverene, alt işverene ve asıl işveren-alt işveren ilişkisi kapsamında yapılacak işe ait olmak üzere farklı esaslara işaret etmektedir. Yasa, sadece asıl işverene ait yardımcı işlerin ve yine yasadaki şartlar dahilinde asıl işin bir bölümünün alt işveren tarafından yapılabileceğini öngörmüş ancak asıl ve yardımcı işin açıkça bir tanımına yer vermemiştir. Bu manada asıl iş ve yardımcı iş kavramlarının uygulamadaki karşılığı ve içeriği, doktrin açıklamalarında, yerel mahkeme ve Yargıtay kararları çerçevesinde oluşmuştur.
  • Öğe
    Tutuklama kararlarına karşı başvuru ve denetim yolları
    (2015) Yıldız, Ali Kemal
    Ceza Muhakemesi Kanunu tutuklama kararının verilebilme koşullarını, bu karara karşı itiraz yollarını ve denetim imkanlarını düzenlemektedir. Bu makalede yukarıda belirtilen hususlar açıklanacaktır.
  • Öğe
    A mediation model from Turkish criminal justice system: A critical reflection on the current situation
    (2014) Soygüt Arslan, Mualla Buket
    Penal mediation today, which is stemmed from common law countries, is one of the global events which inevitably affects most of the law systems including civil law. It is important to practice mediation justly since it may incur some risks particularly for due process rights. The main point to be considered is that the efforts which are being made for healing and strengthening the rights of victims should not be transformed into the violation of the accused’s rights acquired after gruelling fights in the past. The balance between the interests of both victim and accused (and also society) should be provided. The Turkish criminal justice system which is mainly based on the civil law system and in which the judicial actors do not know so much about restorative justice & alternative dispute resolution concepts, should include basic safeguards particularly about confidentiality of process, impartiality of the mediator and juvenile justice. Otherwise the mediation may cause undesirable results contrary to its restorative goals.
  • Öğe
    Yeni TTK uyarınca navlun sözleşmelerinde yükü inceleme ve bildirim
    (2012) Algantürk Light, Didem
    Bir navlun sözleşmesinde yükün zıya ve hasara uğraması halinde gönderilen , taşıyan veya bunlar adına kaptan her birinin kendi menfaatlerini koruması bakımından belirli hususları isbat etmesi gereklidir. Özellikle delillerin zamanla kaybolmasının önlenmesi veya delillerin sonradan tedarik edilmesindeki güçlükler nedeniyle maddi olayları zamanında tesbit ettirmenin taraflar açısından önemi büyüktür. Bu sebeple, eşyanın incelenmesi ve bildirim görevi Hague- Visby Kuralları Madde III/6 ve Hamburg Kaidelerinin Madde 19’da yer alan hükümler gözönünde bulundurularak, Yeni TTK’nun 1184 ve 1185 maddelerinde düzenlenmektedir. Yeni TTK’nun 1184 ve 1185 maddeleri ile getirilen bu düzenlemelerin kapsam ve mahiyeti çalışmamızın konusunda oluşturmaktadır.
  • Öğe
    6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda rüçhan hakkı konusunda getirilen değişiklikler
    (2012) Yıldız, Şükrü
    [Abstract Not Available]
  • Öğe
    Denetimli serbestlik sistemi
    (2015) Külçür, Erdem İzzet
    Bu çalışmada, denetimli serbestlik kavramı, denetimli serbestlik sisteminin ulusal hukuktaki yeri, hukuki niteliği, amaç ve kapsamı, denetimli serbestlik sistemine hâkim olan ilkeler, tarihsel gelişimi, denetimli serbestlik sistemine duyulan ihtiyacın nedenleri, sistemin yararları ve ilgili uluslararası hukuk metinleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Suçluların eğitilerek ıslah edilmesi ve topluma yeniden kazandırılmasında önemli bir işlev üstlenen denetimli serbestlik uygulamalarının olumlu ve olumsuz yönlerinin tespit edilerek gerekli iyileştirmelerin yapılması, insan odaklı ceza adaleti sistemlerinde kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Bu iyileştirmeler yapılırken ilgili uluslararası anlaşmaların, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi gibi uluslararası örgütlerin bağlayıcı ve tavsiye kararlarının referans alınması ve güncel trendlerin olumlu ve olumsuz yönlerinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
  • Öğe
    York Anvers Kuralları 2016
    (2016) Algantürk Light, Didem
    CMI, Uluslararası Müşterek Avarya Çalışma Grubu'nun York Anvers Kuralları'nın revize edilmesi kararı üzerine, donatanların, yük ilgililerinin ve sigortacıların ihtiyacını karşılayacak bir metin üzerinde çalışmalarını tamamlamıştır. Nihai taslak metin CMI York Konferansının 6 Mayıs 2016 tarihinde gerçekleşen genel kurulda kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Çalışmamızda 1994, 2004 ve 2016 York Anvers kuralları karşılaştırmalı olarak Türkçe tercüme edilmiştir.
  • Öğe
    Suum-Cuique: Herkese kendisininki
    (2016) Gören, Zafer
    Eşitlik ilkesi, diğer tüm temel haklarda olduğu gibi temel hak taşı yıcısının devletle olan ilişkisine yöneliktir. Devlet, yasama ve yargı yoluyla zayıfları baskıya karşı korumak ve toplumsal gücün her türlü kötüye kullanımına karşı savaşmak zorundadır. Şu halde devlet toplumda da gerçek anlamda eşit özgürlüğü gerçekleştirmekle yükümlüdür. Şematik bir eşitleme değil, objektif, sosyal eşitleyici bir ayırım anlamında diferansiyel bir adalet amaçlanmalıdır. Herkese aynını değil, herkese kendisine düşeni vermelidir: (Suum-cuique: herkese kendisininki). Kendi adalet tasarılarını gerçekleştirmek ve devletin sosyal düzenlemelerinin yönü konusunda karar vermek, öncelikle yasa koyucunun işidir. Ancak bunu yaparken keyfi davranmamak zorundadır.
  • Öğe
    Çağdaş ceza hukukunun evrensel ilkelerinin kabahat türünden eylemler alanındaki boyutları
    (2016) İçel, Kayıhan
    Bu makalemizde, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun hükümleri ve diğer yasalarda yer alan kabahat türünden eylemler çağdaş ceza hukukunun evrensel ilkeleri bağlamında değerlendirilmektedir. Bu amaçla makalede, Alman Düzene Aykırılıklar Kanunu ve Anayasa Mahkememizin konuyla ilgili kararları göz önünde bulundurularak olması gereken hukuk üzerinde durulmaktadır.
  • Öğe
    Status Activus
    (2016) Gören, Zafer
    Aktif statü, bireyin özgürlüğünü, devlet içinde ve devlet için kullandığı durumdur. Vatandaşlık hakları ile biçimlenir ve güvence altına alınır. Demokratik devlet vatandaşı, sadece aktif statüde değil, negatif statüde de, gazete okuyucusu, yayımcı, dernek ve parti mensubu olarak, toplantı ve gösterilerde düşünceleri ile demokratik devlete katkıda bulunup onu şekillendirebildiğinden, negatif statünün temel haklarında da yorum sırasında, devletle olan demokratik fonksiyon ilişkisi göz önünde tutulmalıdır. Temel haklar, özgürlükçü demokratik düzenin temel öğeleridirler. Onlar sayesinde devlet, vatandaşlarının büyük bir çoğunluğu tarafından onaylanmaktadır. Böylece temel haklar bireyin, devletten yana kısmen bağımlılıktan kurtulması ve devlet karşısında garantisi ile sınırlı kalmayıp, devlete bağlayıcı bir bağ, siyasal anlaşmanın temeli olarak görülmelidir.
  • Öğe
    Türk Ticaret Kanunu'na göre anonim ve limited şirketlerde ek tasfiye
    (2016) Yılmaz, Asuman
    6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun anonim şirketler hukuku alanında getirdiği önemli yeniliklerden birisi de, \"ek tasfiye\" kurumunu düzenleyen 547. madde hükmüdür. 6762 sayılı eski Türk Ticaret Kanunu'nun yürürlükte bulunduğu dönemde ek tasfiye yasal olarak düzenlenmemekle birlikte, uygulamadaki ihtiyaçlar nedeniyle doktrin ve yargı tarafından kabul edilmiş ve uygulanmıştır.Ek tasfiye, anonim şirketin tasfiye işlemleri tamamlanıp şirketin ticaret sicilinden terkin edilmesinden sonra, ek bazı tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunun anlaşılması durumunda, eksik kalan işlemlerin yapılması ve böylece tasfiyenin tamamlanması amacıyla başvurulan bir yoldur. Kanun koyucu, sona eren limited şirketlerin tasfiyesi konusunda anonim şirketlere ilişkin normların uygulanacağını öngördüğünden (TTK m. 643), TTK m. 547 düzenlemesi limited şirketler hakkında da geçerlidir. Bu çalışmada öncelikle, TTK'nun 547. maddesinin öngörülme amacı ve uygulanma koşulları incelenecek, ardından ek tasfiye işlemleri üzerinde durulacaktır.
  • Öğe
    Uluslararası taşıyıcı annelik sözleşmesinden doğan ihtilaflarda uygulanacak hukuk
    (2015) Şensöz Malkoç, Ebru
    Taşıyıcı anneliğe ilişkin yasal düzenlemeler her bir devlet hukukunda farklılık arz etmektedir. Bazı devletler taşıyıcı annelik yöntemiyle çocuk sahibi olmayı hukuken yasaklamakta, bazıları belirli şartlarla buna izin vermekte, bazıları ise bu konuda sessiz kalmaktadır. Bu çalışmamızda, taşıyıcı annelik yöntemi ile çocuk sahibi olmanın Türkiye'de hukuken yasaklanmış olmasına, hatta bu yöntemi uygulayanlar ile aracılık edenlerin fiillerinin Türk Ceza Kanunu m. 231 hükmü çerçevesinde \"soybağını değiştirme suçu\" kapsamında değerlendirilebileceğinin kabul edilmesine rağmen, Türk vatandaşlarının bu yöntemin yasaklanmadığı bir ülkede üremeye yardımcı tedavi tekniklerinden biri olan uluslararası taşıyıcı annelik yönteminden faydalanarak çocuk sahibi olmak istemesi durumunda ortaya çıkabilecek taşıyıcı annelik sözleşmesinin geçerliliği, ifası ve sona ermesine ilişkin sorunlarda 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'da yer alan kanunlar ihtilafı kurallarının Türk mahkemelerinde nasıl uygulanacağı ve bu yöntemin Türkiye'de uygulanmasını yasaklayan hükümler, özellikle, Üremeye Yardımcı Tedavi Uygulamaları ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Hakkında Yönetmelik ile Türk Medeni Kanunu ve Türk Ceza Kanunu'ndaki ilgili hükümlerin uygulanacak hukuka etkisi incelenecektir. Taşıyıcı annelik nedeniyle soybağının kurulması, geçerliliği, iptali gibi soybağına ilişkin sorunlar ise ayrı bir araştırma konusu oluşturduğundan çalışmamızın kapsamı dışında bırakılmıştır.
  • Öğe
    Çekte muhatap bankanın ödeme yükümlülüğü
    (2012) Karaca, Hilâl; Özkan, Ömer
    Türk hukuk sisteminde sadece bankalar çekte muhatap olma yetkisini münhasıran haiz bulunmaktadır. Bu sebeple çeklerle ilgili yapılan düzenlemelerde muhatap kurum önemli bir yer işgal etmekte ve düzenlemelerin de merkezinde bulunmaktadır. Çalışmamızda muhatap bankanın 5941 sayılı Kanun'a göre ödeme yükümlülüğü, 31.01.2012 tarihli ve 6273 Sayılı Çek Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve T.C. Merkez Bankası tarafından çıkarılan Tebliğlerin de göz önünde bulundurulması suretiyle doktrin ve Yargıtay kararları ile birlikte değerlendirilecektir.