IUHİBED, Cilt 3, Sayı 4, Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 14 / 14
  • Öğe
    Düşüncelerin dışavurumu olarak moda dünyası: iletişimsel kodlara yansıyan örnekler üzerinden karşılaştırmalı bir analiz
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü, 2016) Ayhan, Ahmet; Birol, Murat
    Küreselleşen dünyada kapitalist dizgenin sonuçlarından biri olan popüler kültürün toplumu etkilediği alanlardan biri kuşkusuz modadır. Moda, bireylerde popülerliği amaçladığı gibi onlara farklı yaşam tarzlarını sunarak da onları bu kültürün bir parçası konumuna getirmektedir. Bu yolla bireyleri sürekli tüketime teşvik eden moda onlara kendi düşüncelerini yansıtan birtakım kodlarla birlikte sunulmaktadır. Birey ise kendi ruhuna ve düşüncesine uygun giysiyi tüketmekte ve kendisi hakkında sözlü ya da yazılı iletişim kurmadan modanın görselliğini kullanarak duruşunu çevresine çoğu zaman böylesi bir yolla iletmeyi tercih etmektedir. Bu durumu anlamak için de birtakım görsel kodları çözümlemek gerekmektedir. Bu çalışmada, insanların neden özellikle bazı giysileri ve renkleri tercih ettikleri, renklerin altında yatan iletilerin neler olduğu saptanarak giysilerin neden düşünseli somut kılan araçlar oldukları tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla moda dünyasındaki giysiler iletişim bağlamında modelleri, renkleri ve aksesuarlarına göre görsel kodları açımlayabilmek adına göstergebilimsel çözümleme yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Bunun için moda blogları, fotoğraf paylaşım siteleri ve televizyonlarda yayınlanan moda uzantılı popüler programlar çalışmanın ana evrenini oluşturmuştur. Bu çerçevede elde edilen bulguların değerlendirilmesi yalnızca araştırma kapsamındaki sonuçları ortaya koymak adına gereklidir. Çalışmanın sonucunda, giysilerin modanın bir parçası olarak özünde çeşitli düşüncelerle kodlandıkları, giysilerdeki ayrıntıların dahi topluma bir anlam ilettikleri tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Gazetecilerin sosyal medyayı haber kaynağı olarak kullanımı: medya profesyonellerinin bakış açılarını tespit etmeye yönelik bir araştırma
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü, 2016) Taşkıran, İzzet; Kırık, Ali Murat
    Bilgi ve iletişim teknolojilerinin sonucunda ortaya çıkan sosyal medya, gazetecilik uygulamalarında önemli değişiklikleri beraberinde getirmiştir. Sosyal medya, haberciliğin dijital hale gelmesine, çoklu haber unsurlarının bir arada kullanılmasına, hedef kitle geribildirimlerinin öğrenilmesine ve vatandaş gazetecilerin ortaya çıkmasına olanak sağlamıştır. Sosyal medyanın gazeteciliğe etkilerini bu sayılan katkılar ile sınırlamak mümkün olamamaktadır. Sosyal medya aynı zamanda gazeteciler için ön plana çıkan bir haber kaynağı olarak da dikkat çekmektedir. Bu çalışmada, sosyal medyanın gazetecilik uygulamalarında meydana getirdiği değişimlerin ortaya konmasına çalışılmış; medya profesyonellerinin sosyal medyayı haber kaynağı olarak kullanma durumlarının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca çalışma kapsamında nicel araştırma yöntemlerinden anket tekniği kullanılarak gerçekleştirilen araştırma ile gazetecilerin sosyal medyayı haber kaynağı olarak güvenilir bulup bulmadıklarının tespit edilmesi de hedeflenmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgular sosyal medyanın gazeteciler tarafından haber kaynağı olarak kullanıldığını, ancak gazetecilerin sosyal medyayı güvenilir bir haber kaynağı olarak kabul etmediklerini ortaya koymuştur.
  • Öğe
    Küreselleşme bağlamında Kobani olaylarının CNN international ve CNNTÜRK’de incelenmesi
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü, 2016) Eken, İhsan
    Siyasi, iktisadi ve kültürel alanlarda görülen bütünleşmeye gönderme yapan küreselleşme ideolojisinin esas amacı, ulus-devletin gücünü zayıflatarak, piyasanın egemen güç olmasını sağlamaktır. Ekonomik ve siyasi alanda başlayan piyasa temelli küreselleşme hareketlerinin kültürel alanda da önemli sonuçları vardır. Medya küreselleşme ideolojisinin kurulmasında ve yayılmasında çok öneli rol oynamaktadır. 1990’lı yıllarla beraber hayatımıza giren yeni medya teknolojileri uluslararası haber ve içerik akışını daha önce olmadığı kadar artırmış; insanların dünyanın her yerinde gelen, daha önceleri habersiz kaldıkları olaylardan haberdar olmasını sağlamıştır. Girgin (2002: 36)’e göre küresel medyanın asıl amacı, her türlü yerel, bölgesel ve ulusal değer yargılarına karşı çıkarak, serbest piyasa ve sermayenin egemenliğini öngören “yeni dünya düzeni” ideolojisinin bir propaganda aracı olmasıdır. Küreselleşme tezini savunanlar, dünyanın tek boyutlu hale geldiğini ve tek tip batı merkezli bir medya yapısının oluştuğunu iddia etmektedir. Medya, mübadelelerinin hızını artıran en önemli unsur da dijital teknolojinin ortaya çıkmasıdır. Dijital medya herkesi içinde barındıran, etkileşim ve multimedia özelliğiyle iletişim teknolojileri içerisindeki farklı bir yapıya sahiptir. Bu çalışma dijitalleşmenin ve çokuluslu şirketlerin hâkimiyetlerinin arttığı medya alanında son dönemde yaşanan gelişmeleri irdelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla Time Warner şirketine bağlı CNN International ile Türkiye’de faliyet gösteren CNN International’a bağlı CNNTürk’ün Ekim ayı içerisinde kendi web sitelerinde yer alan Kobani (Ayn al-Arab) olayları karşılaştırmalı olarak analiz edilmiştir. Çalışmada Kai Hafez (2009)’in ele alışları medya alanında yaşanan küreselleşmenin ulus devlet ve ulusal medya sistemleri bağlamındaki etkisini ele alan yaklaşım temel almıştır.
  • Öğe
    Politik halkla ilişkiler üretimi olarak bülten gazeteciliği
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü, 2016) Yolcu, Neslihan
    Politik halkla ilişkiler; hükümet yetkilileri, devlet adamları, belediye başkanları, siyasal parti ve adaylar, sivil toplum örgütleri gibi siyasi aktörler tarafından yürütülen tanıtım, bilgilendirme ve iknaya yönelik iletişim faaliyetlerinin tümü olarak tanımlanmaktadır. Yönetime aday olan kişi ve kurumlar; parti ve adaylarını tanıtmakta, vaatlerini sıralamakta, seçildikten sonra da icraatlarını anlatarak halka hesap vermektedir. Seçim döneminde reklam ve kampanyalarla daha görünür ve yoğunluklu yapılan politik halkla ilişkiler çalışmaları seçim dışı dönemlerde de halkla ilişkilerin tüm teknik, yöntem ve stratejilerini kullanarak devam ettirilmektedir. Çalışmada politik halkla ilişkilerin “medya yönetimi” tekniği ele alınmaktadır. Politik halkla ilişkiler uzmanları, medyada kurum veya kişinin daha görünür olması ve pozitif bir şekilde temsil edilmesi için medyayı yönlendirmeye çalışmaktadır. Tasarlanan olay ve öykülerle, hazırlanan içerikle medya gündemi kurumun amaçlarına yönelik olarak yönlendirilmektedir. Gazeteciler güvenilir haber kaynağı olarak kurumların basın bültenlerine ihtiyaç duymakta, kurumlar ise medyada haber olarak yer almayı istemektedir. Gazetelerde yer alan haberlerin ne kadarının gazetelerin kendi üretimi olduğu, basın bültenlerinin nasıl ve ne dereceye kadar kullanıldığı, basın bültenlerinin haberleştirilme biçimleri karşılıklı ilişkideki sorun alanını oluşturmaktadır. Çalışmada Kocaeli Büyükşehir Belediyesi (KBB) ile İzmit Belediyesi basın bültenleri ile yerel basında çıkan belediye haberleri içerik analizi yöntemi ile ele alınmıştır. Elde edilen bulgular, belediye haberlerinin tamamına yakınının basın bültenlerinden oluşturulduğunu, basın bültenlerinin aynı içerik ve biçimle verildiğini ortaya çıkarmıştır.
  • Öğe
    İletişim çatışmalarının çözümü için bir araç: birleştirici bir güç olarak müzakere
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü, 2016) Poyraz, Emel; Kuruoğlu, Kübra
    Bu çalışmanın amacı; örgütsel etkinliği ve performansı olumsuz şekilde etkileme potansiyeline sahip olan iletişim çatışmalarının yapıcı bir şekilde; rasyonel aklı ve uzun vadeli bakış açısını temsil eden müzakere yoluyla çözüme kavuşturulmasının kurumlara yapacağı olumlu katkının ortaya konmasıdır. Bu araştırmanın önemi; halkla ilişkilerin asli misyonlarından biri ve örgütsel iletişimin bir ayağı olan çift yönlü simetrik iletişim aracılığıyla anlaşmazlıkların giderilmesi, uyuşmazlıkların yapıcı yollarla bertaraf edilmesi, çatışmaların çözümlenmesi konusunda müzakere yaklaşımından yararlanılmasının Türkçe halkla ilişkiler literatürüne kazandırılmasıdır. İletişim çatışmalarının çözüme kavuşturulması hususunda tarafları taraftar yapma amacını güden halkla ilişkilerin bütünleştirici müzakere stratejisini kullanmasının örgütsel etkinliğe olan katkısı ön plana çıkmaktadır. Çatışmaların çözümünde işbirliği yapıldığında, bütünsel bir çözüme ulaşmaya, yani ilgili herkesin isteklerini karşılayacak bir yol bulmaya çalışılmaktadır. Bu çerçevede; halkla ilişkiler bağlamında öncelikle müzakere stratejilerine ilişkin teorik bilgiler ele alınıp çatışma çözüm sürecinde bütünleştirici müzakerenin parametreleri sıralanarak bu alana ilişkin literatür taraması yapılmak suretiyle kuramsal boyutta konuya açıklık getirilmeye çalışılarak okuyucunun dikkatine sunulmuştur.
  • Öğe
    I am a stranger here, ı am foreigner: well then where am ı from?
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü, 2016) Gürkan, Hasan
    This study aims to analyse social identity issue between different cultural notions through the cinema. This study is based on migrant problem, national values and the immigrants’ adaption process. According to social identity theory, when an individual joins a group, a positive sense of self develops based on that identity. However, just as the individual can take pride in the group’s successes, the individual could also make a comparison with another group and realize that the in-group is in a comparably low status situation. This does not, effectively, provide the positive sense of self expected from positive comparison. The sampling of this study consists of in-depth-interviews with 13 young 3rd generation who were born and grown up in Austria. The films by directors focus on traditional values of Turkish culture, the reflection of these values on Austria and cover the features of immigration from Turkey to Austria. The films portray Turkish immigrants’ suffering and adaptation process in a foreign country. The films shows the experiences of the immigrants in during and post-migration processes and emphasizes the phenomenon of not belonging either culture. In this sense, this study provides an understanding of 3rd generation’s daily lives experiences and how they feel themselves as Turk, or as Austrian. In-depth-interviews were undertaken with 13 young 3rd generation.
  • Öğe
    Bir propaganda aracı olarak internet yayıncılığı: Ahsen TV örneği
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü, 2016) Madenoğlu, Dila Naz
    Medya ve propaganda üzerine yapılmış birçok çalışma olsa da, internet yayıncılığında propagandayı konu alan yeterli sayıda çalışma bulunmamaktadır. Çalışma, internet yayıncılığının interaktif yapısı sayesinde, kullanıcılar ile girdiği etkileşim sonucu ortaya çıkan sonuçları konu almaktadır. Bu çalışma kapsamında Ahsen TV isimli internet üzerinden yayıncılık yapan kuruluşun derlediği sokak röportajları incelenecek, röportaj içeriklerinin başlık ve açıklamalar ile tutarlılığı irdelenecektir. Ahsen TV isimli kuruluşun internet sitesinde sokak röportajlarının yanı sıra farklı içerikler bulunsa da, bu içerikler çalışmaya dahil edilmemiştir. Sokak röportajlarının incelenmesi bağlamında yapısal çözümleme yöntemi ile başlık ve açıklamada vaat edilen unsurların içerik ile ne ölçüde örtüştüğü analiz edilecektir. Analizler sonucunda ortaya çıkacak olası bulgu, Ahsen TV’nin web sitesinde bulunan sokak röportajlarından, web sitesini takip eden kişiler tarafından favoriye alınmış siyasi içerikli olanlar üzerinden propaganda yapıldığıdır. Amaç, analizler sonucunda ortaya çıkan verilerde, tutarlılığı düşük olarak saptanan videolarda bulunan provokatif unsurların, propagandist bir nitelik taşıdığını ortaya koymaktır.
  • Öğe
    The importance of sustainability in luxury brand management
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü, 2016) Öymen, Gözde; Öztürk, Gülay
    Due to the economic, social and environmental problems in developed and developing countries, companies increasingly focus on sustainability and try to ensure the same quality and standards in working and production conditions throughout their supply chains. Besides the concept of sustainability, the field of luxury brand management has gained more relevance in the last decades as well. Considering the increasing importance of both concepts, the question for a combination of these two concepts arises. Luxury brands sell products that are rare, and are thus resource-dependent, which increases their need for sustainability. Even if other sectors may be more relevant to the cause of sustainability, luxury brands that have gained intact reputations for sustainability must take care to maintain it. On the other side, given the growing concern for sustainability nowadays, consumption habits started turning towards more environmental friendly choices, so to reduce the impact of everyday life on the earth. This paper contributes to current knowledge of sustainability in the luxury industry. All major real luxury brands have already responded to the demands of sustainability, but can luxury brands be at the leading edge of sustainability? This will be analyzed in detail with the help of Louis Vuitton case study.
  • Öğe
    Technophile individual in society: examples from cinema to technium
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü, 2016) Çalışkan, Özgür
    Since technology invaded human life, there has been a strong relationship between humans and machines. In this relationship, similar to other relationships in which humans are involved, there are emotions. When technology brings irresistible innovations and creates a multi-mediated environment, it becomes more difficult to reject the materiality of technology. In time, the acceptance of machines into life has created a new society which cannot exist without machines, and the individual’s life in this new society has become dependent on machines. For some individuals, this interdependence may become an enthusiasm and even addiction, intentionally or unintentionally. Technophilia and technophile are useful burgeoning terms to describe the devotion of humans to new technologies and other technological inventions. This content-based descriptive paper aims to study technophilia in the context of technological reductionism. The research includes examples from science-fiction cinema and Hatsune Miku (virtual pop singer) with the concept of technium. The paper explores the term technophilia from the cultural perspective for relationship between human and machines, presenting this new notion as the element of human identity.
  • Öğe
    Dystopian tunes: role of music in creating atmosphere within the context of “repo! the genetic opera
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü, 2016) Erol, Volkan; Terek Ünal, Gülin; Madenoğlu, Dila Naz
    Music has always been an indispensable element of cinema since the silent movie era. Yet with the advent of sound, music became a part of the movie as a defining element. Sound effects and music are being used in horror and science fiction genres in order to emotively affect the spectator and bring them into the world that is created in the movie; and are as important as the visual setting and narrative structure. Dystopian science fiction movies, which are a subgenre of the science-fiction genre, depict a dark future and use music to support this depiction. Generally, rock and metal music are utilized in these kinds of movies because the critical words of songs and heavily distorted electric guitars suit well the environs depicted in dystopic science fiction. In this paper, the musical “Repo! The Genetic Opera” (Daren Lynn Boussman, 2008) will be examined and how the dystopic atmosphere of the movie fits to its music; and how the music plays an essential role in creating this atmosphere will be studied. Combining the slasher subgenre with dystopic science fiction and linking it to the musical and the gaining of a cult following in a short amount of time is the reason why the movie is chosen.
  • Öğe
    Bir uçak yolculuğunda küresel köyü yeniden izlemek: yeni iletişim ve enformasyon teknolojileri, küresel haber ve küresel kamusal alanın oluşumu üzerine bir değerlendirme
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü, 2016) Kaymas, Serhat
    Küreselleşme sürecinin kendisini yeniden gerçekleştirdiği ya da ürettiği ağlar / alanlar arasında yeni enformasyon ve iletişim teknolojileri özel bir konuma sahiptir. Bununla birlikte, yeni enformasyon ve iletişim teknolojilerinin küreselleşme süreciyle etkileşimi yalnızca büyük anlatılar üzerinden ekonomik ve politik uzamlarda değil mikro örnekleri üzerinden de çözümlenmelidir. Bu çalışmada; yeni iletişim ve enformasyon teknolojilerinin küresel kamusal alanı oluşturma biçimi ve pratiğine dair kapasitesi, dış habercilik üzerine gerçekleştirilen tartışma ile çözümlenecektir. Araştırma, Barselona-Düseldorf seferini gerçekleştirirken, haber okuyucularının hatırlayabileceği gibi, ikinci pilotun hatası sonucunda düşen Alman Germanwings Şirketi’nin işletmesindeyken düşen uçağa ilişkin haberlerin çözümlenmesi dış ya da küresel haber uygulaması içerisinde ele almaktadır. Araştırma, söz konusu uçağın 24 Mart 2015 tarihinde düşmesi ile birlikte başlayan haber öykülerinin bir haftalık dönemi (24-31 Mart 2015) ele alınmaktadır. Bu doğrultuda, küresel kamusal alanın oluşmasına dair örnekler eleştirel söylem analizi ve söylemler arası analiz yöntemi ile çözümlenmektedir. Araştırma, küresel kamusal alanın oluşturulma biçiminin çözümlenmesi ile ilgili bir çabayı da içerdiği için üç ülkenin gazetelerini ele almaktadır. Türkiye’den Hürriyet, Vatan ve Milliyet, Amerika Birleşik Devletleri’nden USA Today ve The New York Times, İngiltere’den ise The Indepentent ve The Guardian’ın haberleri 24 Mart 2015-31 Mart 2015 tarihleri arasında değerlendirilmiştir. Çalışma, corpus dilbilim analizi ile haber fotoğraflarının çözümlenmesi ile gerçekleştirilmiştir. Küreselleşme sürecinin; ekonomik, siyasal ve kültürel alanlardaki bir yakınsama dönemi olduğu kadar haber söylemlerinin de ortak bir anlatıyı oluşturması çalışma sonucunda belirlenmiştir.
  • Öğe
    Küreselleşen dünyada Türkiye’nin kamu diplomasisi faaliyetler
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü, 2016) Poyraz, Emel; Dinçer, Melih
    Dünya siyasi tarihinde önemli kırılma noktalarını oluşturan her iki dünya savaşı beraberinde birçok sonuçları getirmişti. Küreselleşme olgusunun da eşlik ettiği bu sonuçlardan biri de kamu diplomasisi kavramının dünya siyasetinde, uluslararası iletişim ve ilişkilerde ön plana çıkmasıdır. Böylece, özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra çok büyük kayıplara uğrayan devletlerin artık savaşmak istememesinden dolayı gelişen kamu diplomasisi faaliyetleri dünya sahnesine tüm ağırlığı ve etkisiyle girmiştir. Savaşlar sonucunda yaşanan maddi ve manevi kayıplar ve ekonomik çöküntüler beraberinde devletlerin sorunlarını sert güçle değil yumuşak güçle, rıza yaratma ve uzlaşmayla çözmek istemelerine sebep olmuştur. İkinci Dünya Savaşı’nda siyasilerin propagandayı insanları yönlendirmek için her şekilde kullanması kamu diplomasisi kavramının artık daha çok tercih edilir olmasına yol açmıştı. Ağırlıklı olarak ABD’nin faaliyetleri neticesinde kavramsal çatısı oluşturulan ve uygulamaya konulan kamu diplomasisini, sistem kuramı bağlamında ele aldığımızda hızla gelişen iletişim ve etkileşim sonucunda önce Avrupa’ya ve daha sonraları da Türkiye gibi ülkelere yayıldığını görmekteyiz. Kamu diplomasisi esasında bir nevi beyaz propagandanın modern hali gibidir. Ülke temelli bakıldığında ABD’nin kamu diplomasisi alanında çok aktif ve etkili olduğunu söylemek mümkündür. Bunun yanı sıra bölgesel bir güç olmakla beraber dünyada da söz sahibi olmaya çalışan Türkiye’nin özellikle TİKA ile 1992 yılında başlayan süreci 2010 yılında T.C. Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü ile ilerlettiğini söylemek mümkündür. Türkiye kamu diplomasisi sahasına uluslararası yapının da zorlamasıyla çok geç adım atan bir devlet olmasına rağmen önemli projelere de imza atmıştır. Türkiye’nin kamu diplomasisi bağlamında yumuşak güç kavramının önemini ve buradaki potansiyelini algılaması, küresel ve bölgesel fay hatlarının hareketlendiği bir döneme denk gelmişti. Şöyle ki; bölgesel anlamda Arap Baharı sürecinde model ülke olan Türkiye aynı zamanda dünyada da daha fazla söz sahibi olmak istemiştir. Nitekim tüm kamu kurumlarıyla, bunlara TRT de örnek olarak verilebilir, kamu diplomasisi faaliyetlerine başlanmış ve ilerleyen süreçte de hız kazanılmıştır. Mesela, Türk Hava Yolları gerçekleştirmiş olduğu faaliyetlerle Türkiye’nin kamu diplomasisine destek vermiş ve bir ivme kazandırmıştır. Bu bağlamda çalışmamızın birinci bölümünde diplomasi ve küreselleşme konusu ele alınarak ikinci bölümde kamu diplomasisinin kavramsal çerçevesi çizilmiştir. Üçüncü bölümde ise, Türkiye’nin uyguladığı bazı örnek kamu diplomasisi faaliyetleri ele alınıp bu alandaki bazı adımları incelenmiştir. Neticede makalemizde Türkiye’nin hızla küreselleşen ve iletişim çağını yaşadığımız dünya sistemi içerisinde gerçekleştirmiş olduğu bazı kamu diplomasisi faaliyetleri ele alınarak irdelenmiş, durum tespiti yapılarak, bazı öneriler verilerek alana katkı sağlanmaya çalışılmıştır.
  • Öğe
    Fenomenolojik bir kavram olarak kendilik ve sosyal ağlarda kendilik sunumu ile narsistik eğilimler ilişkisi: iletişim fakültesi (İ.Ü.İ.F.) öğrencileri üzerine bir ön çalışma
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü, 2016) Ertürk, Yıldız Dilek; Ertem Eray, Tuğçe
    Günümüzde sosyal ağ siteleri en popüler iletişim araçları arasında yer almaktadırlar. Bu araçlar aracılığıyla bireyler kişisel bilgilerini, fotoğraflarını kendi sayfalarında paylaşma imkanına sahip olmaktadırlar. Goffman’ın benlik sunumu teorisine göre, birbirini tanımayan kişiler birbirlerine birtakım bilgiler ileterek tanışırlar ve birbirleri hakkında belli izlenimler edinirler. Bu yazı çerçevesinde benlik ve narsisizm tanımlanırken narsistik göstergelerle sosyal ağlarda kendini sunma ilişkisinin ortaya konması amaçlanmaktadır. Bu amacı gerçekleştirmek için İletişim Fakültesi öğrencilerinin sosyal medya kullanımları, kendini sunma amacıyla sosyal ağları ne ölçüde ve amaçla kullandıkları, (kendini sunma amacıyla ne amaçla yazıyor) narsisizm ölçeği sonuçları ile (ve olursa daha anlaşılır) sosyal ağ kullanım alışkanlıkları uygulanan bilgi formu ile karşılaştırmalı olarak tartışılmaktadır. Verilerin çözümlenmesinde SPSS paket programı kullanılmış, narsisizm ile sosyal medya kullanımı arasındaki ilişkiyi belirlemek için ‘Korelasyon’ analizi uygulanmıştır. Katılımcıların araştırma yapmak, gündemi takip etmek, e-mail alışverişi, ve oyun-eğlence amacıyla interneti kullandıkları, internete hemen hemen her gün girdikleri ve sosyal ağları %97,3’ünün kullanmakta olduğu tesbit edilmiştir. Kendini ifşa, duygusal ifşa, ilgi çekme ve gerçek ve gizli kişilik özellikleri birlikteliğine bakılan çalışmada, en çok fotoğraf paylaştıkları saptanan örneklem grubunun narsistik dışa vurumları arttıkça sosyal ağlarda paylaşımda bulunma oranlarının artmakta olduğu ortaya konmuştur.
  • Öğe
    Sinemada analitik minimalizm örneği: gece
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü, 2016) Sivas Gülçur, Ala
    Aşırı yalınlığı savunarak tüketim kültürüne karşı yeni bir bakış açısı geliştirmeyi amaçlayan minimalizm 60’lı yıllarda Amerika’da yaygınlaşır. “İçeriği en aza indirgenmiş” anlamındaki “minimal” terimi ilk olarak resim ve heykel sanatında kullanılır. Ardından kavram, resimden hareketle sinemada kurgu veya kamera hareketleri gibi sinemasal araçların aza indirgendiği filmler için gündeme gelir. András Bálint Kovács, geç modern dönem boyunca sanat filmi yönetmenlerini etkilemiş olan stillerden minimalist eğilimi metonimik, analitik ve dokunaklı olmak üzere üç başlıkta tanımlar. Bu eğilimlerden analitik minimalizm ifadesini Michelangelo Antonioni’nin Yeni İtalyan Sineması döneminde çektiği filmler için kullanır. Analitik kavramını kullanmasındaki birinci sebep yönetmenin geometrik düzenlemelere olan eğilimidir. Diğer sebep ise, Antonioni’nin biçimin farklı boyutlarını ikiye ayırmasıdır: Bir yanda arka plan ve karakterler, diğer yanda ise olay örgüsü ve izleyicinin zamanı denetlemesi söz konusudur. Bu çalışmada, Kovács’tan hareketle bir analitik minimalizm örneği olarak Antonioni’nin Gece (1961) filminin analizi yapılmıştır. Öncelikle analitik minimalizmin dinamikleri ve Yeni İtalyan Sineması bağlamında yönetmenin izlediği özgün modernist üslup açıklanmıştır. Filmin, öyküsünün ardından, Kovács’ın analitik minimalist eğilime dair öne sürdüğü geometrik düzenlemeler, ruhsal manzara sorusu ve tersine çevrilmiş dramatik inşa gibi dinamikler ışığında analizi yapılmıştır.