Yazar "Celayir, Duygu" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 13 / 13
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bankacılıkta faaliyet tabanlı maliyetleme ve bireysel bankacılık ürünleri uygulaması(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2016) Pazarçeviren, Selim Yüksel; Celayir, Duygu; Sarı, EyüpTüm piyasa aktörlerinin olduğu gibi hizmet sektörlerinden biri olan ticari bankalar da, yoğun rekabetin olduğu bir piyasada faaliyet göstermektedir. Rekabet, beraberinde her geçen gün kâr marjlarını da daraltmaktadır. Rekabetin olduğu bir piyasada, bankaların ürettiği ürün ve hizmet maliyetlerinin ne olduğu, hangi ürünlerin daha kârlı olduğu gibi soruların cevaplarının bilinmesi bankalar için bu şartlardaki bir piyasada hayati önem arz etmektedir. Bu çalışmada, Türkiye’de de her geçen gün daha çok şirketin kullanmaya başladığı faaliyet tabanlı maliyetleme sistemi, örnek bir banka işletmesi için uygulanmıştır. Örnek bir bankada genel olarak gerçekleştirilen kaynaklar, faaliyetler ve üretilen ürünler belirlenerek ürün maliyetlerinin nasıl elde edilebileceği gösterilmeye çalışılmıştır.Öğe Dijitalleşmenin denetim mesleğine yansımaları(İrfan TÜRKOĞLU, 2020) Celayir, Duygu; Celayir, ÇağlaDördüncü Sanayi Devrimini yaşadığımız bu çağda, artan sanayileşme ile birlikte işletmelerin faaliyet alanları önemli ölçüde artmıştır. Bu nedenle işletmeler faaliyetlerini yürütürken farklı şekillerde internet, yapay zeka, kodlama yetenekleriyle çalışan bir takım fiziksel cihazlar ve siber- fiziksel sistemler ile bunlarla desteklenen siber güvenlik, bulut teknolojisi ve büyük veri (big data) teknolojisi gibi dijitalleşen dünyanın kazanımlarından faydalanmaktadırlar. Küreselleşme, teknolojik dönüşümler ve rekabet ortamı, çok sayıda alanda olduğu gibi “muhasebe ve denetim” alanında da etkili olmuş ve özellikle güvence hizmetleriyle öne çıkan bağımsız denetim firmalarının faaliyetlerini ve uygulamalarını yeniden gözden geçirmelerine neden olmuştur. Zaman içerisinde yaşanan değişimler denetim firmalarının; denetim süreçlerini, kullanılan yöntem ve prosedürlerini etkilemeye başlamıştır. Veri toplama ve kullanma, iş akışları ve iş süreçlerinin takibi, paylaşma ve süreçteki iletişim, dijital teknoloji ile giderek dönüşmüştür. Bu doğrultuda, denetçilerin bilgi ve becerileri ile kullanılan denetim uygulamaları ve prosedürlerinin bu süreçler ışığında dijital yaşama uyum sağlıyor olması gerekmektedir. Özellikle, denetim firmalarının teknolojik dönüşüme ayak uydurabilmeleri için denetim çalışmalarının geleceğine yönelik altyapı çalışmalarına başlamaları gerekmektedir. Bu çalışma kapsamında teknolojik yeniliklerin ve dijitalleşmenin, bağımsız denetim mesleğine, denetim uygulamalarına, denetçilerin çalışma yaklaşımlarına olan yansımaları ve etkileri ele alınmıştır.Öğe Evaluation of corporate sustainability reports in terms of assurance services(Peter Lang AG, 2016) Türedi, Hasan; Celayir, DuyguSustainability is a concept that has gained more attention especially amongst the business world, and social and economic actors in recent years. Also, it has led to changes in the concept of reporting. The reporting types which were known as "environmental reporting" or "social reporting" so far, now relinquished its place to the type called "sustainability reporting" or "corporate social responsibility" reporting. Apart from financial information, it is issued that non-financial information must be reported too, as it is issued that there has to be triple reporting in economic, social, and environmental terms. The change was not only in reporting format; there also emerged a new concept named "sustainability expectaion" for stakeholders. Surely this situation has made apparent the requirements in assurance activities about the sustainability expectations and needs that have to be refined in these terms. Primarily, the study clarifies the concepts of sustainability, sustainability reporting and assurance, and gives importance the reliability of the information that were given in the reports and the importance and necessity of the sustainability reports in this context through an independent assurance/auditing process as well. In addition to this, the developments in Turkey concerning the reliability of sustainability reports have been reviewed. © 2016 Peter Lang GmbH. All rights reserved.Öğe HEDEF MALİYETLERİN BELİRLENMESİNE YÖNELİK BİR MODEL ÖNERİSİ(2014) Pazarçeviren, Selim Yüksel; Celayir, DuyguÇevresel, ekonomik ve teknolojik dönüşümlerle ortaya çıkan globalleşme olgusu, işletmelerin de rekabet ortamlarında değişimleri gerekli kılmıştır. Değişen bu çevre, işletmeleri dört önemli hedefi aynı anda ve en yüksek düzeyde gerçekleştirmek zorunda bırakmıştır. İşletmeler katma değer ya- ratan, yüksek kaliteli, düşük maliyetli ürünleri müşteri istek ve beklentilerini karşılayacak biçimde en kısa zamanda tasarlayıp üretmek zorunda kalmışlardır. Geleneksel maliyet yöntemleri yetersiz kalmaya başlamış ve yeni maliyet yönetim teknikleri geliştirilmiştir. Bu noktada maliyet düşürme tekniklerinden biri olan Hedef Maliyetleme (HM), pazar ve müşteri odaklı stratejik bir maliyetleme yöntemi olarak ortaya çıkmıştır. HM, maliyetlerin henüz ortaya çıkmadan yönetilmesini ve kalite- den ödün tasarruf etmeden, hedeflenen karı gerçekleştirebilecek bir maliyet düzeyinde üretilmesini amaçlayan bir maliyet kontrol yöntemidir. Çalışmada, HM yönteminden istenilen faydanın sağla- nabilmesi için Faaliyet Tabanlı Maliyetleme (FTM) sistemi ile beraber uygulanabilirliği ve hedef maliyetlerin belirlenmesi ve tahmin edilmesinde etkin olarak kullanılabilirliği incelenmiştir.Öğe Hilenin tespiti ve önlenmesinde iç kontrol yapısının etkinliği(İrfan TÜRKOĞLU, 2021) Türedi, Hasan; Celayir, Duyguİşletme faaliyetlerinin genişlemesi, çeşitlenmesi, işletmelerin büyümesi, rekabetin artması, teknolojideki hızlı değişim ve yaşanan iktisadi sorunlar, işletmelerde hile riskini arttıran en temel unsurlar arasındadır. Hilenin işletmelere olan yıkıcı etkisine rağmen, birçok işletmenin hileyi, ortaya çıkarma ve önleme, hileye karşılık vermek için geliştirdiği yöntemler oldukça sınırlı ya da hiç bulunmamaktadır. İşletmede çalışan en alt kademedeki personelden işletmenin yöneticilerine kadar uygun konum ve şartların oluşması halinde, hilenin gerçekleşme riski kaçınılmaz olmaktadır. Hileler, işletmeye yalnızca maddi açıdan zarar vermeyip, aynı zamanda özellikle yatırımcılar olmak üzere işletme paydaşlarının güvenini sarsarak işletmenin itibarını zedelemektedir. Aynı zamanda işletmenin sürdürülebilir başarının da önüne geçmektedir. Bu nedenle işletmelerde iç kontrol yapısının geliştirilmesi önemlidir. Bu kapsamda işletmelerde hilenin olumsuz sonuçlarının yaşanmaması için iç kontrol yapısının kurularak, etkin olarak çalıştırılması çok önemlidir. Bu çalışmada iç kontrol yapısının hileleri önleme ve ortaya çıkarmadaki rolüne değinilmiş ve iç kontrollerin hile konusundaki etkinliği tartışılmıştır.Öğe İç denetimde riskin değerlendirilmesi(İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2011) Celayir, Duygu; Türedi, HasanUluslararası piyasalarda ortaya çıkan mali krizler ve ABD'de Enron, Worldcom gibi muhasebe suistimalleri, işletmelerin gelecekte karşılaşabileceği risklerin tespit edilmesi ve bu risklerin yönetilmesi gereğini ortaya koymuştur. İşletmelerin risk yönetimini hedeflere ulaşmada yardımcı bir araç olarak kullanmaları; yönetimlerin iç denetimden, işletmelere değer katma konusundaki beklentisini artırmıştır. İç denetimden beklenen bu değerin ve başarının oluşturulmasını sağlayan ve bugün iç denetimde gelinen en son aşama olan risk odaklı iç denetim; geleneksel iç denetim anlayışının geçmişe yönelik bakış açısını bir tarafa bırakarak, geleceğe ve işletmelerin karşılaşabileceği risklere odaklanmıştır.Risk odaklı iç denetimde başarının sağlanabilmesi ise, bu süreçte gerçekleştirilen etkin bir risk değerlendirme çalışmasıyla mümkündür. Riskin değerlendirilmesi sonucunda elde edilen risk bulguları, denetimin planlanması aşamasında iç denetçilere önemli bir destek teşkil etmektedir.Bu çalışmada, günümüz iç denetim anlayışını oluşturan risk odaklı iç denetim anlatılmaya çalışılmış ve bu sürecin en önemli adımı olan risk değerlendirme çalışmaları gerek kurumsal risk yönetimi kapsamında gerekse iç denetim birimlerinin yaptığı çalışmalar kapsamında ele alınmıştır.Öğe İŞLETMENİN SÜREKLİLİĞİ VARSAYIMININ DENETÇİ RAPORUNA ETKİSİ(2022) Celayir, Duyguİşletmenin sürekliliği' kavramı, muhasebenin temel varsayımlarından biri olarak kabul görmektedir. Bu varsayım temelinde, işletmelerin kesintisiz bir ömre sahip oldukları ve işletme ömrünün işletme sahip ve ortaklarının ömürleriyle sınırlı olmadığını öngörülmektedir. İşletmenin süreklilik varsayımı uyarınca, işletmenin öngörülebilir gelecekte faaliyetlerini sürdüreceği kabul edilir. Yönetim işletmeyi tasfiye etmeyi veya faaliyetleri durdurmayı planlamadıkça, finansal tablolar işletmenin süreklilik varsayımı kullanılarak hazırlanır. İşletmelerin düzenleyecekleri finansal tabloların, rapor kullanıcılarının alacakları kararlar üzerindeki etkisi düşünülerek bu temel varsayım dikkate alınmalıdır. İşletmelerin güven oluşturmalarında yayınladıkları finansal tabloların önemi büyüktür. Özellikle son dönemlerde yaşanan finansal krizler ile muhasebe ve denetim skandallarının ardından yatırımcılar açısından işletmenin sürekliliği konusu çok daha önemli hale gelmiştir. Bağımsız denetim açısından da işletmelerde süreklilik kavramı daha çok yatırımcı boyutunu ilgilendirmektedir. Bu kapsamda bağımsız denetçiler, işletmelerde sürekliliği incelerken, başta yatırımcılar olmak üzere, diğer tüm çıkar gruplarının kararlarını etkileyebilecek düzeydeki süreklilikle ilgili konulara öncelik vermektedir. Finansal tablolarla ilgili çıkar gruplarının doğru ve güvenilir bir şekilde bilgi edinebilmeleri amacıyla Uluslararası Denetim Standartları (UDS) 570 İşletmenin Sürekliliği Standardı yayınlanmıştır. UDS 570 Standardı ile birlikte, bağımsız denetçilere denetimlerinde, işletmenin sürekliliğini devam ettirme yeteneğiyle ilgili olumsuz olay ve şartların olması durumunda bunları değerlendirmeleri ve bilgi kullanıcılarına doğru bilgilerin sağlanması konusunda sorumluluklar yüklenmiştir. Özellikle denetim raporlarının genişletilmesi amacıyla, raporlama standartlarında yapılan son düzenlemelerin ardından, işletmenin sürekliliğiyle ilgili olarak hem yönetim hem de denetçilere yönelik ek düzenlemeler yapılmış ve denetim raporlarının kapsamı genişletilmiştir. Buna göre denetim raporlarında; i)İşletmenin sürekliliği ile ilgili hem denetçinin hem de yönetimin sorumluluklarına ilişkin daha fazla açıklamaya yer verilmesi; ii) İşletmenin sürekliliğine ilişkin önemli bir belirsizlik olması durumunda bu konu ile ilgili denetçi raporunda ayrı bir bölüm verilmesi, iii) İşletmenin sürekliliğine ilişkin önemli bir belirsizlik bulunmadığı halde işletmenin sürekliliği varsayımını tehlikeye düşürecek göstergelerin olması durumunda bu hususun da denetçi raporunda açıklanması şeklinde düzenlemeler yapılmıştır. Yönetim, işletmeyi tasfiye etme ya da ticari faaliyeti sona erdirme niyeti ya da mecburiyeti bulunmadığı sürece işletmenin sürekliliği esasını kullanmaktan sorumludur. Denetçi ise bu süreçte; yönetimin işletmenin sürekliliği esasını kullanmasının uygunluğu hakkında yeterli ve uygun denetim kanıtı elde ederek, gerçekte bu varsayımı kullanmanın uygunluğu konusunda karar verir. Bağımsız denetçinin temel sorumluğu, denetlenen işletmenin sürekliliğine ilişkin eğer varsa, önemli belirsizlik ve ciddi şüphe oluşturabilecek durumları tespit etmek ve bunları standartlara uygun bir şekilde raporlamaktır. Bu kapsamda, bağımsız denetim süresince yapılan tüm faaliyetler, işletmenin sürekliliği ile ilgili riskli durumların olabileceği ihtimali göz önünde bulundurularak yapılır. Bu çalışmada, UDS 570 temelinde denetçinin işletmenin sürekliliğiyle ilgili değerlendirmelerini ve değerlendirmelerin denetçi görüşüne yansımaları ele alınmıştır.Öğe Kaliteli Finansal Raporlamada Muhasebe Meslek Etiğinin Önemi(2020) Celayir, DuyguFinansal raporlamanın temel amacı, bilgi kullanıcılarına bir işletme ile ilgili verecekleri kararlarda yardımcı olmaktır. Bu nedenle finansal raporlama, finansal tabloları da kapsayan, işletme ile ilgili paydaşlara bilgi veren araçlardır. İşletmenin finansal durumu ile ilgili bilgi sahibi olmak isteyen paydaşlara doğru, güvenilir ve tarafsız bilgilerin sunulması önem taşımaktadır. Meslekte etik olmayan davranışların ortaya koyduğu sonuçlar, etiğin önemini vurgulamaktadır. Bu bağlamda mesleğin, tüm paydaşların yararına olacak biçimde etik değerler dikkate alınarak yapılması gerekir. Finansal raporlamanın amacına ulaşması için finansal bilgi kullanıcılarının ihtiyaç duydukları bilgileri karşılaması gerekmektedir. Gerçeğe uygun, kaliteli ve güvenilir finansal raporlama, işletmeyle ilgili hata ve hile şüphelerini ortadan kaldıracağı gibi bilgi kullanıcıları açısından da güven ortamı sağlayacak ve menfaatlerinin korunmasına yardımcı olacaktır. Bu çalışmada, muhasebe ve denetim mesleğinde etik kavramı açıklanmış ve meslek mensuplarının uymaları gereken etik düzenlemelere yer verilmiştir. Ayrıca, finansal raporlama ve etik ilişkisine yer verilerek, kaliteli finansal raporlamada meslek etiğinin önemi üzerinde durulmuştur.Öğe Kurumsal yönetim açısından sürdürülebilirlik raporlarının güvencesi ve borsa istanbul (bist) sürdürülebilirlik endeksi üzerinde bir inceleme(Yusen Akademik Dergi Yayıncılığı, 2020) Celayir, DuyguŞirketlerin faaliyetlerini uzun vadede devam ettirebilmesi için çevresel, ekonomik ve sosyal yararı dikkate almaları gerekmektedir. Kurumsal yönetim anlayışı kapsamında büyüyen şirketler, toplumdan ayrılarak değil kamu yararı gözeterek, paydaşlar ile dengeli ilişkiler kurmayı ve onlar için değer oluşturmayı hedeflemektedirler. Bu nedenle, şirketlerin gündemlerinde öne çıkan kavramlar arasında “sürdürülebilirlik” ön sıralarda yer almaktadır. Sürdürülebilirlik; mevcut kaynakların bugünden daha etkin kullanımının sağlanması ile gelecek nesillerin ihtiyacı olan kaynakların korunmasını hedeflemektedir. Gelecek nesiller için çevreyi koruyan, eşitliği ve adaleti dikkate alan bir dünyanın varlığı açısından sürdürülebilirlik bilincinin oluşturulması önemlidir. Bu bilincin oluşturulması gerekliliği, şirketleri çeşitli çalışmalar yapmaya yönlendirmiştir. Günümüzde, toplumsal ve ekonomik tüm grupların daha fazla ilgisini çeken bir kavram olan sürdürülebilirlik; raporlama kavramlarında çeşitli değişikliklere yol açmıştır. Bugüne kadar çevresel raporlama veya sosyal raporlama adı verilen raporlama çeşitleri, artık yerini “sürdürülebilirlik raporlamasına” bırakmıştır. Bu raporlarla birlikte çevresel, sosyal ve ekonomik anlamda üçlü raporlamaya gidilmiş ve finansal bilgilerin yanında finansal olmayan bilgilerin de raporlanması sağlanmıştır. Değişim, yalnızca raporlama şeklinde olmamış paydaşlar açısından da yeni bir kavram olan “sürdürülebilirlik beklentisi” ortaya çıkmıştır. Bu durum, sürdürülebilirlik konusundaki beklentilerin karşılandığına yönelik bağımsız güvence/denetim faaliyetlerine olan ihtiyacı ve bu anlamda ilgili süreçlerin iyileştirilmesi yönündeki gereksinimleri daha görünür duruma getirmiştir. Bilinmektedir ki; adillik, şeffaflık, hesap verebilirlik ve sorumluluk ilkelerinin uygulanması ile hayat bulan kurumsal yönetimle, işletme paydaşlarının çıkarlarının korunması amaçlanmaktadır. Güvence ve denetim faaliyetleri kurumsal yönetimin önemli bir mekanizmasını oluşturduğundan, sürdürülebilirlik raporlaması kapsamında verilen bağımsız güvence/denetim hizmetleri raporların değerini arttıracağı gibi şeffaflığın sağlanmasına da katkıda bulunacaktır. Çalışma kapsamında öncelikle sürdürülebilirlik, sürdürülebilirlik raporlaması ve güvence kavramlarına açıklama getirilmiş ve sonrasında raporların bağımsız/dış güvencesi üzerinde durulmuştur. Ayrıca, raporların güvencesiyle ilgili olarak Türkiye’deki durum incelenmiş ve bu kapsamda, BIST Sürdürülebilirlik endeksinde (2018–2019 dönemi) yer alan şirketler üzerinde bir inceleme yapılmıştır.Öğe Kurumsal Yönetim Açısından Sürdürülebilirlik Raporlarının Güvencesi Ve Borsa İstanbul (Bıst) Sürdürülebilirlik Endeksi Üzerinde Bir İnceleme(2020) Celayir, DuyguŞirketlerin faaliyetlerini uzun vadede devam ettirebilmesi için çevresel, ekonomik ve sosyal yararı dikkate almaları gerekmektedir. Kurumsal yönetim anlayışı kapsamında büyüyen şirketler, toplumdan ayrılarak değil kamu yararı gözeterek, paydaşlar ile dengeli ilişkiler kurmayı ve onlar için değer oluşturmayı hedeflemektedirler. Bu nedenle, şirketlerin gündemlerinde öne çıkan kavramlar arasında “sürdürülebilirlik” ön sıralarda yer almaktadır. Sürdürülebilirlik; mevcut kaynakların bugünden daha etkin kullanımının sağlanması ile gelecek nesillerin ihtiyacı olan kaynakların korunmasını hedeflemektedir. Gelecek nesiller için çevreyi koruyan, eşitliği ve adaleti dikkate alan bir dünyanın varlığı açısından sürdürülebilirlik bilincinin oluşturulması önemlidir. Bu bilincin oluşturulması gerekliliği, şirketleri çeşitli çalışmalar yapmaya yönlendirmiştir. Günümüzde, toplumsal ve ekonomik tüm grupların daha fazla ilgisini çeken bir kavram olan sürdürülebilirlik; raporlama kavramlarında çeşitli değişikliklere yol açmıştır. Bugüne kadar çevresel raporlama veya sosyal raporlama adı verilen raporlama çeşitleri, artık yerini “sürdürülebilirlik raporlamasına” bırakmıştır. Bu raporlarla birlikte çevresel, sosyal ve ekonomik anlamda üçlü raporlamaya gidilmiş ve finansal bilgilerin yanında finansal olmayan bilgilerin de raporlanması sağlanmıştır. Değişim, yalnızca raporlama şeklinde olmamış paydaşlar açısından da yeni bir kavram olan “sürdürülebilirlik beklentisi” ortaya çıkmıştır. Bu durum, sürdürülebilirlik konusundaki beklentilerin karşılandığına yönelik bağımsız güvence/denetim faaliyetlerine olan ihtiyacı ve bu anlamda ilgili süreçlerin iyileştirilmesi yönündeki gereksinimleri daha görünür duruma getirmiştir. Bilinmektedir ki; adillik, şeffaflık, hesap verebilirlik ve sorumluluk ilkelerinin uygulanması ile hayat bulan kurumsal yönetimle, işletme paydaşlarının çıkarlarının korunması amaçlanmaktadır. Güvence ve denetim faaliyetleri kurumsal yönetimin önemli bir mekanizmasını oluşturduğundan, sürdürülebilirlik raporlaması kapsamında verilen bağımsız güvence/denetim hizmetleri raporların değerini arttıracağı gibi şeffaflığın sağlanmasına da katkıda bulunacaktır. Çalışma kapsamında öncelikle sürdürülebilirlik, sürdürülebilirlik raporlaması ve güvence kavramlarına açıklama getirilmiş ve sonrasında raporların bağımsız/dış güvencesi üzerinde durulmuştur. Ayrıca, raporların güvencesiyle ilgili olarak Türkiye’deki durum incelenmiş ve bu kapsamda, BIST Sürdürülebilirlik endeksinde (2018–2019 dönemi) yer alan şirketler üzerinde bir inceleme yapılmıştır.Öğe Target costing as a strategic cost management tool and a survey on its implementation in the Turkish furniture industry(İsarder, 2020) Celayir, DuyguPurpose – Target Costing is implemented in product design and development phases, and hence aims at cost reduction at the first stage of the life-cycle. This method is primarily intended to enable enterprises to seize their desired profit margin on top of the product cost and determine a price that corresponds to what customers are willing to pay. This purpose of this study is to examine the target costing method and attempts to determine the extent to which it is implemented in the Turkish furniture industry. Design/methodology/approach – This study examines the extent to which target costing is implemented at the enterprises affiliated with the Turkish Furniture Industrialists’ Association and the competencies related with the implementation principles of target costing. It therefore determines the extent to which target costing is implemented in the Turkish furniture industry. The enterprises within this study are selected from furniture industry. So Turkish Furniture Industrialists’ Association is selected because of reflecting furniture companies the best. Findings – Majority of the enterprises implementing target costing stated it helped address customer requirements and reduce costs. They will be able to utilize the method as a significant tool for competitive advantage if they follow target costing principles more diligently. Enterprises not implementing it, on the other hand, are observed to be internally following the principles of the method in general terms. Its implementation will be successful if the senior management assumes an active role for its organization-wide ownership. Discussion – The findings obtained from the study are of great importance for the enterprises which want to calculate the unit costs related to the products correctly. But, majority of the enterprises in the furniture industry are observed to be employing traditional cost management systems in setting the selling price. Enterprises should leave traditional methods behind and opt for the methods of target costing including market research to provide products at the selling price that is desired by the customers.Öğe Target Costing as a Strategic Cost Management Tool and a Survey on Its Implementation in the Turkish Furniture Industry(2020) Celayir, DuyguPurpose – Target Costing is implemented in product design and development phases, and hence aims at cost reduction at the first stage of the life-cycle. This method is primarily intended to enable enterprises to seize their desired profit margin on top of the product cost and determine a price that corresponds to what customers are willing to pay. This purpose of this study is to examine the target costing method and attempts to determine the extent to which it is implemented in the Turkish furniture industry. Design/methodology/approach – This study examines the extent to which target costing is implemented at the enterprises affiliated with the Turkish Furniture Industrialists’ Association and the competencies related with the implementation principles of target costing. It therefore determines the extent to which target costing is implemented in the Turkish furniture industry. The enterprises within this study are selected from furniture industry. So Turkish Furniture Industrialists’ Association is selected because of reflecting furniture companies the best. Findings – Majority of the enterprises implementing target costing stated it helped address customer requirements and reduce costs. They will be able to utilize the method as a significant tool for competitive advantage if they follow target costing principles more diligently. Enterprises not implementing it, on the other hand, are observed to be internally following the principles of the method in general terms. Its implementation will be successful if the senior management assumes an active role for its organization-wide ownership. Discussion – The findings obtained from the study are of great importance for the enterprises which want to calculate the unit costs related to the products correctly. But, majority of the enterprises in the furniture industry are observed to be employing traditional cost management systems in setting the selling price. Enterprises should leave traditional methods behind and opt for the methods of target costing including market research to provide products at the selling price that is desired by the customers.Öğe Ürün Yaşam Seyri Maliyetleme Ve Bir Model Önerisi(2019) Pazarçeviren, Selim; Celayir, DuyguKüreselleşme, rekabetin yoğunlaşması, teknolojideki hızlı dönüşüm, ürün yaşam seyrinin (hayat evresi) kısalması ve tüketici/nihai kullanıcı beklentilerindeki değişim işletme yapılarını değiştirmiştir. Yaşanan bu değişime ayak uydurmak zorunda olan işletme yöneticilerinin, yeni stratejiler geliştirip bunları uygulamaları gerekmiştir. Özellikle, geleneksel maliyet sistemleri rekabet koşullarında yetersiz kaldığından daha etkin ve etkili maliyet bilgileri üretmek için stratejik maliyet yaklaşımları/ yöntemleri geliştirilmiştir. Bu yöntemlerden biri de 1960’lı yıllara ABD Savunma Bakanlığı tarafından geliştirilen ürün yaşam seyri maliyetleme yöntemi olmuştur. Yaşam seyri temelli maliyetleme, ürünün tasarım aşamasından, ürünün yararlı ömrünün bitimine kadar geçen sürede, ortaya çıkan tüm maliyetlerin toplamıdır. Başka bir anlatımla, ürünün üretimine geçilmeden önce ortaya çıkan ve kullanım değeri bitene kadar geçen süreye ait olan maliyetledir. Yöntem; bir ürünün yaşam seyri boyunca ortaya çıkması muhtemel olan maliyetlerin yönetimini hedeflemektedir. Bu kapsamda; ürünün tasarım, geliştirme, üretim, kullanım, satış, iyileştirme, bakım-onarım süreçlerindeki ürünle ilgili olarak direkt ve endirekt maliyetler bulunmaktadır. Söz konusu bu yaklaşım, ürünün yaşamı süresince ortaya çıkaracağı maliyetler toplamının, yine ürünün yaşamı süresince işletmeye getirdiği katkı/gelir toplamı ile karşılaştırılmasını sağlamakta ve böylece, gerçekte ürünün karlılığını ortaya koymaktadır. Özetle yaşam seyri temelli maliyetleme yaklaşımı, işletme yönetiminin, ürünün yaşam seyri süresince ortaya çıkaracağı maliyetleri görebilmesine imkan tanırken, bu maliyetleri yönetebilmesini de sağlamaktadır. Bu çalışmada, yaşam seyri temelli maliyetlemeyle ilgili bir model önerisi getirilerek, maliyetlerin daha etkili şekilde yönetilmesi hedeflenmiştir.