İTÜSBD, Cilt 22, Sayı 46, Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 31
  • Öğe
    The impacts of firm-level and country-level variables on environmental, social and corporate governance greenwashing
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) Erol, Duygu; Çankaya, Serkan
    While ESG investments have increased in the last 10 years, stakeholders are curious about the correctness of the ESG claims of companies. Greenwashing (GW) is a conscious and selective information disclosure of firms to create a positive image in the eyes of the stakeholders. It limits the integration of ESG data into investments as the stakeholders lose their trust in that declarations. Unaudited sustainability reports, lack of standardization in disclosure rules of ESG data, and the absence of a global governance body to ensure the accuracy of reported ESG information increase the risk of GW behaviors. Purpose: The motivation of this study is to help out stakeholders to determine which company factors (size, profitability, board structure, governance model) and country factors (corruption, unemployment, wealth of the society) impact the ESG greenwashing behaviors within STOXX 600. Method: We implemented a panel regression model. The dataset covers STOXX 600 firms from 2009-2020. Findings: The results show that each ESG GW dimension is impacted by a different company and country variables. An increase in CSR committee and embedding sustainable factors into the Executive remuneration are two main factors that decrease all three dimensions of GW behaviors. Company governance and financial factors have more impact on the GW compared to the country factors. Originality: According to our knowledge, this is the first research that evaluates each greenwashing dimension at the firm and country levels.
  • Öğe
    The mediating role of work engagement in the effect of flexible human resources management on work performance: a study in the banking sector
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) Yüksel Nalbantoğlu, Seda; Bayraktar, Osman
    Aim. Thisresearch examines the mediating role of work engagement in the relationship between flexible human resources management and job performance in the banking sector. Methodology. The research was designed according to quantitative and cross-sectional research methods. The research sample group consists of 384 people working in the Istanbul branches of privately owned deposit banks. Research data was collected by random survey method. Three scales with seven degrees related to conceptual structures and a demographic questionnaire about the participants were included in the questionnaire form. Security and validity analysis, correlation analysis between variables, and exploratory and confirmatory factor analyses were performed to analyze the data. Structural equation modeling was used for model validity, hypothesis testing, and mediation analysis. Data analysis was performed using SPSS 24 and AMOS 24. Results. In the correlation analysis, significant relationships were found between all the variables in the research model. According to the regression analysis results, the change in the variables of job performance and work engagement of flexible human resources management showed that work engagement significantly predicted the change in job performance. In the mediation analysis, the variable of work engagement has been seen that it has a strong mediating effect on the relationship between flexible human resources management and job performance. Originality. In the literature, no research tests the mediating role of work engagement in the relationship between flexible human resource management and job performance in the Turkish banking sector. In this aspect, research is a valuable contribution for researchers and practitioners.
  • Öğe
    Türkiye ekonomisinin yapısal özelliklerinin KOBİ’lerin küresel rekabet gücüne etkileri
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) Şengüler, Mesut; Adıgüzel, Muhittin
    Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu Gelişmekte Olan Ekonomiler içerisinde her ülkenin ekonomik açıdan kendisine has yapısal özellikleri bulunmaktadır. Bu özellikler ülkelerin rekabet güçlerini de etkilemekte ve belirlemektedir. Çalışmada ithal girdi oranı, enflasyon seviyesi, döviz kuru seviyesi, katma değerli üretim, politik istikrar vb. Türkiye ekonomisinin yapısını şekillendiren makroekonomik göstergelerin KOBİ’lerin uluslararası rekabetçiliği üzerinde etkileri incelenmektedir. Amaç: Bu çalışmada Türkiye ekonomisinin yapısal özelliklerinin KOBİ’lerin küresel rekabet gücüne etkileri değerlendirilmiştir. Yöntem: Araştırmamızda birincil veri kaynaklarından anket yöntemi kullanılmıştır. Bu kapsamda KOBİ’lerin rekabetçiliğini ortaya koymak adına likert ölçeği ile oluşturulan anket 113 dış ticaret firması üzerinde uygulanmıştır. Bulgular: KOBİ’lerin rekabetçiliğinin arttırılması için; ithal girdiye olan yüksek bağımlılığın azaltılması, katma değerli ürün üretiminin arttırılması, ihraç ürünlerinin ve ihraç pazarlarının daha fazla çeşitlendirilmesi gerekmektedir. Rekabetçilikte önemli bir etken olan finansmana ulaşım konusunda, öngörülebilirliğin tesis edilmesi amacıyla kur-faiz-enflasyon üçlüsündeki dalgalanmaların önüne geçilerek istikrar sağlanmalıdır. Son olarak diğer ülkeler ile yapılan Gümrük Birliği vb. ekonomik işbirliklerinde, rekabetçiliği olumsuz etkilediği halde tabi olunması zorunlu olan uygulamaların önüne geçilmesi gerekmektedir. Özgünlük: Türkiye ekonomisinin yapısal özelliklerinin ya da yapısal sorunlarının makro ölçekte etkilerinin ortaya konduğu birçok bilimsel çalışma literatürde yer almaktadır. Bu çalışma ile bu yapısal özelliklerin KOBİ rekabetçiliğine etkileri işletmeler ile yapılan anketle tespit edilmek suretiyle literatüre katkı yapılmıştır.
  • Öğe
    Yöneticilerin Enneagram kişilik tiplerinin etik davranış algıları ve yönetim tarzları üzerindeki etkisi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) Kayserili, Mehmet; Ülgen, Beliz
    Amaç: Araştırmanın amacı yöneticilerin Enneagram kişilik tiplerinin etik davranış algıları ve yönetim tarzları üzerinde etkisinin olup olmadığını incelemektir. Yöntem: Araştırmada nicel araştırma yöntem ve tekniklerinden, ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın evreni, İstanbul’da faaliyet gösteren ve özel sektörde yer alan işletmelerde çalışan yöneticilerden oluşmaktadır. Uygun örneklem yöntemiyle kendine ulaşılan ve araştırmaya katılmaya gönüllü olan 400 yönetici araştırmanın örneklemine dâhil edilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak; Enneagram Kişilik Ölçeği, Etik Davranış Algısı Ölçeği ve Yönetim Tarzları Ölçeğini içeren anket formu kullanılmıştır. Anket formu, katılımcılarla yapılan yüz yüze görüşmelerde uygulanmıştır. Analizlerde SPSS 22.0 paket programı kullanılmıştır Bulgular: Yöneticilerinin Enneagram kişilik tiplerinin, Yasal ve Sosyal Temelli Etik Davranış Algıları üzerindeki etkisi düşük düzeydedir. Yöneticilerinin Enneagram kişilik tiplerinin Demokratik-Katılımcı Yönetim Tarzı üzerindeki etkisi orta düzeyde, Otokratik Yönetim Tarzı üzerindeki etkisi ise yüksek düzeydedir. Özgünlük: Çalışma öncesinde yapılan literatür taraması sonucunda, yöneticilerin kişilik tiplerinin etik davranış algıları ve yönetim tarzları üzerindeki etkisini Enneagram kişilik modeli kapsamında inceleyen çalışmaya rastlanmamıştır. Bu bağlamda çalışmanın, alandaki eksikliği gidermede önemli olduğu ve bu yönüyle özgün olduğu söylenebilir.
  • Öğe
    Özel öğretim kurumlarında kurumsallaşmaya ilişkin okul müdürlerinin görüşleri
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) Uğur, Ebru; Levent, A. Faruk
    Amaç: Bu araştırmanın amacı, özel öğretim kurumlarında çalışan okul müdürlerinin kurumsallaşmaya ilişkin görüşlerini incelemektir. Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden olgubilim deseni kullanılmıştır. Amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme deseni ile belirlenen çalışma grubu, İstanbul ilindeki özel öğretim kurumlarında görev yapan 15 okul müdüründen oluşmuştur. Çalışmanın verileri, yüz yüze görüşme yoluyla ve yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak elde edilmiştir. Araştırmada toplanan veriler, içerik analizi ile çözümlenmiştir. Bulgular: Elde edilen bulgulara göre katılımcıların kurumsallaşmayı; kişilerden bağımsız, prosedürlerin, prensiplerin, kuralların ve sınırların belirlenmiş olduğu bir yapı olarak tanımladığı görülmektedir. Katılımcıların çoğunluğu; kurumsallaşmanın sistemliliği, standartlaşmayı ve sürdürülebilirliği amaçladığını belirtmiştir. Ayrıca katılımcılar, kurumsallaşmış bir eğitim kurumunda belli bir duruşun olduğunu, belirsizliğin olmadığını ve gelişime önem verildiğini ifade etmiştir. Katılımcılar kurumsallaşma için belirlenen yol haritasında; hedeflerin ortaya koyulması, ekiplerin oluşturulması ve iş planının yapılmasının altını çizmektedir. Kurumsallaşmanın; devamlılığı sağlaması ve yasal hakların yerine getirilmesi açısından olumlu, esnek olmayan ve mekanik bir yapı oluşturması açısından olumsuz yönleri katılımcılar tarafından ortaya koyulmuştur. Katılımcılar, kurumsallaşmak isteyen eğitim kurumlarına uygun ekiplerin oluşturulmasına önem vermelerini ve danışmanlık hizmeti almalarını önermektedir. Özgünlük: Literatür incelendiğinde kurumsallaşma konusunda özellikle işletme alanında yerli ve yabancı birçok çalışmanın yapıldığı görülmektedir. Bununla birlikte yurt içinde yapılan çalışmalarda eğitim alanındaki araştırmaların azlığı dikkat çekmektedir. Bu çalışmalarda daha çok eğitimin yükseköğretim kademesi üzerinde durulduğu ve özel öğretim kurumlarını ele alan çalışmaların ise sınırlı sayıda olduğu söylenebilir. Bu bağlamda özel öğretim kurumlarında kurumsallaşma ile ilgili sorunlara değinen ve bu konuda öneriler sunan bu çalışmanın okullarda kurumsallaşma sürecinin anlaşılması açısından alana katkı sunacağı düşünülmektedir.
  • Öğe
    Robert Koleji’nin Boğaziçi Üniversitesine devri sürecinde yaşananlar: 1960-1971
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) Erken, Ali
    Amerikan misyonerlerinin ülke dışında açtıkları ilk eğitim kurumlarından olan Robert Kolej uzun yıllar Osmanlı Devleti bünyesinde faaliyetini sürdürmüştür. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte öğrenci profili ve müfredatı değişime uğrayan Robert Koleji 1950’li yıllara kadar Türk öğrencilerin gittiği İngilizce eğitim veren özel bir lise olarak olarak kalmış, 1950’lerden sonra ise yükseköğretim diploması veren bölümleri de açılmıştır. Mühendislik, İşletme gibi alanlarda derece veren yüksekokul kısa süre sonra ekonomik açıdan zorlanmaya başlamıştır. Amerikalı mütevelli heyetinin okulu Türk yönetime devri isteği ağır basmış, Türk yetkililer de bu yaklaşıma destek vermiştir. Türkiye’de yaşanan siyasi gelişmelerin de Amerikan yönetiminin tavrını etkilediğini söylemek mümkündür. 1960’lı yıllarda Amerikan karşıtlığının artması bu açıdan tedirginliği arttırmıştır. Robert Koleji yüksekokul kısmının eski kampüs ile birlikte Türk yönetimine devredilerek yeni bir üniversite haline dönüşmesi süreci 1971 senesinde son şeklini almış, bu tarihte Boğaziçi Üniversitesi kurulmuştur. Boğaziçi Üniversitesi kurulduktan sonra Amerikan desteği ve Robert Koleji geleneği kısmen devam etmiş, ancak zamanla yeni bir kurum kimliği yerleşmeye başlamıştır. Amaç: Bu makale Robert Koleji Yüksek Okulu’nun bir yükseköğretim merkezi olarak son yıllarını ve Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilmesi sürecini inceler. Dönemin siyasi gelişmelerinin eğitim politikalarına tesirine odaklanır. Devir öncesi ve sonrası yaşanan gelişmeleri derinlemesine ele alıp süreçte rol alan isimlerin bakış açılarını ve Boğaziçi Üniversitesinin doğuşunun hem Amerikan hem Türk tarafı açısından nasıl yorumlandığını ortaya koymayı amaçlar. Yöntem: Çalışma Robert Kolej arşivleri ve biyografik anlatıları dayalı olarak Robert Kolej’in Boğaziçi Üniversitesine dönüşümündeki farklı dinamiklere odaklanır. Bulgular: Robert Koleji’nin “Türkleşmesinin” Amerikan Mütevelli Heyeti’nin ısrarlı teklifleri ve Türkiye’deki siyasi kültürel koşulların değişimi ile birlikte ortak bir karara varılarak gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Boğaziçi Üniversitesi’nin yeni bir yükseköğretim kurumu olarak ortaya çıkışı 1960’lı yılların sertleşen ideolojik söylemi, okul yönetiminin değişen tercihleri ve son olarak Soğuk Savaş konjonktürünün getirdiği öncelikler ile birlikte mümkün hale gelmiştir. Özgünlük: Çalışma incelediği arşiv kaynakları itibari ile özgün bir anlatı sunar. Robert Koleji arşivlerinde yer alan detaylar okulun Milli Eğitim Bakanlığı’na devrine dair yeni bilgiler sunar. Bu bilgiler biyografik anlatılar ile birlikte sunulmuştur.
  • Öğe
    An analysis of corporate ethical codes and code of conduct of airline companies based in Türkiye
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) Kul, Bekir
    The sustainable success of the Turkish civil aviation sector, which is an example of quality, quantity, and flexibility, is directly related to the ability to create and position a strong culture of "ethical code and code of conduct". Objective: The main purpose of this research is to examine the presence, current status, and the content of ethical codes and codes of conduct in Türkiye. Method: The current data of this research were obtained from the official websites of airline companies licensed by the General Directorate of Civil Aviation in Türkiye. Additionally, the declarations, official statements, and public information of these companies were subjected to documents and content analysis. Findings: According to the research results, 33% of Turkish registered airlines have declared their ethical code and code of conduct. Additionally, 6 of the 8 companies that do not declare their ethical code and code of conduct have statements in different documents that may correspond to the code of ethics and code of conduct. Originality: Very few studies in the field of civil aviation in the national literature has focused on ethical culture. This study is expected to make a major contribution to the literature.
  • Öğe
    Covid-19 sürecinde helikopter para çözüm mü?
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) Atabay Kuşçu, Rana; Sheikhi, Masoud
    Amaç: COVID-19 salgınının dünyada yayılmasıyla ülkelerde bir dizi kısıtlamalar ve kapanmalar gerçekleştirildi. Bu kısıtlamaların ve kapanmaların ekonomilerde durgunluğu tetiklemesi olasıdır. 1930’dan beri en kötü ekonomik kriz olma ihtimaline karşın politika yapıcılar bir dizi ekonomik paketini devreye almışlardır. Dolayısıyla ekonomik kriz ile mücadelede hanehalkına doğrudan para transferini gündeme getirmiştir. Bu doğrultuda helikopter para terimini açıklayarak salgın sürecinde alternatif çıkış yolu olarak görülen bu politikayı açıklamak ve çözüm önerisi olup olmayacağını araştırmaktır. Kapsam: Şimdiye kadar süre gelen ekonomik darboğazlarda politika yapıcıların bir dizi mücadele paketlerini devreye almışlardı. Ancak salgın gibi öngörülemeyen durumlarda alışılagelmiş politikaların yeterli düzeyde etkili olmadığı kanısı ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla beklenmedik krizlerde daha farklı politikalar tartışmaya ve uygulanma başlanmıştır. Yöntem: Öncelikle salgının ekonomideki etkileri daha sonra politika önerileri literatür incelenmiş olup vurgu notları irdelenmiştir. Sonuç: Deflasyonist ülkelerde helikopter paranın, enflasyon hedefinde diğer mali genişlemelerden daha güçlü olduğu kabul edilmektedir. Ancak enflasyonun yüksek olduğu ülkelerde helikopter para uygulaması hiperenflasyon yaratma riski barındırmaktadır. Ayrıca uygulama mali otoritelerin alanına girmekte ve merkez bankalarının özerkliğini tehlikeye düşürmektedir. Birçok ekonomilerde salgın sürecinin getirdiği olumsuz etkilerle mücadelede mali politikaların para politikalardan daha çok tercih edildiği görülmektedir. Özgünlük: COVID-19 salgınında ekonomilerde kapsamlı politikalar devreye alınmıştır. Vergi indirimleri, kamu açıklarının finansmanı, özel sektöre para transferi gibi uygulamalar helikopter para örnekleri olarak bilinmekte ve bu bağlamda salgın sürecinde ekonomik tahribatın azaltılmasında helikopter para etkili olabilmesi değerlendirilmiştir.
  • Öğe
    Yorumlayıcı fenomenolojik analiz
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) İlerisoy, Melike
    Yorumlayıcı Fenomenolojik Analiz (IPA), felsefi kökeni fenomenoloji, hermenötik ve idiyografiye dayanan çağdaş bir nitel araştırma yöntemidir. Bireysel deneyimin sistematik olarak araştırılmasına dayanan bu yöntemin amacı olgunun nesnel bir ifadesine ulaşma amacının aksine belirli deneyimlerin, olayların ve durumların katılımcılar için taşıdığı anlamları ayrıntılı olarak incelemektir. Başlangıçta Yorumlayıcı Fenomenolojik Analiz “yaratıcı, esnek ve akışkan bir yöntem” olarak nitelendirilmiş, araştırma süreci araştırmacının yorumlama becerisine bırakılmıştır. Ancak yaygın kullanımı araştırmanın amacı, soruların belirlenmesi, örneklem seçimi ve veri analizine kadar tüm süreçlerin nitel yöntemlere özgü güvenilirlik kriterleri bağlamında net bir şekilde belirlenmesini gerekli kılmıştır. İlk olarak sağlık psikolojisinde yöntemsel bir yaklaşım olarak tanımlanmakla birlikte giderek artan bir şekilde sosyal, klinik ve danışmanlık gibi psikolojinin diğer alanlarına doğru genişleyen bir yaklaşım haline gelmiştir. Amaç: Araştırmanın temel amacı sosyal bilimlerde hızla ivme kazanan nitel yaklaşımların görece yeni bir yorumu olan ve olgunun analitik düzeyde incelenmesinin altını çizen Yorumlayıcı Fenomenolojik Araştırma yönteminin rasyoneli ve metodolojisinin sınırlarını çizmektir. Yaklaşım: Bu çalışmada öncelikle Yorumlayıcı Fenomenolojik Analiz’in epistemolojik temelleri açıklanmış ve metodolojik çerçevesi çizilmiş, bir IPA araştırmasının fenomenolojik, hermenötik ve idiyografik odak korunarak nasıl yürütüleceğine ilişkin aşamalar aktarılmıştır. Ardından bu yönteme uygun araştırma sorularının nasıl hazırlanacağı, örneklemin belirlenmesinde önemli olan kriterler, veri analizine yönelik aşamalı süreç ve araştırmacı farkındalığı başlıkları ilgili yazın çerçevesinde açıklanmıştır. Özgünlük: İncelenen olgunun katılımcılar için taşıdığı anlamlar yoluyla kapsamlı bir betimlemesine “olabildiğince” yaklaşmak amacında olan nitel araştırmalar için, seçilen yöntemin sınırlarını belirlemek büyük önem taşımaktadır. Güvenilirlik kriteri göz önünde bulundurularak analizin her aşamasını net, açık ve izlenebilir uygulama adımlarıyla ortaya koyan bu çalışmanın gelecek araştırmalar için bir temel oluşturacağı düşünülmektedir.
  • Öğe
    Dijital diplomasi: diplomasi 3.0
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) Albayrak, Orhan
    Dijital Diplomasi 3.0 yaşadığımız dijital çağda teknolojinin hızla ilerlemesi ve toplumların dijital dönüşümü ile birlikte ortaya çıkan bir kavramdır. Geleneksel diplomasi yöntemlerinin yerini dijital araçlar ve iletişim kanalları almaya başlamıştır. Dijital diplomasi iletişim kanallarının hızlı bir şekilde çoğalması ve çeşitlenmesi sonucu ortaya çıkan zorlukları aşmak için geliştirilmiştir. Dijital diplomasi 3.0 dijital araçları ve teknolojiyi kullanarak uluslararası ilişkilerin daha verimli ve etkili bir şekilde yönetilmesini hedeflemektedir. Bu makale Dijital Diplomasi 3.0 kavramının ne olduğunu, nasıl işlediğini ve neden önemli olduğunu anlatmaktadır. Diğer iki dijital diplomasi dönemi ile karşılaştırıldığında daha kapsamlı bir yaklaşım sunduğu vurgulanmaktadır. Bu diplomasi türü geleneksel diplomasi yöntemleri ile dijital teknolojileri entegre ederek hükümetlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve özel sektörün daha fazla katılımını sağlamayı hedeflemektedir. Küresel kamuoyunu etkilemek için sosyal medya, bloglar, web siteleri, video platformları ve diğer dijital araçları kullanarak diplomasiyi de güçlendirmektedir. Dijital diplomasinin ana hedefleri olarak ulusal güvenlik, bilgi yönetimi, kamu diplomasisi, konsolosluk işlemleri, afet müdahalesi, dış kaynaklar ve politika planlama vurgulanmaktadır. Dijital diplomasinin aynı zamanda küçük devletlerin web siteleri, bloglar ve sosyal medya aracılığıyla alan sınırlaması olmaksızın geniş kitlelerle kamu diplomasisi yapmaları için fırsatlar sunduğu anlatılmaktadır. Devletlerin yaklaşık dört yüz yıldır küresel meselelerde birincil aktörler olmalarına rağmen bir avuç büyük teknoloji şirketinin jeopolitik etki için onlarla rekabet etmesiyle bu durum değişmeye başlamıştır. Dijital diplomasinin önemli bir uygulaması teknoloji büyükelçileridir. Birçok ülke büyük teknoloji firmalarının ulus devlet statüsüne yükselişini yansıtan teknoloji sektörüne elçiler atamaktadırlar. Fransa'nın bir “dijital işler büyükelçisi”, Estonya’nın “siber güvenlik elçisi”; Hollanda'nın “inovasyon, teknoloji ve bilim için bir danışmanı” vardır. Bu yeni diplomasi uluslararası krizlerin çözümünde ve küresel iş birliği için yeni fırsatlar sunmaktadır. Bu yeni diplomasi yaklaşımı bazı riskleri de vardır. Özellikle siber saldırılar, veri gizliliği ihlalleri ve diğer güvenlik tehditler gibi konuların dikkate alınması vurgulanmaktadır. Sonuç olarak Dijital diplomasi 3.0 dijital çağda uluslararası ilişkilerin yönetilmesinde yeni ve önemli bir yaklaşımdır. Bu yeni dönem teknolojinin hızla gelişmesi ve dijital araçların kullanımının yaygınlaşması ile birlikte küresel iletişim ve iş birliğinin artması için yeni fırsatlar sunmaktadır.
  • Öğe
    Christopher Nolan sinemasının arketipsel analizi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) Sunal, Gözde; Keleş, Berkan Şahin
    Amaç: Bu çalışma, auteur bir yönetmen olan Christopher Nolan’ın yazıp yönettiği filmlerinin arketipsel analizidir. Çalışma kapsamında Nolan filmleri Jungcu bir bakış açısı ile arketipler bağlamında incelenecektir. Nolan’ın filmlerindeki ortak olan Zaman, Baba, Adalet, Âşık, Masum, Tanrı ve Yaşlı Bilge arketipleriyle yönetmenin filmlerinin evrensel ana hatlarının yorumlanması hedeflenmektedir. Bu doğrultuda bu çalışmanın yapılmasındaki amaç Christopher Nolan sinemasındaki ortak arketiplerin ortaya çıkarılmasıdır. Yaklaşım: İsviçreli bir psikolog olan ve psikolojinin ayrı bir bilim dalı olmasını sağlayan üç isimden (Sigmund Freud, Alfred Adler) birisi olan Carl Gustav Jung’un arketipler kuramına göre, tüm insanların zihinlerinde paylaştıkları ortak bir bilinçdışı vardır ve arketipler de insan zihninde bulunan bu kolektif bilinçdışı alanın yapısını meydana getirirler. Arketiplerin özü, biçimi bilinemez olsa da sahip oldukları özellikler görüntü olarak rüyalarda, mitlerde, öykülerde, efsanelerde, kitaplarda ve filmlerde ortaya çıkarlar. En yaygın görülen arketiplerse kahraman ve gölge arketipleridir. Bu iki arketip hikayelerde kendilerini ana karakter ve kötü karakter olarak gösterirler. Ancak, Aristocu klasik anlatının da temelini oluşturan bu mevcudiyetin Nolan filmleri için geçerli olmadığı bu çalışma kapsamında varsayılmaktadır. Bunun sonucunda da küresel ölçekte farklı kültür ve toplumlarda karşılık ve beğeni bulan Nolan filmlerinin evrensel yönlerinin neler olduğu sorusu meydana çıkmıştır. Söz konusu soru da bu çalışmanın eksenini oluşturmaktadır. Çalışmanın yöntemi, Psikolog Carl Gustav Jung’un Analitik Psikoloji’si çatısı altında bulunan, Arketipsel Analizdir. Bulgular: Çalışma sonucunda Christopher Nolan sinemasındaki ortak arketiplerin Zaman, Baba, Adalet, Âşık, Masum, Tanrı ve Yaşlı Bilge arketipleri oldukları ortaya çıkmıştır. Özgünlük: Çalışmanın yönetmen sinemasının okuma ve analizine farklı bir perspektif kazandıracağı düşünülmektedir.
  • Öğe
    Fed faiz kararlarının ülkeler üzerindeki finasal etkilerinin incelenmesi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) Arslan, Hamide
    Amaç: Bu çalışmada, Amerika Merkez Bankası (FED)’nın para politikası karalarının seçilmiş ülkeler üzerindeki etkilerini ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu bağlamda özellikle politika faiz oranlarına odaklanarak FED faiz kararlarının ülkeler üzerindeki finansal etkilerini incelemektedir. Yöntem: Çalışmada Ocak 2001- Aralık 2019 dönemi dikkate alınarak, FED politika faizi kararlarının BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) ve benzer mali ve ekonomik yapıları olması nedeniyle Türkiye’nin politika faizi üzerindeki etkileri analiz edilmiştir. Çalışmada hata düzeltme (VEC) modellerinden yararlanılarak politika faizleri arasındaki kısa ve uzun dönemli etki ortaya konmuştur. Çalışma kapsamında kullanılan veriler, Ocak 2001- Aralık 2019 dönemini kapsamakta olup Bloomberg’den elde edilmiştir. COVID-19 dönemi, farklı kırılganlıkların ortaya çıkması ve uygulanan politikalarn detaylıca incelenmesi açısından başka bir çalışma konusu olduğu için çalışma dönemi dışında tutulmuştur. Bulgular: 2001-2019 dönemi için yapılan çalışma sonucunda ülkelerin politika faiz oranları ile FED politikaları arasında kısa ve uzun dönemli ilişki olduğu tespit edilmiştir. FED politikalarından uzun dönemde en çok etkilenen ülke Brezilya olurken, en kısa etki Güney Afrika için söz konusudur. Özgünlük: C?alışmada elde edilen sonuçlar FED faiz kararları etkilerini tespit etmek ve uygun çözu?m önerileri geliştirmek adına farklı öngöru?lerde bulunulması olanaklarını sunmaktadır. Bu doğrultuda FED faiz kararlarına karşı u?lkelerin bundan etkilenmemeleri adına olanaklar geliştirmelerine ışık tutmaktadır.
  • Öğe
    Vergi gelirleri ve vergi yapısının ekonomik büyümenin sürdürülebilirliğine etkisi: refah, verimlilik ve rekabet gücü perspektifinde bir inceleme
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) Karagöz, Hüseyin
    Amaç: Devletin en temel gelir kaynağını oluşturan vergilerin ekonomide önemli etkiler yarattığı bilinmektedir. Bu nedenle, vergi sisteminin tasarımında devletlerin öncelikleri, ekonominin işleyişi ve gelişiminde minimum maliyetle maksimum gelirinin elde edilmesi şeklinde özetlenebilmektedir. Optimal vergi sistemi olarak tanımlanabilen bu gereklilik ise ülkelerdeki ekonomik koşullara göre farklılaşabilmektedir. Ayrıca, yine ekonomik ve politik koşullara göre devletlerin tercih ve öncelikleri de değişebilmekte, vergilerin düzey ve yapısından kaynaklanan maliyetler göz ardı edilebilmektedir. Bu bağlamda çalışmada, vergi düzeyi ve vergi yapının büyümenin sürdürülebilirliğinde önemli rol oynayan verimlilik, rekabet gücü ve refah düzeyi üzerindeki etkilerinin araştırılması amaçlanmaktadır. Yöntem: Çalışmada, ortalama vergi oranı olarak ifade edilen toplam vergi gelirlerinin GSYH’ye oranı ile kişisel gelir, kurumlar ve mal ve hizmet vergilerinin toplam vergiler içerisindeki payları bağımsız değişkenler, satın alma gücü paritesine (SAGP) göre kişi başına gelir, toplam faktör verimliliği ve Küresel Rekabetçilik endeksi ise bağımlı değişkenler olarak belirlenmiştir. OECD üyesi 35 ülkenin 2008-2017 dönemini kapsayan çalışmada, panel veri analizi yöntemi kullanılmıştır. Bulgular: Elde edilen bulgulara göre, mal ve hizmet vergilerinin toplam vergi gelirleri içerisindeki payı SAGP’ye göre kişi başına gelir düzeyini ve toplam faktör verimliliğini negatif yönde etkilemektedir. Ayrıca, kurumlar vergisinin toplam vergi gelirleri içerisindeki payı toplam faktör verimliliğini pozitif yönde etkilerken, toplam vergi gelirlerini GSYH’ye oranı Küresel Rekabetçilik Endeksini pozitif yönde etkilemektedir. Özgünlük: Vergilerin ekonomik etkilerini inceleyen çalışmalarda genel olarak büyüme oranları dikkate alınmakta ve büyümenin kaynakları genel olarak göz ardı edilmektedir. Büyümenin kaynakları sürdürülebilirlik açısından önemli bilgiler sağladığından, bu çalışmada niteliksel gelişim ve refah göstergeleri dikkate alınmakta ve vergi gelirleri ve vergi yapısının bu göstergeler üzerindeki etkileri araştırılmaktadır.
  • Öğe
    Entegre Entropi-Edas yaklaşımıyla lider Türk ihracatçılarının performans analizi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) Sarıhan, Ahmet Yusuf; Aydın, Umut
    Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için ihracat önemli bir ekonomik faaliyettir. İhracatı gerçekleştiren işletmelerin incelenmesi ve buna göre ihracatı artırıcı yeni teşviklerin değerlendirilmesi pek çok gelişmekte olan ülkenin ekonomi politikaları içerisinde önemli yer tutmaktadır. Bu çalışmanın amacı gelişmekte olan ülke olarak Türkiye’de ihracat yapan en iyi bin işletme listesinde yer alan şirketlerin ihracat, yurt içi satış ve vergi öncesi kar çıktılarından hareketle performanslarının değerlendirilmesidir. Araştırmada Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) kaynaklarından hareketle 2021 yılında en fazla ihracat yapan bin işletme verilerinden yararlanılarak entropi temelli EDAS yaklaşımı ile listede yer alan şirketlerden verileri tam olan 429 şirketin performans değerlendirilmesi yapılmıştır. Performans değerlendirilmesi yapılırken söz konusu 429 şirket üretici-ihracatçı, dış ticaret firması (sektörel veya sermaye dış ticaret), ihracatçı ve grup dış ticaret firması şeklinde firma türlerine göre 4 farklı grupta değerlendirilmiştir. Entegre yaklaşımın ilk aşaması olan entropi ile kriter ağırlıklarının belirlenmesi aşamasında kriter ağırlıkları farklı gruplardaki şirketler için değişkenlik göstermektedir. Öyle ki, ihracatçı ve grup dış ticaret firması türlerinden olan şirketler için performansa etki eden en önemli kriter vergi öncesi kar değişkeni olarak gözlemlenirken; üretici-ihracatçı ve dış ticaret firması türünde olan şirketler için önem derecesi en yüksek kriter yurtiçi satış tutarı değişkeni olmuştur. Entropi yöntemi ile elde edilen ağırlıklardan yararlanılarak yapılan EDAS performans değerlendirmesi sonrası farklı gruplarda yer alan işletmeler içerisinde en yüksek performansı gösterenler belirlenmiştir. Bu çalışma Türkiye’nin en fazla ihracat yapan işletmelerine ait ikincil veri üzerinden yapılan bir performans analizi olması açısından bilindiği kadarıyla ilk olma özelliği taşımaktadır. Entropi temelli benzer yaklaşımlarla yapılan çalışmaların çok farklı işletme türlerine odaklandığı görülmekle birlikte bu çalışmanın örneklemi doğrudan ülke ekonomisi ile bağlantılı olma özelliği taşıdığından ekonomik ve ticari yaygın etkisinin yüksek olma potansiyeline inanılmaktadır.
  • Öğe
    Döviz piyasasına müdahaleleri etkinliği: T.C. Merkez Bankası
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) Canikli, Nurettin
    Ülkeler arasındaki sermaye hareketlerinin serbestleşmesine paralel olarak esnek kur sistemlerine geçişle birlikte döviz kurlarındaki oynaklıktaki artış ve döviz kurunun seviyesindeki değişiminin hız kazanması, gelişen piyasa ekonomilerinde, fiyat istikrarı başta olmak üzere makro ekonomik yapısalların dengelenme mekanizmalarını olumsuz yönde etkilemeye başlamıştır. Merkez bankaları, döviz kurundaki değişimden kaynaklanan fiyatlar genel seviyesindeki artışları engellemek veya yavaşlatmak için yoğun bir şekilde döviz piyasasına müdahalede bulunarak, döviz kurundaki oynaklığı azaltmaya ve döviz kurunun seviyesini değiştirmeye çalışmaktadırlar. TC Merkez Bankası da rezerv biriktirmek için alım yönlü, döviz kuru oynaklığını ve döviz kurundaki artış trendini durdurmak için satım yönlü müdahalelerde bulunmaktadır. Merkez Bankası’nın döviz piyasasına müdahalelerinin etkinliği literatürde çokça tartışılmaktadır. Amaç: Bu çalışmada, 29.03.2001-17.12.2021 döneminde Merkez Bankası tarafından döviz piyasasına yönelik olarak gerçekleştirilen müdahalelerin etkinliğini ölçmek amaçlanmıştır. Yöntem: TCMB'nin döviz kuru oynaklığını azaltmaya yönelik müdahalelerinin etkinliği ARCH (Otoregresif Koşullu Varyans Varyansı) modelleriyle analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular en uygun modelin E-GARCH modeli olduğunu göstermiştir. Bulgular: Alım yönlü müdahalelerdeki sınırlı ve küçük oranlı başarı hariç, satım yönlü müdahalelerin döviz kurunun seviyesinin değiştirilmesinde etkin olmadığı ve döviz kuru müdahaleleri ile fiyatlar genel seviyesindeki artışın kontrol altına alınamadığı sonucuna ulaşılmıştır. Özgünlük: Çalışmanın literatüre hem kapsadığı dönem hem de etkinliğin ölçümüne bir yaklaşım sunması bakımından katkı sağlaması beklenmektedir.
  • Öğe
    İşletmelerde dijital olgunluk düzeyinin yenilik performansı üzerindeki etkisinde büyük veri analitik yeteneğinin aracı ve veri odaklı kültürün düzenleyici rolü
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) Düzcan, Abdürrahim; Fidan, Yahya
    Bu çalışmada; dijital olgunluk ve yenilik performansı kavramları, birbiri ile ilişkileri ve bu ilişkide büyük veri analitik yeteneği ve veri odaklı kültürün yerinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Amaç: Araştırma kapsamında, Forrester Digital Maturity Model 5.0’ı kullanarak yapılan anket çalışması ile, Türkiye’deki orta ve büyük ölçekli işletmelerin dijital olgunluk seviyesi ölçülmüştür. Ayrıca bu çalışmada, dijital olgunluk düzeyi ile yenilik performansı ilişkisi ve bu ilişkide büyük veri analitik yeteneği ve veri odaklı kültürün etkisi incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Öncelikli olarak kavramların literatür araştırması yapılmıştır. SurveyMonkey isimli anket programı vasıtasıyla, online olarak dağıtılmış ve 411 cevap alınmıştır. Anket sonuçlarının veri analizi; SPSS 26.0 ve AMOS 21.0 programları ile %95 güven düzeyinde incelenmiştir. Değişkenler için frekans ve % istatistikleri ortalama, standart sapma değerleri elde edilmiştir. Doğrulayıcı Faktör Analizleri gerçekleştirilmiş ve güvenilirlik düzeyleri ölçümlenmiştir. Pearson korelasyon testi, çoklu doğrusal regresyon, hiyerarşik regresyon testleri yapılmıştır. Aracılık testi için YEM analizi, Bootstrap ve Sobel tekniği kullanılmıştır. Yapılan anketin cevaplarının analizi sonrasında, kavramların ilişkisi incelenmiş ve sektör bazlı dijital olgunluk seviyeleri Forrester’ın Dijital Olgunluk Modeli 5.0’a göre ölçülmüştür. Bulgular: İşletmelerin dijital olgunluk seviyesinin yenilik performansını ve büyük veri analitik yeteneğini etkilediği ortaya çıkmıştır. Büyük veri analitik yeteneğinin, yenilik performansını etkilediği tespit edilmiştir. Elde edilen bulgular, dijital olgunluk seviyesinin yenilik performansına olan etkisinde, büyük veri analitiği yeteneğinin bir aracı değişken olarak işlev gördüğünü ortaya koymaktadır. Dijital olgunluk düzeyinin, yenilik performansı üzerindeki etkisinde veri odaklı kültürün düzenleyici rolü olmadığı ortaya çıkarılmıştır. Özgünlük: Bu araştırma ile, Türkiye’de ilk defa işletmelerin dijital olgunlukları, Forrester’ın Dijital Olgunluk Modeli 5.0 kullanılarak ölçülmüştür. Orijinalinde İngilizce olan bu olgunluk modelinin anket soruları Türkçe’ye çevrilmiş ve ileride yapılacak Türkçe araştırmalara bir ölçek kazandırılmıştır. Bu araştırma, Türkiye’de dijital olgunluk ile yenilik performansı arasındaki ilişkiyi ölçen ilk araştırmadır.
  • Öğe
    Proposal of a model framework for measuring innovation performance in health
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) Güner, Şeyda; Köse, İlker
    Purpose: Indicators that will reveal the current situation are the most needed tool in policy and strategy development processes. A national and sectoral measurement model is required to the strengths and weaknesses of innovation policies and practices. Although models various models are developed to measure the innovation performance of the national health system, there is yet to be a widespread and inclusive model that can be adapted to every country. This study aims to develop a model framework that measures the innovation performance of the national health system and can be customized according to the institutions and country’s dynamics when necessary. Method/Design/Methodology/Approach: Three models developed to measure the innovation performance of the national health system were examined by document analysis method and analyzed by content analysis method. Models designed to serve the same purpose were evaluated as holistic and inclusive. The results were subjected to a second analysis with the comparative analysis method. Findings: A model that will measure the innovation performance of health systems in a country, Financing; Human Resources; working environment; Political and Legal Environment; Intellectual Property Rights (opportunities, facilitators, and intellectual resources); Information technologies; Cooperation Opportunities; R&D Activities; It has been seen that it can be evaluated in 10 dimensions, namely Service Delivery and Innovation Outputs. Originality: A measurement model that measures the national innovation performance of country health systems and can be adapted to all countries has yet to be found. There needs to be a study in which existing models are evaluated together. It is an original research study that assesses the dimensions and criteria the measurement model will include and creates a framework. This framework can form a basis for measurement tools to be developed in a country-specific manner.
  • Öğe
    Moda giyim sektöründe sürdürülebilirlik arayışları; yavaş moda’nın yükselişi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) Onay, İdris; Arslan, İsmet Kahraman
    Artan çevresel kaygılar çerçevesinde, hızlı moda iş modeline alternatif olarak yavaş moda, moda endüstrisinde sürdürülebilirliği artırmanın bir yolu olarak ortaya çıkmıştır. Ancak yavaş modanın sürdürülebilir bir kâr marjı üretip üretemeyeceği hala büyük ölçüde bilinmemektedir. Amaç: Bu çalışmanın amacı, tüketicilerin yavaş moda ürünlerini satın alma arzusuna ve bu ürünler için gerekirse daha fazla fiyat ödeme niyetlerine etki eden unsurları incelemektir. Yöntem: Bu çalışma ile algılanan müşteri değeri yaratmaya katkıda bulunan yavaş moda özelliklerini belirleyen ve daha sonra tüketicinin yavaş moda ürünleri satın alma arzusunu ve bu ürünler için daha fazla fiyat ödeme niyetlerini artıran yapısal bir model test etmiştir. Bulgular: 282 Türk tüketicisi verileri üzerinde yapılan analizler, Özgün ürün değeri sunmanın yavaş moda için algılanan müşteri değeri yaratmada önemli ölçüde kritik olduğunu ve algılanan değerin tüketicilerin satın alma arzularını olumlu etkilediğini ortaya koymaktadır. Yapılan diğer analizler, farklı yavaş moda özelliklerinin müşteri değerini belirgin şekilde etkilediğini de ortaya çıkarmaktadır. Bu sonuçlar, yavaş moda şirketlerinin ekonomik olarak sürdürülebilir bir iş modelini güvence altına almak için odaklanabilecekleri potansiyel stratejileri belirlemesinde yardımcı olabilir. Özgünlük: Literatür incelediğinde, Yavaş Moda iş modelinin Türkiye genelinde ekonomik olarak sürdürülebilir bir kar üretip üretemeyeceğine yönelik yapılan çalışmaların sınırlı olduğu görülmüştür. Anılan bu durumun araştırmayı farklı kılan özellik olduğu düşünülmektedir.
  • Öğe
    eTwinning proje çalışmalarının öğretmenlerin birlikte çalışma yeterliliklerine etkisi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) Alireisoğlu, Ahmet
    Amaç: Bu araştırmanın almacı, öğretmenlerin birlikte çalışma yeterliliklerinin, eTwinning projelerinde görev alma değişkenine bağlı olarak farklılaşmasının incelenmesidir. Elde edilen sonuçların, projelerde görev alan öğretmenler ile yapılan görüşmelerle derinlemesine analiz edilmesi sağlanmıştır. Yöntem: Bu araştırmada öncelikle ölçek uygulaması ile eTwinning çalışmalarında görev alma durumunun birlikte çalışma yeterliliğine etkisi belirlenmiş, devamında elde edilen sonucu anlamlandırmak adına görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bu doğrultuda karma yöntem tercih edilmiştir. Karma yöntem araştırma probleminin kapsamlı biçimde incelenmesini amaçlayan pragmatist bir yaklaşımdır. Araştırma deseni olarak sıralı açıklayıcı desen tercih edilmiştir. Sıralı desen nicel uygulamaların sonucunda nicel sonuçları anlamlandırmak adına nitel aşamanın devreye sokulması şeklinde uygulanır. Araştırmanın nicel boyutu 78 öğretmen ile gerçekleştirilmiştir. Nitel boyutta ise 6 öğretmen ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Öğretmenlerin birlikte çalışma yeterliliklerinin genel olarak yüksek olduğu, eTwinning çalışmalarında görev alan öğretmenlerin ise anlamlı olarak daha yüksek bir düzeye sahip oldukları görülmüştür. Nitel boyutta ulaşılan bulgular, eTwinning çalışmalarının öğrenci, öğretmen ve kurumlar için olumlu katkılar ortaya çıkardığını göstermektedir. Öğretmenlerin birlikte çalışma yeterlilikleri ile ilişkili olan kişisel ve mesleki özellikleri doğrultusunda proje çalışmalarında görev alabildiği gibi, projede aldıkları görev dolayısıyla birlikte çalışma yeterliliklerinin etkilendiği sonucuna ulaşılmıştır. Özgünlük: Öğretmenlerin birlikte çalışma yeterliliği konusunda yapılan çalışmalar oldukça sınırlıdır. Son yıllarda öğretmenlerin birlikte çalışmasını gerekli kılan çok sayıda proje türü uygulamaya alınmıştır. eTwinning projeleri Avrupa Birliği tarafından desteklenen Ulusal Ajans tarafından koordinasyonu sağlanan bir proje olarak etki alanını yıllardır genişletmektedir. Öğretmenlerin birlikte çalışma yeterliliğini destekleyebilecek olan eTwinning projelerinin yarattığı etkinin ve çıktılarının incelenmesi araştırmanın özgün yönü olmuştur.
  • Öğe
    İnovatif girişimciliğin finansmanında paya dayalı kitle fonlaması yatırımcısının motivasyon faktörleri: Türkiye örneği
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) Camgöz, Mevlüt; Yılmaztürk, Sümeyye
    Amaç: Bu çalışmanın amacı Türkiye’de paya dayalı kitle fonlaması projelerinde yer alan yatırımcıların karar alma süreçlerinde, içsel ve dışsal motivasyon faktörlerinin nasıl rol oynadığının ortaya konulmasıdır. Başka bir ifade ile kitle fonlaması yatırımcılarının, yatırım motivasyonlarını ölçmek ve yatırım yaparken etkilendikleri belirleyicileri tespit etmek hedeflenmiştir. Yöntem: Bu çalışmada kolayda örnekleme yöntemi benimsenmiştir. Elde edilen verilerin istatiksel analizinde fark testleri, korelasyon ve regresyon analizi yöntemleri kullanılmıştır. Bulgular: Bulgulara göre yatırım kararlarında girişim (proje) ile ilgili her türlü tanıtıcı faaliyetin estetik çekiciliği, yenilikçi ve özgün bir projeye yatırım yapılması düşüncesi ve fonlama sürecine dâhil olurken inovatif bakış açısı ile gelecek vizyonuna sahip olan bir topluluk içerisinde yer alınması faktörlerinin etkisi altında yatırım yapıldığı tespit edilmiştir. Erkek yatırımcıların kadın yatırımcılara oranla finansal unsurlara daha fazla önem verdiği söylenebilir. Daha önce borsada yatırım yapan yatırımcıların ise daha fazla finansal getiri elde etmeyi bekledikleri görülmektedir. Fon kullanımına duyulan güvenin yatırımcıların yatırım kararını etkilediği anlaşılmaktadır. Söz konusu platformlar ve fonlama türleri Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde iş fikrini hayata geçirmek isteyen girişimcilere alternatif fırsatlar sunacaktır. Özgünlük: Bu çalışmada elde edilen bulgularla paya dayalı kitle fonlaması yatırımcısının daha önceki yatırım tecrübeleri, kitle fonlaması projelerinden beklentileri ve motive edici unsuları tespit edilerek literatüre katkı sağlanmaktadır.