Yazar "Cesur, Gizem" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Aleksitimi ve patolojik kumar: Duygu düzenleme güçlüğünün aracı rolü(Türkiye Sinir ve Ruh Sağlığı Derneği, 2017) Elmas, Hazal Gökçe; Cesur, Gizem; Oral, E. TimuçinAmaç: Bu çalışmanın amacı aleksitimi ve duygu düzenlemede yaşanan güçlüklerin kumar oynama bozukluğunu ne ölçüde yordadığının belirlenmesi ve aleksitimi düzeyi ile patolojik kumar oynama arasındaki ilişkide duygu düzenleme güçlüğünün aracı rolünün araştırılmasıdır. Yöntem: Çalışmanın örneklemini yaş ortalaması 33.30 (ss:11.62) olan toplam 246 erkek oluşturmaktadır. Veri toplama amacıyla demografik bilgi formu yanı sıra, South Oaks Kumar Tarama Testi (SOKTT), Toronto Aleksitimi Ölçeği (TAS-20) ve Duygu Düzenleme Güçlüğü Ölçeği (DDGÖ) kullanılmıştır. Bulgular: Kumar oynama şiddetini yordayan değişkenleri belirlemek amacıyla yürütülen regresyon analizi sonucunda, SOKTT toplam puanını, kumar için harcanan para miktarı, TAS-20 toplam puanı ve DDGÖ toplam puanı istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yordamaktadır. Duygu düzenleme güçlüğünün aleksitimi ile patolojik kumar oynama arasında kısmi aracı rolü olduğu da bulunmuştur. Sonuç: Aleksitimik bireylerin bağımlılık davranışına duygu düzenleme güçlüğü aracılığıyla yöneldiği düşünülmektedir. Aleksitimi düzeyine ek olarak duygu düzenleme süreçlerinde yaşanan güçlüğün patolojik kumar oynama davranışına yol açmada önemli görülmektedir. Bu bağlamda mevcut çalışmanın aleksitimi, duygu düzenleme ve patolojik kumar oynama davranışını birlikte ele alarak, bağımlılık ile ilgili literatüre katkı sunduğu düşünülmektedir.Öğe Alexithymia and Pathological Gambling: The Mediating Role of Difficulties in Emotion Regulation(Turkiye Sinir Ve Ruh Sagligi Dernegi, 2017) Elmas, Hazal Gokce; Cesur, Gizem; Oral, E. TimucinObjective: The main objective was to determine the prediction level of alexithymia and difficulties in emotion regulation on pathological gambling. Secondly, this study aimed to examine the mediating role of difficulties in emotion regulation on the relationship between alexithymia and pathological gambling. Method: The sample was consisted of 246 male gamblers. The average age was 33.30 with a standard deviation of 11.62. In addition to sociodemographic form, The South Oaks Gambling Screen (SOGS), Toronto Alexithymia Scale (TAS-20) and Difficulties in Emotion Regulation Scale (DERS) were used to collect data. Results: Regression analyses revealed that amount of money bet, total score of TAS-20 and DERS significantly predicted pathological gambling. In addition to these, difficulties in emotion regulation have a partial mediator role in the relationship between alexithymia and pathological gambling. Conclusion: It is argued that individuals high in alexithymia become prone to addiction behavior through emotion dysregulation. In addition to the alexithymia level, difficulties in emotion regulation are seen to play an important role in pathological gambling. In this context, this study contributes to the relevant literature by discussing alexithymia, emotion regulation and pathological gambling together.Öğe Algılanan ebeveynlik biçimi ve yetişkin ayrılma anksiyetesi: Kişilerarası bilişsel çarpıtmaların aracı rolü(Türkiye Sinir ve Ruh Sağlığı Derneği, 2017) Cesur, Gizem; Başbuğ, Sezin; Durak Batıgün, AyşegülAmaç: Çalışmanın amacı, üniversite öğrencilerinde algılanan ebeveynlik biçimi ve ilişkilerle ilgili bilişsel çarpıtmaların yetişkin ayrılma anksiyetesini ne ölçüde yordadığının belirlenmesi ve yetişkinin algıladığı aşırı izin verici/sınırsız ebeveynlik biçimi ile ayrılma anksiyetesi arasındaki ilişkide, ilişkilerle ilgili bilişsel çarpıtmaların aracı rolünün araştırılmasıdır. Yöntem: Çalışmanın örneklemini 281 (%63.3) kadın, 163 (%36.7) erkek olmak üzere yaş ortalaması 21.02 (ss=1.70) olan toplam 444 öğrenci oluşturmaktadır. Çalışmada, Demografik Bilgi Formu, Young Ebeveynlik Ölçeği, (YEBÖ), İlişkilerle ilgili Bilişsel Çarpıtmalar Ölçeği (İBÇÖ) ve Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Ölçeği (YAAÖ) kullanılmıştır. Bulgular: Regresyon analizi sonucunda, YAA belirtilerini bireyin yaşı ve YEBÖ algılanan kuralcı/kalıplayıcı baba ebeveynlik biçiminin negatif; algılanan aşırı izin verici/sınırsız anne, sömürücü/istismar edici ve aşırı koruyucu/evhamlı baba ebeveynlik biçimlerinin ve İBÇÖ alt boyutlarının pozitif yordadığı bulunmuştur. Çalışmanın temel amacı doğrultusunda yürütülen analizler sonucu, İBÇÖ’nün alt boyutlarının algılanan aşırı izin verici/sınırsız ebeveynlik biçimleri ile YAA belirtileri arasında tam aracı rolünün olduğu görülmüştür. Sonuç: Sonuç olarak aşırı izin verici, sınırların olmadığı ya da disiplinden yoksun ebeveynlik biçimlerinin de katı, aşırı otoriter ya da kuralcı ebeveynlik biçimleri kadar olumsuz sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekecek sonuçlara ulaşıldığı düşünülmektedir. Bu çalışmanın, diğer psikolojik belirtiler ile birlikte görülme olasılığı yüksek olan ve ülkemizde oldukça az çalışmanın odaklandığı yetişkin ayrılma anksiyetesi belirtileri konusunda uzmanlarına yarar sağlayacak bilgiler sağladığı düşünülmektedir.Öğe Bipolar bozukluk ve yineleyici depresif bozuklukta çocukluk çağı travmaları ve duygu düzenleme güçlükleri ile bilişsel süreçler arasındaki ilişki(Türkiye Sinir ve Ruh Sağlığı Derneği, 2021) Oymak Yenilmez, Dicle; Atagün, Murat İlhan; Keleş Altun, İlkay; Tunç, Serhat; Uzgel, Mine; Altınbaş, Kürşat; Cesur, Gizem; Oral, E. TimuçinAmaç: Bilişsel mekanizmalar gelişimsel dönemlerde çevresel zorlayıcı olaylardan etkilenebilir ve bilişsel çarpıtmalar ortaya çıkabilir. Bilişsel çarpıtmalar psikiyatrik hastalıkların klinik seyrini etkilemektedirler. Bu çalışmada bipolar bozuklukta (BB) ve major depresif bozukluk-yineleyen dönemler (MDB-YD) çocukluk çağı travmaları (ÇÇT) ile duygu düzenleme güçlüğünün (DDG), otomatik düşünceler (OD) ve üstbilişler (ÜB) üzerindeki etkileri incelenmiştir. Yöntem: Çalışmamız 81 MDB-YD, 85 BB hastası ile 86 sağlıklı kontrol grubu olmak üzere 252 katılımcıdan oluşmaktadır. Ölçüm araçları olarak Otomatik Düşünce Ölçeği (ODÖ), Üstbiliş Ölçeği (ÜBÖ), Çocukluk Çağı Travmaları Ölçeği (ÇÇTÖ), Duygu Düzenleme Güçlüğü Ölçeği (DDGÖ) kullanılmıştır. Bulgular: BB grubun OD’leri ile ÇÇTÖ fiziksel istismar (?=0,34; p <0,01), DDGÖ kabul etmeme (?=0,23; p<0,05) ve dürtü (?=0,53; p<0,01), DDGÖ amaçlar alt boyutunun (?=-0,37; p<0,01) bağlantısı olduğu görülmüştür (F=21,08; p<0,01). MDB-YD grubunun otomatik düşünceleriyle ise ÇÇT duygusal ihmal (?=0,22; p<0,05) ile DDGÖ strateji (?=0,39; p<0,05) alt ölçeklerinin ilişkili olduğu görülmüştür (F=9,97; p<0,01). BB grubunun ÜB’leri ile sadece ÇÇTÖ cinsel istismarın (?=0,46; p<0,01) bağlantısı olduğu görülmüştür (F=4,88; p<0,01). MDB-YD’nin ÜB’leri üzerinde ise sadece ÇÇTÖ cinsel istismar (?=0,52; p<0,01), duygusal istismar alt boyutunun (?=-0,30; p<0,05) bağlantısı olduğu görülmüştür (F=7,02; p<0,01). Sonuç: Bu sonuçlar DDG’ler ile ÇÇT’lerin MDB-YD’de ve BB’de ÜB’ler ve OD’ler gibi bilişsel süreçlerle ilişkili olduklarını ortaya koymaktadır. Bilişsel süreçler çeşitli klinik tezahürlere neden olabildiklerinden DDG ve ÇÇT duygudurum bozukluklarının seyrine çeşitli açılardan etki edebilen psikopatolojik bileşenler olarak dikkate alınmalıdırlar. Bu bileşenlerin etkilerinin daha iyi anlaşılabilmesi için uzunlamasına izlem çalışmalarına ihtiyaç vardır.Öğe Çocukluk çağı örselenme yaşantıları ve sürekli kaygı arasındaki ilişkide bilinçli farkındalığın rolü(Türk Psikologlar Derneği, 2018) Cesur, Gizem; Sayraç, Neslihan; Korkmaz, EceBilinçli farkındalık (mindfulness) son yıllarda psikolojik sağlık üzerinde koruyucu bir özellik (trait) olarak (Bränström ve ark., 2011) ve psikolojik bir müdahale yöntemi olarak ilgi çeken bir kavramdır (Kimbrough ve ark., 2010). Mevcut çalışmanın amacı, çocukluk çağı örselenme yaşantılarının sürekli kaygı üzerindeki doğrudan ve bilinçli farkındalık aracılığıyla dolaylı etkilerinin incelenmesidir. Çalışmanın örneklemini yaş ortalaması 22.89 (S = 3.34) olan 264 (%56.5) kadın ve 203 (%43.5) erkek olmak üzere toplam 467 kişi oluşturmaktadır. Veri toplama amacı ile Demografik Bilgi Formu, Çocukluk Örselenme Yaşantıları Ölçeği, Bilinçli Farkındalık Ölçeği ve Sürekli Kaygı Envanteri kullanılmıştır. Bilinçli farkındalık düzeyinin aracı rolünü test etmek amacıyla Hayes (2013) tarafından geliştirilmiş olan PROCESS makro eklentisi kullanılmıştır. Buna göre, çocukluk çağı fiziksel, cinsel ve duygusal ihmal ve istismar yaşantıları ile sürekli kaygı düzeyi arasındaki ilişkide bilinçli farkındalığın aracı rol oynadığı bulunmuştur. Sonuç olarak, çocukluk çağı örselenme yaşantıları ve sürekli kaygının bilinçli farkındalık ile birlikte ele alınmasıyla daha kapsamlı bir açıklamaya ulaşıldığı; bunun da psikolojik müdahale ve önleme çalışmaları için değerli bilgiler sunabileceği düşünülmektedir.Öğe Kayıp yaşantılarının sonrası: Tartışmalı bir kavram “Karmaşık Yas”(Sada Enstitüsü, 2017) Cesur, Gizemİnsanoğlu kaçınılmaz olarak hayatı boyunca birçok kayıp yaşar. Kayıp yaşantıları doğal ve gerekli olan yas sürecini beraberinde getirir. Bu süreçte ortaya çıkan tepkiler zaman içerisinde azalır ve kişi eski işlevsellik düzeyine geri döner. Ancak kimi zaman yas süreci olağan seyrinden sapabilmekte ve karmaşık bir hal almaktadır. Karmaşık yas adı verilen bu durum son yıllarda dikkat çeken bir konu haline gelmiştir. Yapılan çalışmalar tarafından, karmaşık yasın görünümünün normal yas, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğundan ayrı olduğunu destekleyen bulgulara ulaşılmış ve bu olgunun ayrı bir bozukluk olarak ele alınması önerilmiştir. Bu doğrultuda mevcut gözden geçirme çalışması kapsamında, ilk olarak karmaşık yasın normal yastan ve kayıp sonrası görülebilecek diğer psikopatolojilerden nasıl farklılaştığı incelenmiş; ardından karmaşık yasın epidemiyolojisi, risk faktörleri ve gidişatı aktarılmıştır. Sonuç olarak, uzun ve olumsuz bir gidişat sergileyen karmaşık yas, işlevsellik düzeyini ve psikolojik iyi oluş halini etkileyen; bunun ötesinde ölümcül sonuçları olabilen dolaysıyla göz ardı edilmemesi gereken bir olgudur. Özellikle ülkemizde oldukça az sayıda çalışmanın odaklandığı karmaşık yas alanına yönelik yapılacak araştırmalara ihtiyaç olduğu görülmektedir.Öğe Perceived Parental Styles and Adult Separation Anxiety: The Mediating Role of Interpersonal Cognitive Distortions(Turkiye Sinir Ve Ruh Sagligi Dernegi, 2017) Basbug, Sezin; Cesur, Gizem; Durak Batigun, AysegulObjective: This study primarily aimed to determine whether perceived parental styles and interpersonal cognitive distortions are predictors of adult separation anxiety. Further, this study aimed to examine the mediating role of interpersonal cognitive distortions in the relationship between perceived over-permissive/boundless parental styles and adult separation anxiety in university students. Method: This study included 444 university students (281 female (63,3%) and 163 male (36,7%) with a mean age of sample 21,02 years (SS = 1,70). The Demographic Information Form, Young Parenting Inventory, Interpersonal Cognitive Distortions Scale, and Adult Separation Anxiety Questionnaire were used. Results: The regression analyses revealed that the age of the participants and their percieved controlling/shaping father parenting style negatively predicted adult separation anxiety, while percieved overpermissive/boundless mother parenting style, exploitative/abusive and overprotective/anxious father parenting styles and the subscales of the interpersonal cognitive distortions scale positively predicted adult separation anxiety. As hypothesized, data from this study reveal that subscales of the interpersonal cognitive distortions scale play a full mediating role in the relationship between over-permissive/boundless parenting styles and adult separation anxiety. Conclusion: Results indicate that the perceived over-permissive/boundless parenting style positively predicts adult separation anxiety symptoms by distorting interpersonal cognitions. Furthermore, the over-permissive parenting style and lack of boundaries and/or discipline lead to similar adverse effects as do authoritarian and normative parenting. To our knowledge, there are very few studies investigating adult separation anxiety symptoms in Turkey. Therefore, our current study provides practical information to mental health professionals regarding adult separation anxiety symptoms, which are likely to be accompanied by other psychological symptoms.Öğe Relationship between childhood adversities, emotion dysregulation and cognitive processes in bipolar disorder and recurrent depressive disorder(Türkiye Sinir ve Ruh Sağlığı Derneği, 2021) Oymak Yenilmez, Dicle; Atagün, Murat İlhan; Keleş Altun, İlkay; Tunç, Serhat; Uzgel, Mine; Altınbaş, Kürşat; Cesur, Gizem; Oral, Esat TimuçinObjective: Cognitive development is susceptible to environmental distress, leading to cognitive distortions. Cognitive distortions may affect clinical course of psychiatric disorders. We aimed to assess whether childhood maltreatment and emotion dysregulation impair automatic thoughts (ATs) and meta-cognitions (MCs) in Bipolar Disorder (BD) and Major Depressive Disorder - Recurrent (MDB-RE) in this study. Method: 85 patients with BD, 81 MDD-RE in remission and 86 healthy participants were enrolled. Automatic Thoughts Scale (ATS), Metacognition Questionnaire (MCQ-30), Childhood Trauma Questionnaire (CTQ-28), Difficulties in Emotion Regulation Strategies Scale (DERS) were the measures used. Results: ATs were determined by CTQ physical abuse (beta=0.34, p<0.01), DERS goals (beta=-0.37, p<0.01), impulse (beta=0.53, p<0.01) and non-accept (beta=0.23, p<0.05) subscales in BD (F=21.08, p<0.01) and CTQ emotional neglect (beta=0.22, p<0.05), DERS strategies (beta=0.39, p<0.05) in MDD-RE (F=9.97, p<0.05). MCs were predicted by sexual abuse (beta=0.46, p<0.01) in BD (F=4.88, p<0.01), and emotional abuse (B=-0.30, p<0.05) in MDD-RE (F=7.02, p<0.01). Conclusion: These results suggest that emotion dysregulation and childhood adversities are associated with cognitive processes such as MCs and ATs in MDD-RE and BD. Cognitive processes can cause various clinical manifestations and emotion dysregulation and childhood traumas should be considered as psychopathological components that can affect the course of mood disorders via various components. Further follow-up studies and larger samples are needed to better understand the effects of these components.Öğe The Role of Mindfulness between Childhood Abuse and Trait Anxiety(Turkish Psychologists Assoc, 2018) Cesur, Gizem; Sayrac, Neslihan; Korkmaz, EceMindfulness is a recent interesting concept that is known to be a protective trait in terms of psychological well-being (Branstrom et al., 2011) and it is being used as a psychological intervention method (Kimbrough et al., 2010). The main purpose of this study was to examine the direct effect of childhood traumatic experiences on trait anxiety as well as its indirect (mediated) effect through mindfulness. The sample of the study consisted of 467 participants; 264 female (56.5%) and 203 male (43.5%). The average age of the sample was 22.89 (SD = 3.34). Demographic Information Form, Childhood Trauma Questionnaire, Mindful Attention Awareness Scale and Trait Anxiety Inventory were used to collect data. The mediator role of the mindfulness was examined with PROCESS macro by Hayes (2013). Results indciated that mindfulness plays a mediating role between childhood abuse and neglect experiences and trait anxiety. Consequently, studying childhood traumatic experiences and trait anxiety with mindfulness is thought to provide a comprehensive explanation on this issue. It could also provide valuable knowledge and insights on intervention and prevention studies.