İTÜSBD, Cilt 23, Sayı 51, Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Türkiye Varlık Fonu’nda bulunan teknoloji ve telekomünikasyon şirketlerinin mali yapıları üzerine bir değerlendirme(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2024) Aslantaş, Mehmet FatihDevletler, başta ekonomik krizler olmak üzere dış ve iç etkenlere bağlı olarak gelişen ve ekonomiyi negatif yönde etkileyen olgulara karşı kendilerini koruyabilmek için farklı politikalar uygulamaya koymuşlardır. Uyguladıkları politikalar dahilinde ellerinde bulunan enstrümanlardan birisi de varlık fonlarıdır. Varlık fonları özellikle 2008 yılında meydana gelen ekonomik kriz sonrasında ülkelerce uygulanan önemli bir finansal güç olarak gösterilebilir. Dünya üzerinde varlık fonlarını kullanan ülkeler olduğu bilinmektedir. Türkiye de söz konusu fon uygulamasını hayata geçiren ülkelerden birisidir. Türkiye Varlık Fonu portföyünde farklı alanlarda faaliyet gösteren şirketleri içerisinde barındırmaktadır. Çalışma bunlar arasında yer alan teknoloji ve telekomünikasyon sektöründeki şirketlere yoğunlaşmaktadır. Bu çalışmanın amacı son yıllarda dünyada etkinliği artan varlık fonlarının Türkiye’deki durumunun değerlendirilmesi ve teknoloji ve telekomünikasyon alanında faaliyet gösteren üç şirketin finansal performanslarının ölçülmesidir. Çalışmada varlık fonları ile ilgili literatür taraması yapıldıktan sonra teknoloji ve telekomünikasyon sektöründe faaliyet gösteren altı şirketten üçü gerekli analiz şartlarını sağladığından örneklem olarak seçilmiş ve finansal rasyo yöntemi kullanılarak bu üç şirketin 2018-2023 yılları arasındaki finansal performansları hesaplanmıştır. Çalışmada elde edilen bulgulara göre, likidite rasyosunda Turkcell>Türksat>Türk Telekom şeklinde sıralanmaktadır. Finansal yapı rasyolarına ait ortalama değerler karşılaştırıldığında; TB/TA, KVB/TB, KVB/TV ve UVB/TV rasyosunda Türk Telekom>Turkcell>Türksat şeklinde bir sıralama görülmektedir. NETS/DÖNV rasyosunda Türk Telekom>Türksat>Turkcell, NETS/DURV rasyosunda Turkcell>Türk Telekom>Türksat, devir hızı rasyolarında Türk Telekom> Turkcell>Türksat olduğu görülmektedir. Literatürde, varlık fonları ile ilgili olarak teorik anlamda çalışmalara rastlanmaktadır. Ayrıca farklı ülke deneyimleri üzerine yapılan araştırmalar da bulunmaktadır. Ancak bu çalışmada, varlık fonunun genel çerçevesinin yanı sıra Türkiye Varlık Fonu’nda bulunan teknoloji ve telekomünikasyon sektörüne odaklanılmış ve bu alandaki üç şirketin finansal performansı ölçülmüştür. Bu açıdan bakıldığında literatüre katkı sunmaktadır.Öğe Gamestop olayı: Alt kültür ve sosyal kimlik çerçevesinde bir inceleme(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2024) Tanrıverdi, Yağmur; Muratoğlu Pehlivan, BaharYeni iletişim teknolojilerinin yükselişi, farklı alanlarda oldukça büyük değişimler yaşanmasına neden olmuştur ve dönüşüme uğrayan alanlardan biri de toplumsal hareketlerdir. Dijital ortamlar üzerinden gerçekleştirilen kolektif eylemler, yeni toplumsal hareketlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu çalışmada GameStop hareketi, bir yeni toplumsal hareket örneği olarak alt kültürlerin kimlik oluşumu ve kültürel alandaki etkinliklerinin yanı sıra sosyal kimlik, kimlik belirsizliği ve sosyal sapkınlık tartışmaları çerçevesinde ele alınmıştır. Göstergebilim yöntemi ile GameStop hareketinin gerçekleştirildiği sosyal medya platformu olan Reddit üzerinden paylaşılan ve platformun wallstreetbets isimli grubunda en çok etkileşim alan beş esprili görsel (meme) çözümlenmiştir. Araştırmanın bulguları; wallstreetbets grubunun ortak bir dijital dile sahip olması, üyelerinin yalnızca kendi gruplarına ait bireyler için anlam taşıyan sembolik ifadeler kullanmaları, grup aidiyeti yaşamaları ve birbirlerinden farklı bireyler olarak bir araya gelerek ortak bir amaç doğrultusunda dijital bir toplumsal hareket gerçekleştirmeleri sebebiyle GameStop olayının yukarıda bahsedilen kuramlar üzerinden değerlendirebileceğini göstermektedir. Sonuç olarak, grup üyelerinin ortak bir mizah diliyle ortak hedefleri için esprili görsel paylaşımları yaptıkları, bu yolla bir gruba ait olma duygusunu pekiştirdikleri, grup üyeliklerini kimliklerinin önemli bir parçası hâline getirdikleri ve böylelikle GameStop olayının başarıya ulaşmasını sağlayan eylemleri gerçekleştirdikleri anlaşılmaktadır. İlgili alanda Türkçe literatürde çok sayıda araştırma olmaması ve olayın hem iletişim hem de sosyal psikoloji perspektifinden değerlendirilmiş olması sebebiyle özgün bir çalışma olarak alana katkı sağlayabileceği düşünülmektedir.Öğe Türkiye ekonomisinin sektörel istihdam dinamiklerine küreselleşme ve teknolojik gelişme üzerinden ampirik bir bakış: ARDL ve DOLS yöntemlerinden kanıtlar(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2024) Ünal, Engin; Bulut, Ömer UğurBu çalışmanın temel amacı, küreselleşme ve teknolojik gelişmenin Türkiye’deki sektörel istihdam üzerindeki etkilerini incelemektir. Bu doğrultuda, küreselleşme endeksi ve teknolojik gelişme göstergesi olarak AR-GE harcamalarının tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinde yarattığı istihdam dinamikleri analiz edilmiştir. Çalışmada 1991-2021 dönemi yıllık verileri kullanılarak ARDL ve DOLS tahmincileri aracılığıyla sektörel düzeyde uzun ve kısa dönem ilişkiler Türkiye örneğinde analiz edilmiştir. ARDL modeli, uzun dönem ilişkilerin yanı sıra kısa dönem dinamiklerin eşzamanlı olarak incelenmesine olanak sağlarken, DOLS tahmincisi eşbütünleşme analizinde elde edilen bulguların sağlamlığını test etmeye olanak sağlamaktadır. Buna göre, Türkiye için tarım, sanayi ve hizmet sektörlerine yönelik üç ayrı model kurulmuş ve her sektör ayrı ayrı değerlendirilmiştir. Küreselleşme endeksi ve AR-GE harcamalarının tarım sektöründe istihdamı olumsuz etkilediği görülmüştür. Küreselleşme ve teknolojik ilerlemeler tarım sektöründe istihdamı azaltırken, sanayi ve hizmet sektörlerinde artırıcı etkiye sahiptir. Özellikle hizmet sektöründe AR-GE harcamalarının istihdam üzerindeki olumlu etkisi sanayiye göre daha yüksek bulunmuştur. Sanayi sektöründe ise küreselleşmenin yeni teknolojilerle entegrasyonu destekleyerek istihdam artışını teşvik ettiği gözlemlenmiştir. Çalışmanın bulguları, ekonomik politika yapıcıları için küreselleşme ve teknolojik gelişmelerin sektörel istihdam üzerindeki etkilerine dair önemli çıkarımlar sunmaktadır. Türkiye örneğinde küreselleşme ve teknolojik gelişmenin sektörel istihdam oranları üzerindeki etkisine ilişkin çalışmalar sınırlıdır. Bu çalışma, ARDL ve DOLS tahmincisini kullanarak tarım, sanayi ve hizmetler sektörlerindeki istihdam oranlarını ayrı ayrı analiz ederek literatüre önemli bir katkı sağlamaktadır. Zaman serisi analizlerinde ARDL ve DOLS yöntemlerinin birlikte kullanılması, elde edilen sonuçların doğruluğunu artırması ve daha geniş bir bakış açısı sağlaması açısından önemli bir yenilik sunmaktadır. Bu yöntemlerin kullanılması, küreselleşme ve teknolojik gelişmenin sektörel düzeydeki etkilerinin daha net bir şekilde ortaya konulmasına yardımcı olmaktadır.Öğe Spekülatif gelecek tartışmaları ekseninde tekno-hümanizm ve toplum 5.0: Sistematik bir değerlendirme(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2024) Kodak, DilgeTekno-hümanizm, teknolojinin insani deneyim ve potansiyeller üzerinde olumlu etkiler yaratmasını hedefleyen felsefi bir pozisyondur. Bu anlamda tekno-hümanizm teknoloji ve insanlık arasındaki dengenin adil bir şekilde kurulması gerektiğini ve insanlığın yeniden merkeze alınmasını savunur. Bu savunmayı yaparken de insanların yaşam kalitesini artırmak için teknolojik gelişmeleri kullanırken ahlaki ve sosyal sorumluluk ilkelerini gözetir. Teknohümanizm; skolastik felsefe sonrasında Aydınlanma düşüncesinin normatif bir çıktısı olan hümanizm paradigmasının aktüel bir aşamasıdır. İnsan merkezcilik ve rasyonalitenin nesnel çerçevesinde şekillenen Endüstri Devrimi tarihsel olarak Enformasyon Toplumu aşamasını da tamamlamış, süper akıllı toplumlar idealine eğilim artış göstermiş ve internet teknolojileri örgütlü yaşam ve üretim pratiklerini domine etmeye başlamıştır. İlk olarak Japonya’da öne sürülen Toplum 5.0 modeli, dijital teknolojiler ve yapay zeka teknolojilerinin zemin oluşturduğu süper akıllı toplumları refere etmektedir. Toplum 5.0’ın amacı insanlığın makine ve yapay zekalarla olan etkileşimini verimlilik açısından optimize etmektir. Ayrıca toplumsal hayatta büyüme ve kalkınmaya birincil öncelik vererek, yaşam kalitesinin maksimize edilmesini sağlamak bu modelin öncelikli hedefleri arasındadır. Bu çerçeveden hareketle, çalışmanın amacı insan merkezciliğin tarihsel evriminin son aşaması olan tekno-hümanizm yaklaşımı ekseninde, süper akıllı toplum ideallerini odağına alan Toplum 5.0 modelinin vaat ve pratikleri arasındaki benzerlikleri ve çelişkileri, spekülatif gelecek tartışmaları ekseninde (post- tekno hümanizm) sistematik yöntemle tartışmaktır. Çalışmanın temel varsayımı dijital transformasyon sürecini inşa eden neredeyse tüm gelişme ve aksiyonlar insan yaşamını kolaylaştırma felsefesini benimserken, Toplum 5.0 gibi tamamen dijital ve yapay zeka teknolojileri ile donatılmış makro modellerin hümaniteryen temelli bir felsefe gütmedikleri yönündedir. Çalışmada tekno-hümanizm kavramı ve Toplum 5.0 modeli çerçevelendirilerek, sistematik olarak incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda, tekno-hümaniteryen görüş ve Toplum 5.0 arasında tematik olarak karşıt bir ilişki olduğu, aksine Toplum 5.0 modelinin spekülatif gelecek tartışmalarını bütünleyen post- tekno hümanist paradigmaya daha yakın bir pozisyonda olduğu tartışılmıştır.Öğe Eklektik paradigmanın gelişimi ışığında içe dönük ve dışa dönük doğrudan yabancı yatırımların incelenmesi(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2024) Yücel, Muhammed Fatih; Çemberci, MuratGloballeşmeyle artan aşırı rekabetçilik, uluslararasılaşma süreçlerini yeniden organize etmeye başlamıştır. Bu durum, açıklayıcı teorilerin zaman içinde yeniden düşünülmesi gerekliliğini ortaya koymuştur. Uluslararası ticaretin son evresi olan doğrudan yabancı yatırımlar kavramını tanımlamak ve paydaşlara etkilerini değerlendirmek için literatürde en çok atıf alan çalışma, eklektik paradigmadır. Eklektik paradigmanın bütüncüllüğünü oluşturan teoriler üzerinden açıklama yapılmaktadır. Çalışmanın amacı, yabancı literatürde yer alan doğrudan yabancı yatırımın türleri ve onu açıklamaya çalışan eklektik paradigmanın gelişim sürecini inceleyerek dışa dönük doğrudan yabancı yatırımların, yatırım geliştirme yolunda ifade edildiği gibi içe dönük doğrudan yabancı yatırımlardan sonra gelen bir süreç mi yoksa gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için stratejik bir araç mı olduğunu karşılaştırma yaparak incelemektir. Sistematik literatür inceleme çalışması temelinde nitel teorik karşılaştırmalı inceleme yapılmıştır. Dunning’in eklektik paradigmasındaki avantajlara odaklanarak, içe dönük ve dışa dönük doğrudan yabancı yatırımların kişi başına gayrisafi yurtiçi hasıla üzerindeki etkilerini makro düzeyde karşılaştırmaktadır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki farklılıkları değerlendirmek için ampirik bulgular incelenmiştir. Artan global rekabetçilikle birlikte, ülkelerin gelişmişlik farkını kapatmak için, yabancı şirketlerin yerel ekosisteme bilgi aktarmasını beklemek yerine, yerel şirketlerin yabancı ülkelere stratejik varlık arayışıyla yatırım yaparak tersine bilgi yayılımı sağlamasının önemi ifade edilmiştir. Yatırım geliştirme yolunda ifade edildiği gibi dışa dönük doğrudan yabancı yatırımların içe dönük yatırımlardan sonra gelmesi gerektiği savı , gelişmekte olan ülkelerce genellikle benimsenmemektedir. Eklektik paradigma çerçevesinde içe dönük ve dışa dönük doğrudan yabancı yatırımların karşılaştırıldığı güncellenmiş bir çalışma mevcut değildir. Yatırım geliştirme yoluna vurgu yapılarak dışa dönük doğrudan yabancı yatırımların, içe dönükten sonra gelen bir süreç olarak tanımlanması yerine sıçrama tahtası özelliğiyle stratejik bir araç da olabileceği ifade edilmiştir.Öğe Avrupa’daki kanunlaştırma hareketlerinde Roma Hukuku’nun etkisi ve Türk Hukuku’na yansıması(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2024) Arat, Ayşe; Güvel, Akansel Övünç11. yüzyılda Avrupa’da Roma Hukuku’nun canlanması, Roma Hukuku’na ait metinlerin incelenmesi, şerhler yazılması ve bunların hukuk eğitiminde kullanılmasına yol açmıştır. 13. yüzyıla gelindiğinde ticaretin gelişmesi ve Avrupa’nın pek çok yerinden gelen öğrencilerin İtalya’da hukuk eğitimi almasıyla, Roma Hukuku Avrupa’da ortak hukuk haline gelmiş ve doğrudan uygulanma imkânı bulmuştur. Ancak 19. yüzyıldaki Kodifikasyon (kanunlaştırma) hareketleri, Avrupa’da Roma Hukuku’nun doğrudan etkisini azaltmıştır. Bununla birlikte Roma Hukuku’nun, hukuk kurallarının, kavramlarının oluşturulması yönündeki etkisi ise devam etmiştir. Roma Hukuku günümüzde doğrudan uygulanmamakla birlikte, çağdaş hukuk sistemlerinin büyük kısmına kaynaklık yapmış ve temellerini oluşturmuştur. Almanya, İtalya, Fransa, İsviçre ve Türk Hukuku’nda özel hukuk ilkelerinin çoğu Roma Hukuku’na dayanmaktadır. Kanunlaştırma hareketlerinin hukukumuza yansıması Osmanlı Dönemi’nde başlamış ve çeşitli alanlarda Avrupa’dan kanunlar iktibas edilmiştir. Medeni Hukuk alanında ise iktibas etmek yerine yeni bir kanun yapılması yolu benimsenmiş ve Mecelle hazırlanmıştır. Mecelle, hukukumuzda Cumhuriyet Dönemi’ne kadar uygulama alanı bulmuştur. Cumhuriyet Dönemi’ne gelindiğinde ise İsviçre’den iktibas edilen Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiştir. Böylece Türk Özel Hukuku da Roma Hukuku temelli Kara Avrupası hukuk sistemine dahil olmuştur. Bu çalışmanın amacı Avrupa ülkelerindeki kanunlaştırma hareketleri ile bu hareketlere Roma Hukuku’nun etkisini ve bu etkinin Türk Hukuku’na yansımasını incelemektir. Çalışmada Roma Hukuku araştırmalarının Orta Çağ’da nasıl başladığı, Avrupa’daki kanunlaştırma hareketlerini nasıl etkilediği tarihi süreç içerisinde değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme konunun Türk hukukuna yansıması bakımından önemlidir. Ardından bu çerçevede Osmanlı ve Cumhuriyet dönemleri, incelenmiştir. Roma hukuku günümüzde oluşturduğu temel hukuk ilkeleri ile etkisini sürdürmektedir. Romalı hukukçuların toplumun ihtiyaçlarına uygun hukuki çözümler üretme yeteneği, günümüze örnek teşkil etmektedir. Bu çalışmada yerli ve yabancı kaynaklardan yararlanılarak bir yandan tarihi süreç ortaya konulurken diğer yandan bu sürecin hukukumuza nasıl yansıdığı değerlendirilmiştir.Öğe Ulus devlet inşasında dil birliği çabalarının basındaki yansımaları: “Vatandaş Türkçe Konuş!” kampanyası(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2024) Gülbak, Okan; Kaba, TuğçeBu çalışma, ulus devlet ve ulusal kimlik inşasında dil politikalarının basına yansımalarından hareketle 1930’lu yıllarda hayata geçirilmeye çalışılan “Vatandaş Türkçe Konuş” kampanyasının toplumsal izdüşümlerini, siyasi tarih bağlamında açıklamayı ve anlamlandırmayı amaçlamaktadır. Bu amaçla 1930’lu yıllarda Türk basınında yer bulan ve kampanyayı yansıtan haber ve başlıklara odaklanılarak açık erişimli gazete arşivleri taranmış ve nitel analiz yöntemlerinden tematik analiz yöntemiyle incelenmiştir. Yapılan analiz sonucunda, toplam altı gazetede kampanya ile ilgili başlık ve haberlere 1934 yılı yoğunlukta olmak üzere 1930-1938 yılları arasında yer verildiği ve Musevilik/Yahudilik ile öğrenci gençler temaları altında toplandığı görülmüştür. Musevilik/Yahudilik teması altında bulunan haber ve başlıklar, takip edilen dil politikasının toplumsal düzeydeki yansımalarının toplumun tüm katmanlarından ziyade, esas itibariyle Yahudileri merkeze aldığını gösterirken; diğer tema ise söz konusu yansımalarda devletin dolaylı temsilciliğini gazeteler, köşe yazarları ve öğrenci gençler üzerinden yürüttüğünü ortaya çıkarmıştır. Elde edilen bulgulara göre dil birliği çabalarının yalnızca azınlıklar gibi toplumun belirli bir kesimine yönelik değil; aynı zamanda dili iyi konuşmaya eğilim göstermeyen ve yabancı sözcükler kullanmada ısrarcı olan toplumun tüm kesimlerine hitap ettiği saptanmıştır. Dolayısıyla “Vatandaş Türkçe Konuş” kampanyasının arzulanan vatandaş inşa etme sürecinde, yalnızca azınlıkları değil, tüm toplumu hedeflediği tespit edilmiştir.Öğe Rusya Federasyonu’nda yasal mirasçılık(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2024) Novruzov, DünyaminSovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra Rus Medeni Hukuku’nda yapılan reform neredeyse tüm kurumları etkilemiştir. Ancak Rus kanun koyucu miras hukuku alanında tutucu bir tavır sergilemiş, Rus Miras Hukuku’na ilişkin düzenlemelerde büyük ölçüde eski Sovyetler Birliği hukukunun etkisinin devam etmesine olanak sağlamıştır. Örneğin, Rusya Federasyonu Medeni Kanunu kendinden önceki Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti kanunlarını takip ederek, Türk-İsviçre ve Alman hukuklarında yürürlükte olan parantel miras sistemini kabul etmemiş, kendine özgü sınıf sistemine sadık kalmıştır. Bu makalede Rus Medeni Kanunu’nda öngörülen yasal mirasçılık düzenlemesi ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir. Bu çalışmanın amacı Rusya Federasyonu’nda yasal halefiyetin temel ilkelerini ve Rus Miras Hukuku’nda hakim olan sınıf sisteminin özelliklerini incelemektir. Rus hukukunda yasal halefiyetin düzenleniş gerekçesi, kanunda öngörülen sınıf sistemi ve ona hakim olan ilkeler, Rus hukuk doktrini ve yargı uygulaması ışığında değerlendirilmiştir. Rus Hukuk Sistemi, dahil olduğu Kıta Avrupa Hukuk ailesinin temel niteliklerini taşımaktadır. Bununla birlikte, komünizmin hakim olduğu eski Sovyetler Birliği’nde uygulanmış Sosyalist hukukuna ilişkin düzenlemeler Rus Medeni Hukuku, özellikle de Miras Hukuku alanında etkilerini göstermiştir. Dolayısıyla, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla sosyalizmden kapitalizme geçiş sürecinin başlatıldığı Rusya Federasyonu’nda miras hukuku alanında gerekli yasal dönüşümler büyük ölçüde sağlanamamıştır. Çalışmanın özgün tarafı Rus Miras Hukuku’nda yasal halefiyetin temel vasıflarını, özellikle de Sosyalist hukukunun etkisi ile oluşan kendine has niteliklerine ilişkin açıklamalara yer verilmesidir.Öğe Complex sample design adjusted analysis of marriage age preference in Türkiye(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2024) Saraç, MelikeThe incorporation of properties of complex sample design in statistical analyses is frequently overlooked although multi-staged, stratified, and cluster sample designs are used in surveys. This is important to make design-based inferences based on probability samples. It is possible to estimate the inevitable impact of such designs on statistics by utilizing standard errors, confidence intervals, and design effects. Several programs including Stata, R, and SPSS enable researchers to incorporate the properties of sample designs. The major goal of this study is to identify how the complex sample design adjusted analysis results should be presented with an example of the preferred age at marriage in Türkiye. The study in particular investigates the impact of marriage cohort on women’s likelihood of reporting marriage age preference below the median age at marriage in Türkiye while controlling for background characteristics. The 2018 Turkey Demographic and Health Survey, a cross-sectional, face-to-face survey, is the data source for this study. The nationally representative data sets provide information on household composition, fertility, family planning, etc. In addition to proportions of marriage age preference by background characteristics of women in Türkiye, design adjusted estimates of binary logistic regression analysis technique was used to reach objectives. The results indicated that there were some variations in the standard errors of proportions and regression coefficients for study variables. In addition to significant effect of marriage cohort, statistical parameters showed the variance inflation in the complex sample design compared to that of a simple random sample design with the same size. Incorporating properties which are generally overlooked in analyses using complex sample designed survey data consists of the main originality. Moreover, the study is original in terms of presenting representative results focusing on marriage cohorts to the literature which is devoted to marriage age preference in Türkiye.Öğe Support vector machine-based and crisis-pertaining forecasts of a subset of foreign currency-denominated bank deposits in Türkiye(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2024) Kara, AhmetThis paper presents support vector machine-based forecasts of a subset of the banking system’s foreign currency-denominated deposit-growth for a crisis-inclusive period in Türkiye. Forecasts concerning such periods pose challenges that may not always be efficiently handled within the confines of conventional statistical methods. This brings out a need to make recourse to alternative methods, one of which is employed in this paper. The method employed in the paper belongs to a particular group of machine learning/artificial intelligence algorithms known as support vector machines, which could yield successful results in a wide range of cases. We demonstrate that proper employment of support vector machines leads to a reasonably high degree of accuracy in forecasting and produces, with a small margin of error, real-valuereplicating trajectories of the target variable in question. Accurate forecasts of foreign currencydenominated deposit growth rates at crisis-inclusive junctures could be of practical significance to the policy designers attempting to limit, in an optimal manner, the magnitudes or growths of the foreign currency-denominated deposits within the banking system. This article shows how the objective of practical significance in question could be achieved with an alternative method.