Fen Bilimleri Enstitüsü Diğer Yayınlar Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 122
  • Öğe
    Sohbet robotu ile kullanıcı yönetimi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2025) Bulut, Muhammed Burak; Aksoy, Saadettin
    Bir bayi ağı ve bu ağın kuryeleri tarafından kullanılan CRM sisteminde kullanıcı adı ve şifre yönetimini iyileştirmek için geliştirilmiş bir chatbot sistemini ele almaktadır. Amaç, kuryelere güvenli ve verimli bir şekilde kullanıcı adı ve şifre sağlanmasını otomatikleştirmektir. Sistem, kuryelerin telefon numaralarını analiz ederek doğru kullanıcı adı ve şifreleri oluşturur ve bunları chatbot aracılığıyla iletir. Bu süreçte, kullanıcı adı ve şifrelerin güvenli bir şekilde oluşturulması ve iletilmesi detaylandırılmıştır. Ayrıca, veriseti oluşturulma süreci, kullanılan yazılım araçları ve ortamı açıklanmıştır. Deneysel sonuçlar, chatbotun yüksek doğruluk ve güvenlik sağladığını, müşteri memnuniyetini artırdığını ve şirket içi iş süreçlerini verimli hale getirdiğini göstermektedir. Gelecekte, sistemin farklı güvenlik önlemleri ile geliştirilmesi ve diğer uygulama alanlarına adaptasyonu önerilmektedir.
  • Öğe
    İç mekanda ışıklı tekstil ürünlerinin kullanımı
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2025) Arslan, Yeşim; Bostancı Başkan, Makbule Tuba
    Işıklı tekstil ürünleri, iç mekân tasarımında hem estetik hem de işlevsel açıdan fark yaratmaktadır. Bu makalede, tekstil malzemelerinin ışık ile entegrasyonu sonucu, tavan, duvar yüzeylerinde ve mobilya döşemelerinde kullanımları ele alınmış, bu malzemelerin iç mekân yüzey kaplamaları örnekleri üzerinden incelenmiştir. Işıklı tekstil ürünlerinin enerji verimliliğine katkısı, iç mekâna estetik değer katkısı ve kullanıcı deneyimi bakımından kullanım alanı gelişmekte yaygınlaşmaktadır. Teknolojik gelişmeler ışığında geliştirilen bu tip yeni uygulamalar ile iç mekân tasarım alanı zenginleşmektedir.
  • Öğe
    Balıkesir Sanayi 1-2 nolu kavşakların SUMO ile kentsel hareketlilik analizi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2025) Bayram, Gülten; Ilıcalı, Mustafa
    Kentsel hareketlilik, bireylerin günlük yaşamlarını doğrudan etkileyen kritik bir faktör olup hem sürdürülebilir ulaşım sistemleri hem de yaşam kalitesinin iyileştirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu çalışma da, Balıkesir ili, Karesi ilçesinde yer alan kentin önemli kavşaklarından olan, Sanayi 1. Kapı ve Sanayi 2. Kapı sinyalize kavşakların ‘’Simulation Of Urban MObility‘’ (SUMO) adlı yazılım programının Türkiye uyarlaması aracı ile kentsel hareketlilik analizi gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın temel amacı, bahsedilen kavşakların mevcut durumlarının tespitinin kentsel hareketliliğini ve SUMO Türkiye yazılım aracından yararlanarak mevcut halin modellemesi gerçekleştirilmiştir. Kavşaklardaki mevcut durumun trafik akışlarını, SUMO modelleme çalışması ile her iki kavşağın performans değerleri, emisyon seviye ve yakıt tüketim bilgilerini ortaya koymaktadır. Çalışmanın ilk aşamasında, kavşakların mevcut durum analizi yapılmıştır. Bu analizde her iki kavşağın, sinyalizasyonun faz diyagramlarına, kavşakların geometrik durumuna, akım kolları sayı ve yön uygulamalarına, kavşaklardaki trafik yoğunluğuna, bekleme sürelerine ve genel trafik akışı gibi unsurları ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir. Analizi yapılan bu veriler, SUMO yazılımının veri kısmına eklenebilecek şekilde toparlanarak sisteme eklenmiştir. SUMO da mevcut durum modellemesi yapılarak performans değerleri elde edilmiştir. Modelleme çıktıları değerlendirilerek kavşakların verimliliğini ve akışını sağlamak amacıyla optimizasyon planları geliştirilmiştir. Önerilen bu planlarla, trafik akışını daha akıcı hale getirmeyi, emisyon seviyelerini azaltmayı ve yakıt tüketimini optimize etmeyi hedeflemektedir. Elde edilen veriler, kentin sürdürülebilirliği kentsel hareketlilik stratejileri ve planların geliştirilmesine katkı sağlayacak niteliktedir. Bu veriler, aynı zamanda ulaşım planlaması ve yönetiminde önemli bir kaynak oluşturacaktır. Çalışmada kullanılan SUMO Türkiye programı sayesinde mevcut durum modellemesi yapılarak verimliliği arttırmayı ve trafik yönetiminde yenilikçi yaklaşımların uygulanabilirliliğini göstermekte olan önemli bir araçtır. Modelleme yoluyla elde edilen bulgular, kent yöneticileri ve uygulayıcılarının kentsel ulaşım planlamasında kaynak olarak kullanılabilir. Sonuç olarak çalışmada, Sanayi 1. Kapı ve Sanayi 2. Kapı kavşakları için mevcut üzerinden önerilen optimizasyon planları, trafik akışının verimliliğini artırmakta ve daha çevre dostu bir trafik sistemine katkıda bulunmaktadır. Bu çalışma, şehrin sürdürülebilir kentsel hareketlilik hedeflerine ulaşmak için önemli bir adım olup, diğer şehirlerin kentsel hareketlilik planları için de örnek teşkil edebilecek niteliktedir. Makalenin sonuçları, kavşakların bulunduğu bölgenin kentsel ulaşım planlamasına, stratejik kararların alınması ve trafik yönetiminde daha etkin çözümler geliştirilmesine olanak sağlayacaktır.
  • Öğe
    Alternatif DLT sinyalize kavşağın simülasyon ile analiz edilmesi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2025) Yılmaz, Hüseyin; Ilıcalı, Mustafa
    Dünya genelindeki kavşak uygulamalarına bakıldığında Eşdüzey Kavşaklar ve Farklı Düzeyli Kavşaklar arasında geleneksel olmayan yeni kavşak tasarımları ortaya çıkmıştır. Displaced left turn (DLT, Yerinden edilmiş sola dönüş) kavşak tasarımı da geleneksel olmayan kavşak tasarımlarından birisidir. Bu kavşaklar literatürde Continuous flow intersection (CFİ, Sürekli akış kesişimleri) olarak da bilinirler. Bu makalede DLT kavşak tasarımına alternatif yeni bir kavşak tasarımı oluşturulmuştur. Bu tasarım geleneksel sinyalize kavşak tasarımı ile beş ayrı araç hacim senaryosunda PTV Vissim ve Synchro simülasyon programları ile analiz edilerek karşılaştırılmıştır. Analiz sonuçlarına göre; ortalama gecikme süresinde %61.54, ortalama hızda %101.70, toplam seyahat süresinde %33.82, toplam gecikme süresinde %51.74 iyileşme olduğu görülmüştür. Alternatif DLT tasarımının, DLT tasarımına göre daha küçük kavşak alanlarında uygulanabilecek bir tasarım olması sebebiyle dar kentsel alanlarda çözüm olarak uygulanabileceği sonucuna ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Bankacılık sektöründe süreç madenciliği uygulamaları ve süreçlere etkilerinin Monte Carlo yöntemiyle incelenmesi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2025) Mamuş Yemen, Rabia; Borat, Oğuz
    Bu çalışmada süreç madenciliği ile ilgili genel bilgiler verilmiş olup, bankacılık sektöründe faaliyet gösteren bir bankanın nakit çekme süreç verileri kullanılarak süreç madenciliği uygulaması yapılmıştır. Uygulama ile süreçte bulunan dar boğazlar tespit edilmiştir. Bu dar boğazların süreçten kaldırılması ile işlemlerin daha kısa zamanda yapılabileceği beklenmektedir. Bunu kantitatif olarak göstermek için bir bankanın 22 şubesinin bir yıllık ortalama işlem süreleri günlük işlemler, müşteriler, işlem sayıları ve ortalama süreleri modellenmiş ve günlük işlemler Monte Carlo yöntemi ile stokastik olarak simüle edilmiştir. Süreç madenciliğine dayanan dar boğazların kaldırılma etkisi modele uygulanmış ve süreç madenciliği uygulaması ile günlük işlem süresinin azaldığı nicel olarak gösterilmiştir. Sonuç olarak süreç madenciliği yazılımlarının bankacılık sektöründe kullanımı ile süreç geliştirme çalışmalarında iyileştirmeler yapılabilecektir.
  • Öğe
    İstatistiksel süreç kontrolü teknikleri üzerine bir parfüm üretim hattında örnek uygulama çalışması
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2025) Güzel, Berk Kemal; Köksal, Mustafa
    İstatistiksel Süreç Kontrolü (İSK), mevcut sürecin izlenmesine ve iyileştirme çalışmalarının yürütülmesine imkan tanır. Süreçteki arızaların ve hataların tespiti ve çözümü için çetele, gruplandırma, Pareto analizi, histogram, balık kılçığı diyagramı, serpilme (korelasyon) ve kontrol diyagramları gibi yedi temel teknik kullanılır. Bu çalışmada, kozmetik sektöründe çeşitli kategorilerde ürünlerin üretimini gerçekleştiren bir işletmenin parfüm üretim hattında İSK tekniklerinin uygulanması incelenmiştir. İyileştirme çalışmalarına başlamadan önce, işleri kolaylaştırmak amacıyla parfüm hattının genel kuşbakışı çizimi ve iş akış diyagramı hazırlanmıştır. Ardından, üretim sürecinde ortaya çıkan arıza tiplerinin ve sebeplerinin belirlenmesi için düzenli veri toplama amacıyla çetele oluşturulmuştur. Öncelikli arıza nedenlerine odaklanmak için Pareto analizi yapılmıştır. İşletmede, arızaların başlıca nedenlerini belirlemek için balık kılçığı diyagramı oluşturulmuştur. Arıza sayısının dağılımının normal olup olmadığını kontrol etmek için histogram kullanılmıştır ve en sık tekrar eden hata tipleri arasındaki etkileşimi belirlemek için korelasyon diyagramları oluşturulmuştur. Sürecin kontrol altında olup olmadığını belirlemek için çetele tablosundan elde edilen verilerle kusurlu ürün yüzdeleri için p kontrol diyagramı oluşturulmuştur.
  • Öğe
    Doğal formların mimari tasarım üzerindeki etkileri
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2025) Öner, Hatice; Satıcı, Burhan
    Tasarımın temelinde doğa vardır ilkesi gözetilerek doğal formların mimari tasarım üzerindeki etkilerine baktığımızda birçok etkisinin olduğu ve doğanın barındırdığı çözümler ile tasarımcılara kolaylık sağladığı görülmektedir. Öğretici bir kaynak olan doğa yüzyıllardır insanlık için bir ilham kaynağı niteliği taşımaktadır. Doğanın sahip olduğu sistem, uyum, işlevsellik, estetik ve düzen yapısı, insanların doğayı taklit etmesine ve örnek almasını sağlamıştır. İnsanların doğadaki yapıları birebir kopyalama ile başlaması ve devamında bunu soyutlayarak yaşamsal alanlarına işlemişler. Bu işleyiş sadece form ile sınırlı kalmamaktadır. Doğada hali hazırda var olan yapılara baktığımızda biçim, strüktür, malzeme ve işleyiş yapısına dahil tüm özellikleri tek bir formda bulmak mümkün. Tasarımcılar ve mimarlar esinlendikleri formla birlikte strüktür yapısını ve canlı/cansız nesnenin işleyiş biçimini de yapıya yansıtarak doğadaki işleyişi insan yapımı yapılara da işlemektedir. Böylelikle yapıların canlı bir organizma gibi işlemesini sağlayarak yapıda doğal havalandırma, aydınlatma, ısıtma/ soğutma gibi etkenlerle enerji tasarrufunun yapıldığı ve insan sağlı üzerindeki pozitif etkilerin arttığı görülmektedir. İnsan ve doğa arasındaki etkileşimin devam etmesini amaçlayan mimarlar, iç mimarlar ve kentsel tasarımcılar doğadaki yapılardan esinlenmektedirler. Doğadaki işleyiş sistemi yapılara aktarma sistemini benimseyen, literatüre yeni giren kavramlar mevcut olmakta ve bu kavramlar tasarımcılara doğadaki işleyişe yönlendirmektedir. Mimarlık ve biyolojinin ortak çalışmasıyla ortaya çıkan biyognosis, biyonik, organik, biyomorfoliji, biyomimikri gibi birçok terim bulunmakta. Bu kavramlar içerisinde yapılan araştırmayla bağlantılı olduğu düşünülen Biyomimikri, Biyomimesis, Biyofili ve Fraktal Geometri kavramları ele alınmıştır. Doğanın çok geniş ve çeşitli bir yapıya sahip olmasından dolayı yapılan çalışmanın devamında ise doğal yapılar “canlı,” “cansız” ve “canlı organizmalar” kategorilerine ayırarak ele alınmıştır.
  • Öğe
    Mekânda yapay aydınlatmanın insan algısı üzerine etkisi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2025) Sezer, Hilal; Satıcı, Burhan
    Algı, duyu verileriyle oluşan imgenin, bilinçte şekillendirilip dış dünyanın anlamlı hale getirilmesidir. Duyusalansal bir işlev olmakla birlikte algı, ayrıca kişisel bir deneyimdir ( Mert, 2018,Ittelson, 1960 ). İnsan beş temel duyu organı sayesinde çevresini ve mekânları algılayıp anlamlandırabilmektedir. Bu duyular görme, işitme, koku alma, tat alma ve dokunma duyularıdır. Bu duyular ile oluşan algılar sayesinde yaşanılan çevreyle insan arasında bağ oluşmaktadır. Yani mekân ve insan sürekli iletişim içerisindedir denilebilir. Mekân ve insan ilişkisinde kişinin deneyimleri, duyguları, kişinin algısını yönlendirir. Mekânı algılarken kişi mekânın sınırlarından, doluluk-boşluk oranından ve bunları algılamasını sağlayan ışıktan faydalanır. Mekânda ışık kullanımı amacına uygun ve doğru kullanılmış olduğunda kişi mekândan istenilen verimi almış olur. Çalışmada da görülecektir ki kişinin algısında en etkili unsur ışıktır ve doğala yakın aydınlatma elemanı kullanımı kişiler üzerinde olumlu etki bırakmaktadır. Bazı mekânlarda istisnai durumlar yaşanmaktadır. Bu mekânlar genellikle sergi ve sunum mekânlarıdır. Bu mekânlarda sergilenen nesneye veya duruma uygun aydınlatma elemanı tercih edilmektedir. Bu da mekân algısının yanı sıra eser algısını vurgulayan bir kullanım biçimi olmaktadır. Çalışmada bu duruma uygun mekânlar üzerinden incelemeler yapılarak istisnai durumların algı üzerindeki etkisi araştırılmıştır.
  • Öğe
    Nara-Grid esasına dayalı özgünlük değerlendirmesi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2025) Saygıner, Fevziye Yasemin; Suri, Leyla
    Giriş: Uyarlanabilir yeniden kullanım, kültür varlıklarının somut ve soyut özelliklerini gelecek nesillere anlatmayı ve aktarılmayı amaçlayan bir koruma stratejisidir. Mevcut binaların yeni işlevler için dönüştürülmesi ve restore edilmesi karmaşık bir süreçtir ve yapısal analiz, bir kültür varlığı olarak tanımlanmasına neden olan değerlerin belirlenmesi, yeni işlevlerin tanımlanması ve tasarım stratejilerinin geliştirilmesi gibi bir dizi faktörü dikkate almayı gerektirmektedir. Bu sürecin başarısı, yapının değerlendirilmesine bağlı olarak doğru işlevin ve yöntemin seçilmesiyle doğrudan ilişkilidir Bu yapıların, fiziki değerlerinin yanında özgünlüklerinin de korunması, giderek ön plana çıkmaktadır. Bununla birlikte, özgünlüğün koruma bağlamında ne anlama geldiği ve nasıl ifade edilebileceğine ilişkin ortak bir görüş henüz oluşturulamamıştır. Nara Özgünlük Belgesi’ne dayanan Nara-Gridi, bu eksikliği gidermek için tasarlanmış bir araçtır. Bu çalışmada, söz konusu yöntem Teutonia Binası yeniden kullanım projesi bağlamında incelenmiştir. Amaç: Bu çalışmanın amacı, uyarlanabilir yeniden kullanım bağlamında kültür varlıklarının soyut değerlerini vurgulayarak ‘Nara-Grid’i yöntemini incelemek ve bir değerlendirme aracı olarak, nasıl kullanılabileceğini araştırmaktır. Ayrıca, yöntemin faydaları ve nasıl geliştirilebileceği konusunda bir örnek yapı üzerinden incelenmesi hedeflenmektedir. Araştırma Sorunu: Çalışma, uyarlanabilir yeniden kullanımda özgünlüğün korunması için yapı özelinde özgünlüğün ne şekilde belirlenebileceğine odaklanmaktadır. Yöntem: ‘Nara-Grid’i yöntemi kullanılarak Teutonia Binası’nın yeniden kullanım projesi değerlendirilmiştir. Bu doğrultuda, sürece ilişkin genel bir anlayışa ulaşmak için uluslararası düzeyde bir literatür taraması yapılmış ve mevcut bilgi birikimi gözden geçirilmiştir. Bu bağlamda, mimari eğitim için geliştirilmiş ‘Kültürel Değer Matris’i (Cultural Value Matrix) de incelenmiştir. Bulgular: ‘Nara-Grid’i, kültür varlıklarının somut olmayan değerlerinin ortaya çıkarmak için bir değerlendirme aracı olarak kullanılabilir ve bu bağlamda yapıların yeniden kullanımında, strateji belirleme sürecine rehberlik ederek benzer yapıların uyarlanabilir yeniden kullanımına katkıda bulunabilir. Yapı sahipleri, proje geliştiricileri ve koruma profesyonelleri, Nara Grid kullanarak somut olmayan sanatsal, tarihsel, sosyal ve bilimsel değerleri belirleyebilirler. Bu nedenle, kültür varlıklarının koruma sürecinde dikkate alınmalıdır.
  • Öğe
    21. yy üretim anlayışı: Çevik üretim
    (2007) Arslan, Onur
    [Abstract Not Available]
  • Öğe
    Mekânsal anlamda lojistik merkez kavramı ve Hadımköy lojistik merkezi
    (2019) Yılmaz, Fatih
    Günümüz dünyasında artan ticaret ve rekabet ortamı ile birlikte lojistik faaliyetlerin önemi artmakta ve lojistik sektörü Dünyada ve Türkiye’de her geçen gün önemini gittikçe arttıran ve gelişen bir sektör halini almaktadır. Lojistik faaliyetlere fayda sağlayan hizmetlerden biri de lojistik merkez/köy kavramı olmuştur. Lojistik merkezler/köyler, işletmelerin pazarda bulunan rakiplerine karşı bu üstünlüğü sağlamada yardımcı olmaktadırlar. Bu gelişmelerle birlikte lojistik faaliyetlerle ilgili tüm hizmetlerin en iyi şekilde verildiği yük merkezlerinin belirli noktalarda meydana getirilmesi, taşımacılık kalitesinin, verimliliğinin en iyi hale getirilmesi, kentsel lojistikten kaynaklı trafik yükünün en aza indirilmesi amacıyla lojistik merkezlerin/köylerin kurulması kaçınılmaz hale gelmiştir. Lojistik merkezler her türlü ulaştırma moduna etkin bağlantıları olan, taşıma modları arasında hızlı, güvenli, düşük maliyetli ve çevreci aktarma alanlarına sahip bölgelerdir. Bu çalışmada İstanbul ili Hadımköy ilçesinde yer alan lojistik firmaların; yer seçimini etkileyen kriterleri mevcut lokasyondaki problemleri, lojistik hizmet alırken karşılaştıkları problemleri, konum, nitelik ve ilişkileri tartışılmaktadır. Bu süreçte dikkate alınan kriterler; ulaşım ağı ve erişilebilirlik, mekânsal bilgiler, teknoloji ve bilgi seviyesi, pazar kümelenmeleridir. Yöntem uygulamasında lojistik sektörü ile ilgilenen firmalara özel saha araştırması ve anket çalışması yapılmıştır. Çalışmanın sonunda, belirlenen kriterler çerçevesinde İstanbul-Hadımköy Lojistik Merkezi’ndeki mevcut durum ele alınmış, planlanan programlar hakkında bilgiler verilmiş ve çözüm önerilerinde bulunulmuştur.
  • Öğe
    E-ticaret ile satılan ürünler için stok kontrol modeli oluşturulması ve uygulama
    (2024) Kaplan, Ekin Fırat; Baylan, Emin Başar
    Elektronik ticaret veya kısaca e-ticaret, ürün izleme, sipariş verme, tedarik ve ödeme işlemlerinin internet üzerinden gerçekleştirildiği ticaret modelidir. E-ticaret alanında faaliyet gösteren işletmeler, hızla değişen tüketici talepleri, dalgalanan tedarik zincirleri ve dinamik pazar koşullarıyla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu etkenler, işletmelerin stok yönetimi süreçlerini karmaşıklaştırır ve stok seviyelerini etkin bir şekilde kontrol etmelerini zorlaştırır. İşletmeler, hızlı değişen tüketici taleplerine karşı rekabet avantajı sağlamak, stok maliyetlerini minimize etmek, müşteri memnuniyetini artırmak ve operasyonel süreçleri etkin bir şekilde yönetmek için stok kontrol stratejileri uygularlar. Çalışma kapsamında, Q,R stok kontrol modeli oluşturularak optimizasyon çalışması yapılmıştır. Uygulama için belirlenen ürün üzerinden yapılan modelleme çalışması, stok kontrolünün etkin bir biçimde nasıl yönetilebileceğini ortaya koymaktadır. Model sonrası elde edilen bulgulara göre, belirlenen ürünün toplam maliyetinde %16,58'lik bir azalma gözlemlenmiştir. Sonuç olarak, çalışmada önerilen stok kontrol yönteminin, geleneksel yönteme kıyasla daha düşük maliyetli olduğu ve işletmeye kâr ve avantajlar sağlayabileceği belirlenmiştir.
  • Öğe
    Geleneksel konut yapılarının kentsel ve mimari ölçekte incelenmesi: Kadırga semti ve Oxford kenti örneği
    (2023) Ürük, Zerrin Funda; Akbolat, Seda Nur
    Mekânı yaşanabilir yer yapan en önemli unsur kullanıcısıdır ve kullanıcısını mekâna bağlayan en önemli etmen yere bağlanmadır. Birey yaşamı boyunca, günümüzde ve gelecekte de her daim bir yere bağlanmaya ihtiyaç duymuştur. Bireyin ihtiyaç duyduğu bu bağlanma hissiyatı, mimaride, farklı diller ve kültürlerin kendi iç dinamiklerindeki dönüşüm ve gelişim süreçlerinde çok daha baskın olarak ortaya çıkmaktadır. Bir bölgenin sosyolojik yapısını orada yaşayan toplumların belirlediği gibi o bölgenin sosyolojik ve kültürel unsurlarının, toplumların mekânlaşma ve barınma güdüsünün gelişmesinde önemli bir rol oynadığını söyleyebiliriz. Toplumlar ihtiyaçlarını gelenekleriyle, yaşam biçimleriyle, dini inançlarıyla ve ekonomik seviyeleriyle birlikte değerlendirip bir yapı oluşturmaktadır. Bu etkiler özellikle geleneksel konut mimarisi ile oluşmuş yapılarda dikkat çeken unsurlardır. Yapı ve çevresinin tarih boyunca gelişen kültürel etkenlere göre gelişim göstermesi ve ekonominin yapı üzerindeki yeri gibi sosyolojik özellikler yerel mimarinin gelişmesinde önem kazanmıştır. Bu çalışmanın temeli de farklı kültür koşullarının yaşandığı ve tarihi dokuya sahip Türkiye, İstanbul ilinde bulunan Fatih, Kadırga Bölgesi ve İngiltere'de bulunan Oxford şehrinin konut yapılarının gelişen dönem içerisinde mekânsal kavramda değişikliği incelenmiştir. Farklı coğrafyalarda bulunan ve işçi sınıfına sahip olan bu iki bölgenin tarihsel olarak ilk yerleşiminden günümüze kadar kentsel ve mimari ölçekteki incelemesi yapılmıştır.
  • Öğe
    Göçmen işçilerin İSG faktörlerinin incelenmesi, sonuçlar üzerinde tartışma ve öneriler: Kapsam belirleme derlemesi
    (2020) Akyıldız, Cengiz; Ekmekçi, İsmail; Başlıgil, Hüseyin
    Bu çalışmanın temel amacı, göçmen, mülteci ve sığınmacı işçilerin İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) faktörleri literatürünü özetlemektir. 2007-2019 yılları arasında yayınlanan çalışmalar için ResearchGate, Simon Fraser University, UK Audit Commission, ScienceDirect, SSRN, academia.edu, Hacettepe Üniversitesi, SAGE, SemanticScholar, Middlesex University London, Scopus, Scopus, ProQuest Dissertations & Theses GlobalPub, Web of Science veri tabanlarını araştırarak bir kapsam incelemesi gerçekleştirdik. Çalışma 5 nicel, 12 nitel ve 3 karma metodoloji ile yapılmıştır. Temel bulgular, yerlilere kıyasla, göçmen ve sığınmacı çalışanların daha düşük vasıflı işlerde çalıştığını, işyerinde algılanan ayrımcılığın yaygın olduğunu; daha uzun süreler çalışma talep edildiğini, daha kötü çevresel çalışma koşulları, daha fazla mesleki risklere maruz kaldığını (örneğin, fiziksel, kimyasal, ergonomik ve psikososyal tehlikeler); mesleki yaralanma riskinin daha yüksek olduğunu; daha kötü genel ve zihinsel sağlık durumları olduğunu; ücretlerini gereği üzere alamadıklarını, sağlık hizmetlerine gerektiği gibi erişemediklerini göstermektedir. Mevcut inceleme bulguları, göçmen ve sığınmacı çalışanların olumsuz İSG faktörlerinin iyileştirilmesini ve sağlık hizmetlerine adil erişimin garanti edilmesini sağlamak için bütüncül bir küresel uzlaşmaya ihtiyaç olduğunu göstermiştir. Çözüm prosesi, işyerinde mesleki risk faktörlerini ve ilişkili olumsuz sonuçları önlemek ve izlemek için somut ve kanıta dayalı bir yaklaşım gerektirecektir.
  • Öğe
    Karayolu ve demiryolu dâhilinde köprü tasarımının incelenmesi
    (2020) Kızıltaş, Mehmet Çağrı
    Bu çalışmada ilk olarak ulaştırmadaki küresel eğilimlere değinilmiş olup ardından karayolu ve otomobil kullanımına olan yönelim küresel örneklerle açıklanmıştır. Ardından ise kentsel büyümenin raylı sistemlerle bağlantısı tartışılmıştır. Sonrasında karayolu ve demiryolu sanat yapısı olarak köprüler ve tasarımları detaylı olarak tahlil edilmiştir. Bu kapsamda Türkiye’den köprü örnekleri paylaşılmıştır. Son olarak da sonuç ve öneriler verilmiştir.
  • Öğe
    A low-cost, real-time, and short-range software-defined digital wireless communications transceiver design and implementation at baseband
    (Gazi Üniversitesi Mühendislik-Mimarlik, 2015) Akın, Merve; Çakır, Meryem; Yıldız, Dilara; Özgen, Haluk; Yarkan, Serhan
    Physical layer transceiver design lies in the heart of all wireless communications systems. However, each and every emerging wireless communications technology forces the already-existing transceiver designs and their corresponding hardware to change. In addition, due to the dramatic increase in number of emerging wireless technologies, there are serious concerns regarding the utilization of valuable radio spectrum. Recently, cognitive radio concept is proposed in order to provide a new perspective for the aforementioned concerns. Operating on a software-defined platform, cognitive radio introduces flexibility in design of utmost level; adapts itself to the dynamic radio environment; senses the radio spectrum steadily to be aware of it; and learns about its past experiences in order to plan and take action in the future in a beter way. Therefore, in this study, a software-defined wireless acoustic baseband transceiver design whose each and every parameter could be modified, updated, and changed with utmost flexibility is established toward realization of cognitive radio. Mathematical analysis and a simulation environment of the design are provided too. A real-time implementation of the transceiver is realized as well in order to both demonstrate an operating prototype and set up a testbed for software-defined platforms. Results for theoretical, simulation, and real-time performance of the transceiver are given along with relevant discussions and future directions.
  • Öğe
    Determination of criteria affecting the growth performance of manufacturing industry firms in Türkiye using quantile regression
    (Istanbul Univ, 2024) Kulaksız Hacıbebekoğlu, Aycan; Bağdatlı Kalkan, Seda
    This study aims to examine the growth performance of firms in Turkiye's manufacturing industry, taking into account firm characteristics, firm capacity, and human capital indicators. Data from the Business Environment and Enterprise Performance Survey for the 2018-2020 period, conducted jointly by the European Bank for Reconstruction and Development and the World Bank, are used. The quantile regression method was used to analyze 395 companies engaged in manufacturing activities in Turkiye that experienced increased sales revenues between 2016 and 2018. This method yields different coefficient results for different quantile points and provides various regression models (Chen, 2005; Koenker, 2005). It allows for the interpretation of growth performance at various levels. This study examined the 0.10(th), 0.20(th), ... 0.90(th) quantile results for growth performance. The study's findings indicate that the firm's weekly working hours have no statistically significant effect on growth performance across all quantile levels. The capacity utilization rate of firms have a positive and statistically significant impact on the growth performance of firms in the 0.70(th)h, 0.80(th), and 0.90(th) quantiles. Regardless of the level of growth performance, an increase in firm age resulted in a decrease in growth performance. Furthermore, an increase in nonproduction employee rates for the 0.10(th), 0.20(th), 0.30(th), and 0.40(th) quantiles leads to increased growth performance. Similarly, the rate of employees with university degrees at the 0.10(th) quantile has a positive and statistically significant impact on firm growth performance.
  • Öğe
    Biyofilik tasarım kriterlerinin mekanlar üzerinden değerlendirilmesi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) İrfanoğlu, Hazel İrem; Suri, Leyla
    Günümüzde kat yükseklikleri artan ve kullanım alanları küçülen yaşam alanları zamanın büyük çoğunluğunun geçirildiği iç mekanlardır. Yeni normal hayat anlayışı ile bu durum tercihten çok zorunluluk haline gelmiş ve doğa ile olan faydalı temas kaçınılmaz olarak engellenmiştir. Biyofilik tasarım yalnızca işlevsel ve görsel disiplin değil, aynı zamanda zihinsel refahı da sağlayan bir tasarım anlayışıdır. Buradan hareketle çalışmada insan hayatı ve insan bedeni üzerindeki etkilerinden yola çıkarak biyofilik tasarımın ne denli önemli olduğu vurgulanmış, günümüzün doğa açısından kısıtlanmış mekanlarını doğayla buluşturmanın insan ve toplum açısından önemine değinilmiş ve yapının içinde bulunduğu çevre ve iç mekânda biyofilik tasarım kriterlerinin uygulanmasının gerekliliği vurgulanmıştır.
  • Öğe
    Master slave phase synchronization method with xor and phase/frequency detector PLL
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Kaplanoğlu Çantı, Zeynep; Yarkan, Serhan
    Phase-locked loop (PLL) is a technique which has contributed significantly toward the technology advancement in communication. Phase and frequency synchronization problems have been present in electronic engineering since the first coherent modulation systems were developed. This paper gives basic details of PLL. It provides brief summary of the basic PLL principle applicable to control systems and digital communication. It also reports components of PLL and comparison among them. PLLs are responsible for recovering the correct time basis and synchronizing the processes. According to the application needs, different clock distribution strategies were developed, with the master-slave being the simplest and most used choice. PLL techniques is chosen for synchronization, since it is one of the most active synchronization techniques. This article contains Simulink of the MATLAB, simulation method and circuit design and mathematical solutions to synchronize PLL.
  • Öğe
    Çok kriterli karar verme yöntemleri ile Türkiye’de HES (hidroelektrik santral) seçimi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2022) Albayrak, Semra; Turanlı, Münevver
    Güncel olarak Sanayi Devrimi’nden sonraki yıllarda enerji kaynakları, toplumlarda insanlığın ve üretim faaliyetlerinin gelişmesi açısından çok büyük önem taşımıştır. Sanayi devriminden bu yana modern medeniyetlerin gelişim göstermesinde etkin bir kuvvet pozisyonunda bulunmuştur. Sanayi devriminin ardından ortaya çıkmış olan teknolojik kapsamlı gelişmelerde artış görülmesi doğrudan enerji kaynaklarına bağlı olmaktadır. Son 2 yüzyıl süresince kullanımı devam etmekte olan fosil nitelikli enerji yakıtlarının meydana getirdiği doğa zararlarının, güncel olarak gittikçe artış göstermesi, insanların enerji gereksinimleri açısından alternatif kaynak arayışına girmesine sebebiyet vermiştir. Bu çalışmada çok kriterli karar verme yöntemlerinden biri olan TOPSIS yöntemi kullanılarak 6 kriter belirlenmiş olup; bu kriterlere dair birimler ve kodlarla Hidroelektrik Enerji Santrallerinin kurulumları değerlendirilmiştir. Bu çalışmada çeşitli bölgelerden 17 adet baraj ele alınmış olup; çeşitli kriterlerin puanlandırılması ile birtakım analizler ortaya konmuştur.