Yazar "Poyraz, Emel" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Defining search engine advertising metrics according to AIDA advertising model(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Poyraz, Emel; Çetintürk, NaimArama Motoru Reklamcılığı internet dünyasındaki en güçlü reklam araçlarından biri olma konumundadır. Mobil teknolojilerin giderek gelişmesi ve bu alandaki cihazların da gelişerek yaygınlaşması ile beraber, mobil internet kullanımı da giderek yükselmiş ve arama motorları önemini giderek daha da artırmıştır. Günümüz iş dünyasında arama motoru reklamları vasıtası ile elde edilen sonuçlar; reklama yapılan yatırımın geri dönüşünü ölçümlemek amacıyla Bin Gösterim Başına Maliyet – BGBM, Tıklama Başına Maliyet – TBM veya Edinim Başı Maliyet – EBM gibi çeşitli metriklerle ölçümlenmektedir. Bu ölçekler reklam yapılan arama motoru mecrasının ne denli etkin ve verimli olduğunu anlamak amacıyla kullanılır. Bu çalışma vasıtası ile arama motoru reklamcılığında kullanılan bu metriklerin (Tıklama, Gösterim, Dönüşüm gibi) AIDA reklam modeli ile uygunluğunu ortaya koymak ve söz konusu metrikleri uygun bir teorik çerçeveye oturtarak elde edilen bu parametrelerin doğru reklam modeli çerçevesinde nasıl değerlendirilebileceği tanımlanmaktadır.Öğe Dijital oyunlarda biyopolitik söylem ve anlatı: “The Sims 4” örneği”(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2021) Cansever, Ayten Bengisu; Poyraz, EmelBu çalışmada tarihsel süreç içerisinde dönüşen oyun alanının dijitalleşme ile birlikte canlıların türü için doğal bir dürtü olmaktan çıkarak biyoiktidar teknolojisinin stratejileri için kullandığı ve bu yönüyle bir tür dispozitife dönüştüğü düşünülmektedir. Bir diğer ifadeyle temelde canlıların türü için gerekli olan oynama dürtüsünün üzerine inşa edilen sıfırdan tasarlanan, kurgulanan ve üretilen bir iktidar teknolojisinin dispozitifi olan dijital oyunlarla birlikte biyoiktidarın yalnızca gerçek yaşamı kuşatmakla kalmadığı dijital oyunlarda yer alan sentetik yaşamı dahi kuşattığı varsayılmıştır. Bu varsayım doğrultusunda çalışmada dijital oyunlar, yeni bir (biyo)iktidar tekniği olarak konumlandırılarak içerisinde yer aldığı düşünülen biyopolitik söylem ve anlatılar sorunsallaştırılmıştır. Böylece çalışmada dijital oyunların hem anlatısallığına hem de etkileşimselliğine gömülü olan biyopolitik söylem ve anlatıları tartışmaya açmak hedeflenmiştir. Çalışmanın sahip olduğu bu düşünce ışığında “Dijital oyunlarda biyopolitik söylem ve anlatılar nasıl ve ne şekilde yer almaktadır?” sorusuna yanıt aranmıştır. Bu konu odağında dijital oyunlara biyopolitik yaklaşımla birlikte hem ulusal hem de uluslararası literatüre katkı sunmak amaçlanmıştır. Çalışma teorik ve uygulamalı olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Çalışmanın teorik kısmında biyopolitika kavramına yönelik bir soruşturma gerçekleştirilmiştir. Ardından dijital oyunların biyopolitika ile ilişkisine değinilmiştir. Uygulama bölümünde ise dijital oyunlarda yer alan söylem ve anlatı biyopolitika kıskacında The Sims 4 örneği üzerinden eleştirel söylem çözümlemesi yöntemiyle tartışmaya açılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre günümüzün popüler oyunlarından biri olan The Sims 4’ün içerisinde yer alan özne, beden, yaşam-ölüm, nüfus, ilişki ağı ve mekân gibi unsurlara bakıldığında biyopolitik söylemi destekler nitelikte olduğu görülmüştür.Öğe İletişim çatışmalarının çözümü için bir araç: birleştirici bir güç olarak müzakere(İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü, 2016) Poyraz, Emel; Kuruoğlu, KübraBu çalışmanın amacı; örgütsel etkinliği ve performansı olumsuz şekilde etkileme potansiyeline sahip olan iletişim çatışmalarının yapıcı bir şekilde; rasyonel aklı ve uzun vadeli bakış açısını temsil eden müzakere yoluyla çözüme kavuşturulmasının kurumlara yapacağı olumlu katkının ortaya konmasıdır. Bu araştırmanın önemi; halkla ilişkilerin asli misyonlarından biri ve örgütsel iletişimin bir ayağı olan çift yönlü simetrik iletişim aracılığıyla anlaşmazlıkların giderilmesi, uyuşmazlıkların yapıcı yollarla bertaraf edilmesi, çatışmaların çözümlenmesi konusunda müzakere yaklaşımından yararlanılmasının Türkçe halkla ilişkiler literatürüne kazandırılmasıdır. İletişim çatışmalarının çözüme kavuşturulması hususunda tarafları taraftar yapma amacını güden halkla ilişkilerin bütünleştirici müzakere stratejisini kullanmasının örgütsel etkinliğe olan katkısı ön plana çıkmaktadır. Çatışmaların çözümünde işbirliği yapıldığında, bütünsel bir çözüme ulaşmaya, yani ilgili herkesin isteklerini karşılayacak bir yol bulmaya çalışılmaktadır. Bu çerçevede; halkla ilişkiler bağlamında öncelikle müzakere stratejilerine ilişkin teorik bilgiler ele alınıp çatışma çözüm sürecinde bütünleştirici müzakerenin parametreleri sıralanarak bu alana ilişkin literatür taraması yapılmak suretiyle kuramsal boyutta konuya açıklık getirilmeye çalışılarak okuyucunun dikkatine sunulmuştur.Öğe Kültür endüstrisi ve tüketim bağlamında “örnek aile” filminin bir analizi(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2016) Poyraz, EmelGünümüzde evrim geçirmiş bir kavram olarak karşımıza çıkan tüketim kavramı 20. Yüzyılın son çeyreğinden itibaren, ekonomik bir etkinlik olmanın çok ötesinde, farklı anlam alanlarına tekabül ederek sosyal ve kültürel bir olgu olarak içerik ve anlam kazanmıştır. Bu duruma küreselleşme süreciyle paralel ilerleyen 21.yüzyılda büyük bir ivme kazanan teknolojinin de etkisi büyük olmuştur. Ayrıca, online alışveriş, kredi kartı gibi uygulamaların da hayata dahil olmasıyla birlikte tüketim, insan yaşamının hemen hemen her alanına nüfuz etmiş, birey ve toplum yaşamının adeta vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Bu bağlamda bireyler, içerisinde yaşadıkları sistemin de zorlamasıyla adeta tüketim odaklı bir hayat yaşamaya başlamış, mal ve hizmetlerin tüketiminde birbiriyle adeta yarışır hale gelerek küresel ekonomik güçlerin kendilerine biçmiş olduğu tüketici rolünü oynamaktadırlar. Bu noktada bireyler küresel sistemin çarkında kıyasıya bir rekabet içerisine girmiş görünümü vermektedirler. Tüketim olgusunun yaşamın merkezi ve yegane unsuru haline gelmesiyle birlikte, tüketimin insan yaşamındaki yeri ve etkileri üzerindeki çalışmaların sayısında da paralel bir artış gözlenmektedir. Bizde bu ilginin etkisiyle konuyu farklı bir bakış açısıyla ele almaya çalışacağız. Öncelikle tüketim kavramı ekseninde kültür endüstrisinin kavramsal çerçevesi çizilerek, kültür endüstrisinin faaliyet alanlarından biri olan sinemanın yeri ve önemi irdelenerek “Örnek Aile” filminin analizi yapılacaktır. Kültür kavramı, günümüzde tüketime entegre edilerek aslından uzaklaştırılmış ve kavramın içi boşaltılmıştır. Frankfurt Okulu düşünürlerinden Adorno ve Horkheimer’ın “kültür endüstrisi” olarak kavramlaştırdıkları olgu, insan yaşamına ve kültüre dair ne varsa tüketimin bir unsuru haline geldiğini iddia etmektedir. Bu çalışmanın amacı; kültür endüstrisinin insanın günlük faaliyetlerine ne şekilde nüfuz ederek bireyleri nasıl manipüle ettiğini ve içinden çıkılmaz bir tüketim sarmalına hapsettiğini ortaya koymaktır. Nitekim “Örnek Aile” isimli bir ailenin günlük faaliyetleri üzerine inşa edilmiş bir filmin, kültür endüstrisi ve tüketim kültürü bağlamında yapılan analizi ile birlikte ortaya çıkan bulgular ile; tüketimin birey ve aile yaşamında başat unsur olduğu ve yaşamın merkezine oturduğu, bireyleri kendilerine ve birbirine nasıl yabancılaştırdığı ele alınmıştır. Bu çalışma ile kültür endüstrisi içerisinde bireylerin içinde bulundukları veya içine düşürüldükleri durumu ele alan “Örnek Aile” isimli sinema filmi işlediği konu bağlamında analiz edilerek tüketim toplumu bireyinin ve ailesinin durumuna dikkat çekilmek amaçlanmaktadır. Film içerisindeki görseller ve diyaloglar içerik ve söylem analizi ile irdelenerek kültür endüstrisinin toplum ve bireyler üzerindeki etkilerine yapılan göndermeler tespit edilmiş ve okuyucunun dikkatine sunulmuştur. Özellikle belli başlı repliklerin içerisi irdelenerek küresel ekonomik güçlerin bireylere yüklediği misyon ve bakış açısı mercek altına alınmıştır. Derinlemesine çözümleme ile tüketime dayalı ekonomik yapının bireyi ve toplumu nasıl dönüştürdüğü, yabancılaştırdığı ve yıprattığı film üzerinden örneklerle ortaya konulmuştur.Öğe Küreselleşen dünyada Türkiye’nin kamu diplomasisi faaliyetler(İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü, 2016) Poyraz, Emel; Dinçer, MelihDünya siyasi tarihinde önemli kırılma noktalarını oluşturan her iki dünya savaşı beraberinde birçok sonuçları getirmişti. Küreselleşme olgusunun da eşlik ettiği bu sonuçlardan biri de kamu diplomasisi kavramının dünya siyasetinde, uluslararası iletişim ve ilişkilerde ön plana çıkmasıdır. Böylece, özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra çok büyük kayıplara uğrayan devletlerin artık savaşmak istememesinden dolayı gelişen kamu diplomasisi faaliyetleri dünya sahnesine tüm ağırlığı ve etkisiyle girmiştir. Savaşlar sonucunda yaşanan maddi ve manevi kayıplar ve ekonomik çöküntüler beraberinde devletlerin sorunlarını sert güçle değil yumuşak güçle, rıza yaratma ve uzlaşmayla çözmek istemelerine sebep olmuştur. İkinci Dünya Savaşı’nda siyasilerin propagandayı insanları yönlendirmek için her şekilde kullanması kamu diplomasisi kavramının artık daha çok tercih edilir olmasına yol açmıştı. Ağırlıklı olarak ABD’nin faaliyetleri neticesinde kavramsal çatısı oluşturulan ve uygulamaya konulan kamu diplomasisini, sistem kuramı bağlamında ele aldığımızda hızla gelişen iletişim ve etkileşim sonucunda önce Avrupa’ya ve daha sonraları da Türkiye gibi ülkelere yayıldığını görmekteyiz. Kamu diplomasisi esasında bir nevi beyaz propagandanın modern hali gibidir. Ülke temelli bakıldığında ABD’nin kamu diplomasisi alanında çok aktif ve etkili olduğunu söylemek mümkündür. Bunun yanı sıra bölgesel bir güç olmakla beraber dünyada da söz sahibi olmaya çalışan Türkiye’nin özellikle TİKA ile 1992 yılında başlayan süreci 2010 yılında T.C. Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü ile ilerlettiğini söylemek mümkündür. Türkiye kamu diplomasisi sahasına uluslararası yapının da zorlamasıyla çok geç adım atan bir devlet olmasına rağmen önemli projelere de imza atmıştır. Türkiye’nin kamu diplomasisi bağlamında yumuşak güç kavramının önemini ve buradaki potansiyelini algılaması, küresel ve bölgesel fay hatlarının hareketlendiği bir döneme denk gelmişti. Şöyle ki; bölgesel anlamda Arap Baharı sürecinde model ülke olan Türkiye aynı zamanda dünyada da daha fazla söz sahibi olmak istemiştir. Nitekim tüm kamu kurumlarıyla, bunlara TRT de örnek olarak verilebilir, kamu diplomasisi faaliyetlerine başlanmış ve ilerleyen süreçte de hız kazanılmıştır. Mesela, Türk Hava Yolları gerçekleştirmiş olduğu faaliyetlerle Türkiye’nin kamu diplomasisine destek vermiş ve bir ivme kazandırmıştır. Bu bağlamda çalışmamızın birinci bölümünde diplomasi ve küreselleşme konusu ele alınarak ikinci bölümde kamu diplomasisinin kavramsal çerçevesi çizilmiştir. Üçüncü bölümde ise, Türkiye’nin uyguladığı bazı örnek kamu diplomasisi faaliyetleri ele alınıp bu alandaki bazı adımları incelenmiştir. Neticede makalemizde Türkiye’nin hızla küreselleşen ve iletişim çağını yaşadığımız dünya sistemi içerisinde gerçekleştirmiş olduğu bazı kamu diplomasisi faaliyetleri ele alınarak irdelenmiş, durum tespiti yapılarak, bazı öneriler verilerek alana katkı sağlanmaya çalışılmıştır.Öğe Yerel yönetimlerde yükselen halkla ilişkiler ihtiyacı(İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü, 2015) Poyraz, Emel; Yöndemli, KezbanHalkla ilişkiler çalışmaları; tarihsel süreç içerisinde ele alındığında kapitalist üretim ilişkilerinin bir sonucu olarak ticari örgütlerde ve özel sektörde ihtiyaçtan kaynaklanan bir zorunluluk olarak ortaya çıktığı görülür. Kapitalizmim ürettiği bu kurumlarda yoğun bir şekilde halkla ilişkiler faaliyetleri uygulanmasına rağmen kâr amacı gütmeyen kurumlarda halkla ilişkiler çalışmalarının profesyonelce pek yapılmadığı veya üzerinde durulmadığı da dikkat çekmektedir. Bu tarihsel gelişim durumunun, iletişim çağını yaşadığımız günümüzde farklılaştığı ve kar amacı gütmeyen kurumlarda da artık halkla ilişkiler çalışmalarına önem verildiği görülmektedir. Bu bağlamda yerel yönetimler de halkla ilişkilerin uygulama alanlarına dâhil olmak zorunda kalmışlardır. Küreselleşme ve kentleşmenin büyük bir ivme kazandığı günümüzde yerel yönetimlerin görev ve sorumlulukları eş zamanlı olarak artmıştır. Dolayısıyla, yerel yönetimlerde de halkla ilişkiler çalışmalarına yönelik büyük bir ihtiyaç ve beklenti oluşmuştur. Halkla ilişkiler çalışmaları; öncelikle idarenin halk tarafından anlaşılmasını kolaylaştırmak ve idare ile halk arasında ortak bir dil oluşturmak, iyi niyet tesis etmek ve karşılıklı anlayışı oluşturarak sağlıklı bir iletişim ortamını sağlamak için yapılan bir iletişim süreci ve ilişki yönetimi olarak karşımızda durmaktadır. Aynı zamanda yerel halk ile hükümet arasında adeta köprü vazifesi gören yerel yönetimlerin; anlaşılabilir olması, meşruiyet kazanması, rızanın oluşumu ve halkın istek ve beklentilerinin yerine gelmesi anlamında oldukça önemli bir konumları vardır. Ayrıca dışsal bir baskı unsuru olarak Avrupa Birliği’ne uyum süreci de yerel yönetimlerde reform yapılmasını gerekli kılmış ve yaşanan değişiklikler sonrası halkla ilişkiler çalışmaları ihtiyacın ötesinde bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu bağlamda, makalemizde öncelikle yerel yönetimlerde mevcut halkla ilişkilerin ne durumda olduğu tespit edilerek durum analizi yapılmaya çalışılmış ve niçin yerel yönetimlerde halkla ilişkilere ihtiyaç duyulduğu irdelenmiştir.