İletişim Fakültesi, Medya ve İletişim Bölümü Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Bağımsızlığın ilk döneminde Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde kültürel yakınlaşma aracı olarak görsel medya(SSDjournal, 2022) Avşar, AbdulhamitKitle iletişim araçları, kamuoyu oluşturmadaki etkisi dolayısıyla uluslararası ilişkilerde önemli bir yere sahiptir. Günümüzde insanlar diğer ülkelerle ilgili bilgileri genellikle medya yoluyla edinmektedir. Türkiye-Azerbaycan ilişkileri, uluslararası ilişkiler alanında özgün örneklerden biridir. Ülkelerin herhangi birinde yaşanan önemli bir problem, kolaylıkla diğerinin de problemi haline gelebilmekte ve ulusal çıkar karakteri kazanabilmektedir. Tarihsel etkenlerin yanı sıra bu durumun başlıca nedenlerinden biri bağımsızlık sonrası her iki ülke kitle iletişim araçlarının takındığı tutumdur. Bu bağlamda Türkiye görsel medyası da önemli bir rol üstlenmiştir. Türkiye'nin Azerbaycan'da faaliyet gösteren görsel kitle iletişim araçları, kökleri tarihin derinliklerine uzanan bu yakınlığın korunması ve güçlendirilmesinde önemli bir yere sahiptir. Türk medyası bağımsızlığının ilk günlerinden itibaren Azerbaycan'a karşı olumlu bir tavır almıştır. Bu bağlamda uzun yıllardır ayrı yaşayan aynı etnik köken, dil ve inançtan iki halk arasındaki kültürel ve sosyal yakınlaşmanın yeniden canlanmasında Türk görsel medyası temel rollerden birini üstlenmiştir. Özellikle, bir kamu yayın kuruluşu olarak TRT’nin Azerbaycan’daki faaliyetlerinin iki ülke kültürel ilişkilerinin gelişiminde ayrı bir yeri vardır. TRT, 2001 yılında itibaren bu ülkede temsilcilik açarak iki ülke arasındaki kültürel ve sosyal ilişkilerin gelişmesine katkısını daha da arttırmıştır. Bu katkı, 2004-2007 arası dönemde doruk noktasına ulaşmış, Azerbaycan kamuoyunda olumlu bir Türkiye algısının oluşumuna etki etmiştir. Bu anlamda, kamu diplomasisi açısından da iki ülke arasındaki ilişkilerde en önemli kültürel araçlardan biri olma rolü üstlendiği söylenebilir. Ne var ki, TRT’nin Azerbaycan’daki faaliyetlerinin kamuoyu oluşumu ile kamu diplomasisi üzerindeki etkileri üzerine özgün çalışmalar yapılmadığı dikkat çekmektedir. Çalışmada, TRT Bakü Temsilciliği’nin 2004-2007 yılları arasındaki faaliyetleri kapsamında TRT’nin iki ülke arasındaki kültürel ilişkilerin gelişimine katkısı ele alınmıştır. TRT Bakü Temsilciliği’nin faaliyetleri ve bu faaliyetlerin kamuoyu oluşumu ve kamu diplomasisine katkıları olgusu tekil vaka incelemesi yöntemiyle irdelenmiş; çalışmaları belli bir olay üzerine yoğunlaştırmayı öngören bu yöntem ışığında konu, dönemle ilgili başlıca belgeler niteliğindeki günlük gazeteler ve arşiv kaynakları yoluyla incelenmiştir.Öğe Tim Burton Sinemasında Gotik Bir Uyarlama: Hayalet Süvari Filminin Greimas'ın Eyleyensel Örnekçesine Göre Çözümlenmesi(İshak KÜÇÜKYILDIZ, 2022) Öztarkan Özyurt, Pınar; Sivas Gülçur, ÂlâTim Burton filmleri genellikle taşıdıkları gotik öğeler ile kendini belli eder. Filmlerde asıl iletilmek istenen mesaj, yönetmen tarafından bu öğeler aracılığıyla verilir. Edebiyat eserinden uyarlanan filmlerinde de yine yönetmenin bakış açısı kendine has sinematografisi ile birleşerek film ile romandaki anlatının farklılaşmasını sağlar. Bu çalışma, öncelikle Tim Burton’ın genel sinematografik imgelerine yer vererek Tim Burton filmlerinin okunması için en uygun yöntemlerden biri olan göstergebilimsel analizi açıklayacaktır. Ardından çalışmanın yöntemini oluşturan Greimas’ın eyleyensel örnekçesine ve göstergebilimi kendi başına yeterliliğe sahip bir bilim haline getirme amacı ile Greimas tarafından kurulan Paris Göstergebilim Okuluna yer verilecektir. Örneklem olarak Washington Irving’in başsız süvari adlı hikâyesinden uyarlanan Hayalet Süvari (Sleepy Hollow) filmini alan çalışma, yönetmenin anlatımı ile romandaki hikâyenin farklılıklarına da değinecektir. Çalışma, Hayalet Süvari filmini Greimas’ın eyleyensel örnekçesine göre çözümlerken ana karakterin derinliğine ulaşmak için psikanalitik karakter analizini de kullanarak altta yatan asıl mesaja ulaşma amacını taşır.Öğe Aşırı izlemeyle değişen dizi izleme biçimlerinin izleyiciler üzerindeki etkileri(Deniz YENGİN, 2021) Çaycı, BerkAşırı izleme (binge-watching), bir diğer ifadeyle maraton izleme (marathon-viewing), 2013 yılı itibariyle küresel ölçekte yaygınlaşmaya başlayan yeni bir dizi/belgesel izleme biçimidir. Medya ve iletişim teknolojilerinde meydana gelen gelişmelerle birlikte, her geçen gün daha fazla izleyici bir dizinin birden fazla bölümünü dijital platformlar aracılığıyla ardı ardına daha sık ve uzun süreler harcayarak izlemektedir. Bu durum izleyiciler üzerinde birtakım etkiler meydana getirmektedir. Bu araştırmanın amacı; izleyicilerin aşırı izleme kararları ardındaki motivasyonları ve aşırı izlemenin izleyiciler üzerindeki etkilerini tespit etmektir. Bu amaç doğrultusunda, araştırma kapsamında nitel veri toplama yöntemlerinden derinlemesine görüşme tekniği kullanılarak veriler toplanmış ve betimsel analiz yöntemiyle analiz edilmiştir. Araştırmayla katılımcıların aşırı izleme motivasyonları bireysel ve çevresel faktörler olmak üzere ikiye ayrıldığı tespit edilmiştir. Aşırı izleme, katılımcılar üzerinde birtakım olumlu ve olumsuz duyguların ortaya çıkmasına sebep olurken; katılımcıları bireyselliğe ve yalnızlaşmaya yönlendirdiği bu durumun aile, sosyal ilişkiler, iş ve akademik başarı üzerinde birtakım etkileri olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Media, sports and entertainment industry in the post-pandemic period(Türkiye Bilimler Akademisi, 2020) Bulduklu, Yasin; Yeşil, Muhacir MuratMedia, entertainment and sports sectors affect economic systems and other sectors due to their relationship with other sectors; are areas that concern everyone in the social life, far or closely. The fact that the COVID-19 outbreak, which was on the agenda of the world at the end of 2019 and was declared as a pandemic by the World Health Organization due to its alarming spread on March 11, 2020, is closely related to this social interest. Right after the declaration of a pandemic because of the symbiotic nature of the sector, in accordance with the decisions taken in the world and in Turkey, entertainment venues closed, media content industry crisis emerged, individual and collective sporting events is prohibited. Prohibitions have revealed short, medium and long-term negativities on each sector, and technological convergence and increased digitalization have enabled these sectors to breathe partially through alternative practices. The process also has the potential to reveal opportunities and threats in the long run. The pandemic situation created a new paradigm in media use and entertainment, and even rituals of religious and cultural origin, such as holidays, have kept up with this change. Digitalization, which received the most criticism in academic life and practice, became more involved in life after the COVID-19 outbreak; It stands out with its potential to be the most effective medium of entertainment and sports. This study aimed to describe what happened in the process of the pandemic in the world and in Turkey, the status of the entertainment and sports industry are analyzed in the context of literature and sectoral data and projections for the future are put forward. In the study, the media and entertainment sector are handled under the same heading with their different dimensions, the interaction of the sectors and their increasing convergence are emphasized.Öğe The Cross Ignorance Approach Can End the Conflict Between Scientists and Journalists and Contribute to the Public Understanding of Science Efforts(International Balkan University, 2020) Yeşil, Muhacir Murat; Bulduklu, YasinIn the early 1960s, first in the USA and Britain and then in many countries, the debates initiated by scientists that the public's interest in scientific developments is gradually decreasing, the sense of trust in scientists is also weakening, which will endanger the future of the countries, has started to be influential in the world of science and politics. When the surveys conducted at that time began to confirm these concerns, it raised the question of how to find a solution to this problem. This issue has attracted the attention of almost every segment of society from academics to politicians. The concerns that the public is less and less interested in the developments in science and technology, that their trust in scientists is decreasing, and that this endangers the future of the countries, was expressed by scientists for the first time, and this problem started to be discussed in the context of science and politics. In the 1980s, some social scientists developed the "deficit model", in other words the "knowledge deficit" model, to help to solve this problem. The Knowledge Deficit model is based on the assumptions that the public is unaware of the basic scientific facts, therefore exhibits negative attitudes towards science and some scientific applications, they distrust scientists, and if the basic scientific facts are taught to the public, they will develop attitudes that support science and scientific practices, and will start to trust scientists. In this study, the Cross Ignorance approach, which examines the assumptions on which the Knowledge Deficit model is based, in terms of different variables is proposed. The Knowledge Deficit model, which asserts that there is an information gap in the public and that if this gap is filled, attitudes will develop in the public to support scientific developments and scientists, has not considered the possibility that there may be an information gap in scientists and journalists who are are expected to play an important role in filling the supposed information gap in the public. This paper proposes the Cross Ignorance approach, which claims to contribute to developing attitudes in the public to support science and to build trust in scientists. The Cross Ignorance approach looks at this issue from a different perspective than the Knowledge Deficit model does. The Cross Ignorance approach is important in terms of proposing a different perspective to researchers, which can contribute to the elimination of the scientist-journalist conflict, and ultimately to Public Understanding of Science efforts.Öğe Müzakereci demokrasi modeli’nin kamusal alanı: Nasıl bir iletişim özgürlüğü?(Deniz YENGİN, 2017) Aydın, SenaAlthough nation idea has still protected its power even in the globalizing world, the rise of new world order with fluctuations on sense of belonging has pushed the democracy to be reformulated from a variety of perspectives. The radical democracy, one of these perspectives, sees the conflict between liberal theory and democracy as the fountainhead for itself. The key issue of radical democracy is the scope of collectivism and common values in the new identity-driven world individual rights demanded. This paper aims to discuss the argument of the social media platforms as public sphere and a new perspective for freedom of communication concept beyond the democratic iterations in Deliberative Model of Democracy, Seyla Benhabib’s articulation by argumentative method.Öğe Populism: the rising discourse of political language in Turkey(Musa Yavuz ALPTEKİN, 2020) Sevük, Tolga; Şakı Aydın, OyaThe aim of this article is to show case critical discourse analysis populism as a form of political communication research through a qualitative approach between different wings populist discourse in Turkey. First, the political discourse of the Leaders of the Justice and Development Party (AKP) and the Republican People's Party (CHP) will be discussed and examined through their parliamentary speeches after the Coup Attempt on 15th July 2016. In the second part, the approach that news media reproduces social reality and ideology through discourse and representation, and the reflection of the afore mentioned parliamentary speeches on news paper news were discussed. In this context, the news in Yeni Şafak and Cumhuriyet newspapers, which were selected as samples, were analyzed using discourse analysis method. These two methods that complement each other have revealed how parliamentary speeches and printed media are fictionalized in the relationship between language and representation, and how populism is positioned in the frame of the language of political communication in Turkey. The main finding of the study is that the political discourses of Recep Tayyip Erdoğan and consequently the ruling party AKP and the political discourse of the leader of the main opposition party Kemal Kılıçdaroğlu after the coup attempt are populist aspects. Although both political actors are populists, their construct of populism in the irdiscourses is different from each other. Moreover, the newspapers discussed possess a bias that legitimizes the populist discourse of politicians.Öğe Dijital kültürün “oynanan” masalları: Brawl Stars oyununun Greimas’ın eyleyensel örnekçesine göre incelenmesi(İshak Küçükyıldız, 2020) Şakı Aydın, OyaBu makalede dijital oyun, süreklilik içeren bir anlatı olarak ele alınmaktadır. Temel iddiamız dijital oyunların birer anlatı olarak diğer popüler kültür ürünleri gibi karakterleri, göstergeleri ve eylemleri şematik bir dizgede kullandıklarıdır. Bu kapsamda, etkileşimli ve çok katmanlı bir anlatı yapısı teşkil eden örnek bir oyun olarak Brawl Stars (Kavganın Yıldızları) dijital oyunu incelenecektir. Görselliği ve aksiyonu ön planda tutan anlatılar olarak dijital oyunlar karakterlerin eylemle tanımlandığı özel gösterge sistemleri kurarlar. Bu çerçeveden bakarak, göstergebilimsel yöntemin önemli temsilcilerinden Algirdas Greimas’ın eylem temelli modeli yöntem olarak tercih edilmiştir. Oyun anlatısının etkileşimli yapısı, her oyuncunun farklı bir yolculuk ve kahramanlık hikayesi kurulabilmesine olanak sağlar. Bu noktadan hareketle bu çalışmada öncelikle dijital kültür ve onun içerisinde oyunun yeri açıklanacaktır. Dijital oyunların öne çıkan unsurlarına değindikten sonra inceleme yöntemi kapsamında yapısalcılık, göstergebilim ve Greimas’ın eyleyensel modeli açıklanacaktır. Çalışmanın son aşamasında özellikle çocuk oyuncular arasında popüler olan savaş oyunu Brawl Stars eyleyensel model kullanılarak analiz edilecektir. Sonuç itibarıyla Greimas’ın çözümleme metodunun dijital oyunların yapısal özelliklerini ortaya koyabileceği gösterilmeye çalışılacaktır.Öğe Yeni izleme biçimleri ve Netflix içerikleri: Ritzer’in McDonaldlaşma tezi ekseninde bir değerlendirme(Sosyal Araştırmalar, 2019) Şakı Aydın, OyaRitzer, McDonaldlaşma tezinde esas olarak modern toplumun bilimsel-rasyonel doğasını resmeder. Bu teze göre modern kapitalist küreselleşmenin dört temel göstergesi vardır: verimlilik, hesaplanabilirlik, öngörülebilirlik ve denetim. Bunlara ek olarak aşırı akılcılığın getirdiği akıldışı pratikler de önemli bir yan etki olarak kabul edilir. McDonald’s restoranları küresel organizasyon yapısı ve gündelik pratiklere işlemesiyle tüm bu göstergelerin ikonik ve öncü bir temsilcisi olarak ön plana çıkar. Ritzer’in deyimiyle McDonaldlaşma, benzer ekonomik ve toplumsal güçler karşısında benzer bir yapıyı benimseyen örgütlenmelerin ortaya çıkış sürecin adıdır. Bu kavram 1983 yılından bu yana modern toplumun farklı yönlerini tanımlamak için kullanılmakta ve çeşitli yönleriyle tartışılmaktadır. Bu makalede öne sürülen temel düşünce, McDonaldlaşmanın getirdiği üretim ve tüketimdeki homojenleşmenin dijital dünyada da devam etmekte olduğudur. Bu eksende McDonaldlaşmanın beş temel göstergesi üzerinden Netflix içerikleri analiz edilecektir.Öğe New Perspectives on Communication Education: Student Involvement and Engagement(Athens Institute for Education and Research, 2015) Şakı Aydın, Oya; Hepkon, ZelihaIn the past few years, scholars began to define literature in a more extensive way. The definition expanded and began to embrace all types of written and audio visual forms. According to this very approach, components of communication, as well as ways of expression, are named as forms of literature. From this point of view, literature and communication are elements which intersect and interpenetrate. Particularly "adaptation" studies crystallize this tendency. Adaptation is an inter-textual form between written materials and visuality. Therefore adaptation studies provide us opportunities for searching these intersections. Furthermore, the notions of text and textuality can lead us to more common points. Text is an umbrella notion which indicates that the work (novel, film, photography…) consists of a process of meaning production. On the other hand, the communication scholar Walter Ong (2003), after analyzing communication from a techno-determinist point of view, comes to the conclusion that communication technologies transform our way of thinking, evaluating and sharing our thoughts. The crucial variables in this process are the technologies like; writing, the print and electronic communication devices. Departing from these points in this paper we ask the questions below: • What are the main intersections between literature and communication? • How can we use works of literature as a material for communication education? • How can scholars utilize "creative writing" sessions to discover the creativity of their students? Here we use creativity as the ability to produce new meanings. We also assume that this ability can be developed by practice and encouragement. In this paper our aim is to answer the questions above within the framework of the new notion of literature. We will use qualitative research methods. First of all we will realize a literature review to create a theoretical basis, then as a case study we will analyze the course named "Literature and communication" at the Communication Faculty of Istanbul Commerce University.Öğe Bir Görsel Tarih Anlatısı Olarak Ayla Filminin Greimas’ın Eyleyensel Örnekçesine Göre Çözümlenmesi(Sobider, 2017) Şakı Aydın, OyaBu çalışma görsel bir tarih anlatısı olarak ele aldığı Ayla (2017) filmini Greimas?ın Eyleyensel örnekçesi doğrultusunda analiz etmeyi amaçlamaktadır. İlk olarak yapısalcı yaklaşımlara kısaca değinerek V. Propp?un masallarla ilgili analizine dayanan Göstergebilim Okulu?nun önemli temsilcisi Greimas?ın analiz metodu incelenecektir. Greimas?ın göstergebilimsel çözümleme yöntemi özellikle görsel metinlerin analizi için elverişli araçlar sunmaktadır. Greimas Propp?dan devraldığı 31 işlevi öncelikle yirmiye daha sonra daha da öze inerek dört temel işlevle sınırlandırmıştır. Bu kategorizasyon görsel anlatıların içerdiği temel yapıların ortaya çıkarılmasında ve benzerliklerin tespit edilmesinde oldukça işlevseldir. Greimas?ın anlatı içindeki aktörlerin eylemlerine dayanan Eyleyensel Örnekçesi tarihi bir olayı görselleştiren 2017 yapımı Ayla isimli Türk filminin analizinde kullanılmıştır. Önemli bir seyirci sayısına ulaşan bu filmde Kore Savaşı?na katılmış bir Türk askerinin başına gelen gerçek olaylar aktarılmaktadır. Tarihi bir anlatıyı kişisel bir hikâyeden yola çıkarak kurgulayan bu filmin Greimascı analizi, görsel tarih anlatısının okunması için yeni olanaklar sunmaktadır.Öğe Media Literacy Education and Cultural Differences: A Comparative Reception Analysis on Global TV Show Survivor(Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, 2016) Şakı Aydın, OyaReception analysis takes into consideration not only individual differences but also cultural differences. On the other hand, there are diverse factors determining audience’s reception and active participation. Education, age, sex, economical status, family background, ethnicity, world –view and similar factors affect the reception process. Besides that, being media literate and fostering a critical approach towards media texts also determines reception. Taking into account all these factors, this research is designed as a comparative reception analysis. We will be comparing the reception of a global product by youngsters (Survivor Show) within the scope of media literacy education and cultural differences. For that purpose we realized focus group discussions with communication faculty students from Spain and Turkey. The research was realized in the framework of literature review including the above mentioned topics.Öğe Türkiye'de Yazılı Yayınlanan Ulusal Günlük Gazetelerin Çevrimiçi Sürümlerinin Etkileşim Düzeyleri Üzerine Ampirik Bir Çalışma(Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Yayınları, 2009) Aktaş, CelalettinBu çalışmada; Türkiye'de günlük olarak yazılı yayınlanan 39 ulusal gazeteden çevrimiçi sürümü olan 33 tanesinin etkileşim düzeyleri üzerine ampirik bir araştırma yapılmıştır. 2007 Mayıs ayında, Türkiye'de yazılı yayınlanan 33 ulusal günlük gazetenin çevrimiçi sürümlerinin açılış sayfasında veya ana sayfasında yer alan reklâmlar dışında, hemen hemen her bir hiper-bağlantılı başlık tıklanmıştır. Çevrimiçi gazetelerin ana sayfalarında yer alan bu hiper-bağlantılı başlıklar, ikinci sayfalara kadar takip edilmiştir, içerik analizi yöntemi ile etkileşim boyutunun 29 özelliğinin, çevrimiçi yayınlanan bu gazetelerin V\feb sitelerinde bulunabilirliği araştırılmıştır. Bu araştırma kapsamında kullanılan etkile¬şim boyutunun bu 29 özelliği ise daha önce gerçekleştirilen çevrimiçi yayınlanan gazetelerin etkile¬şim potansiyeli araştırmalarından elde edilmiştir. Etkileşimin farklı boyutlarında yer alan bu özellik¬lerin bulunabilirliği değerlerinden, Türkiye'de yayınlanan ulusal günlük gazetelerin çevrimiçi sürümlerinin etkileşim düzeyi belirlenmiştir. Bu araştırma ile Türkiye'de yayınlanan ulusal günlük gazetelerin Internet'in en önemli özelliği olan etkileşimi, çevrimiçi yayınladıkları gazetelerinde ne oranda kullandıklarının ortaya konulması amaçlanmıştır. Böylece Internet'in en önemli özelliği olan etkileşimin çeşitli boyutlarının Türkiye'de yayınlanan ulusal günlük gazetelerin çevrimiçi sürümlerinde kullanılıp kullanılmadığı belirlenebilmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen değerlerin, daha önce gerçekleştirilen çevrimiçi yayınlanan gazetelerin etkileşim potansiyeli araştırmalarından elde edilen değerler ile karşılaştırılması sonucunda; Türkiye'de yazılı yayınlanan ulusal günlük gazetelerin çevrimiçi sürümlerinin etkileşim düzeyinin düşük olduğu görülmüştür.Öğe Hızlı Yanıt Veren Kod Aracılığıyla Geleneksel Gazete İle Yeni Medyanın Yakınsaması(Yeditepe Üniversitesi, 2012) Aktaş, CelalettinEnformasyon ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler geleneksel medyayı dönüştürmektedir. Geleneksel medya olarak kabul edilen televizyon, radyo ve basın teknolojisine dayanan ürünler (Burgelman, 1994, s. 193; Timisi, 2003, s. 80’den alıntı) içerisinde, geleneksel gazete bu dönüşümden en çok etkilenen bir iletişim aracı olarak en ön sıralarda yer almaktadır. Gazetelerin hem üretim süreçleri hem de okurların medya tüketim eğilimleri bu dönüşümün etkisi altındadır. Gazetelerin tirajları günden güne düşmeye, gazeteciler işlerini kaybetmeye ve gazeteler yeni enformasyon ve iletişim araçları ile rekabet edemeyerek birer birer kapanmaya başlamıştır. Gazeteler bu durum karşısında, toplum içerisinde sahip oldukları konumlarını koruyabilmek ve yeni enformasyon ve iletişim araçları özelinde İnternet karşısında varlıklarını sürdürebilmek için yeni bir arayış içerisine girmiştir. Bu noktada gazeteler tirajlarını arttırabilmek, en azından varlıklarını sürdürebilmek için QR kodu, gazete sayfalarında kullanarak etkileşimli bir gazete oluşturabilirler. Bu makalenin amacı, “QR kod, gazetelerin içerisinde bulundukları açmazdan çıkabilmeleri için bir alternatif olabilir mi?” sorusunun cevaplarını aramak olacaktır.Öğe Türkiye'de bilgisayar ve internet kullanımının yaygınlaştırılmasında internet kafelerin rolü(İstanbul Üniversitesi, 2007) Aktaş, CelalettinTürkiye'de İnternet, kullanıma girdiği günden itibaren çok yaygınlaşmamıştır. Türk Toplumu içerisinde İnternet kullanımı, bilgisayar kullanımına bağlı olarak düşük oranlarda artış göstermiştir. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre 2005 yılı Nisan-Haziran döneminde bilgisayar kullanım oranı yüzde 17,65 ve İnternet kullanım oranı yüzde 13,93 iken; 2004 yılının aynı döneminde bilgisayar kullanım oranı yüzde 16,80 ve İnternet kullanım oranı yüzde 13,25'dir. TÜİK'in gerçekleştirdiği Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanımı Araştırması sonuçları değerlendirildiğinde; Türkiye'de İnternet kafelerin, İnternet'e erişim konusunda önemli bir rol üstlendiği görülmektedir. Türkiye'de nüfusa düşen İnternet kafe sayısı diğer ülkelerdekinden daha fazladır. İnternet kafeler sadece İnternet'e erişim imkanı sunan yerler değildir; aynı zamanda kullanıcıların bir araya geldiği ve sosyalleştiği toplumsal alanlardır.Öğe Hedonizmin ürün yerleştirmedeki satın alma davranışı üzerindeki etkisi(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2018) Çelik, İdil; Eken, İhsanGünümüzde insanların süreklireklamlara maruz kalmasıyla beraber reklamda yaratıcı çözümler ve bu çözümler sonucunda yeni reklam yöntemleri ortaya çıkmıştır. Yeni iletişim teknolojilerinin artmasıyla beraber reklam verenler için de daha rekabetçi ortamlar oluşmuştur. Yeni iletişim teknolojileriyle beraber özellikle ürün yerleştirme kavramı önem kazanmıştır. Balasubramanian (1994: 31)’a göre ürün yerleştirme; markalı bir ürünün planlı veya plansız ve göze batmayan bir şekilde geleneksel medya ile yeni medya aracılığıyla kitlelerietkilemeye yönelik bir mesaj olarak ücretli veya ücretsiz olarak yayınlanmasıdır.Reklam verenlerin bu ortama yönelmesinin temel nedeni, tüketicinin, televizyon/çevrimiçi dizilerde veya filmlerde marka ve markayı kullanan kişilerle kendini özdeşleştirmesidir. Bu çalışmada, Arnold ve Reynolds (2003)’un çalışması temel alınmıştır ve çalışmanın temeli de ürün yerleştirme ile hazsal satın alma davranışı motivasyonlarıdır. Hedonizmin, televizyon dizileri, programları ve online ortamlarda yapılan ürün yerleştirmeler sonucun da satın alma davranışı üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Çalışma, İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi’de eğitim gören 18-25 yaş arası 254 öğrenci üzerinde anket yöntemiyle yapılmıştır. Çalışmanın varsayımı; televizyon dizileri, programları ve online ortamlarda yapılan ürün yerleştirmelerin öğrenciler üzerindeki hedonik satın alma davranışı üzerinde etkisinin olup olmadığıdır. Bu varsayımlar doğrultusunda hipotezler oluşturulmuştur. Bu doğrultuda yapılan anket çalışmasının sonucunda görülen, televizyon dizileri, programları ve online ortamlarda yapılan ürün yerleştirmelerin öğrenciler üzerindeki hedonik satın alma davranışı üzerinde etkisinin bulunmasıdır.Öğe Yeni medyada ürün yerleştirme: YouTube’da paylaşım yapan fenomenler üzerinden kampanya süreci(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2018) Alişarlı, Özge; Eken, İhsanYeni iletişim teknolojileri sağladığı olanaklarla bireysel yaşantılarımızı köklü bir biçimde değiştirmekte, reklamverenler açısından da yepyeni bir reklam şeklini ortaya çıkarmaktadır. Çalışma; etkileyici pazarlama (“Influencer Marketing”) artık kabul görmüş reklam ve bir pazarlama aracı olarak kullanmaktadır. Influencer Marketing üzerinden yapılan ürün yerleştirme çalışmasının; YouTube üzerinden “YouTuber” diye kavramlaştırılan “Influencer”lar ile yapılan derinlemesine mülakatlar sonucunda ulaşılan verilerle hazırlanmıştır. YouTube mecrası üzerinden Maslow’un İhtiyaçlar Hiyearşi’ne değinerek İnfluncerlarla aramızda kurulan güven ve bu güvenin satın alma üzerine olan etkisi ile onların bu alanda çalışmasına etki eden kendini gerçekleştirme arzuları incelenecektir. Yeni bir oluşum haline gelen bu pazarlama kanalında YouTuberların marka ile işbirliklerinde kampanya süreçleri, kriterleri ve mecralar arasında sağladıkları bütünleştirme göz önünde bulundurularak derinlemesine mülakat sonuçları değerlendirilecektir. Kampanya sürecinde; markanın ‘brief’ vermesi, ‘brief’e uygun olarak oluşan yayıncı listesinin oluşturulması, sonrasında yapılan çalışmalar sonucunda eleme ile elde kalan yayıncı/influencer için bütçe çalışmasının gerçekleştirilmesi, devamında teklif sürecine geçilmesi, onaylanan teklif üzerinden Influencer ile ortak yürütülecek reklam kampanyasının yayına girme süresinin ardından, takip edilmesi ve raporlama süreçleri araştırılmıştır.Öğe Türk sinemasının en çok izlenen filmlerinde ürün yerleştirme(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2018) Orkan, Serra; Çaycı, Ayşegül; Eken, İhsan; Çaycı, Berk1 Nisan 2011 tarihi itibariyle Türkiye’de ürün yerleştirmeyle ilgili yasal düzenlemeler yapılmıştır. Bu sayede Türkiye’de ürün yerleştirme uygulamaları serbest bırakılmıştır. Bu çalışma kapsamında, 1 Nisan 2011 tarihiyle 31 Aralık 2016 tarihleri arasında en çok izlenen Türk Filmlerinde ürün yerleştirme stratejilerinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Çalışmanın birinci bölümde, sinemada ürün yerleştirme uygulamalarına yönelik bir literatür taraması yapılmıştır. Çalışmanın araştırma kısmında içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Bu kapsamda 2011 sonrasında Türk Sineması’nda yer alan filmler çalışmanın evrenini oluşturmaktadır. Evrenin genişliği nedeniyle Türk Sineması’nda en çok gişe yapmış filmlerin ilk altısı araştırmanın örneklemi olarak belirlenmiştir. Çalışma kapsanın da yer alan filmler, içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir.Öğe Yeni medya yeni televizyon: kolektif izlemenin sonu mu?(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Şakı Aydın, OyaTelevizyonun geçtiğimiz yüzyılın en belirleyici ev içi aracı olduğunu söylemek abartılı olmayacaktır. Özellikle de “aile televizyonu” kavramsallaştırmasının işaret ettiği gibi ev içi eğlence ve boş zaman etkinliği olarak önemli işlevleri üstlendiği bir gerçektir. Ekrandan akan görüntü ve ses içeriği ne olursa olsun izleyicinin izlediği televizyonun kendisidir. Bu haliyle aracın kitlesel yayıncılığa ve tek taraflı bilgi akışına uygun yapısı uzun yıllar İletişim çalışmalarında “pasif” izleyiciler algısını beslemiştir. 1980’lerle birlikte izleyici araştırmalarında “etnografik dönüş” olarak imlenen dönemeçte, Kültürel Çalışmalar geleneğinden beslenerek, ev içi aktif izleme süreçleri gözlem, görüşme ve alımlama çalışmalarıyla açıklanmaya başlar. Buradan beslenen niteliksel araştırmalarda, izleyici “sonsuz deneyimden oluşan” bir bütün olarak algılanmaya başlar. İzlemenin kendisi yorumlayıcı ve aktif bir süreç olarak ele alınır. 2000’lerle birlikte tüm İletişim dünyasını teknoloji üzerine bir daha düşünmeye davet eden yenilikler hayatımıza girer. Dijitalleşme ve taşınabilir araçlar izleyiciyi, içerik üreticiyi ve içeriğin kendisini dönüşüme uğratır. İşte tam bu noktada şu sorular gündeme gelir; -Aile izlencesi ve kolektif izlemeye uygun bir araç olarak tanımlanan televizyon ve izleyicileri nasıl bir dönüşüm geçirir? -Yeni medya konsepti içinde televizyonun doğasını sarsan yenilikler nelerdir? - Kolektif izlemeden, bireysel izlemeye geçişin yaşandığı bu yeni nesil televizyon ortamında tekno-determinist bakışın dışında bir perspektif geliştirilebilir mi? -Kolektif izleme ortadan kalkıyor mu? -Ve tüm bu sorularda ek olarak yeni televizyon izleyicileriyle ilgili nasıl bir literatür ortaya çıkmıştır? Yeni nesil izleyici araştırmaları nasıl olmalı? Kısacası bu çalışmada televizyon izleyici araştırmaları literatürü gözden geçirilerek, dijitalleşme çağında televizyon izlemenin değişen doğası araştırılacaktır.Öğe Gençlerin serbest zaman aktivitelerinin mobil teknoloji merkezli dönüşümünün “mtuas ölçeğine” göre incelenmesi(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2017) Karagülle Çaycı, Ayşegül; Çaycı, Berk; Eken, İhsanEnformasyon ve iletişim teknolojilerinde meydana gelen gelişmeler, tüm bir beşeri faaliyet alanını derinden etkilediği gibi; gençlerin serbest zaman aktivitelerini de dönüştürmektedir. Özellikle mobil iletişim teknolojileriyle iletişim sürecinde bireyin artan hareketliliği ve iletişimin zaman ve mekân birlikteliğinden kopuk yapısı: gençlerin medya tüketim eğilimleri ve serbest zaman aktiviteleri üzerinde tahakküm oluşturmasına neden olmaktadır. Bu durum tüketim toplumunun önemli aktörleri olan gençlerin serbest zaman aktivitelerini mobil iletişim araçları merkezinde yeniden düzenlenmektedir. Bu perspektiften hareketle çalışmanın amacı: gençlerin serbest zaman aktivitelerinin mobil iletişim araçları merkezli olarak geçirmekte olduğu dönüşümünü incelemektir. Çalışma kapsamında öncelikli olarak serbest zaman kavramıyla ilgili literatür taraması argümantatif bir çalışma çerçevesinde yapılmıştır. Çalışmanın araştırma kısmında 2013 yılında Rosen, Whaling, Carrier, Cheever ve Rokkum tarafından geliştirilen “Medya, ve Teknoloji Kullanımı ve Davranışları Ölçeği – MTUAS” referans alınmıştır. Araştırmanın örneklemi, tesadüfi örneklem yöntemiyle İstanbul Ticaret Üniversitesi, İletişim Fakültesi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde eğitim gören 229 öğrenci olarak belirlenmiş ve örneklem üzerinde anket yöntemi uygulanmıştır. Çalışmanın varsayımı: öğrencilerin serbest zamanlarını değerlendirmede, dijital iletişimin ve mobil teknolojilerin etki düzeylerinin zamansal olarak artmasıdır ve bu cihazların öğrencilerin hayatlarında önemli bir yer tutmasıdır. Bu varsayım doğrultusunda teknoloji kullanım davranışı motivasyonları ve değişkenleri oluşturulmuştur. Bu doğrultuda yapılan anket çalışmasının sonucunda görülen, öğrencilerin serbest zaman aktivitesi olarak, mobil cihaz kullanımlarının arttığı ve hayatlarında önemli bir yer işgal ettiği görülmektedir. Araştırma sonrasında elde edilen bulgular genel olarak değerlendirildiğinde, dijital iletişim çağında gençlerin serbest zaman aktivitelerinin mobil teknolojiler merkezli bir dönüşüm sürecinde olduğu yönündedir.