IUHİBED, Cilt 11, Sayı 21, Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Türkiye’deki iletişim çalışmaları alan yazınında podcast: Bir kapsam analizi(Istanbul Commerce University, 2024) Özkan Sev, ÇiğdemSes ve anlatıya dayalı, kendine has kültürel üretim ve tüketim pratiklerine sahip podcastleri, yeni medya ekolojisinin yükselen mecrası olarak nitelendirmek mümkündür. 2000’li yılların başında ortaya çıkan bu mecra, eğitim alanındaki kullanımlarıyla yaygın olarak ele alınmış, Türkiye’de ise iletişim akademisi tarafından son 5 yılda incelenmeye başlanmıştır. COVID-19 pandemisinin zorunlu kıldığı kapanma koşulları, mecranın Türkiye’de bilinirliğini artırmış; bireyler bu dönemde yalnızlıklarını dindirmek, psikolojik destek almak ve kaliteli vakit geçirmek gibi nedenlerle podcastlere yönelmiştir. Bu çalışma, iletişim yazınına yeni giren podcastlerin araştırmacılar tarafından nasıl ele alındığını, hangi boyutlarıyla incelendiğini ve bu alan yazının gelecekteki yönünü tespit etmeyi amaçlamaktadır. Alan yazının haritasını sunmayı hedefleyen çalışma, keşifsel nitelikte ve kapsam analizi olarak tasarlanmıştır. Kapsam belirleme analizi olarak da anılan bu yöntem, bir araştırma alanıyla ilgili mevcut kaynak, kavram ve bulguların haritalandırılarak araştırma yelpazesini belirlemeyi, alan yazındaki boşlukları görünür kılmayı ve gelecek çalışmalar için yeni rotalar oluşturulmasını sağlamaktadır. Bu doğrultuda çalışmada, akademik makaleler, tezler ve tam metni yayınlanmış bildirilerden oluşan 32 yayın, podcastleri ele alma biçimleri, araştırma tasarımları, yıllara ve türlerine göre dağılımları ile ortak temalar bakımından analiz edilmiştir. Buna göre iletişim çalışmaları alan yazınında podcastler konu dağılımlarına göre; podcast içeriklerine, podcast kullanım alışkanlıklarına, podcast üretim pratiklerine yönelik olanlar ve podcasti tanıtıcı ve kuramsal açıdan ele alan çalışmalar olmak üzere dört madde ile kategorize edilmiştir. İncelemeye göre, podcastler üzerine en fazla yayının 2022’de yapıldığı ve çalışmaların ağırlıklı olarak araştırma makalesi olduğu görülmüştür. Yayınlarda podcastleri açıklamaya, gazetecilik ve kurumsal fayda başta olmak üzere çeşitli kullanımları incelemeye odaklanıldığı, mecraya özgü anlatı pratiğine ilginin ise düşük olduğu tespit edilmiştir.Öğe Sosyal medya benlik sunumu ölçeği: Uyarlama, geçerlik ve güvenirlik çalışması(Istanbul Commerce University, 2024) Avcı, Özkan; Hazar, Çetin MuratBireylerin kendileri hakkındaki öznel değerlendirmelerini diğer bireylere yansıtırken oluşturmak istedikleri izlenimleri, benlik sunumu aracılığıyla inşa edilmektedir. Bireylerin sosyal medyayı kullanmasının altında yatan önemli etkenlerden birisi, bu platformların benlikleri sunmak amacıyla da kullanılabilmesidir. Sosyal medya kullanıcılarının benlik sunumlarına ilişkin seçimleri, onların amaçlarına, mevcut ve potansiyel hitap ettikleri takipçilerine veya sosyo-psikolojik bağlamlarına göre değişebilmektedir. Sosyal medya benlik sunumu, bireylerin çevrim içi ortamlarda idealize ederek sundukları sahte benlikleri veya gerçekte olduğu gibi sergiledikleri benlikleri ile kendilerini başkalarına nasıl sunduklarını ifade etmektedir. Sosyal Medya Benlik Sunumu Ölçeği (SMBSÖ), Michikyan, Dennis & Subrahmanyam (2015) tarafından yapılan çalışmadan Türkçeye uyarlanmıştır. Ölçeğin faktör yapısını ortaya çıkarmak için yapılan açıklayıcı faktör analizinde, ölçek 12 maddeye indirgenmiş ve 2 alt boyutta (Sahte Benlik ve Gerçek Benlik) toplanmıştır. Bu faktörler toplam varyansın 52.5’ini açıklamaktadır. Doğrulayıcı faktör analizi bulgularında da bu iki faktörlü yapının daha iyi uyum gösterdiği görülmüştür. SMBSÖ genel iç tutarlılığı 0.76 ve genel test-tekrar test güvenirliği ise 0.79 olarak bulunmuştur. Araştırmanın bulguları SMBSÖ’nün Türkiye’de yeterli düzeyde geçerliği ve güvenirliği sınanmış bir ölçek olarak kullanılabileceğini göstermektedir.Öğe Covid-19 pandemisinin Türkiye’de mecralara göre medya yatırımlarına etkisi: Karşılaştırmalı bir analiz(Istanbul Commerce University, 2024) Özsalih, AygünCovid-19 pandemisi hem dünyada hem de Türkiye’de birçok sektörü ciddi şekillerde etkilemiştir. Covid-19’un önemli ölçüde etkilediği sektörlerden biri olan medya sektörü, özellikle mecralara yapılan medya yatırımları açısından büyük bir dönüşüm yaşamıştır. Bu çalışma, Covid-19 pandemisi öncesi ve sonrasında Türkiye’de medya yatırımlarındaki değişimleri analiz etmekte ve iki dönemi birbiriyle karşılaştırmaktadır. 2017-2023 yıllarını kapsayan incelemede, Deloitte Danışmanlık Şirketi tarafından elde edilen ve Reklamcılar Derneği tarafından yayınlanan veriler kullanılarak Türkiye’de mecralara göre medya yatırımları nicel vaka analizi yöntemi ile analiz edilmiştir. Bulgular, pandemi öncesinde televizyonun toplam medya yatırımları içinde en büyük paya sahip mecra olduğunu, ancak pandeminin etkisiyle dijital medyanın hızla yükseldiğini göstermektedir. Pandemi ile birlikte dijital medya toplam medya yatırımları içinde her geçen yıl daha çok pay almış ve birinci sıraya yerleşmiştir. Pandemi sürecinde insanların dijital platformlara olan ilgisinin artması, reklamverenlerin dijitale daha fazla yatırım yapmasına yol açmıştır. Televizyon hala önemli bir mecra olarak kalsa da, dijital medyanın yükselişi karşısında geleneksel medya kanalları ikinci planda kalmıştır. Sinema, açıkhava, basın ve radyo gibi diğer geleneksel mecraların payı ise pandemi dönemi ile birlikte ciddi bir düşüş yaşamıştır. Bu durum, dijitalleşmenin Türkiye’de medya yatırımlarında belirleyici bir rol oynadığını ortaya koymaktadır.Öğe İzlerken AI özellikli ürün yerleştirme uygulamaları: 4N1K yeni başlangıçlar örneği(Istanbul Commerce University, 2024) Sundurdu, SedenHer “yeni” iletişim aracı, yalnızca iletişim alanını değil, aynı zamanda reklamcılık gibi kitle iletişimini kullanan pek çok farklı sektörü etkilemektedir. İnternet teknolojilerindeki gelişmeler yeni reklam alanları yaratmış, buna paralel olarak hem yeni reklam türleri ortaya çıkmış hem de var olan reklam türlerinde birtakım dönüşümler yaşanmıştır. Bu reklam türlerinden biri ürün yerleştirmedir. Günümüzde ürün yerleştirme uygulamaları, çevrim içi yayınlarda izleyicilerin sahnede gördükleri ürünleri, doğrudan aynı ekrana tıklayarak satın alabilecekleri “izlerken al” özelliğini taşıyabilmektedir. Bu özellik, ikinci ekran uygulamalarından farklı olarak, ikinci cihazın varlığına olan ihtiyacı ortadan kaldırmaktadır. Araştırmada Türkiye’de daha önce herhangi bir çalışmaya konu olmamış “izlerken al” özelliği incelenmekte ve bu özelliğin nasıl kullanıldığı konusunda durum tespiti yapmak amaçlanmaktadır. Bu bağlamda araştırma soruları, izlerken al özellikli ürün yerleştirmelerin süreleri, ürünün sektörü, markası ve yerleştirme stratejisinin ne olduğu ile yerleştirmelerin sıklığını ölçmek üzerine kurulmuştur. İzlerken al özellikli ürün yerleştirmeleri araştırmak üzere, Türkiye’nin ilk izlerken al özellikli dizisi 4N1K Yeni Başlangıçlar seçilmiştir. Dizinin tüm bölümleri araştırmaya dahil edilmiş, metin içerik analizi tekniğiyle incelenmiştir. Çözümleme sonucunda, izlerken al özelliğine sahip ürün yerleştirme uygulamalarının, geleneksel ürün yerleştirme uygulamalarından farklı olarak belirli bir zaman aralığıyla sınırlı olmadığı, bölüm boyunca erişilebilir olduğu görülmüştür. İzlerken al özellikli ürün yerleştirmelerin sektörlere göre dağılımı incelendiğinde, beyaz eşya ve küçük ev aletleri ilk sırada yer almıştır. Araştırmanın markalara ilişkin analiz bölümünde, sektöre ilişkin bulgulara paralel olarak, Vestel’in en çok reklam veren marka olduğu görülmüştür. İzlerken al özellikli ürün yerleştirmesi yapılan bazı ürünlerin markasının bulunmadığı, markası belirtilmeyen bu ürünlerin tersine ürün yerleştirmelerinin yapıldığı tespit edilmiştir. Uygulamaların %90,94’ünün görsel yerleştirme olduğu saptanmıştır.Öğe Sokak köpekleri saldırısının hayvan hakları ve belediye sorumlulukları bağlamında ulusal basında sunumu: Hürriyet, Cumhuriyet ve T24 örneği(Istanbul Commerce University, 2024) Daşar, EmreTürkiye’deki toplumsal meseleler arasına yerleşen sokak köpeklerinin yaşam koşulları ve bu koşullardan kaynaklanan, insan sağlığını tehdit eden saldırılar son yıllarda sıklıkla gündeme gelmektedir. Sokak köpeklerinin sokaklarda insanlarla birlikte yaşıyor olması, buna karşılık 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’yla belediyelere bakım ve rehabilitasyon konusunda yüklenen sorumlulukların aksaması sahipsiz köpeklerin insanlara saldırmasına sebep olacak ortamı da hazırlamaktadır. Bu saldırılar yurttaşlar arasında korku yaratırken, yaralanma hatta ölümle sonuçlandığı da görülmektedir. Basındaki haberler tekrarlayan olaylar üzerinden söz konusu meseleye ilişkin kamusal bir tartışma alanı da açmaktadır. Fakat bu tartışma ortamı sorunu çözmeye yönelik yapıcı önerilerden ziyade vatandaşlar, belediyeler, merkezi yönetim ve hayvan hakları savunucuları arasında yeni çatışmalar üretmekte, var olan çatışmaları da sürdürmektedir. İnsanlar ve hayvanlar arasındaki bir sorunun çözümünde, her iki tarafın haklarını da gözetecek bir düzenlemenin yapılıp uygulamaya konulması için iktidar sahiplerinin, yurttaşların ve konuyla ilgili sivil toplum kuruluşlarının sorunu her yönüyle algılamasında basının önemi büyüktür. Sorunun sağlıklı bir çözüme kavuşturulması yerine yeni bir toplumsal çatışma kaynağı haline gelmesinde, sokak köpeği saldırılarını konu edinen basının bu olayları nasıl çerçeveleyip sunduğu oldukça etkilidir. Yazılı ve görsel medya, ele aldığı konular üzerinde okurun/izleyicinin tutumunu yönlendirebilecek güçtedir. Bu çalışmada Hürriyet ve Cumhuriyet gazetelerinin internet sitelerinde ve T24 haber sitesinde sokak köpeği saldırılarıyla ilgili çıkan haberlerden alınan örneklem içerik çözümlemesiyle incelenmiştir. Araştırmanın sonucunda insan mağduriyetini önceleyip sahipsiz köpeklerin mağduriyetini göz ardı eden, yaşanan saldırıları yasal sorumluluklarını yerine getirmeyen belediyelerle ilişkilendirmeyen ve hayvan haklarıyla ilgili dernek ve gönüllülerin tanıklığına başvurmaktan uzak bir basın görüntüsü ortaya çıkmıştır.Öğe Deconstruction analysis in the context of critical race theory: ‘Them’ TV series film(Istanbul Commerce University, 2024) Kaya Erdem, Burcu; Balaban, İrem; Sungar, Ayşe İremThis study is based on the TV series ‘Them’, written by Little Marvin and directed by Nelson Craig, which was released on the Amazon Prime Video digital platform in 2021 being analyzed using the deconstruction method. The series, which takes back in the 1950s’ United States when the black-white conflict was at its peak, is based on the traumatic events experienced by a black family over the course of 10 days after buying a house in a white neighborhood. Although the apparent message of the series includes the dichotomy of good vs. bad and oppressor vs. oppressed, the subtext brings mind Critical Race Theory in terms of the disregard for law inthe face of racist ideology in the United States of that period. While the theory aims to reveal the historical forms of racism that lie behind the laws from a critical perspective, theorists argue that racism is normal in American society. The aim of the study is to analyze the 5 episodes of the first season of the series to reveal the invisible messages in the context of Critical Race Theory. In this study, the deconstruction method was used to try to make sense of the narrative that was established in the series through both linguistic and visual texts. At this juncture, the others and othering expressions in the series were examined thematically. It was explained how these phenomena were reflected in the text and signs of the series in the context of Critical Race Theory. Thus, the study will reveal the unlawful determining power of racist ideology over the ‘other’.Öğe Gazeteciliğin geleceğini geçmişte aramak: Gazetecilerin perspektifinden haber dergiciliği(Istanbul Commerce University, 2024) Bilecen, Nedim Serhatİnternetin ortaya çıkışıyla yaşanan dönüşüm, medya içeriklerinin üretiminde kullanılan teknolojik gelişmelerle birlikte haberciliğin dönüşmesini beraberinde getirmiştir. Toplumsal, kültürel, teknolojik ve ekonomik değişimlerle paralellik gösteren bu dönüşüm gazetecilik pratiklerini yeni uygulama alanları ve rolleriyle tanıştırmıştır. Geleneksel gazetecilik her ne kadar yeni medyanın etkisiyle gücünü kaybetmiş gibi gözükse de bilgi kirliliğinden uzak olan yapısıyla güven konusunda hala tercih edilebilirliğini sürdürmektedir. Ancak geleneksel gazetecilik pratikleri bir bütün olarak düşünülse de bu pratikleri oluşturan bileşkeler içerisinde mesleki pratiklerin icra edilmesi değişmektedir. Bu noktada bir zamanlar Türkiye’nin nabzını tutan, bütün hafta yaşanan gelişmeleri okuyucularına derinlemesine aktaran, zaman zaman ülkenin gündemini belirleyen ve gazetecilik mesleğini icra etme şekilleriyle gazetelerden ayrılan haber dergileri yayımlanırdı. Her ne kadar basın tarihinde gazetelerin arka planına atılmış olsa da tabiri caizse bir gazetecinin geçebileceği en iyi tezgâh olarak birçok gazetecinin yetişmesinde önemli bir okul görevi gören haber dergileri, okuyucular için her zaman önemli bir alternatif olmuştu. Dijitalin birçok alanı ele geçirmesiyle yaşanan dönüşümden payını alan dergicilik sektörü içinde haber dergileri ise bu dönüşüme beklenen şekilde adapte olamamışlardır. Dünyadaki öncüllerinin yayınlarını hem dijital hem de basılı olarak sürdürdükleri haber dergilerinin günümüzde Türkiye’de kaybolmuş olmalarının nedenlerini ortaya koymak bu çalışmanın ana amacını oluşturmuştur. Bu amaç kapsamında ise haber dergilerinin yaşadıkları süreç yapılan çalışmada düz çizgisel bir tarihsel anlatıdan ziyade bu alanda çalışmış gazetecilerin aktardıkları deneyim üzerine odaklanılmıştır. Deneyimler yazılı tarihte anlatılan olaylardan farklı olarak arka planda yaşananları alanda çalışan gazetecilerin gözünden aktarması yönünden oldukça değerlidir. Bilgiye ulaşan, düzenleyen ve yorumlayan kişi olarak gazetecilerin konumları ve yaşanan dönüşümler mesleğin geçirdiği değişimleri anlamlandırmak açısından önemlidir.Öğe Sosyal dinleme platformu kullanımının dijital halkla ilişkiler alanına sağlayabileceği katkılar: Sprinklr örneği(Istanbul Commerce University, 2024) Yılmaz Tiryaki, Esra; Özgen, EbruSosyal dinleme, çevrim içi birçok mecranın kapsam altına alınarak takip edilmesine, verilerin toplanmasına, analizlerin yapılmasına, içgörülerin elde edilmesine olanak tanıyan süreçler bütünüdür. Bu süreçlerin her birinin günümüz dijital dünyasında önem arz etmesi nedeniyle sosyal dinlemeye olan ihtiyaç kaçınılmaz hale gelmekte, birçok alanda kullanılmaktadır. Literatürde bu alanlardan birinin halkla ilişkiler disiplini olduğu belirtilmekle birlikte, çeşitli araştırmalarda önemli olduğu vurgulanmaktadır. Bu çalışma, sosyal dinleme uygulamalarıyla hangi verilere ve analizlere ulaşılabildiğini, bu bağlamda sosyal dinleme platformu kullanımının dijital halkla ilişkilere nasıl katkılar sağlayabileceğini tespit etmek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırma kapsamında vaka çalışması yöntemi kullanılmış, sosyal dinleme platformları arasında öne çıktığı gözlemlenen, ücretsiz deneme sürümü veren ve özelliklerini gizlemeyen Sprinklr platformu kullanılarak tek vaka çalışması yürütülmüştür. Çalışma doğrultusunda, araştırmanın konusuyla ilişkili olması, genel erişime açık mecralarda fazla yansıma alması ve gerekli veriyi toplayabilmeye olanak tanıması nedenleriyle yapay zekâ ve halkla ilişkilerde yapay zekâ konusunda örnek bir çalışma yapılmıştır. Veriler; API bağlantısı kurulması istenen sosyal ağlar kapsam dışında tutularak, haber siteleri, X, Reddit ve Quora mecraları üzerinden, Türkçe ve İngilizce dillerinde, 4 Kasım 2023- 3 Aralık 2023 tarihleri arasında toplanmıştır. Elde edilen bulgular sosyal dinleme uygulamalarının; hedef kitlelerin nerede, ne zaman, ne konuştuğu, nasıl bir duygu durumunda içerikler paylaştığı gibi birçok kapsamda veri elde edilmesine olanak tanıdığını, ayrıca; erişim, demografi, duygu, mecra, kelime, hashtag, tema ve influencer analizlerine ulaşılmasını sağladığını göstermiştir. Araştırma bulguları aracılığıyla sosyal dinleme platformu kullanımının dijital halkla ilişkilerin amaç, bileşen ve uygulama alanları noktalarında katkılar sağlayabileceği de ortaya konmuştur.Öğe İtalyan L’Asino siyasi hiciv dergisi’nin Trablusgarp Savaşı’na muhalif yaklaşımı(Istanbul Commerce University, 2024) Çakı, Caner; Gülada, Mehmet Ozanİtalya, 1911 yılında Osmanlı İmparatorluğu’na ait olan Trablusgarp’ı işgale girişmiştir. İtalya içerisinde bu işgal girişimini destekleyenler olduğu kadar savaşa muhalif bir cephe de meydana gelmiştir. Savaş sırasında İtalyan siyasi hiciv dergisi L’Asino, muhalif bir tutum sergileyerek İtalya’nın Trablusgarp İşgali’ni kapaklarında görsel ve yazılar üzerinden eleştirmiştir. Çalışmada L’Asino Dergisi’nde İtalya’nın Trablusgarp İşgali’ni hicveden çeşitli kapakları üzerinden Trablusgarp Savaşı’na muhalif İtalyan kamuoyuna ışık tutulmaya çalışılmıştır. Bu şekilde çalışmada İtalya’da savaş karşıtı ne tür söylemlere yer verildiğinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla konuya ilişkin L’Asino Dergisi’nin sekiz kapağı, David A. Snow’un sembolik etkileşim yaklaşımı üzerinden analiz edilmiştir. Çalışmada derginin kapakları üzerinden her iki taraftan da asker kayıplarının önemsenmeksizin savaşın belirli askeri ve siyasi amaçlar ve belirli grupların çıkarları doğrultusunda devam ettirildiğinin ileri sürüldüğü tespit edilmiştir. Ayrıca kapaklar içerisinde savaşın İtalya’da belirli bir zümrenin zenginleşmesine yol açtığı belirtilmiştir. Bunun ya nında dergide İtalyan ve Türk halkının barış içerisinde hareket etmesi teşvik edilmeye çalışılmıştır. Neticede çalışmada L’Asino Dergisi’nin, hükümet karşıtı bir tutum içerisinde milliyetçiliğe ve işgale karşı tavır alarak Trablusgarp Savaşı’na yönelik eleştiride bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Brand storytelling as an integrated marketing communication tool: A case study of “Levi’s The Greatest Story Ever Worn”(Istanbul Commerce University, 2024) Çataldaş, İbrahim; Erdönmez, SonerMarketing activities influencing customers’ purchasing behaviours have moved to a new dimension today. Busi nesses utilize innovative marketing strategies beyond traditional methods to promote their products or services. Nowadays, consumers consider not only the quality of a product but also the emotional bond they have established with it when making purchasing decisions. That is why businesses use a comprehensive communication strategy that combines advertising, mar keting, sponsorship, fairs and exhibitions, and traditional marketing techniques to promote their products or services. As a result of this strategy, storytelling has become an essential tool in ‘integrated marketing communication’ activities. This study discusses Levi’s company’s campaign, ‘The Greatest Story Ever Worn’, in cooperation with the Droga5 advertising agency. The primary purpose of the research is to find out how storytelling is being used in terms of integrated marketing communication in this campaign inspired by true stories. In this context, 13 stories in the campaign were categorized using content analysis in terms of place, time, theme, and subject. The study’s findings suggest that this campaign emphasizes customer loyalty in a way that supports integrated marketing communication goals. The narratives touch on the themes of success, locality, subcul ture, loyalty, commitment, and happiness.Öğe Reklam ve yapay zekâ ilişkisi: “Journal Of Advertising” dergisindeki makalelerin bibliyometrik analizi(Istanbul Commerce University, 2024) Güngör, Arzu; İmik Tanyıldızı, NuralYapay zeka teknolojisinin hızla yayılması, insan iş gücünün azaltılmasına ve sonuç odaklı çalışmaların daha pratik yapılmasına zemin hazırlamıştır. Bu durum yapay zekanın reklamcılık sektöründe de yer edinmeye başlamasını sağlamıştır. Yapay zekanın reklam süreci üzerindeki etkisi, reklam alanında yeniden bir yapılanmanın olabileceği düşüncesini doğurmaktadır. Geleneksel reklam çalışmalarına kıyasla yapay zeka kullanılarak oluşturulan reklamların bazı avantaj ve dezavantajları da beraberinde getirdiğini söylemek mümkündür. Yeni sayabileceğimiz bu kavramın reklam alan yazındaki konumunu bilmek gerekmektedir. Reklamcılık alanında yapay zeka ile ilgili bilimsel çalışmaların analizi, reklamda yapay zeka kullanımının gelişimi ve gelecekteki araştırmalar için çeşitli potansiyel yollar sunması açısından önemlidir. Bu araştırmada, Social Sciences Citation Index’te taranan “Journal of Advertising” dergisinde yayınlanan reklam ve yapay zeka makaleleri bibliyometrik analizle incelenmiştir. Araştırmanın amacı bibliyometrik ve çerçeveye dayalı bir analiz yaparak reklamda yapay zeka kullanımının gelişimini ortaya koymaktır. Araştırma sonucunda dergide konuyla ilgili ilk makalenin 2019 yılında yayınlandığı ve makalelerde, reklamda yapay zeka kullanımının daha çok teorik olarak ele alındığı görülmüştür. Yapılan analiz ile makalelerin daha çok programatik reklamcılık, hesaplamalı reklamcılık, çevrimiçi reklamlar, yapay zeka ile üretilen reklamlar, dijital veriler, chatbot reklamları ve yapay zeka Influencerları çerçevesinde şekillendiği ve incelendiği gözlemlenmiştir.Öğe Z kuşağının analog medyayı kullanım nedenleri ve geleneksel medya deneyimi üzerine bir inceleme(Istanbul Commerce University, 2024) Köse, Hüseyin; Taşdelen, Birgül; Balcı Aydoğan, BaharGazete, kitap, sinema, televizyon ve radyo gibi analog medya biçimleri ve bunların ürettiği toplumsal ve kültürel deneyime görece uzak olduğu varsayılan Z kuşağının kendini bu medya biçimlerine karşı nasıl konumladığı meselesi, özellikle de medya ekolojisine dair sunacağı veriler açısından araştırmaya değer bir konudur. Bu bağlamda, çalışmada Z kuşağının kendi medya kullanım yatkınlığı içine alamadığı, içinde bulunduğu algılama evreniyle çok da benzer olmayan, dijital medyanın otomatik hızla aktarılabilen enformasyon ve içerik biçimlerine oranla daha yavaş ve seçenek bakımından da görece daha sınırlı olduğu varsayılan analog medyayı kullanma nedenleri ve bu kullanımdan ne tür doyumlar elde ettiğinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Kullanımlar ve Doyumlar Yaklaşımı’na dayandırılan çalışmanın evrenini Gümüşhane Üniversitesi, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ve Atatürk Üniversitesi lisans ve ön lisans programlarında okuyan Z kuşağı öğrenciler oluşturmakta olup, basit tesadüfi örnekleme yöntemiyle seçilen 853 öğrenciyle elektronik ortamda anket çalışması yapılmıştır. Sonuç olarak, çevrimiçi medyayı yoğunlukla kullanan Z kuşağının, analog medyayı tamamıyla yok saymadığını, özellikle erkek katılımcıların sinema filmi izlemek gibi eğlenceli zamanlar geçirmek adına analog medyayı tercih ettiği, kadın katılımcıların ise kişisel gelişim/kendini ifade etme gibi nedenlerle analog medyayı kullanmayı daha fazla tercih ettikleri bulgusuna ulaşılmıştır.