Kılınç, Barış2019-07-092019-07-092019https://hdl.handle.net/11467/2739https://doi.org/10.21645/intermedia.2019.58Edebiyat ile toplum arasında koparılamaz bir ilişki vardır ve bu ilişki sanat eleştirisi açısından oldukça önemlidir. Çünkü edebiyat eserleri ortaya çıktığı toplumun yaşantısını yansıtma potansiyeline sahiptir. Bu edebiyat açısından oldukça önemli bir ayrıcalıktır. Edebiyat eserlerinden; siyasetten sanata, ekonomiden kültüre ortaya çıktığı toplumun düşünce dünyasına dair muteber ipuçları edinmek mümkündür. Bu nedenle edebiyatın edebi bilginin yanı sıra yaşantı bilgisi de içerdiği söylenir. Söz konusu olan romanlar, öyküler ya da tiyatro oyunları ise, dramatik yapıları ve karakter tasarımları ile ortaya çıktığı toplumun bütün yaşantısını ve bu yaşantı yoluyla biçimlenen düşünce dünyasını okuyucunun gözleri önüne serebilir. Bu özellikle klasik edebiyatın oldukça tipik bir özelliğidir. Bu konuda Shakespeare’den Zola’ya, Balzac’tan Tolstoy’a birçok örnek de verilebilir. Shakespeare’nin eserlerinde Elizabeth dönemini, Zola’nın ve Balzac’ın eserlerinde Napolyon sonrası Fransa’nın toplumsal yaşantısını ve Tolstoy’da 1850’ler sonrası feodalizmden kapitalizme doğru evrilen Rusya’yı görmek mümkündür. Fydor M. Dostoytevski ve Anton Çehov gibi Rus yazarların romanları, öyküleri ve tiyatro oyunları bu gözle değerlendirildiğinde, bu eserlerin Rus yaşantısından ve bu yaşantının şekillendirdiği Rus düşünce dünyasından izler taşıdığı görülecektir. Bu yazarlar Rusya’nın feodalizmden kapitalizme doğru evrildiği bir dönemde yaşamıştır. Bu dönem 1850’lerde başlar ve neredeyse 20. Yüzyılın başlarına kadar devam eder. Bu nedenle Rusya’nın bu dönemini anlamak için sözü edilen yazarları ve eserlerini incelemek yararlı olabilir. Bu makalenin konusu da Rus yaşantısının ve düşünce dünyasının Türk sinemasındaki izleridir; özellikle son dönem Türk yönetmenleri arasında yer alan Zeki Demirkubuz’un ve Nuri Bilge Ceylan’ın filmlerindeki yansımasıdır. Sözü edilen yönetmenlerin neredeyse bütün filmlerinde bu yazarların etkilerini görmek mümkündür. Yönetmenlerinin Dostoyevski’den ve Çehov’dan esinlenerek yaptıkları birçok filmi vardır. Demirkubuz’un C Blok (1994), Masumiyet (1997), Üçüncü Sayfa (1999), İtiraf (2001), Yazgı (2001), Bekleme Odası (2003), Kader (2006), Kıskanmak (2009), Bulantı (2015), Kor (2016) gibi filmlerinin Dostoyevski’den, Ceylan’ın Koza (1995), Kasaba (1997), Mayıs Sıkıntısı (1999), Uzak (2002), İklimler (2006), Üç Maymun (2008), Bir Zamanlar Anadolu’da (2011) ve Ahlat Ağacı (2018) gibi filmlerinin ise Çehov’dan izler taşıdığı görülmektedir. Bunların bazılarını uyarlama olarak adlandırmak da mümkündür. Tabii ki bu filmlerin tamamen bu yazarlardan etkilenerek yapıldığı söylenemez. Ayrıca bu çalışma kapsamında bu filmlerin tümünü bu gözle eleştirmek de mümkün değildir. Makalenin sorununu, amaçlı örneklem yoluyla seçilen Yeraltı ve Kış Uykusu filmlerine Rus yaşantısının ve düşüncesinin nasıl yansıdığı sorusu oluşturmaktadır. Demirkubuz’un Yeraltı (2012) filmi Fydor M. Dostoyevski’nin Yeraltından Notlar (1864) romanından; Ceylan’ın Kış Uykusu (2014) filmi ise Anton Çehov’un Karım ve İyi İnsanlar (1882) öykülerinden esinlenme ya da uyarlamadır. Sözü edilen roman ve öyküler 1850 sonrası Rusya’nın dönüşüm döneminde yazılmıştır. Bu nedenle öncelikle, tarihsel bir incelemeyle iki yazarın ve ilgili eserlerinin Rus yaşantısı ve düşünce dünyasına dair söylediklerinin; sonrasında ise öykü ve karakter analizi ile bu yaşantının ve düşünce dünyasının ilgili filmlere nasıl yansıtıldığının ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Kısaca ilk olarak sözü edilen yazarların da şahit olduğu Rusya’daki dönüşüm dönemi anlatılacak; ikinci olarak Dostoyevski’de ve Çehov’da yansımasını bulan ve sözü edilen dönüşüm döneminin şekillendirdiği düşünce dünyası üzerinde durulacak ve son olarak da bu düşünce dünyasının sözü edilen yazarlar ve eserleri yoluyla Yer Altı ve Kış Uykusu filmlerine nasıl yansıdığı ortaya çıkarılmaya çalışılacaktır. Bu ortaya çıktığında 2000 yıllar sonrası Türk sinemasının genel düşünsel eğilimini anlamak mümkün olacaktır. Çünkü Demirkubuz ve Ceylan kendisinden sonra gelen birçok Türk yönetmeni etkilemiştir. Nitel bir çalışma olan bu bildiride veriler literatür taraması yoluyla elde edilmiştir.There is relation which can not be taken away between literature and society and this relation is very important in terms of art criticism. Because literature works has a potential power to reflect the life of society in which it emerged. This is very important privilege for literature. It is possible to obtain credible clues from literature from politic to art and from economy to culture about world of thought of society which it is came out of in. Therefore, it is mentioned that literature contains knowledge of life as well as literary knowledge. If novels, stories or theater plays are in question, with their dramatic structure and character design they can present to the reader the whole life of the society which they are came out of in and the world of thought shaped by this life. This is especially a quite typical characteristic of classical literature. In this subject from Shakespeare to Zola and Balzac to Tolstoy many examples can be also given. It is possible to see the period of Elizabeth in Shakespeare’s works, the social life of France after Napoleon in the works of Zola and Balzac, Rusia’s life which evolved from feudalism to capitalism after 1850s in the works of Tolstoy. When the novels, stories and theater plays of Rusian authors like Fydor M. Dostoevsky and Anton Chekhov are evaluated with this eye, They will be seen that it carries traces of Rusian life and the world of thought shaped by this life. These authors had lived in the transformation period of Russia which evolved from feudalism to capitalism. This period continues from 1850s almost untill the beginning of the twentieth century. Therefore for undestanding the period of Russia, it can be useful to examine these authors and their works. The subject of this article is also the traces of Rusian life and the world of thought in Turkish cinema and reflection in the films of Zeki Demirkubuz and Nuri Bilge Ceylan who are among Turkish directors in the last period. It is possible to see effects of these authors almost in all films of these directors. These directors have lots of films which were made by inspiring from Dostoevsky and Chekhov. Demirkubuz’s films like Block C (1999), Innocence (1997), The Third Page (1999), Confession (2001), Fate (2001), The Waiting Room (2003), Destiny (2006), Envy (2009), Nausea (2015) and Ember (2016) usually contain the traces from Dostoevsky and also Ceylan’s films like Cocoon (1995), The Small Town (1997), Clouds of May (1999), Distant (2002), Climates (2006), Three Monkeys (2008), Once Upon A Time in Anatolia (2011) and The Wild Pear Tree (2018) contain the traces from Chekhov. Some of these can be also called as an adaptation. Of course it can not be said that these all films were made by being affected from completely these authors. Besides in this scope of article it is impossible to criticize their all films with this eye. Therefore the problem of the article is the question of how Rusian life and Rusian thought are reflected in Inside and Winter Sleep films selected by purposive sampling. Inside (2012) film of Demirkubuz is an adaptation of or inspired by Underground Notes (1864) novel of Fydor M. Dostoevsky and Winter Sleep (2014) film of Ceylan is also adaptation of or inspired by The Wife and Good People (1882) stories of Anton Chekhov. The novel and the stories which are mentioned were written in the transformation period of Russia after 1850. For this reason first of all it will be intented to reveal what were said by two authors and their corresponding works about Rusian life and the world of thought with a historical review and then with story and character analysis it will be intented to reveal how the life and the world of thought are reflected to the films. In brief firstly the period of transformation in Russia, which is witnessed by the authors who are mentioned, will be explained; secondly it will be focused on world of thought which is shaped by this Russian life in the transformation period and reflected to the works of Dostoevsky and Chekhov and finally it will be try to been revealed how this world of thought by the way of the authors and their works is reflected in Inside and Winter Sleep films. When this is revealed, it will be possible to understand the overall intellectual tendency in Turkish cinema after 2000s. Because Demirkubuz and Ceylan affectted a lot of Turkish film directors who come after them. This article which is qualitative study, data were obtained by literature review.trinfo:eu-repo/semantics/openAccessRus Düşünce DünyasıRus EdebiyatıDostoyevskiÇehovTürk SinemasıZeki DemirkubuzNuri Bilge CeylanYeraltı ve Kış UykusuRussian World of ThoughtRussian LiteratureDostoyevskyChekovTurkish CinemaZeki DemirkubuzUndergroundWinter SleepRus düşüncesinin Türk sinemasındaki izleri: Yeraltı ve Kış Uykusu filmleriThe traces of Russian thought in Turkish cinema: Inside and Winter Sleep filmsArticle610364710.21645/intermedia.2019.58