İşletme Fakültesi, Muhasebe ve Denetim Bölümü Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 54
  • Öğe
    Risk odaklı iç denetim
    (2015) Türedi, Hasan; Zor, Ümmügülsüm; Gürbüz, Filiz
    İç denetim bir kurumun ya da işletmenin faaliyetlerini geliştirmek ve onlara değer katmakamacıyla yürütülen bağımsız ve tarafsız(nesnel) bir güvence ve danışmanlık faaliyetidir. İşletmedeyürütülen faaliyetler zaman içinde değişen işletme koşullarına bağlı olarak değişime uğramaktadır.İşletmede yürütülen kurumsal yönetim ve iç kontrol gibi işletme içi yapıların ortaya çıkışı ve gelişimi,iç denetim anlayışı ve uygulamalarının da farklı bir boyut kazanmasında etkili olmuştur ve risk odaklıiç denetim anlayışı ve uygulamaları önem kazanmıştır. Risk odaklı iç denetim uygulamaları işletmeriskleri üzerinde odaklanarak bu risklerin işletme hedeflerine uygun bir şekilde yönetilebilmesini amaçlamaktadır. Özü itibari ile bakıldığında risk odaklı iç denetimin başlıca görevleri; işletmelerde kurumsal yönetim ve iç kontrol faaliyetlerinin denetlenmesi ve risklerin yönetilmesi konusunda üst yönetime danışmanlık hizmeti sunmaktır. Bu çalışmada ilgili konularda standart belirleyici kurumların yayınları ve genel kabul görmüş uygulama esasları çerçevesinde bir literatür taraması yapılmak suretiyle risk odaklı iç denetimin kavramsal çerçevesi açıklanmaya çalışılmıştır. Ayrıca risk odaklı iç denetimin gelişimi, iç kontrol ve kurumsal yönetim ile ilişkisi ve işleyiş biçimi özet olarak sunulmuştur.
  • Öğe
    Kuyumculuk sektöründe altın esaslı muhasebe uygulamasına ilişkin iki öneri
    (2015) Pazarçeviren, Selim Yüksel; Karakaya, Gencay; Artar, Yusuf
    Günümüzde kuyumculuk sektörünün, kalifiye eleman eksikliği, teknoloji yetersizliği gibi bir- çok problemi bulunmakla birlikte sektöre ilişkin mali mevzuatın eksikliği, bu problemlerin arasında önemli bir yer tutmaktadır. Sektörün canlandırılması bakımından mali mevzuatta yer alan birtakım eksikliklerin giderilmesi gerekmektedir. Söz konusu eksikliklerin başında kuyumculuk sektöründe önemli bir yer tutan altının değerlemesi konusu gelmektedir. Çalışmada, mevzuatımıza göre altının değerlemesine yer verildikten sonra, mali mevzuatın eksikliklerinin giderilerek sektörün canlandırılması bakımından altının değerlemesi ve muhasebe uygulamalarına ilişkin iki öneride bulunulmuştur.
  • Öğe
    Kurumsal yönetim ve iç denetim ilişkisi
    (2015) Türedi, Hasan; Karakaya, Gencay; İldem, Mehmet
    Son zamanlarda kurumsal yönetim, günümüz ekonomisinin temel yapısı olan şirketleri yakından ilgilendiren bir konu haline gelmiştir. Şirketlerin toplumla olan ilişkilerinin arttığı ( ortaklıklar, hissedarlıklar vb.) piyasa şartlarının geçerli olduğu bu dönemlerde kurumsal yönetim kavramı ve ilkeleri daha çok tartışılmaya başlanmıştır. Şirket bünyelerinde gerçekleşen finansal ya da yönetsel sorunlara karşı kurumsal yönetim anlayışı yapısal çözümler sunmaya çalışmaktadır. Söz konusu yapısal çözümlerin, kurumsal yönetim anlayışına uygun olup olmadığının denetlenmesi de iç denetimin görevi dâhilindedir. İç denetim süreci, kurumsal yönetim sürecine ilişkin varsa eksiklikleri ya da zayıf yönleri tespit etme ve gerekli önlemleri alma şeklinde sürdürülmelidir. Etkin ve verimli ilerleyen bir kurumsal yönetim anlayışı, bu yönüyle sonraki dönemlerde yapılacak iç denetim faaliyetlerinin gerçekleştirilmesini kolaylaştıracaktır. Bununla birlikte etkin bir iç denetim süreci de, kurumsal yönetim anlayışının devamı için kurumsal yönetim ilkelerini destekleyici bir rol oynamaktadır. Çalışmada ilk olarak kurumsal yönetim anlayışı üzerinde durulacaktır. Daha sonra genel çerçevesi itibariyle iç denetim konusu işlenecek, son olarak da kurumsal yönetimin tesisi açısından iç denetimin önemi anlatılmaya çalışılacaktır.
  • Öğe
    Halka açık olmayan şirketlerde kayıtlı sermaye sistemi
    (2016) Ağ, Cem
    6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'na (TTK) göre Anonim Şirketler (AŞ) açısından iki çeşit sermaye sistemi belirlenmiştir. Esas sermaye sistemi ve kayıtlı sermaye sistemi olarak belirlenen bu sistemler sermaye taban rakamı ve sermaye artışına karar verebilecek organların yetkileri bakımından farklılık göstermektedir. 6102 sayılı TTK hükümlerine göre hisse senetlerini halka arz etmek üzere kurulan anonim ortaklıklar ile kurulmuş olup da sermaye artırmak suretiyle hisse senetlerini halka arz edecek olan anonim ortaklıklar dışında kalan anonim ortaklık ve anonim şirketlere de kayıtlı sermaye sistemine geçiş hakkı getirilmiştir. Makalede ilgili mevzuat hükümleri uyarınca halka açık olmayan anonim ortaklıklarda ve anonim şirketlerde kayıtlı sermaye siteminin yapısı ve kabul şartları ayrıntılı şekilde açıklanmış ve sisteme geçecek olan şirketlere sağlayacağı faydalar üzerinde durulmuştur.
  • Öğe
    COSO iç kontrol (ABD) modeli ile İngiliz (Turnbull) ve Kanada (COCO) modellerinin karşılaştırılması
    (2015) Türedi, Hasan; Koban, Ahmet Oğuz; Karakaya, Gencay
    Risk yönetimi, kurumsal yönetim, bağımsız denetim ve iç denetimin temelinde yer alması nedeniyle iç kontrol kavramının önemi tüm dünyada işletmeler, kamu kurumları ve akademik çevrede sürekli artmaktadır. İç kontrol kavramının tam olarak neyi ifade ettiği, etkin bir iç kontrol yapısından neyin anlaşılması gerektiği, iç kontrolün boyutları, unsurları ve uygulama süreçlerinin nasıl olabileceği gibi konular günümüzde tartışılmaya devam etmektedir. 1990'lı yıllardan günümüze kadar geliştirilmiş iç kontrol modellerine bakıldığında, Anglo-Sakson ülkelerinin konuya geniş bir perspektiften yaklaştığı görülmektedir. Bu nedenle, bu çalışmada Anglo-Sakson ülkelerinden ABD, Kanada ve İngiltere'de geliştirilen iç kontrol modelleri özet olarak tanıtılıp aralarındaki benzerlik ve farklılıklara değinilmiştir. Modeller arasından ABD'de geliştirilen COSO iç kontrol modeli uluslararası olarak en fazla kabul gören, sürekli geliştirilip güncellenen ve en kapsamlı model olması nedeniyle, çalışmanın merkezinde tutulup, diğer modeller COSO modeli ile kıyaslanmaya çalışılmıştır. COSO modeli, son yıllarda yaşanan küreselleşme, teknolojik atılımlar, dijitalleşme, sosyal medyanın yaygınlaşması ve hile risklerinin çeşitlenmesi gibi gelişmeleri yakından takip ederek kendini yenileyip güncelleyen bir modeldir. İç kontrol kavramının ülkemizde de kamu kurumlarında ve iş çevrelerinde doğru şekilde anlaşılması, gerek ülke ekonomisinin gelişimi, gerekse işletmelerimizin kurumsallaşarak küresel boyutta markalara sahip olabilme hedefimize önemli ölçüde hizmet edecektir.
  • Öğe
    İşletmelerde iç kontrollerin önemi
    (2017) Türedi, Hasan; Karakaya, Gencay
    İç kontrol yapısı, işletmelerin tüm yönetim süreçlerini kapsayan çok yönlü bir anlayışı ve uygulamayı ifade etmektedir. Geleneksel yönetim süreçlerine kıyasla, farklı boyutlara ve ilkelere sahip olan iç kontrol yapısı, bu özelliği nedeniyle önemi ve kullanımı giderek artan bir model olarak karşımıza çıkmaktadır. İç kontrol yapısının bu denli kabul görmesinin temel sebebi, giderek artan ve çeşitlenen işletme ihtiyaçlarının ancak bu kadar kapsamlı ve bilimsel yönetim anlayışları ile karşılanabilmesidir. İç kontrol yapısı ilk olarak Amerika'da 1990'lı yıllarda kurulan bir komisyonun çalışmaları sonucu ortaya çıkmıştır. Ancak günümüze gelinceye kadar defalarca güncellemelere tabi tutulmuştur. İşletmelerin ihtiyaçlarının günden güne çeşitlendiğinin ve farklılaştığının temel göstergelerinden birisi de bu güncellemelerdir. COSO iç kontrol yapısı, 5 farklı bileşenden oluşmaktadır. Bu bileşenler; kontrol ortamı, risk değerleme, kontrol faaliyetleri, bilgi ve iletişim, izleme/gözlemdir. Söz konusu bileşenler aracılığıyla etkin ve verimli bir iç kontrol yapısı oluşturulması düşünülmektedir. Sonuç olarak da; işletme varlıklarının korunması, güvenilir raporlama ve mevzuatlara uyum gibi temel amaçlar gerçekleştirilebilmektedir. Çalışmada iç kontrol yapısının temel amacı, işleyişi, bileşenleri vb. gibi konular derinlemesine anlatılmaya çalışılmıştır.
  • Öğe
    Film yapım projelerinde faaliyet tabanlı bütçeleme
    (2018) Saltukoğlu, Atilla
    Bu çalışmanın amacı, bir film veya dizi projesinin ön maliyetlerini faaliyet esaslı bütçelemektir. Burada kullanılan model, faaliyet tabanlı maliyetleme ve faaliyet tabanlı maliyet yönetimi için ön çalışma niteliğindedir ve üretim ve karar süreçlerinde yapılacak çalışmalarda bir temel oluşturur. Diğer deyişle sunulan bütçeleme modeli, faaliyet tabanlı maliyet yönetiminin bir parçasıdır. Model ile sadece film projesi ön maliyetleri doğru bir şekilde belirlenmekle kalmaz, yapıma karar verme ve ortaya çıkan şartların iş yükü ve maliyetlere etkisini ölçme, projeyi devam ettirme veya sonlandırma gibi kararların alınmasında da etkin bir yönetim aracı olarak kullanılır.
  • Öğe
    Büyükşehir belediyelerinin finansal performans analizi
    (2020) Karakaya, Gencay; Kaçan, Emre
    Finansal performans kavramı kamu idareleri açısından önemli konulardan birisi haline gelmiştir. 5018 sayılı kanunda yer alan ve kamusal nitelikteki harcama süreçlerinden beklenen; kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanılması, finansal performans araçları ile ölçüldüğünde beklenen ile gerçekleşen arasındaki durumu somutlaştırmaktadır. Hizmet süreçleri bağlamında vatandaşa en yakın konumda hizmet sunan ve kendilerine ait bütçelerinde harcama yapma ve gelir elde etme serbestisi olan belediyeler için bu durum bir derece daha fazla önem kazanmaktadır. Yürütülen hizmetlerin kalitesi ve devamlılığı sürdürülebilir bir finansal yapı ile mümkün olmaktadır. Kamu kesiminde tıpkı özel kuruluşlarda olduğu gibi; bilanço, gelir tablosu ve benzeri raporlardan elde edilen veriler, bu noktada önemli ipuçları vermektedir. Çalışmada büyük şehir belediyeleri ile ilgili temel bilgiler aktarılmıştır. Akabinde büyükşehir belediyeleri özelinde finansal performans kavramı değerlendirilmiş ve mevcut kanunlarla olan ilişkisi incelenmiştir. Türkiye’de hizmet gösteren 30 büyükşehir belediyesi için elde edilen veriler ışığında finansal performans analizleri yapılmış ve konuya ilişkin genel değerlendirmeler yapılmıştır.
  • Öğe
    Bulut bilişim uygulama maliyetlerinin, müşteri işletmeler tarafından muhasebeleştirilmesi
    (2020) Erdem, Başak
    Bulut bilişim tabanlı yeni yazılımların yaygınlık kazanması, yazılımların edinimi, bakımı ve onarımından farklı türde maliyetlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Yazılım ürünlerine erişim ve kullanımı içeren barındırma hizmetlerinden faydalanan müşteriler, bu teknolojinin sunduğu yazılım bileşenlerini sistemlerine uyarlamak veya kendilerine göre özelleştirmek için bir çok uygulama maliyetlerine katlanmaya başlamışlardır. Gün geçtikçe önemi artan söz konusu uygulama maliyetlerinin, niteliği itibariyle geleneksel yazılım maliyetlerinden farklı olması, muhasebeleştirilmesi açısından ayrı ele alınmasını gerektirmektedir. Bu çalışmada, konu ile ilgili tek standart olan Finansal Muhasebe Standartları Kurulu (Financial Accounting Standards Board-FASB) tarafından yayınlanan “Bulut Bilişim Hizmet Anlaşmaları İle İlgili Oluşan Uygulama Maliyetlerinin, Müşteri İşletme Tarafından Muhasebeleştirilmesi” başlıklı standart güncellemesi detaylıca incelenerek, bu bağlamda Uluslararası Finansal Raporlama Standartları(UFRS)’de yapılabilecek değişikliklere ilişkin bir bakış açısı sunulmuştur.
  • Öğe
    Finansal Due Diligence ve vergi affı
    (2022) Pazarçeviren, Selim; Dakın, Mustafa
    Vergi affından yararlanan devir ve satın almaya konu hedef şirketlerin durum tespiti incele- melerinde dikkat edilmesi gereken hususlar, bu makalede ele alınmaktadır. Özellikle kasa, stok ve ortaklar cari hesaplarının düzeltilmesine dair vergi affı mahiyetindeki düzeltmelerin hedef şirket mali tablolarına etkisi, değişen mali tabloların nasıl analiz edilmesi gerektiği irdelenmektedir.
  • Öğe
    Anonim şirketlerde borca batıklık ve sermaye kaybı kavramları ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda (TTK) yer alan düzenlemeler
    (2023) Soyalp Solakoğlu, Berrak ; Kıymetli Şen, İlker
    Şirketlerin sahip ve ortaklarının şirketteki paylarını temsil eden öz sermayenin büyüklüğü söz konusu şirketin finansal açıdan güçlü olduğunun bir göstergesidir. Sınırsız ömür ile kurulan işletmelerin sürekli sermaye kaybı yaşaması bu ömrün sonlanmasına sebep olabilir. Bu nedenle sermayenin korunması işletmenin devamlılığı için esastır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 376 maddesinde “sermayenin kaybı” ve zarar bilançosunun özel bir çeşidi olan “borca batıklık” kavramı ve buna ilişkin düzenlemeler yer almaktadır. Kanun koyucu sermaye kaybı tespitinden sonra sermaye kaybının giderilmesine ilişkin birtakım olanaklar sunduğu gibi, şirketin borca batıklık bilançosunun incelenmesinden ve borca batık olduğunun karar verilmesi halinde de mahkeme tarafından verilecek olan iflas kararı öncesinde şirketin iflasının engellenmesi adına birtakım tedbirler öngörmektedir.
  • Öğe
    İşletmenin sürekliliği varsayımının denetçi raporuna etkisi
    (2022) Celayir, Duygu
    İşletmenin sürekliliği' kavramı, muhasebenin temel varsayımlarından biri olarak kabul görmektedir. Bu varsayım temelinde, işletmelerin kesintisiz bir ömre sahip oldukları ve işletme ömrünün işletme sahip ve ortaklarının ömürleriyle sınırlı olmadığını öngörülmektedir. İşletmenin süreklilik varsayımı uyarınca, işletmenin öngörülebilir gelecekte faaliyetlerini sürdüreceği kabul edilir. Yönetim işletmeyi tasfiye etmeyi veya faaliyetleri durdurmayı planlamadıkça, finansal tablolar işletmenin süreklilik varsayımı kullanılarak hazırlanır. İşletmelerin düzenleyecekleri finansal tabloların, rapor kullanıcılarının alacakları kararlar üzerindeki etkisi düşünülerek bu temel varsayım dikkate alınmalıdır. İşletmelerin güven oluşturmalarında yayınladıkları finansal tabloların önemi büyüktür. Özellikle son dönemlerde yaşanan finansal krizler ile muhasebe ve denetim skandallarının ardından yatırımcılar açısından işletmenin sürekliliği konusu çok daha önemli hale gelmiştir. Bağımsız denetim açısından da işletmelerde süreklilik kavramı daha çok yatırımcı boyutunu ilgilendirmektedir. Bu kapsamda bağımsız denetçiler, işletmelerde sürekliliği incelerken, başta yatırımcılar olmak üzere, diğer tüm çıkar gruplarının kararlarını etkileyebilecek düzeydeki süreklilikle ilgili konulara öncelik vermektedir. Finansal tablolarla ilgili çıkar gruplarının doğru ve güvenilir bir şekilde bilgi edinebilmeleri amacıyla Uluslararası Denetim Standartları (UDS) 570 İşletmenin Sürekliliği Standardı yayınlanmıştır. UDS 570 Standardı ile birlikte, bağımsız denetçilere denetimlerinde, işletmenin sürekliliğini devam ettirme yeteneğiyle ilgili olumsuz olay ve şartların olması durumunda bunları değerlendirmeleri ve bilgi kullanıcılarına doğru bilgilerin sağlanması konusunda sorumluluklar yüklenmiştir. Özellikle denetim raporlarının genişletilmesi amacıyla, raporlama standartlarında yapılan son düzenlemelerin ardından, işletmenin sürekliliğiyle ilgili olarak hem yönetim hem de denetçilere yönelik ek düzenlemeler yapılmış ve denetim raporlarının kapsamı genişletilmiştir. Buna göre denetim raporlarında; i)İşletmenin sürekliliği ile ilgili hem denetçinin hem de yönetimin sorumluluklarına ilişkin daha fazla açıklamaya yer verilmesi; ii) İşletmenin sürekliliğine ilişkin önemli bir belirsizlik olması durumunda bu konu ile ilgili denetçi raporunda ayrı bir bölüm verilmesi, iii) İşletmenin sürekliliğine ilişkin önemli bir belirsizlik bulunmadığı halde işletmenin sürekliliği varsayımını tehlikeye düşürecek göstergelerin olması durumunda bu hususun da denetçi raporunda açıklanması şeklinde düzenlemeler yapılmıştır. Yönetim, işletmeyi tasfiye etme ya da ticari faaliyeti sona erdirme niyeti ya da mecburiyeti bulunmadığı sürece işletmenin sürekliliği esasını kullanmaktan sorumludur. Denetçi ise bu süreçte; yönetimin işletmenin sürekliliği esasını kullanmasının uygunluğu hakkında yeterli ve uygun denetim kanıtı elde ederek, gerçekte bu varsayımı kullanmanın uygunluğu konusunda karar verir. Bağımsız denetçinin temel sorumluğu, denetlenen işletmenin sürekliliğine ilişkin eğer varsa, önemli belirsizlik ve ciddi şüphe oluşturabilecek durumları tespit etmek ve bunları standartlara uygun bir şekilde raporlamaktır. Bu kapsamda, bağımsız denetim süresince yapılan tüm faaliyetler, işletmenin sürekliliği ile ilgili riskli durumların olabileceği ihtimali göz önünde bulundurularak yapılır. Bu çalışmada, UDS 570 temelinde denetçinin işletmenin sürekliliğiyle ilgili değerlendirmelerini ve değerlendirmelerin denetçi görüşüne yansımaları ele alınmıştır.
  • Öğe
    Yönetsel yetenek, finansal başarısızlık ve sürekliliğin denetim ücretine etkisi: Türkiye bulguları
    (2023) Terzi, Serkan; Kıymetli Şen, İlker
    Bu çalışmanın amacı; yönetsel yetenek, finansal başarısızlık ve işletme sürekliliğinin denetim ücreti üzerindeki etkisinin incelenmesidir. Bu amaçla Borsa İstanbul’da işlem gören 217 şirketle ilgili 433 gözlem üzerinden analiz yapılmıştır. Çalışmada çoklu regresyon analizi kullanılmıştır. Elde edilen bulgulara göre yönetsel yetenek ve finansal başarısızlık ile denetim ücreti arasında pozitif yönlü ilişki tespit edilmiştir. Buna karşın işletmelerin sürekliliği ile finansal başarısızlık ve yönetsel yetenek arasındaki ilişkiyi ölçen katsayı ile denetim ücreti arasında negatif yönlü ilişki tespit edilmiştir. Ayrıca iş karmaşıklığı ve denetçi türünün denetim ücreti üzerinde etkisinin olduğu bulunmuştur. Çalışmanın bulguları, denetim hizmetinin fiyatlandırılmasında denetçiler ve işletme yöneticilerine faydalı olacaktır. Bu çalışma, Türkiye’de yönetsel yetenek, finansal başarısızlık ve işletme sürekliliğinin denetim ücreti üzerindeki etkisinin ölçülmesine yönelik ilk çalışmadır.
  • Öğe
    KÜMİ FRS'nin iş dünyasına sağlayabileceği yararlar: BOBİ FRS, TMS/TFRS ve mevcut muhasebe sistemi ile mukayeseli bir inceleme
    (2020) Kıymetli Şen, İlker ; Özbirecikli, Mehmet
    Küçük ve Mikro İşletmeler İçin Finansal Raporlama Standardı (KÜMİ FRS) Taslağı KGK tarafından 12 Temmuz 2019 tarihinde yayınlanmış ve kamuoyu ile ilgili kurumların görüşüne açılmıştır. Bu standardın amacı, bağımsız denetime tabi olmayan işletmelerin finansal tablolarının gerçeğe uygun, ihtiyaca uygun ve karşılaştırılabilir bilgi sağlamasını temin etmektir. Bu çalışmada, KÜMİ FRS’de yer alan ilkeler BOBİ FRS, TMS/ TFRS ve MSUGT/VUK ile karşılaştırılarak, iş dünyasına sağlayacağı yararların ve olası diğer etkilerin ortaya konulması amaçlanmaktadır.
  • Öğe
    Entelektüel sermayeyi hesaplanmış maddi olmayan değer yöntemi ile ölçme ve raporlama
    (2018) Pazarçeviren, Selim Yüksel; Kaya, Hatice Pınar
    Entelektüel sermayeyi ölçmeye ve raporlamaya yönelik yapılan çalışmaları inceleyerek muhasebe bakış açısıyla değerlendirmek ve Borsa İstanbul’da Dokuma, Giyim Eşyası ve Deri Sektörü’nde faaliyet gösteren işletmelerin 2014, 2015 ve 2016 yıllarına ait entelektüel sermaye değerlerini “Hesaplanmış Maddi Olmayan Değer Yöntemi” kullanarak tespit etmek çalışmanın temel amaçlarını oluşturmaktadır. Elde edilen bulgulara göre, işletmelerin gerçek değerini gösteren entelektüel sermayenin raporlanması gerektiği ifade edilebilir. Ancak Uluslararası Finansal Raporlama Standartları’nda ve Türkiye Muhasebe Standartları/Türkiye Finansal Raporlama Standartları’nda entelektüel sermayeye yönelik olarak doğrudan yapılmış bir düzenleme bulunmaması, entelektüel sermayenin maddi olmayan duran varlık olarak muhasebeleştirilmesini ve finansal tablolarda raporlanmasını güçleştirmektedir. Bu çalışma mevcut düzenlemeler çerçevesinde entelektüel sermayeye ilişkin bilgilerin işletmelerin yıllık faaliyet raporlarında sunulmasının en doğru raporlama yaklaşımı olduğunu ortaya koymuştur.
  • Öğe
    Denetçi cinsiyeti ile denetim ücreti arasındaki ilişki: Türkiye örneği
    (2023) Kıymetli Şen, İlker; Terzi, Serkan
    Bu çalışmanın amacı, denetçi cinsiyeti ile denetim ücreti arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Bu ilişkiyi tespit etmek için 2020 ve 2021 yıllarında Borsa İstanbul’da kote olan 434 şirketin verileri kullanılmıştır. Verilerin analizinde kullanılan değişkenler, literatürdeki çalışmalardan seçilmiştir. Çalışmada denetçi cinsiyetinin denetim ücreti üzerinde etkisi olup olmadığının belirlenmesinde çoklu doğrusal regresyon yöntemi kullanılmış olup, denetçi cinsiyetinin denetim ücreti üzerinde etkisi olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca şirketin aktif büyüklüğü ve denetçi cinsiyeti ile denetim ücreti arasında pozitif ve anlamlı ilişki tespit edilmiştir.
  • Öğe
    An empirical analysis on students’ cheating behavior and personality traits in the context of fraud triangle factors
    (Emerald Group Publishing Ltd, 2020) Biçer, Ali Altuğ
    The aim of this study is to analyze the relationship between personality traits and students' cheating behavior using the five-factor personality model and the fraud triangle factors. This chapter develops an evidential study that has the goal to determine the relationship between the students' cheating behavior and personality traits by using fraud triangle factors. In this context, 251 surveys have been conducted on students of a foundation university located in Istanbul. As means of data collection, NEO - Five Factor Inventory and Academic Fraud Risk Factors have been used. Data have been analyzed by regression tree analysis. Risk and classification tables have been created before starting the study with a decision tree in which classification and regression trees algorithms were implemented. The results reveal that rationalization behind the cheating is the most important reason for students to copy and people who believed that they were extremely appropriate to copy were responsible ones when analyzed in terms of their personality traits. The results of this study contribute to the literature by discovering the characteristics of those who admit academic dishonesty and underlie the factors or predispositions for engaging in this behavior. For sure, three factors of the fraud triangle may have different levels of significance in this study; in addition, pressure is not associated with the cheating behavior.
  • Öğe
    Financial reporting for non-profit organizations: the case of Peace Corps Gambia
    (Istanbul Commerce University, 2023) Saidykhan, Ansumana; Şensoy, Necdet
    Concerns about the non-profit sector's alleged lack of accountability and transparency have led to calls for the creation of accounting standards or recommended practices. This should be a framework for covering all aspects of the NPO sector, from governance and compliance to information asymmetry and transparency, and effectiveness. The purpose of this article is to review the Financial Statements of the Peace Corps Gambia, in view of the IFR4NPO prepared by CIPFA and search for some common points.
  • Öğe
    Kur şokları ve enerji sektöründe değer düşüklüğü sorunsalı
    (Muhasebe Öğretim Üyeleri Bilim Ve Dayanışma Vakfı, 2021) Kuzucuoğlu, Ahmet; Kıymetli Şen, İlker
    Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de Özel Sektörün döviz borçlarının son yıllarda artışına dikkat çekerek, yaşanan ve yaşanacak kur şoklarının, şirketlerin bilançoları üzerindeki yıkıcı etkilerinin sadece finansal borçlarının çevrilebilmesi değil, döviz kuruna bağlı fiyat artışlarının hemen yansıtılamadığı sektörlerde Varlıklarda Değer Düşüklüğü Standardı çerçevesinde oluşabilecek zararların teknik iflas gibi hukuki müeyyideleri olan bir sonuca evrilmesine dikkati çekmektir. Dövize bağlı finansal borçların uzun vadeli olması da bu durumu süreğen sorunsal haline getirebilecektir. Yapılan örnek çalışma enerji sektörü özelinde bir inceleme olup, araştırmacılara diğer sektörlerle ilgili yapacakları çalışmalarda yön verebilmeyi ve yasa koyuculara teknik iflas hesabında günlük geçici çözümler yerine uzun vadeli sürdürülebilir bir hesaplama önerisi içermektedir.
  • Öğe
    Hilenin tespiti ve önlenmesinde iç kontrol yapısının etkinliği
    (İrfan TÜRKOĞLU, 2021) Türedi, Hasan; Celayir, Duygu
    İşletme faaliyetlerinin genişlemesi, çeşitlenmesi, işletmelerin büyümesi, rekabetin artması, teknolojideki hızlı değişim ve yaşanan iktisadi sorunlar, işletmelerde hile riskini arttıran en temel unsurlar arasındadır. Hilenin işletmelere olan yıkıcı etkisine rağmen, birçok işletmenin hileyi, ortaya çıkarma ve önleme, hileye karşılık vermek için geliştirdiği yöntemler oldukça sınırlı ya da hiç bulunmamaktadır. İşletmede çalışan en alt kademedeki personelden işletmenin yöneticilerine kadar uygun konum ve şartların oluşması halinde, hilenin gerçekleşme riski kaçınılmaz olmaktadır. Hileler, işletmeye yalnızca maddi açıdan zarar vermeyip, aynı zamanda özellikle yatırımcılar olmak üzere işletme paydaşlarının güvenini sarsarak işletmenin itibarını zedelemektedir. Aynı zamanda işletmenin sürdürülebilir başarının da önüne geçmektedir. Bu nedenle işletmelerde iç kontrol yapısının geliştirilmesi önemlidir. Bu kapsamda işletmelerde hilenin olumsuz sonuçlarının yaşanmaması için iç kontrol yapısının kurularak, etkin olarak çalıştırılması çok önemlidir. Bu çalışmada iç kontrol yapısının hileleri önleme ve ortaya çıkarmadaki rolüne değinilmiş ve iç kontrollerin hile konusundaki etkinliği tartışılmıştır.