IUHİBED, Cilt 3, Sayı 5, Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Kültür endüstrisi ve tüketim bağlamında “örnek aile” filminin bir analizi(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2016) Poyraz, EmelGünümüzde evrim geçirmiş bir kavram olarak karşımıza çıkan tüketim kavramı 20. Yüzyılın son çeyreğinden itibaren, ekonomik bir etkinlik olmanın çok ötesinde, farklı anlam alanlarına tekabül ederek sosyal ve kültürel bir olgu olarak içerik ve anlam kazanmıştır. Bu duruma küreselleşme süreciyle paralel ilerleyen 21.yüzyılda büyük bir ivme kazanan teknolojinin de etkisi büyük olmuştur. Ayrıca, online alışveriş, kredi kartı gibi uygulamaların da hayata dahil olmasıyla birlikte tüketim, insan yaşamının hemen hemen her alanına nüfuz etmiş, birey ve toplum yaşamının adeta vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Bu bağlamda bireyler, içerisinde yaşadıkları sistemin de zorlamasıyla adeta tüketim odaklı bir hayat yaşamaya başlamış, mal ve hizmetlerin tüketiminde birbiriyle adeta yarışır hale gelerek küresel ekonomik güçlerin kendilerine biçmiş olduğu tüketici rolünü oynamaktadırlar. Bu noktada bireyler küresel sistemin çarkında kıyasıya bir rekabet içerisine girmiş görünümü vermektedirler. Tüketim olgusunun yaşamın merkezi ve yegane unsuru haline gelmesiyle birlikte, tüketimin insan yaşamındaki yeri ve etkileri üzerindeki çalışmaların sayısında da paralel bir artış gözlenmektedir. Bizde bu ilginin etkisiyle konuyu farklı bir bakış açısıyla ele almaya çalışacağız. Öncelikle tüketim kavramı ekseninde kültür endüstrisinin kavramsal çerçevesi çizilerek, kültür endüstrisinin faaliyet alanlarından biri olan sinemanın yeri ve önemi irdelenerek “Örnek Aile” filminin analizi yapılacaktır. Kültür kavramı, günümüzde tüketime entegre edilerek aslından uzaklaştırılmış ve kavramın içi boşaltılmıştır. Frankfurt Okulu düşünürlerinden Adorno ve Horkheimer’ın “kültür endüstrisi” olarak kavramlaştırdıkları olgu, insan yaşamına ve kültüre dair ne varsa tüketimin bir unsuru haline geldiğini iddia etmektedir. Bu çalışmanın amacı; kültür endüstrisinin insanın günlük faaliyetlerine ne şekilde nüfuz ederek bireyleri nasıl manipüle ettiğini ve içinden çıkılmaz bir tüketim sarmalına hapsettiğini ortaya koymaktır. Nitekim “Örnek Aile” isimli bir ailenin günlük faaliyetleri üzerine inşa edilmiş bir filmin, kültür endüstrisi ve tüketim kültürü bağlamında yapılan analizi ile birlikte ortaya çıkan bulgular ile; tüketimin birey ve aile yaşamında başat unsur olduğu ve yaşamın merkezine oturduğu, bireyleri kendilerine ve birbirine nasıl yabancılaştırdığı ele alınmıştır. Bu çalışma ile kültür endüstrisi içerisinde bireylerin içinde bulundukları veya içine düşürüldükleri durumu ele alan “Örnek Aile” isimli sinema filmi işlediği konu bağlamında analiz edilerek tüketim toplumu bireyinin ve ailesinin durumuna dikkat çekilmek amaçlanmaktadır. Film içerisindeki görseller ve diyaloglar içerik ve söylem analizi ile irdelenerek kültür endüstrisinin toplum ve bireyler üzerindeki etkilerine yapılan göndermeler tespit edilmiş ve okuyucunun dikkatine sunulmuştur. Özellikle belli başlı repliklerin içerisi irdelenerek küresel ekonomik güçlerin bireylere yüklediği misyon ve bakış açısı mercek altına alınmıştır. Derinlemesine çözümleme ile tüketime dayalı ekonomik yapının bireyi ve toplumu nasıl dönüştürdüğü, yabancılaştırdığı ve yıprattığı film üzerinden örneklerle ortaya konulmuştur.Öğe Kitapta marka yerleştirme: sokak kedisi Bob örneği(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2016) Akcan, BurçeMarka yerleştirme, son zamanlarda pazarlama ve reklamcılıkta sıklıkla kullanılan bir kavram ve uygulamadır. En çok televizyon programları, radyo şovları, sinema filmleri, video oyunları ve akıllı telefon uygulamalarında görülmektedir. Alışılmış biçimlerin dışında kimi zaman kitaplarda da karşımıza çıkmaktadır. Kitapta marka yerleştirmenin farkedilme noktasındaki etkisi dört özelliğinden ötürü diğer alışılmış yöntemlere göre daha fazladır. İlk olarak okuma aktivitesi doğası gereği okurun kitap okurken başka hiçbir aktivite yapmasına izin vermez ve bu yüzden okur sadece okuduklarına odaklanır. İkinci olarak okur marka yerleştirmeyi çoğu kez fark etmemektedir. Bir diğer deyişle okur hikâyedeki markaları farkeder ancak onların bir tür reklam olduğuna inanmaz ve olay örgüsünün bir parçası olarak değerlendirir. Üçüncü olarak özel ilgi alanlarına yönelik hazırlanan kitaplar markaların doğrudan ilgi gruplarına ulaşmasında güçlü bir araçtır. Son olarak kitap yaygın bir reklam mecrası değildir ve kitap okuyucusunun reklama maruz kalacağına dair bir deneyimi yoktur. İncelenen “Sokak Kedisi Bob” adlı bestseller kitap 22 farklı dile çevrilmiştir ve bir madde bağımlısının sokakta bulduğu bir kedi ile değişen hayatını anlatmaktadır. Çalışmada içerik çözümlemesi uygulanmıştır ve olay örgüsüne yerleştirilen markalar betimlenmiştir. Buna ek olarak sözü geçen markaların yasal uyguluğu değerlendirilmektedir.Öğe News follow in periods of crisis(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2016) Temel, Faruk; Utkan, OsmanCrises faced in political, social and economic context have different characteristics if compared to normal times. Nowadays, "news" has an important position among the media contents in those periods, when collective information flow is reflected through the media. On the other hand, during the periods of crisis, when the need forinformation is expected to increase, the course of news following is crucial. In this context, the question of this study is the kind of quality the news following has in periods of crisis and whether it makes adifference in terms of quantity when compared to the normal times. The research, which aims to reveal qualitative conclusions by obtaining quantitative data on news following througha questionnaire study conducted on the academicians, has been applied to the academicians who work at Erciyes University. As a result of the research, it was determined that the mass media were followed up more than the normal times during the periods of crisis. During periods of political and social crises, when the individuals intensively experience the timeliness, closeness and importance criterion of the event, information demand and news following get more intense than the other times.Öğe Yeni bağlamlarında devam eden sorunlar: dijital kapitalizm ve kullanıcı emeğini yeniden düşünmek üzerine(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2016) Kaymas, SerhatSosyal Bilimlerde yeni zamanlar, kısmen yeni yöntemleri ve bakış açılarını çağırmakta iken kısmen de var olan ya da süre giden tartışmalara yeniden bir değer biçme çabasını teşvik etmektedir. Bu çalışma içerisinde, söz konusu ikinci yaklaşım belirlenmiştir. Eleştirel ekonomi politik yaklaşımın genel bir değerlendirmesinin ardından, maddi olmayan emek, eleştirel ekonomi politik yöntem içerisinde yeniden sorgulanmaktadır. Yeni enformasyon ve iletişim teknolojileri söz konusu olduğunda, kullanıcı emeğinin ve emeğin dönüşümünün sorgulanması özel bir çalışma geleneği oluşturmuşsa da, en azından, Türkiye’de süre giden iletişim çalışmalarının bu doğrultuda da yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu çalışma içerisinde kullanıcı emeği, Ekşi Sözlük örneğinde çözümlenecektir. 28 Şubat 2016 tarihinde başlayan, bu çalışma içerisinde sürecin bir aylık döneminin değerlendirildiği, Ekşi Sözlük direnişi aslında oldukça temel bir düzeyde sosyal paylaşım siteleri ve kullanıcı emeği arasındaki ilişkinin tartışılabilmesi adına oldukça anlamlı bir kesit sunmaktadır. Sosyal paylaşım siteleri içerisinde kullanıcı emeğinin sermaye birikim süreci doğrultusunda “işe koşulmasının” yanı sıra Sözlük yönetiminin, site tasarımını ve kullanıcılarla olan sözleşmelerini tek taraflı olarak değiştirmesinin kullanıcılar içerisinde oluşturduğu hoşnutsuzluk, yeni enformasyon ve iletişim teknolojileri içerisinde kullanıcı emeğine dair çalışmaların yeniden sorgulanabileceği özel bir alan açmıştır. Bu çalışmada Ekşi Sözlük direnişi örneğinde kullanıcı emeği ve emeğin dönüşümü sorgulanmaktadır. Kuramsal tartışmanın ardından, Ekşi Sözlük direnişi ele alınmaktadır. Böylesi bir değerlendirme içerisinde, sermaye ve emek arasındaki diyalektik çözümlenmiş ve yeni ön eki ile tanımlanmasına rağmen, kadim sorunların yeni medyada nasıl yer edinebildiği sorgulanmıştır.Öğe Toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden dijital bölünme ve farklı yaklaşımlar(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2016) Baştürk Akca, Emel; Kaya, Buketİnternet teknolojilerindeki gelişmeler, hem bireyler hem de toplumlar için ekonomiden eğitime, siyasal katılımdan haberleşmeye kadar pek çok alanda önemli yenilikler ve açılımlar getirmiştir. Bu açılımlara paralel olarak bu teknolojilere erişim ve kullanım becerisine sahip olmak, bireyler ve toplumlar arasında kimi zaman mevcut eşitsizlikleri tekrar üretmekte, kimi zaman da yeni eşitsizlik biçimleri yaratmaktadır. Günümüz toplumlarında yaşamsal bir öneme sahip olan bilgi, siyasal, kültürel, ekonomik sistemlerin ve halkların geleceğini yakından ilgilendirmektedir. Soyut bir kavram olmasına karşın büyük bir maddi güç üreten bilgi için de mevcut olan bir sahip olma ve sahip olamama durumu söz konusudur. Enformasyon toplumu olarak adlandırılan günümüz toplumunda bilgi ve iletişim teknolojilerine sahip olmak ve bunları etkin biçimde kullanmak hem uluslara hem de bireylere önemli avantajlar sağlamakta, buna karşılık bu teknolojilerden yoksun olmak ise pek çok açıdan önemli dezavantajlar yaratmaktadır. Bu çalışmada bilgi ve İnternet teknolojilerine erişim konusunda gelişmiş ve az gelişmiş ülkeler ile aynı ülke içinde yaşayan farklı kesimler arasında yaşanan eşitsizliği ifade etmek için kullanılan dijital açık kavramı, toplumsal cinsiyet eşitsizliği perspektifinden ele alınmıştır. Cinsiyet, bilgi ve iletişim teknolojilerine erişebilme ve bu teknolojileri nitelikli olarak kullanabilme açısından önemli bir değişken olarak tespit edilmektedir. Mevcut çalışmalar ışığında dünya genelinde bazı ülke örnekleri üzerinden kadınlar ve erkekler arasındaki İnternet erişimi ve kullanımı konusundaki farklılıklar ortaya konulmuş ve ardından Türkiye’deki duruma bakılmıştır. Çalışma sonucunda özellikle gelişmekte olan ülkelerin hemen hepsinde erkeklerin İnternet teknolojilerini kullanım konusunda kadınlardan daha avantajlı konumda olduğu görülmüştür. Bu durum kadınları hem erkekler, hem de gelişmiş ülkelerdeki hemcinsleri karşısında dezavantajlı konuma düşürmektedir. Kadınlar ve erkekler arasındaki İnternet kullanım oranlarında görülen fark ve farkın keskinliği ülkelerin sosyo-ekonomik durumuna göre değişiklik göstermekte, gelişmişlik ve refah seviyesi düştükçe fark keskinleşmektedir. Aynı ülke içerisindeki kullanım oranları da yine eğitim seviyesi ve kent/kır ayrımı gibi pek çok faktörden etkilenmekte, kırda yaşayan kadınlar erkeklere ve kentte yaşayan kadınlara nazaran daha dezavantajlı konumda görünmektedir. Kadınların tümüyle avantajlı konumda olmasalar da istatistiksel açıdan internet kullanımında erkeklere yakın bir oran sağladıkları tek değişken eğitimdir. Kadınların eğitim seviyesi yükseldikçe, bilgisayar ve internet kullanımının arttığı görülmektedir. Ancak bunun olumlu bir sonuç olarak değerlendirilebilmesi için internet kullanım amaçlarının da dikkate alınması gerektiği fark edilmektedir. Türkiye’de ise internet kullanımı hızla artmakta, ancak dijital cinsiyet açığı hala keskin bir biçimde karşımızda durmaktadır. İnternet teknolojilerine kolay, güvenilir ve nitelikli erişime sahip olmamak, bilginin serbest dolaşım avantajından mahrum olmak anlamına geldiği için, bu temel bir yurttaşlık hakkı olarak görülmelidir. Bu nedenle dijital açığı ortadan kaldırmak, yalnızca teknolojik yatırımların planlanması boyutunda değil, sosyal politikalar içerisinde de ele alınmalıdır. Ülkenin her yerinde ucuz ve güvenli internet erişiminin yanı sıra, e-okuryazarlık eğitimlerinin de isteyen herkesin ulaşabileceği şekilde düzenlenmesi bir gerekliliktir. İnternete erişim tüm yurttaşlar için anayasal olarak güvence altına alınmalı, asgari standartlar belirlenerek erişim konusunda eşitlik sağlanması için kapsayıcı politika ve projeler hayata geçirilmelidir. Cinsiyetler arasında görülen dijital açığın kapatılması ise toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin mücadelenin önemli bir parçası olarak görülmeli ve internet teknolojilerinin kadınların sosyal ve ekonomik hayata daha etkin katılımının bir aracı olarak kullanılması yolunda adımlar atılmalıdır. Kadınlara ücretsiz yeni medya okuryazarlığı eğitimleri verilmeli, kadınların bilgi iletişim teknolojilerine erişimi noktasında pozitif ayrıcalıklar uygulanmalı, bu sektördeki girişimci kadınlar devlet tarafından desteklenmelidir. Ayrıca ülkeler arasındaki dijital açığın kapatılması adına da uluslararası örgütler düzeyinde de çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Ulusal ve uluslararası düzeydeki politika ve projelerle sektördeki firmaların interneti bir ‘erkek alanı’ olarak gören bakışı yıkacak şekilde kadın odaklı yazılımlar geliştirmesi de oldukça önemlidir.Öğe Gündelik yaşamda internet ve sosyal ağları kullanım pratikleri: Kuzey Kıbrıs vaka incelemesi(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2016) Öze, Nuranİnternet ve sosyal medya son yıllarda sosyal bilimcileri oldukça meşgul eden konular arasındadır. Teknoloji kullanımının gündelik yaşamla iç içe geçmiş olması ve teknolojik aygıtlara ve internete ulaşım olanakları olan bireylerin yaşamlarıyla teknolojiyi her geçen gün artarak içselleştirmesi incelemeye değer konulardır. Çalışmada, Kuzey Kıbrıs’ta yaşam süren insanların gündelik yaşamda internet ve sosyal ağları kullanım pratikleri; sıklığı, amaçları, kullanılan sosyal medya ve ücretsiz haberleşme ağları, sosyal medyada görünürlülük düzeyleri, akış ve olaylar karşısında tepkilerini yansıtma düzeyleri, haber takibi, Teknoloji kullanımında kuşaklar arası farklılıklar/ benzerlikler incelenmesi amaçlanmaktadır. Kuzey Kıbrıs Devlet Planlama Örgütü (DPÖ)’nün bu konularla ilgili araştırmaları olmamasından ve ülkede bulunan birkaç araştırma şirketinin daha çok seçim dönemlerinde kamuoyu yoklaması yapmak üzere faaliyet göstermesinden resmi verilere dayanmak mümkün değildir. İhtiyaç olunan verileri elde etmek için Kuzey Kıbrıs’ta yaşam süren bireylerin internet ve sosyal ağları kullanımı hakkında yüz yüze görüşme yöntemi kullanılarak 118 kişiye anket uyarlanmıştır. Örneklem rasgele seçilmiştir. Veriler SPSS 21 aracılığıyla kodlanmıştır. Sonuçlar nicelik ve nitelik olarak değerlendirilmiştir. Araştırmada Kuzey Kıbrıs’ta yaşam süren farklı yaş gruplarından bireylerin gündelik yaşamlarında internet, sosyal medya ve yeni medyayı sıklıkla kullandıkları ve bunun gündelik yaşam pratiklerini değiştirdiği, farklı kuşakların sosyal medyayı kullanım amacı ve kullandıkları sosyal medya mecraları değişiklik gösterdiği sonuçlarına ulaşılmıştır.Öğe Gençler neden snapchat kullanıyor kullanımlar ve doyumlar yaklaşımı üzerinden bir araştırma(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2016) Kara, TolgaBugün geldiğimiz noktada, sosyal medyanın kullanım biçimi, kullanım aralıkları ve araçların değişen kullanım alışkanlıkları toplumsal hayatın dönüştüğünü ortaya koymaktadır. 1950’li yılların sonunda ise Katz ve arkadaşları, bireylerin kitle iletişim araçlarını seçerken kimi ihtiyaçlarını karşılamayı gözettikleri fikrini ortaya atmışlardır. Bugün teknolojinin gelişmesi ile birlikte kullanılan araçlar değişmiş fakat birey ihtiyaçları aynı kalmıştır. Bu fikirden hareketle, günümüzün sosyal medya araçları da kimi bireylerin kimi ihtiyaçlarını doyuracak biçimde tercih ediliyor olabilir. Dolayısıyla insanların belirli sosyal medya araçlarını neden tercih ettiği ve bu tercihlerin kullanıcıların hangi ihtiyaçlarını karşıladığı soruları karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışma, üniversite öğrencisi gençlerin günümüzün popüler sosyal medya uygulamalarından biri olan Snapchat’i ne amaçla kullandığını Kullanımlar ve Doyumlar Teorisi bağlamında incelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla, basit tesadüfi örnekleme yöntemiyle belirlenen Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileriyle odak grup görüşmeleri gerçekleştirilmiş ve Snapchat kullanım tercihleri, kullanım nedenleri, paylaşım sıklıkları, içerikleri ve erişim araçlarına yönelik açık ve kapalı uçlu sorular sorulmuştur. Elde edilen yanıtlar, Korgaonkar ve Wolin'in (1999) belirlediği sosyal etkileşim, bilgi arama/bilgiye ulaşma/bilgi paylaşma, zaman geçirme, eğlence, rahatlama, düşüncelerin ifadesi, kullanım kolaylığı, gözetim, beğenilme/takdir edilme doyum sınıfları bağlamında değerlendirilmiştir.