Mühendislik Fakültesi, Mücevherat Mühendisliği Bölümü Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 7 / 7
  • Öğe
    Çevreci yapıların tasarımında malzeme seçiminin önemi
    (Uluslararası Mimarlık ve Tasarım Kongresi, 2020) Çizmecioğlu, Zeki
    Çevre, insanların ve diğer canlıların hayatları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları, bütün insanlığın ortak malı olan fiziki, biyolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamdır. Günümüzde yaşanan çevre sorunlarını azaltmak için yapıların tasarımında çevreci/doğal malzemelerin seçimine önem verilmelidir. Herhangi bir yapının tasarımında yapının değişik dış etkilere karşı süresiz dayanıklı olması, beklenen fonksiyonunu yerine getirmesi, estetik ve ekonomik olması göz önüne alınır. Bu şartların yerine getirilmesinde malzeme özellikleri önemli yer tutar. Malzemelerden beklenen başlıca malzeme özellikleri ise üretilebilme ve şekillendirilebilme kolaylığı, mukavemet, aşınma ve yüksek sıcaklığa dayanıklılık, elektrik ve ısı iletkenliği, yoğunluk v.b. özelliklerdir. Tasarımda yapıdan beklenen özelliklere uygun malzeme seçilmelidir. Çevreci yapı, doğal malzemelerin kullanıldığı, az enerji tüketen ve bu enerjiyi de doğal güneş ışığı ile elde eden, bakımı kolay ve ekonomik olan yapıdır. Bu yapı insanın doğasına uygun sağlıklı malzemelerle yapılmalı, bulunduğu ortamın özelliğine ve kullanıcının koşullarına göre düşünülmelidir. Çevreci yapılarda, temiz enerji/doğal enerji kullanımı ile enerji tüketiminin minimuma indirilmesi ve enerji kaynağı olarak yenilenebilir enerji kaynakları tercih edilerek yapı “enerji tüketicisi” durumundan “enerji toplayıcısı” durumuna dönüşmelidir. Sera etkisinden sorumlu CO2 gazı üreten ısıtma ve enerji teknikleri değil, bu etkiyi en az yüzde 70 azaltan ve ekonomik olan güneş enerjisi tekniği kullanılmalıdır. Yapı, güçlendirilmiş ısıl izolasyonla donatılmalı ve konstrüksiyon teknikleri de enerji tasarrufu sağlayacak şekilde planlanmalıdır. Bu bildiride, çevreci konut yapılarının tasarımında çevreci/doğal yapı malzemelerinin seçiminin önemi ele alınmaktadır.
  • Öğe
    Betonarme yapılarda temel donatı korozyonunun önlenmesi için tasarım geliştirilmesi
    (Uluslararası Mimarlık ve Tasarım Kongresi, 2020) Çizmecioğlu, Zeki
    İstanbul genelindeki binaların hasar durumları incelenmiş ve korozyonun İstanbul genelinde çok ciddi bir tehlike olduğu görülmüştür. İstanbul Deprem Master Planı çerçevesinde yapılan çalışma kapsamında Depremin 7,5 büyüklüğünde olması durumunda ağır hasar görecek ve yıkılacak binaların oranı kıyıdaki Zeytinburnu'nda yüzde % 57 (8000), iç kesimdeki Bayrampaşa-Bahçelievler-Güngören ilçelerinde de yüzde % 51 (22540) Fatih ve Küçükçekmece ilçelerinde % 30 olarak tespit edilmiştir. 5 ilçeden (Bayrampaşa, Güngören, Bahçelievler, Fatih, Küçükçekmece) alınan verilerden ayıklama yapılarak korozyon durumu tespit edilen 0 – 60 yaş arası 83 871 adet betonarme bina durum tespiti için incelemelerimize esas kabul edilmiştir. İBB’den alınan verilerden seçilen 83 871 adet binanın hasar raporlarının matematiksel analizinde, Betonarme binaların faydalı ömrünün 50 yıl olduğu da kabul edilirse, korozyonuna karşı yeterli önlemlerin alınmaması sebebiyle, binalar ömrünün yarısında kullanım özelliğini yitirdiği ve insanlar için tehdit oluşturduğu tespit edilmiştir. Yapılan tespitler ve araştırmalar incelendiğinde görülmüştür ki, donatının korozyonu, yapılara zarar veren faktörler içinde en son sıralara atılmış, Deprem Master Planında ve Bina incelemelerinde üzerinden üstünkörü olarak geçilmiş, gerek korozyonun varlığının tespiti, seviyesinin ölçülmesi, vereceği zararın belirlenmesi ve önlenmesine yönelik alınacak tedbirler konusunda ciddi bir çalışma yapılmamıştır. Bu tebliğde, betonarme binaların bilhassa temel betonundaki donatı korozyonunun mekanizması ve ortaya çıkardığı hasarın mahiyeti açıklanmakta, kentsel dönüşüm sürecinde korozyon hasarının önlenmesine yönelik uygun tasarım geliştirilmektedir.
  • Öğe
    Soğukta sertleşen kompozit pelet üretiminde bağlayıcı olarak jöle ilavesinin araştırılması
    (Uluslararası İleri Teknolojiler Sempozyumu, 2009) Çizmecioğlu, Zeki; Benkli, Yunus Emre; Boyrazlı, Mustafa; Artır, R.
    Kompozit peletler,çesitli baglayıcı ve flaks kombinasyonları ile kok tozları ve demir cevheri konsantresi kullanılarak üretilip soguk baglanma teknikleri ile düsük sıcaklıklarda baglayıcının fizikokimyasal degisiklige ugramasıyla sertlestirilebilirler. Kok tozları ise peletin redüklenmesini saglamaktadır. Bu çalısmada Divrigi A kafa manyetit konsantresi ile baglayıcı olarak önce sadece jöle kullanılarak peletler üretilmis ve üretilen peletler 100,150,200,250 oC sıcaklıklarda 30,60,90,120 dakika süreyle sertlestirilme islemine tabi tutularak peletlerin basma dayanımlarına bakılmıstır. Jölenin tek basına baglayıcı olarak kullanıldıgı çalısmalarda, 200 oC’de 90 dakika kurutulan peletlerin basma dayanımı 353 N/Pelet olarak ölçülmüstür. %10 jölenin baglayıcı olarak kullanıldıgı deneylerde manyetit konsantresine %10, %20 ve %30 kok tozu, %1, %2, %3, %4 ve %5 oranlarında sönmüs kireç ilave edildiginde en iyi bilesim %10 jöle, %10 kok tozu ve %2 sönmüs kireçle karıstırılarak üretilen kompozit peletlerin, 200 oC sıcaklıkta 60 dakika kurutulması sonucunda mukavemet degeri 1100 N/Pelet olarak elde edilmistir. Üretilen kompozit peletlerin gözeneklilik oranı %25-%31 arasında degistigi gözlenmistir.
  • Öğe
    An investigation on the removal of alkali from sinter mix with the chlorinating evaporation method
    (IISTE, 2015) Çizmecioğlu, Zeki; Boyrazlı, Mustafa
    In this study, the removal of the alkali which exists in the blended sinter material that provided from Erdemir Plants, was investigated. In the Experiments, the stoichiometric amount of all the impurities in the original sinter blend was calculated and was added 1 , 2, 4 and 6 times of stoichiometric quantity the solid CaCl 2 in sinter blend. Experiments were performed at 1350 o C, the parameters such as, particle size and the amount of CaCl 2 on the alkali removal efficiencies were investigated. Both the solid and solution CaCl 2 was added the ratio of 0,5,1,2 and 3% (up to 1 , 2, 4 and 6 times of the stoichiometric amount) in the sinter mix. For the samples added Calcium chloride as a solid form, optimal results were obtained with the 3 % CaCl 2 (6 times of the stoichiometric amount). These samples were achieved 41.54 % and 21.09 % removal efficiency for K 2 O and Na 2 O respectively. In experiments investigated the effect of particle size on alkali removal, the original mixture fractionated different and experiments were performed separately for each fraction. The size distribution expe riments, as expected, the best results are obtained 0.10 mm grain size samples which were added 3 % CaCl 2 as a solid form, has been removed K 2 O and Na 2 O, 59.13%, and 69.21% removal efficiency respectively. As a result of addition 3 % CaCl 2 as the solution, it was obtained the yield for K 2 O and Na 2 O respectively 49,09% and 28,7%. In the experiments performed on the sinter materials with 100 micron particle size was obtained the yield for K 2 O and Na 2 O in order of 88.08 % and 73.26
  • Öğe
    Beton yapılarda inhibitör kullanımının korozyon önlemedeki etkinliğinin değerlendirilmesi
    (Yıldız Teknik Üniversitesi, 2013) Çizmecioğlu, Zeki; Aydın, Özlem
    Bu çalışmada, beton yapılarda korozyon oluşumunda klorun rolü ve inhibitörlerin korozyonu önlemedeki etkinlikleri incelenmiştir. Korozyon, çeliğin en kesit kaybına ve beton-çelik aderansının azalmasına, böylece betonarme elemanın taşıma gücünün azalmasına yol açar. Korozyon nedeniyle yapının deprem güvenliğinin kaybolması, zamanla yapının kullanılamaz hale gelerek servis ömrünü tamamlaması olasıdır. Bu olumsuzlukları en aza indirmek için korozyona karşı çeşitli önlemler almak gerekir. Mevcut metodların arasında korozyon inhibitörleri, öncelikli olarak klor nedenli korozyonu önlemek ve durdurmakta basit ve maliyet etkin önleme tekniği olarak sunulabilmektedir.
  • Öğe
    Manyetit konsantrelerinin peletlenmesi işlemlerinde bağlayıcı olarak kemik tozunun kullanılması
    (Metalurji ve Malzeme Mühendisleri Odası, 2017) Çizmecioğlu, Zeki; Öztürk, Elif Arancı; Bostancı, Bayram; Başgöz, Öyküm; Boyrazlı, Mustafa; Benkli, Yunus Emre
    Soğuk bağlı kompozit peletlerin özelliği hammaddelerin soğukta sertleşen bir bağlayıcı, fl aks ve karbon içeren bir redükleyici ile karıştırılarak peletlenmesidir. Klasik pelet üretim tekniklerinde bağlayıcı olarak kullanılan bentonitin dışında, pişirme kademesine gerek kalmadan pelete yeterli mukavemeti kazandıran bağlayıcılar sayesinde pelet maliyeti düşmekte ve işlem süresi kısalmaktadır. Bu çalışmada, Divriği A kafa manyetit konsantresi, fl aks malzemesi olarak Ca(OH)2, indirgeyici olarak kok ve bağlayıcı olarak kemik tozu kullanılarak demir tanesi üretiminin ilk aşaması olan soğukta sertleşebilen kompozit peletlerin üretilmesi amaçlanmıştır. %5, 10, 20 ve 30 oranında kemik tozu, %1, 2 ve 3 oranında Ca(OH)2, %10, 20 ve 30 oranında ise kokun kullanıldığı deneylerden elde edilen sonuçlara göre en yüksek pelet mukavemet değeri %20 kemik tozu + %1 Ca(OH)2 + %20 kok karışımından üretilen peletlerin 200 0C’ de 60 dakika kurutulması sonucu 138 N/pelet olarak belirlenmiştir.
  • Öğe
    City Of Bingol In May 2003: Assessment Of Strong Ground Motion Records
    (Indian Acad Sciences, 2014) Ceken, U.; Beyhan, G.; Selim, Hamit Haluk
    The main shock of Bingol earthquake (M-w = 6.4) recorded by six accelerometers in the area occurred at 03:27 local time on May 1, 2003. The largest acceleration value of north south component was recorded as 545.5 cm/s(2) at the nearest station which is 12 km away from the epicenter of earthquake. Especially, 0.15 s short period was observed when high spectral acceleration value occurred. An acceleration value greater than 50 gal was recorded at the BNG (Bingol) station and structural damage occurred within 6.5 s was very important for the near source and strong ground motion seismology. The recorded peak acceleration values were greater than the estimated empirical acceleration values. However, the structural damage was not as high and widespread as expected. This occurrence was explained by considering the factors of earthquake source, frequency content, effective duration, effective acceleration value, local soil conditions, rupture direction and attenuation.